Kim Ölü Kim Diri?
  • Facebook
  • Twitter
  • 30 Mayıs 2020
  • 5
  • 173
  • 1 Yıldız2 Yıldız3 Yıldız4 Yıldız5 Yıldız
    2 Kişi oy verdi
    Ortalama puan: 5,00.
    Bu yazıya oy vermek ister misiniz?
    Loading...
  • +
  • -
Abone Ol 

Kim Ölü Kim Diri?

Sarılabildim sadece tüm gücümle. Kelimeler boğazımda dışarı çıkmak için sıra bekliyor, adeta birbirini itekliyordu önce sen çık diye. Benim acizliğimi anlamış olacak ki gayet mutmain bir şekilde önce o konuştu: Abla, inan içim çok rahat. Çok güzel bir hayat yaşadı. Zaten ziyarete gelenlerden de bunu teyit ediyorum. Ben onun yaşayışına hayrandım. Tek bir şey var. […]

Sarılabildim sadece tüm gücümle. Kelimeler boğazımda dışarı çıkmak için sıra bekliyor, adeta birbirini itekliyordu önce sen çık diye. Benim acizliğimi anlamış olacak ki gayet mutmain bir şekilde önce o konuştu:

  • Abla, inan içim çok rahat. Çok güzel bir hayat yaşadı. Zaten ziyarete gelenlerden de bunu teyit ediyorum. Ben onun yaşayışına hayrandım. Tek bir şey var. Birbirimize doyamamıştık.

Kalp kasları

38 yaşında beyin tümörü teşhisiyle altı aydır tedavi gören kuzenimin eşine ait bu ulvi sözler. Okun adeta alnının ortasından isabet ettiği acı dolu bir anda bu kelimeleri yan yana getirebilmek ve bunu da tüm kalbiyle inanarak başkalarına ifade edebilmek ince bir ruh işi olsa gerek. Hani canım Judith Liberman diyor ya: “Biz bu kalp kaslarını boşuna geliştirmedik. İşte böyle zamanlarda kullanabilelim diye.”

Söyle bana ritüelini söyleyeyim sana kim olduğunu!

Demek ki kendiliğinden ortaya çıkıvermiyor güzellikler. Belli bir rutin, ritüel, inanç, bakış açısı, duygusal zeka ve apayrı bir ruh istiyor. Ve o ruhu başıboş bırakmak bir kenara, özenle her gün beslemek gerekiyor. Dolgun bir maaşın, güzel bir evin, sağlıklı çocukların ve hayatında çok daha fazlası olabilir. Ancak, şöyle de bir şey var ki insanın hakiki karakteri kontrolünde olmayan bir ok gelip ansızın yere düşürdüğünde nasıl bir tepki verdiğiyle ortaya çıkıyor. İşte, o tepki de rastgele çıkmıyor ortaya. Nasıl bir hayat yaşadığı, ne okuyup, ne izlediği, nasıl bir bakış açısı geliştirdiği ve günlük ritüellerini nelerin süslediğiyle oluşuyor. Hani deniliyor ya beş yıl sonraki halini merak ediyorsan şu anda okuduğun, izlediğin, yediğin şeylere ve ilişki içinde olduğun kişilere bak diye. Aynen öyle bir durum!

Bir eşin ebediyete uğurladığı eşinin ardından bu cümleleri sarf edebilmesi kalp kaslarını zamanında çalıştırmasıyla ilgili diye düşünüyorum işte bu yüzden. Ben ne diyeceğimi bilemezken ateş onun içinde alevlenirken beni teselli edebilecek kadar emindi kendinden. O eşinin yaşayışına hayranken ben de onun bu gücüne hayran kaldım.

Evliliğe dair

Bir cümleyle ne çok şey söylemişti, hangi birinin açılımını yapsam bilemiyorum şu an. Mesela şu nasıl da güzel bir cümleydi:

  • Tek bir şey var. Birbirimize doyamamıştık.  

Hala kulaklarımda yankılanıyor sanki. Çoğumuz kabataslak bir ilişki yaşarken evliliklerimizde ve aranan o ince ruh için “hükümsüzdür, kaybettik” ilanını vermişken çoktan, bu sözler elektrik şoku etkisi yaptı beynim ve kalbimde. Aynı yastığa baş koyup sürekli birbirine aç hissetmek ne enfes bir duygudur. Çok sevdiğim şair ve fazlası canım Halil Cibran’ın evlilikle ilgili şu cümleleri geliveriyor zihnime.

“Gönüllerinizi verin, fakat birbirinizin himayesine değil.

Birlikte ayakta durun, ama birbirinize çok yakın değil.

 Zira mabedin sütunları ayrı durur…

Ne enfes değil mi? Ayrı kişiliklerle aynı amaca hizmet edebilmek, birbirinin alanına girmeden, birbirinden bıkmayı bir kenara bırak, bir türlü doymayı bilmeden…

Kim ölü kim diri kim karar verebilir ki?

Kısa oldu belki ama yaşadığına çok değmiş güzel ruhlu kuzen. Hem dolu dolu yaşadıktan sonra neye göre kısa diyebiliriz ki? Hele ki bir çoğumuz yaşayan ölü gibiyken…

Bir eşe bu cümleleri söylettirebilmek vaktinde hakiki bir yaşam ortaya koyabilmek demek. Ardında hoş bir ses bırakabilmek demek. Uzaktan birisi olarak ben bile bin nasihat çıkartabildiysem kendi payıma, kim bilir üç tane güzel evladın sana ait hangi manevi miraslarla zenginleştirecekler ruhlarını?

Ah be nasıl toparlanır yüreğimin ayazında uçuşan bu kelimeler bilmiyorum. Bildiğim bir şey var güzel ruhlu insanların varlığı öyle bir döndürüyor ki başımı şu alemde, hakiki bir nefes oluyor adeta. Hayretimi artıran her bir canlıya hayran kalıyorum. Hem hayat felsefem haline gelen o enfes sözü tekrar tekrar hatırlamak ve hatırlatmak istiyorum canım Elisabeth Kübler-Ross’a ait:

“Tanıdığım en güzel insanlar, yenilgiyi, acıyı, mücadeleyi ve kaybı yaşamış olan ve diplerden çıkış yolunu kendileri bulmuş romantik ve anarşist olan insanlardır.

Bu kişiler yaşama karşı geliştirdikleri kendine has takdir, direniş, duyarlılık ve anlayışla; şefkat, nezaket, bilgelik ve derin sevgiden kaynaklanan bir ilgi ve sorumlulukla doludurlar..

Güzel insanlar öylece ortaya çıkmazlar; onlar oluşurlar.

Evet, güzel insanlar öylece ortaya çıkmazlar; onlar oluşurlar. Oluşmaları içinde her gün kalp kaslarını geliştirecek, ruhu besleyecek bir şey yapmazlarsa olmaz.

 Peki, sen güzel insan, bu farkındalıkla her gün neler yapıyorsun?

Oluşmak ve her an diri kalmak için…

Not: Benim ruhum zaten temiz, niyetim iyi. Her gün ruhum için bir şeyler yapmaya gerek yok diyorsan, her gün özenle beslediğin bedenini bir düşün derim. Ne kadar süreyle aç kalabilirsin ki? Hele ki sadece bedenden ibaret olduğunu düşünmüyorsan…

Reyhan YILMAZ

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

5 yorum

  1. Canım Reyhancım, önce Dinçel’in o güzel huzur dolu, aşk kokan yazısı; sonra senin birbirine doyamayan iki güzel ruhu anlatan yazın ah, canım arkadaşım ruhuna sağlık. Ne güzel damıtılıp süzülmüş o güzel yüreğinden o sonsuz ilişki.. Başın sağ olsun, can arkadaşım.

  2. Duygularından öperim o caanım güzel insanın. Rabbim sabırların en güzelini, en genişini verecektir. Sen de öyle güzel ifade etmişsin ki canım Reyhancığım…Aklım kaldı, kalbim kaldı.

  3. İçimden koca bir Ah….. cümlesi geçti en uzunundan.
    Zira bana göre en uzun cümledir Ah.
    İçinde onca duygu, onca yitiklik ve sonrasında bulmuşluk hissi vardır.
    Kolay değildir bu hisse tek kelime ile erebilmek fakat senin kabın öyle geniş ki insan çokça nasipleniyor her defasında.
    Allah’ım herkese böyle yaşamak, böyle gitmek nasip etsin, ama bilirim ki ne kadar uzun sürerse sürsün bir birliktelik, hep doymamış hissedersin.
    Bu da yaşamın asıl dramlarından biri bence.
    Rabbim sizlere sabır versin.
    ♥️♥️♥️🙏

  4. Ah Can Reyhan’ım… Kalbinin gücü kalemine nasıl da kuvvet veriyor her seferinde.
    Bu diyardan hepimiz geçeceğiz bir gün, mühim olan uzun yıllar yaşamak değil yaşadığımız ömrü ‘An’lamlı kılabilmek. Kuzeninin yaşadığı kısa ama sevgi dolu ömrü artık yakınlarına hatıra.
    Oluşmak ve her an diri kalmak için ne yapıyorum? Bu güçlü soruyla başbaşa bırakıyorum benliğimi.💝

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM