Kendine bir şehir seç…Bir köy, bir kasaba, bir orman, bir çadır alanı, belki bir otel! Dön sonra kalbine, hangisi huzur verirdi? Hangisinde kendine döner, sakinleşir, esas yuvanı tefekkür edebilirdin? Salar De Uyuni ‘ye ne dersin?

NİYET ETTİM

Hepiniz şahit olun:) Niyet ettim en doğru ve kalbime en yakın zamanda Bolivya’daki “Salar De Uyuni” gölüne gitmeye. Hayal ettim, niyet ettim ve sizleri de bu tatlı hayalime ortak etmek ve yazımla da desteklemek istedim. Haydi bakalım:) Şimdi hepinizden yazımı okumaya ara verip, bu gölün videolarını izlemenizi sonrada tekrar bana dönmenizi rica ediyorum.

İzlediniz mi? Şimdi buradasınız değil mi? Büyülenmediniz mi siz de benim gibi. O büyük aynayı görüp de büyülenmemek elde değil kardeşlerim.

SALAR DE UYUNİ

Dünyanın en büyük tuz gölü. Bizim Tuz Gölü’müzün yedi kat daha büyüğü. Güney Amerika kıtasında, Bolivya’da yaşıyor! Evet o bir canlı! Bin yıllar önce bir gölmüş ve fakat doğa olayları neticesinde suyu azalmış gitgide ve bugüne, bu hale gelmiş. Aralık ayı itibari ile bile nadiren yağmur alan bir göl Salar De Uyuni. Fakat hikaye işte tam da o esnada başlıyor. Yağmur yağar yağmaz bu muhteşem gölün görüntüsü bir aynaya dönüşüyor. Bu yüzden de buraya “Dünyanın En Büyük Aynası” deniliyor. Gidenler diyor ki; “Tuza yansıyan gökyüzünün görüntüsü sanki iki gökyüzü arasında kalmışsınız gibi hissettiriyor, kurak zamanlarda da ufuğun görünmediğini ekliyorlar”Uçsuz bucaksız bir tefekkür alanı… Ah bu muteşemliği tahayyül edebildiniz mi. Gitmişim gibi anlatıyorum değil mi:) Çok okuyup, çok araştırdım kendisi hakkında. Peşine düştüm. Bir kere üzerinde olmayı, Rabbimi yer ile göğün birleşerek AYNA olduğu bu gölün üzerinde tefekkür etmeyi çok istiyorum çok!

TEFEKKÜR

İster semada, ister zeminde, ister gölde…Her şey ve her varlık Allah’ımıza tesbihte bulunuyor, iman ettim. Mekanlara enerjisini, çekim kuvvetini veren tek şeyin bu olduğuna da iman ettim. Tıpkı beni Bolivya’ya çeken kuvvetin olduğu gibi. Ülkemde de ziyaret edebildiğim mekanlar ve şehirlerin hiçbirine istemeyerek gitmedim. Hepsi bir davetti. Hepsi “gel gör, sana buralarda bir diyeceğim var” davetiydi. Her birini aldım kabul ettim. Her birinden başka bir şuurla ayrıldım. Niyet değil miydi bildiğimiz ve bizden istenen. Adımımızı attığımız her yeni şehre tertemiz bir niyet ile girelim, çünkü Efendimizin bu konuda da bize bir diyeceği var. Buyrunuz;

Peygamber Efendimiz (sav) buyurdular ki;

“Ey Ali!

Bir şehre girmek istediğinde veya bir köye girmek istediğinde orayı görünce şöyle de;

“Allah’ım bu şehrin hayrını ve bu şehir hakkında takdir ettiğin iyilikleri diliyorum. Bu şehrin kötülüğünden ve orada takdir ettiğin kötülüklerden sana sığınırım. Allah’ım! Bu şehrin hayrıyla beni rızıklandır, kötülüklerinden koru. Beni o şehir halkına sevdir, o şehir halkının salihlerini de bize sevdir.”

Ey Ali!

Bir yere yerleştiğinde de şöyle de; Allah’ım bizi mübarek bir menzile yerleştir. Sen yerleştirenlerin en hayırlısısın!