Bütün savaşların iki kaybedeni vardır bana göre. Son nefese kadar keder ile yas ile yaşayan analar ve babalar. Susmak en çok bugüne, bugünlere yakıştı. Susup, öylece ekranlara, bayraklara, analara, babalara, kardeşlere, nişanlılara, eşlere, çocuklara…tabutlara! bakakaldık. Baba Komutan yanındaki askerlerle ücra bir yerde, bir bakkala girer. Dükkan sahibiyle merhabalaştıktan sonra, gözleri küçük dükkanın içini şöyle bir […]
Bütün savaşların iki kaybedeni vardır bana göre. Son nefese kadar keder ile yas ile yaşayan analar ve babalar. Susmak en çok bugüne, bugünlere yakıştı. Susup, öylece ekranlara, bayraklara, analara, babalara, kardeşlere, nişanlılara, eşlere, çocuklara…tabutlara! bakakaldık.
Komutan yanındaki askerlerle ücra bir yerde, bir bakkala girer. Dükkan sahibiyle merhabalaştıktan sonra, gözleri küçük dükkanın içini şöyle bir tarar. Aradığı bir şeyler vardır. Ve o anda rafta duran ve sadece belkide komutanın onu oradan almasını bekleyen bir şey. Mavi bir balon!
-Bu balondan başka var mı? diye sorar küçük bakkal dükkanının sahibine komutan. Aradığı renk pembedir, kırmızıdır. Çünkü kızına en çok bu renkler yakışır.
-Vallahi hiç yok komutanım, hatta bu balon son kalan. Altı aydır ne gelen var ne giden buralara…diye cevap verir küçük bakkal dükkanının sahibi.
-Peki madem, alayım mavi balonu, başka çare de yok zaten der komutan.
Mavi balonu alan komutan, onu en kıymetli yerine, kalbinin hemen üzerindeki cebine koyar!
Küçük Kız
Mavi balon nihayet sahibine kavuşmuş, komutanın küçük kızının elinde şen şakrakmış. Fakat küçük kızın evinde babası dışında, babasına benzeyen, onun kıyafetlerinden giyen bir sürü adam varmış. İçlerinden bir tanesi küçük kız ve balonu ile yakından ilgilenip, isterse onunla oynayabileceğini söylemiş. Küçük kız ürkerek, bu tanımadığı yüzlerden uzaklaşmak istemiş ve babası gibi giyinmiş yüzbaşının teklifini;
-Hayır oynayamazsın balonumla, patlar…diyerek reddetmiş.
Yüzbaşı;
-Patlarsa sana yenisini alırım, hemde bir sürü ve farklı renklerde!
Fakat küçük kız bu teklife;
-Patlarsa ölürüm! cevabını vermiş. Patlarsa ölürüm!
Yüzbaşı ve orada bulunanlar için zaman durmuş. Hayat akarken son buluvermiş. Darbe üstüne darbe gelirken, küçük kızın kelimeleri tahribat gücü en yüksek bomba niteliği taşıyormuş! Ve;
-“Onda babamın son nefesi var” diyerek kalplere mührü basıvermiş.
Santim santim büyüyor evlatlar. Hamilelikle beraber cenin ölçülmeye başlanıyor. Her hafta, her ay ölçümler devam ediyor. Her doktor kontrolünde elimize tutuşturulan ultrason fotoğrafıyla, bir keseye ve içindeki hayati noktanın ölçümlerine bakarak hayaller kuruyoruz, engin denizlere sığmayan. Sonra, ölçümler büyüyor, büyüyor, büyüyor. Ve karnımızdaki mucizeyi kucağımıza alıyoruz, uzun yolun sonunda. Ölçümler bitmiyor, her kontrolde, baştan aşağıya,tepeden tırnağa ölçülüyor da ölçülüyor emanetimiz, mucizemiz. Santim santim büyüyor, büyütüyor analar evlatları! Tırnağına taş değdirmiyor da bir kurşuna feda ediyor, etmek zorunda kalıyor aslanını!
Ben Nasılım?
Üzerine bayrak asılmış evler gibiyim! Sessizce içinde gezilen, tanımadığı insanları her odasında kabul eden, gelmesini hiç istemediği, kabuslarında kabul ettiği misafirlerini ağırlayan kerpiç bir evim! Asker yemeği veremeyecek, hoşgeldinleri kabul edemeyecek, aslanının helvasını kavurmak istemeyen, konuşamayan, susamayan, anlayamayan harabe bir ev gibiyim şimdi…
İçimiz yandı.Ne güzel anlatmışsınız yine içimizdeki acıları ?
Ahh olmasaydı da yazmasaydım…
Ah Şadan Hanım… ben okurken nasıl oldum siz yazarken ve düzenlerken neler hissettiniz kim bilir…
Allah’ım razı olsun zaman ayırıp okumuşsunuz varolun?Rabbim tekrar yasatmasin insaALLAH
Ah Şadan Hanım… ben okurken nasıl oldum siz yazarken ve düzenlerken neler hissettiniz kimbilir…
Şehitlerle birlikte sevenleri, hayalleri de bu dünyadan göçüyor. Kaybımız çok… Onca yıl kurulan hayalleri bir bohçaya koyup kaldırmak zorunda kalmak ne acı..
Çok çok çok acı…
Ah…..???