Kimin Nurudur Bu? Bu hafta yazımda, şiirlerinde gündelik hayatı, anlık sevinç ve tasaları, aşkı ve ölümü bol bol işleyen Cahit Sıtkı Tarancı’nın çok etkilendiğim bir şiirine yer vermek istedim. Alın elinize sıcacık bir kahve ya da bir çay ve dalın derim bu deriiin mi derin anlam yüklü satırlara.. Ne doğan güne hükmüm geçer,Ne halden anlayan […]
Kimin Nurudur Bu? Bu hafta yazımda, şiirlerinde gündelik hayatı, anlık sevinç ve tasaları, aşkı ve ölümü bol bol işleyen Cahit Sıtkı Tarancı’nın çok etkilendiğim bir şiirine yer vermek istedim. Alın elinize sıcacık bir kahve ya da bir çay ve dalın derim bu deriiin mi derin anlam yüklü satırlara..
Ne doğan güne hükmüm geçer,
Ne halden anlayan bulunur.
Ah! Aklımdan ölümüm geçer;
Sonra bu kuş, bu bahçe, bu nur.
Ve gönül, Tanrı’sına der ki:
Pervam yok verdiğin elemden.
Her mihnet kabulüm, yeter ki
Gün eksilmesin penceremden!
Sadece ölüm korkusu mu? Ölüme şövalyece bir karşı duruş mu?; pencereden hiç eksilmeyecek gün ışığına, yani ebedi hayata duyulan bir hasret mi?
‘Ne doğan güne hükmüm geçer.’ dizesi; ‘Artık ben tüm varlığımı bıraktım; varlığım dahil her şeyimi Yüce Yaratıcı’ya teslim ediyorum.’diyen bir tevekkül anlayışının kalpleri serinleten ve sevindiren bir sabah rüzgarına benzer esintisini akla getirmiyor mu? ‘Ne halden anlayan bulunur.’ Bilindiği gibi ”hal” tasavvuf edebiyatında geçen ve kişinin seyrü sülük üzerinde bulunduğu bir manevi makamın adıdır. Onun bu halinden anlayan yok. Kendisini anlayan, düşüncelerini kavrayacak bir kişiyi bulamamasının acı ve ıstırabı okunuyor. Sonra birdenbire ”ölüm aklına” geliyor şairimizin. Ölüm! Kimin aklına gelmiyor ki? Sonraki mısrada ‘kuş, bahçe ve nur’ sözcükleri, sanki cenneti andıran ve özleyen bir anlamı işaret ediyor. Sonunda onun gönlü, yine Rabbine yöneliyor ve Yaradan’a yalvarıyor: Bana ne dert ne elem verirsen ver. Her türlü çileyi çekmeye hazırım, hepsine razıyım! ‘Her mihnet kabulümdür.’ Bazı mutasavvuflar der ki: ”Kahrın da hoş, lütfun da hoş.” Sanki Tarancı, bu ünlü söze bir göndermede bulunuyor.
Bana ne takdir etmişsen, kaderimi nasıl çizmişsen, her şeye razıyım, yeter ki: ”O penceremden gün ışığı eksilmesin.” Neyin ışığı bu, güneşin ışığı mı? Hayır, burada anlaşılan, dördüncü mısranın son sözcüğünde geçen ”nur” dur. Her mihnete, her iptilaya razıyım ama beni o eşsiz feyzinden, o müstesna Nurundan mahrum etme!
Kimin Nurudur bu?
Kimin olacak Hz. MUHAMMED’in…
NOT: Bu yazı Taşkın TUNA’nın Şeytani Bilinç Muhammedi Bilince Karşı Kitabından Alıntıdır.
Melda ÇÜÇEN / Kimin Nurudur Bu?