Son zamanlarda en fazla duyduğum iki kelime. Devamı da var fakat çok itici. “Kalp atmayın donuyor” Zorunlu uzlet günlerimizin, birbiri ardına hızla geçen günlerinde sosyal ağlar kurtarıcımız oluyor. Haber alma, etkileşimde bulunma, hasbıhal etme gibi. Faydalı hale çevirebilirsek, birbirinden kıymetli bilim insanları, doktorlar ve kıymetli hocalarım canlı yayınlar yapıyorlar, bilgilerini bizlerle paylaşıyorlar. Ben de ilgiyle […]
Son zamanlarda en fazla duyduğum iki kelime. Devamı da var fakat çok itici. “Kalp atmayın donuyor”
Zorunlu uzlet günlerimizin, birbiri ardına hızla geçen günlerinde sosyal ağlar kurtarıcımız oluyor. Haber alma, etkileşimde bulunma, hasbıhal etme gibi. Faydalı hale çevirebilirsek, birbirinden kıymetli bilim insanları, doktorlar ve kıymetli hocalarım canlı yayınlar yapıyorlar, bilgilerini bizlerle paylaşıyorlar. Ben de ilgiyle ve merakla her birinin peşindeyim. Fakat tam da o esnada, canlı yayının başladığı ilk dakikalarda bir şey oluyor ve şu iki kelime beni buz dağı gibi soğutuyor her şeyden!
Gerekçe olarak yayının donduğu, ağırlaştığı beyan ediliyor. Uyarılar yapılıyor. Bu sebeple belki yayın akışı darda kalıyor, suratlar düşüyor, keyifler kaçıyor ve yayın başlamadan sona eriyor! Çünkü o rengarenk kalpler atılıyor!!! Şimdi diyeceksiniz ki; “bunu mu dert ettin” Evet:) olacak cevabım dostlar. O yayınlarda, bilginin engin dehlizlerinde, kafam iyice karışmış, ne olacağını ya da ne olamayacağını düşünmeye yüz tutmuşken…birdenbire sağ altta birbiri ardına akan, üst üste, coşkuyla kalpler yağıyor yayına. Bayılıyorum her birine. Kurtarıyorlar beni o ciddi kelimelerden.
Gök kuşağının her renginden, bir biri ardına milyonlarca kalp. Kırmızı, sarı, yeşil, mor, turuncu…Bir gökkuşağı efsanesi adeta. Ve fakat bu kadar eğlenceli ve masum değil bu kalp şöleni. Çünkü; yayına katılan iki kişiyi defalarca söyletiyor, yüzler asılıyor, canlar sıkılıyor ve nihayetinde yayın yoruma kapalı olarak devam ediyor! İçine öküz oturması gibi, bin bir renk kalpler oturmuş seyirci, onca sevgisiyle ekrana bakakalıyor. Söylemek istiyor, yazmak istiyor, içinin renklerini sevdiği o doktora, profesöre, yoga uzmanına, onu zayıflatan antrenöre…ulaştırmak istiyor fakat ne fayda artık 60 dakika boyunca yayın seyirciye kapalı. Cezalı futbol oyuncuları geliyor hatırıma. Seyircisiz nasıl da üzgün oldukları!
“Kalp atmayın” cümlesi 30 günde yerleşti hayatımıza. Olumsuz bir cümle. öyle değil mi? Tam aksi nedir peki? KALP ATIN 🙂 Yani sevginizi içinizden geldiği gibi göstermekten çekinmeyin. Çoğuldan tekile, kendime çeviriyorum çabucak dilimi şimdi. Sevgi arsızı, bu konuda uslanmaz, akıllanmaz, orta yaşını geçmiş bir insan olarak söylüyorum!
Kalp İşi
Bir olayda, mevzuda, iş te “kalp işi” yoksa orada yokum! demek isterdim fakat o işi öylece, kendi haline, sevgisizce bırakamıyorum. Yokum deyip dönemiyorum, giden ben olmuyorum! O dümdüz giden, duygudan yoksun, ruhu kaybolmuş işi hemen kalp işine çevirmeyi kendime görev biliyorum.
Sevgiden Yaratıldık
Çünkü Rabbimiz bizi muazzam bir sevgiyle yaratmış. Bunun aksine davranmamız yaratılışımıza, doğamıza, akışımıza zıt esasen. Öyleyse ben diyorum ki; KALP ATIN:) Ben müsaitim. Yazımı okuyan canım kardeşime, her böceğe, her ağaca, her kuşa… söylüyorum. Lütfen bana KALP ATIN! Rabbimin yarattığı her canlıyla bir bütünün parçaları olduğumuza iman ediyorum. Bu parçalardan besleniyor yoluma devam ediyorum. İnsan denen mekanizmayı sevgiyle harmanlamış, yakıt olarak da sevgi doldurmuş deposuna İlâhi Yarabbi! Sevmeyi emretmiş, seveceksin kuralıyla sarıp sarmalamış. Sana taş atanı, ayağına çelme takanı, kuyunu kazanı, surat yapanı, iftira atanı, gıybet kazanı kaynatanı, atıp atıp tutanı…se-ve-cek-sin demiş!
Değişim
Zira tüm bu olumsuz davranışları sergileyen kardeşini, belki senin sevgin değiştirecek. Vazgeçirecek…Olamaz mı? Davranışlarınla ona Allah’ımızı hatırlatacaksın bir an ! Belki. Denemeye değmez mi? İşte tam da bu yüzden o rengarenk kalpleri aldım kabul ettim. Hepsini karşılayacak, sığdıracak bir kalbim var elhamdülillah. Şöyle gözlerden uzak bir serinlikte, lâtif bir köşede, dalları gözümüzü alan sarmaşık bir gül ağacı altında, elimizde gökkuşağı kadar zengin kalplerle, hasbihal etmeye nedir engel!
Kalp atmayın diye başlığı okuduğumda acaba bu iş nereye gidiyor diye düşünürken amannnn bir baktım gittikçe heyecanlı bir hale geldi ve bende şimdi doyasıya kalp gönderiyorummmm sanaaaa
Canımmm öğretmenim:) Eyvallah…
❤??????????????? sonsuz kalp ozaman
Eyvallah:)
??❤️???
Hem de çookk????????
Öyleyse ?????????????????????????????????????????????????????????????????
Ayyy???????