“Bir vapur geçer Varna önünden, Uy Karadeniz’in gümüş telleri… Bir vapur geçer Boğaz’a doğru, Nazım usulcacık okşar vapuru, Yanar elleri…” Sürgünde, memlekete giden bir vapuru görüp okşamak ve memleket sevdasından ellerin yanması… Vatan hasreti bundan daha iyi nasıl anlatılabilir ki! İşte şairler bu yüzden değerlidir. Bir 3 Haziran daha geldi. Türk şiirinin en büyük ustalarından […]
“Bir vapur geçer Varna önünden,
Uy Karadeniz’in gümüş telleri…
Bir vapur geçer Boğaz’a doğru,
Nazım usulcacık okşar vapuru,
Yanar elleri…”
Sürgünde, memlekete giden bir vapuru görüp okşamak ve memleket sevdasından ellerin yanması…
Vatan hasreti bundan daha iyi nasıl anlatılabilir ki!
İşte şairler bu yüzden değerlidir.
Bir 3 Haziran daha geldi.
1963’te, Moskova’da, sürgünde, 61 yaşında…
Binlerce şiir, onlarca oyun yazmış, şiirleri elliden fazla dile çevrilmiş, bir çok ödül almış ve bütün dünyada ‘Türk Şair’ olarak tanınan Nazım Hikmet…
Şiirlerini yasakladığımız, düşündükleri ve yazdıkları yüzünden 11 kez yargıladığımız, 12 yıl hapse tıktığımız, Türk vatandaşı olmasına bile tahammül edemediğimiz Nazım Hikmet…
Kimimizin çok sevdiği, kimimizin nefret ettiği, kimimizin sevmesine bile izin verilmediği Nazım Hikmet…
Vel hasıl etmediğimiz eziyetin kalmadığı Nazım Hikmet…
Oysa O sadece vatanı bazılarından daha farklı sevmişti. Belki onlardan çok daha fazla hatta…
Ona bütün bu acıları yaşatanların hiçbiri yok şimdi…
Ama Nazım hala yaşıyor.
Kendileri gibi düşünmeyen herkesi ‘vatan haini’ zannedenler unutulup gitmişken, Nazım, Gülhane Parkında yüz bin elle İstanbul’a dokunmaya, yüz bin gözle İstanbul’u seyretmeye devam ediyor. Yaşasaydı muhtemelen ‘vatan hainliğine’ de devam edecekti.
Şiirden, yazıdan, düşünceden korkanlar ne zaman anlayacaklar bu gerçeği merak ediyorum.
Şiir bu toprakların mayasında var. Yunus Emre’ler Pir Sultan’lar, Şeyh Bedrettin’ler, Fuzuli’ler, Nedim’ler, Yahya Kemal’ler, Orhan Veli’ler, Attila İlhan’lar, Aşık Veysel’ler Aşık Mahsuni’ler bizim birer parçamız. Tepelerde bazıları ne kadar uğraşırsa uğraşsın bu gerçeği değiştiremeyecek.
Ölümünün 57. Yıldönümünde Büyük ‘Türk’ şairi Nazım Hikmet’i bir kere daha saygıyla anıyorum. Siz de vatan haini ilan ettikleri Nazım Hikmet’in vasiyetine bir bakın da vatan hainliği nasıl olurmuş öğrenin…
“Yoldaşlar, nasip olmazsa görmek o günü,
Ölürsem kurtuluştan önce yani,
Alıp götürün
Anadolu’da bir köy mezarlığına gömün beni.
Hasan beyin vurdurduğu
Irgat Osman yatsın bir yanımda
Ve çavdarın dibinde toprağa çocuklayıp
Kırkı çıkmadan ölen şehit Ayşe öbür yanımda.
Traktörlerle türküler geçsin altbaşından mezarlığın,
Seher aydınlığında taze insan, yanık benzin kokusu,
Tarlalar orta malı, kanallarda su,
Ne kuraklık, ne candarma korkusu.
Yoldaşlar, ölürsem o günden önce yani,
– Öyle gibi de görünüyor –
Anadolu’da bir köy mezarlığına gömün beni
Ve de uyarına gelirse,
Tepemde bir de çınar olursa
Taş maş da istemez hani… “
Bir Nazım geçti bu dünyadan… Kaleminize sağlık anlamlı bir anma olmuş