1. Anasayfa
  2. Edebiyat Kafe

Sabırla Huzura

Sabırla Huzura
6

Sabrım halet-i ruhiyeme müteşekkir…

Çünkü biliyorum ki aceleyle gelen hiçbir eylem bizi sona doğru kolay bir çözünürlüğe ulaştırmıyor. Çünkü yaş aldıkça anlıyorum ki huzur; o anlatılan masallarda yahut duyduğumuz cümlelerdeki renk değil. Huzurun var olması kişinin kendi bünyesinde var olan ve açığa çıkmayı bekleyen bir parçadır. 

Kendi parçamızdır. 

Bedenimizde ve ruhumuzda doğuştan olan bir parça. Anne rahmindeki o suyun tınısıyla oluşmaya başlayan, anne sesindeki o naiflikle gelişen ve öten kuşun, havlayan köpeğin, mırıldanan kediye aşina olmaya başlayan seslerle huzur merceğimiz kendini oluşturmaya başlamıştır. Adapte olduğumuz şeyler huzurun başlaması için bize kılavuzluk ediyordur belki de. Fakat alışılan şeyler ne yazık ki algımızda seçiciliğini yitiren güzellikler oluyor çoğu an…

Hepimiz sağlık sıhhat ve huzur dileriz Yaradandan, fakat sağlığımıza şükreden ve huzurumuzu rutinleştiren şeylerden kaçınmak en kolay rutinimiz haline gelmiyor mu? 

Yani demem o ki , huzurlu bireyler olmak adına çabamız fazlasıyla nesnel ve somut değil mi sizce de?

Aslında bir bebek kahkahasında gözlerimizi kapatıp ruhumuzu dinlediğimiz an huzurun çok fazla ötelenmediğini anlarız.

Tüm mesele ruha sağır olmamakta esasında.

Onunla küsmeden, sırtını dönmeden onunla iç içe kahkahalar atarak yaşayabilmekte. Huzur dediğimiz ferahlık hissi çokta elzem bir olgu değil zannımca. Yüklerden arınmış hissi, sırtında ağırlık taşımadan kahkaha atmak gerçek bir huzur hissi. 

Sonuç yine iyi bir ruh olmaktan geçiyor olamaz mı? Kahkahalar kirlenmeden atılıyorsa o huzur hissi, yüksüz insan olmaktan geçiyor gibi… 

Bazen kendi yalnızlığımıza ve sessizliğimize o kadar alışır hale geliyoruz ki rutinimize adapte olup yalnızca yaşıyor durumu bize yetinmeyi öğretiyor. Yetinmek ! Fazlası zarar değil ki neden yetinmek? Biraz kabuğumuzdan sıyrılmak gerekiyor yalnızca. Evet o kabuk atılabilen bir tabakaysa onun yüküyle debelenmek ziyan ötesi bir durum oluyor. Uyanmak, rutinleşmek, uyumak… Demem o ki makineleşmek. 

Eğer huzur istiyorsak evvela, yüksüz olmak gerek. Korkmamak bir de… 

Gerçek değeri tatmak uzun bekleyişin en güzel hazinesidir. Biz yüksüz ruhlar olarak kahkaha atmaktan korkmadığımız anlarda, tüy gibi uçuşuruz artık. İşte bu tüy gibi olmak bizim esaslı huzurumuzdur

Sabretmek azizim! Ayrı ayrı dünyalara değmeden özümüzden vazgeçmeden, ağırlaşmadan yaşama gayreti sonunda sabrın selametine ve huzuruna erişmek gibisi, ötesi yoktur.

Tertemiz kahkahalara sabır, yüksüz ruhumuza sabır. Gelen her derde sabır. Giden her hüzne kahkaha attırır. Bazen bir çift göz bizi hiç yaşanmamış bir kente bırakır. Yollarını, parklarını, nehirlerini, dağlarını kendimizin boyayacağı kirlenmemiş ve el değmemiş bir kente…

‘Yani;

Sabrım halet-i ruhiyeme müteşekkir…’

ZG.

Denklemin hayat sürecin. Sürecin mihmanı ise esas benliğin… Aynı şeyleri yaşamıyoruz. Biz aynılaşıyoruz. Olgunlaşmıyoruz. Birikiyoruz. Biriktikçe dimdik değil kamburlaşıyor ve en kolaya odaklanıyoruz. Ve ben; zamanlaşıyorum, anı’laşıyorum ve birikimlerimle ağırlaşıyorum. Halk dilinde sanırım böyle olgunlaşıyorum…

Yazarın Profili
İlginizi Çekebilir

Bültenimize Katılın

Hemen ücretsiz üye olun ve yeni güncellemelerden haberdar olan ilk kişi olun.

Yorumlar (6)

  1. 9 Şubat 2020

    Ahh sabır,huzur…Daha nasil ifade edilebilirdi ki.Kalemine sağlık güzel kardeşim.

  2. 6 Şubat 2020

    Eğer huzur istiyorsak evvela, yüksüz olmak gerek. Korkmamak bir de…

    Gerçek değeri tatmak uzun bekleyişin en güzel hazinesidir. Biz yüksüz ruhlar olarak kahkaha atmaktan korkmadığımız anlarda, tüy gibi uçuşuruz artık. İşte bu tüy gibi olmak bizim esaslı huzurumuzdur.

    Güzel Zeynepciğim, bu genç yaşında insanın şu cümleyi kurabilmesi kaç yüzyıllık ömür gerektirir.
    Yine şapka çıkarıyorum karşında.
    Çünkü tanıdığım en genç bilge kadınsın.
    Kutluyorum yürekten.
    ???

  3. Ruhumda güzel kalemine müteşekkir…??

Bir cevap yazın