Ne tarz müzikler insanda hangi “beyin dalgaları”nı harekete geçirir ve vücutta hangi hormonlar salgılanır, bu hormonlar salgılandığında biz de neler olur? Öyle muazzam bir işleyiş ve sistem var ki bu evrende, hayran kalmamak imkânsız. Hayatımızın her anını daha anlamlı kılmak için yaratılışımızın bilgisine ulaşacak kaynaklar o kadar fazla ki; okudukça, araştırdıkça, dinledikçe, öğrendikçe hayranlığım daha […]
Ne tarz müzikler insanda hangi “beyin dalgaları”nı harekete geçirir ve vücutta hangi hormonlar salgılanır, bu hormonlar salgılandığında biz de neler olur?
Öyle muazzam bir işleyiş ve sistem var ki bu evrende, hayran kalmamak imkânsız. Hayatımızın her anını daha anlamlı kılmak için yaratılışımızın bilgisine ulaşacak kaynaklar o kadar fazla ki; okudukça, araştırdıkça, dinledikçe, öğrendikçe hayranlığım daha fazla artıyor Yaradan’a ve mükemmel işleyişteki var oluşumuza.
Bazen bilmesek de bize iyi gelen şeyleri biliyormuşçasına yaparız. Zamanla karşımıza çıkan bilgiyle sağlaması yapıldığında da işleyişe hayranlığımız katlanarak artar. Bilgiye ulaşabilmek onu uygulama isteğimizi artırır. Karşımıza çıkan her bir bilgiyi öğrenip denemek, uygulamak ve işlemek için sabırsızlanırız. Evrende araştırılacak o kadar çok bilgi, öğrenilecek konu varken, günün 24 saatinin yetmemesinden şikâyetçi olanlarınız burada mı?
Aslında bilmeden yaptığımız ama işleyişe aşina o kadar çok şey var ki…
Müzik dinlediğimizde beynimiz hangi dalga boyunda oluyor ve o an bedenimizde neler oluyor hiç düşündünüz mü? Ya da stresliyken beynin hangi dalga boyunu fazlasıyla meşgul ederiz? Beynimizin hangi frekansını çok kullanırsak bize negatif anlamda etkileri olur? Açıkçası son zamanlarda merak ettiğim, ilgi alanıma yeni giren şeyler olmasa bu soruları kendime soruyor olmazdım.
Müziği çok seven biri olarak, sadece bende hissettirdiği duyguya odaklanmışımdır hep. Ne tarz müzikler insanda hangi “beyin dalgaları”nı harekete geçirir ve vücutta hangi hormonlar salgılanır, bu hormonlar salgılandığında biz de neler olur? bunları düşünmemiştim açıkçası. Ama uykuya geçiş sırasında mutlaka sakinleştirici klasik veya doğa seslerini içiren müzikler dinlemeyi tercih etmişimdir. Uykuya geçiş için harika yatıştırıcı ve sakinleştirici etkisi var. Bunu bilerek mi böyle bir şey yapıyordum? Tabii ki de hayır.
Hep deriz ya, bu insanla frekansımız uyuştu ya da frekansımız tutmadı. Peki, bu söylemi bilgisini bildiğimiz için mi söyleriz? Sezgisel olarak var olanın bilgisini taşıyoruz aslında ne muazzam öyle değil mi?
Bu anlamda karşılaştığım ve öğrendiğim beyin dalgalarından bahsetmek istiyorum kısaca. Çünkü günlük hayatımızda sürekli kullandığımız, aktif olarak çalışan bir sistem.
Beynimizin biz fark etmesek de ritmi ve işleyişi, kullandığı dalga boyları vardır. O an yaptığımız şeye bağlı olarak beynimizin dalga boyları değişir. Davranışımızın ve durumumuzun bilgisini bu frekanslara göre okuyabiliyoruz aslında. Bu frekansların bilincine erdiğimizde ise neyi nasıl ve ne zaman yaptığımızı anlamlandırmış oluyoruz.
Bu noktada, konuya duyduğum ilgi neticesinde kendimce yaptığım araştırmalar esnasında karşıma çıkan kaynaklardan öğrendiğim bilgileri paylaşmak isterim.
Yaptığımız şeye göre de beynimizin frekans dalgaları değişiyor. En yüksek frekans olan ‘gama’ beyin dalgası, öğrenme tarzımız, yeni bilgiler edinme ve onları işleme yeteneğimizle ilişkili.
‘Beta’ beyin dalga boyu sayesinde türümüz evrimleşebilmiş mesela. Nedeni ise doğada her türlü vahşi hayvan saldırılarına karşı beta beyin dalgaları sayesinde kortizol yani stres hormonu salgılanıp hayatta kalmamızı sağlaması. Fakat beyin bu frekansta fazla kaldığında bağışıklık sistemi olumsuz anlamda etkileniyormuş.
Sevdiğimiz bir müziği dinlerken, kitap okurken, dinlenirken, doğada yürüyüş yaparken, çocuklarımızla keyifli vakit geçirirken yani bizi rahatlatan her neyi yapıyorsak beyinin ‘alfa’ dalga boyunda olduğunu anlıyoruz. Keşke uzun uzun kalabilsek bu dalga boyunda. Tabi betadan çıkmak şart. Betada anı kaçırıyorken, alfada anda kalabiliyoruz. Alfa dalga boyuyla ilgili önemli bir bilgi de şu; bağışıklık sisteminin alfadayken tam kapasite çalışıyor olması.
‘Teta’, sezgilerin yoğun olduğu bir dalga boyudur. Yaratıcılık en üst seviyede olup hayal gücünün de çok işlevsel olduğu bir dalga boyu aynı zamanda. Beyin teta dalgasındayken uykuya geçmek üzeredir. Aynı zamanda meditasyon yaparken de bu dalga boyunda olur. Bu dalga boyunu meditasyon yapmaya başladığım sırada öğrenmiştim. Ayrıca her gece uyumamızın sebebi beynin vücudu iyileştirmek için teta dalgasına inmek zorunda olmasından kaynaklıymış. Biz uykudayken vücut kendini yeniliyormuş. Bunun için uyku ve beynin teta dalgasında olması hayati öneme sahip bu anlamda.
‘Delta’ beyin dalgası derin uykudayken ve çok derin meditasyonlarda aktif olup bebeklerde ve küçük çocuklarda yaygın olan bir dalga boyudur. Bu dalga boyunda bilinç dışı aktiftir. Başka bir kaynakta da delta beyin dalgaları bir elektroensefalogramda (EEG) çok yüksek zirvelerde ortaya çıkarsa beyin hasarı, öğrenme güçlüğü ve hatta ciddi Dikkat eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) belirtisi olabileceğinden bahsediyor.
Kendi zihnimiz üzerinde etkilerini bildiğimiz bilgilere ulaştığımızda bize iyi gelecek şeyleri nasıl yapabiliriz çözümünü elde etmiş oluyoruz. Bu anlamda da bizim dışımızda sürekli çalışan sistemin farkında olmak bu alandaki bilinmezleri bizim açımızdan daha azaltmış olur.
Fatoş YILDIZ
Dalgamı aradım durdum yazı boyunca.
Bilinçli bir farkındalık yazısı oldu ben de, zira insan bu yazı ile aslında kendini de, her ruh halini de kabul ediyor.
Çünkü insan bazen kendini bile tuhaf buluyor, bak şimdi “e be kızım dinçeL, bu kadar karışık frekans dalga durumunu artık dalgalarınla daha iyi anlayabilirim ve sayende her dalga karşısında nasıl davranmam gerekeni bulabilirim.” dedim kendime : )
Ve bazı şeyler ne de zamanında geliyor, böyle bir bilgi tam da ihtiyacım olanmış.
Çok teşekkür ederim seçtiğin konu için canım Fatoş’um.
Kalemine sağlık, o güzel yüreğine sağlık.
♥️♥️♥️
Ne mutlu bana o zaman canım Dinçel’im, ihtiyacın olan ihtiyaç anında bulsun hep seni💝