Edebiyat ile Düşünce Akımları/Felsefe Arasındaki İlişki
Abone Ol 

Edebiyat ile Düşünce Akımları/Felsefe Arasındaki İlişki

Güzel sanatların bir kolu olan edebiyat ile sistematik ve soyut bir düşünce disiplini olan felsefe arasında yakından bir ilişki vardır. Edebiyatında felsefenin de temeli insandır, her ikisi de dile faydalıdır. Kimi zaman sanatçılar düşüncelerini edebi eserlerde ortaya koyduklarından felsefeden yararlanırlar. Tüm bunlar felsefe ile edebiyat arasındaki güçlü ilişkiyi açıklar. Edebiyat Felsefe Amacı okuyucuda güzellik duygusu […]

Güzel sanatların bir kolu olan edebiyat ile sistematik ve soyut bir düşünce disiplini olan felsefe arasında yakından bir ilişki vardır. Edebiyatında felsefenin de temeli insandır, her ikisi de dile faydalıdır. Kimi zaman sanatçılar düşüncelerini edebi eserlerde ortaya koyduklarından felsefeden yararlanırlar. Tüm bunlar felsefe ile edebiyat arasındaki güçlü ilişkiyi açıklar.

EdebiyatFelsefe
Amacı okuyucuda güzellik duygusu uyandırmaktır.Amacı varlık, evren, doğa, bilgi gibi konularda sistematik bir düşünce ortaya koymaktır.
Güzel söz söyleme esastır.Asıl olan söylem değil, içeriktir.
Düşünceden çok duygu ve sezgiler ön plandadır.Akli ve mantıki düşünce ön plandadır.
Dil sanatsal işlevde kullanılırDil göndergesel işlevde kullanılır.
Kelimeler, yan anlam ve mecaz anlamda kullanılır.Kelimeler, gerçek anlamda kullanılır.
Sanatlı bir söyleyiş ve kapalı bir anlatım vardır.Dil ve anlatım olabildiğince açık ve açıklayıcıdır.
İmgelerle kurulmuş bir dil kullanılır.Kavramların hâkim olduğu bir dil kullanılır.

Edebiyat ile Psikoloji ve Psikiyatri Arasındaki İlişki

Edebiyat ile psikoloji birbirlerine oldukça yakın iki alandır. Her ikisi de insan yaşamını, insanın iç dünyasını anlamaya çalışır. Psikoloji bilimi bazen bir edebi eserdeki kişinin ruhsal yaşamını irdelemeye çalışır, bazen de sanatçılar psikolojiden yararlanarak eserlerini oluştururlar. Türk roman tarihine baktığımızda Peyami Safa, Ahmet Hamdi Tanpınar, Yusuf Atılgan gibi yazarların eserlerindeki karakterlerin davranışları hususunda psikolojiden oldukça fazla yararlandıklarını görmekteyiz.

Edebiyat ve Psikolojinin Ortak Özellikleri

1. Edebiyat ve psikoloji biliminin asıl malzemesi olarak insandır.
2. Edebiyat ve psikoloji insanı bir bütünlük içinde kavrayarak onun doğasına yaklaşma gayretindedirler.
3. Genel olarak her ikisinin de insan ruhunu kavramaya, onun düşünce, davranış ve duygularına yön veren bilinçaltı süreçlerine daha yakından bakmaya ve onu çevresinden koparmadan bir “bütün” olarak görmeye çabalayan çalışma sahaları olduğu görülür.
4. İkisinin de ürün ve verileri birbirleri için önemli malzemelerdir.

Edebiyat ve Psikoloji Arasındaki Farklılıklar

1- Edebiyat sanat dalıdır; psikoloji, bilim dalıdır.

2- Edebiyat insanın ruh dünyasının /iç dünyasının yansımasıdır. Psikoloji ise ruh dünyasının araştırılmasıdır.

3- Edebiyatta ortaya ürün çıkar.

4- Edebiyatta amaç estetik haz vermektir. Psikoloji de ise sorun tespiti ve çözümü önemlidir.

5- Edebiyatın muhatabı toplum iken psikolojinin muhatabı bireydir. 

Dilin Tarihi Süreç İçindeki Değişimini Etkileyen Sebepler

Dil, insanların duygularını, düşüncelerini kelimelerle veya işaretlerle bildirdikleri anlaşma aracıdır. Bu araç, aynı zamanda insanlığın gelişimini sağlayan canlı bir yapıdır. Sürekli değişir, gelişir. İlk zamanlardan günümüze kadar siyasi ve toplumsal değişim, teknoloji, çeviri, yazarların dil tercihleri gibi birçok neden yazı ve konuşma dilini etkiler. Örneğin “tayyare” kelimesinin yerine “uçak” kelimesinin kullanılması Cumhuriyet Dönemi’ndeki siyasal yaşamın Türkçeye etkisidir. Belden başlayan ve genellikle paçaları ayak bileklerine kadar inen giyecek anlamındaki “pantolon” kelimesi, Türklerin Batı kültürü ile temasa geçmesi neticesinde toplumsal değişimin dile etkisine örnek verilebilir. 20. yüzyılın başında Türkçede olmayan televizyon, radyo, e-mail, buzdolabı, ütü gibi kelimeler teknolojinin dile etkisi ile bugün kullanılmaktadır.

Kimi zaman çeviri yoluyla da dil etkilenir. Tanzimat Dönemi’nde Fransız edebiyatından onlarca eser çevrilmiş, bu eserlerle tiyatro, gazete, mobilya gibi Batı kültürüne ait birçok kelime dile girmiştir. Bazen de yazarların bilinçli tercihi, yazı dilini etkiler. Örneğin Milli Edebiyat Dönemi’nde Genç Kalemler dergisinde yayımlanan Yeni Lisan makalesinin etkisiyle yazarlar halk diline özgü Türkçe kelimeleri kullanarak dili etkilemişlerdir.

Göçler, coğrafi koşullar, ait olunan sosyal topluluk gibi birçok etken hem yazı dilini hem de konuşma dilini etkiler. Örneğin Türkçe bir kelime olan ve eti yenen, hızlı koşan, postundan yararlanılan bir memeli türü anlamındaki “tavşan” kelimesi Eski Türkçede “tapişgan” biçimindeyken günümüzde “tavşan” biçimini almıştır. Aynı kelime Azeri Türkçesinde “dovşan”, Türkmen Türkçesinde “tovşan”, Uygur Türkçesinde de “toşkan” biçiminde yazılmakta ve telaffuz edilmektedir. Bu kelimenin Kütahya yöresinde “davşan”, Güneydoğu Anadolu’da “doğşan” biçiminde kullanılması da dilin değişimine verilecek örneklerden biridir. ( 12. sınıf TDE İlke yayınları)

İlk Örneklerden Günümüze Türkçenin Önemli Sözlükleri

Sözlük, dilde birlik ve tutarlılık sağlayan, milli bilincin gelişmesine yardımcı bir hazinedir. Okuduğunuz metinde, köklü geçmişe sahip ve geniş bir alana yayılan Türkçenin önemli bazı sözlükleri hakkında bilgi verilmiştir.

Sözlük, bir dilin söz varlığının bir bölümünü belirli amaçlar çerçevesinde genellikle alfabetik olarak bir araya getiren ve her bir kelimenin anlamı, söylenişi, kökeni ve kullanımı konusunda bilgi veren başvuru kitabıdır. Sözlük, ticaret ve başka bir dili öğrenme isteği sonucu ortaya çıkmıştır.

Sözlük yazımı ile ilgili ilk çalışmalar tarihin erken dönemlerinden itibaren başlamış, günümüze kadar da devam etmiştir. Sanılanın aksine sözlük çalışmaları önce Batı medeniyetinde değil, Doğu medeniyetinde başlamıştır.

Günümüzde sözlükler, sözlük bilgisi (leksikografi) olarak adlandırılır. Sözlük bilgisi, özellikle 19. yüzyıldan itibaren dil çalışmalarının önemli uğraş alanlarından biri olmuştur.

Sözlükler çeşitli amaçlara uygun biçimde hazırlanır. Bunlardan en yaygın olanlar genel sözlükler ve çok dilli sözlüklerdir. Genel sözlüklerde dilin söz varlığının bir bölümü alfabetik sırada dizilir ve bunların anlamları verilir. Çok dilli sözlüklerde ise en az iki dilin söz varlığı birlikte ele alınır. Bunların
dışında eş anlamlı, yakın anlamlı, karşıt anlamlı, argo kelimelerin ele alındığı ya da deyim ve atasözlerinin, terimlerin bir araya getirildiği sözlükler de vardır.

Sözlüklerde genellikle koyu veya büyük harflerle yazılan, karşılığı gösterilen, anlamı verilen, açıklaması yapılan, örnek kullanımlanı sıralanan kelimelere madde başı denir. Sözlüğün hacmi, madde başı sayısı ile ölçülür.

Dillerin başvuru kaynağı olan sözlükler, dilin mirasını da koruyan müzeler gibidir.

Kaşgarlı Mahmut’un Divanü Lügati’it Türk adlı eseri Türkçenin ilk sözlüğüdür. Araplara Türkçeyi öğretmek için yazılmıştır.

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM