Psikoloji, insan davranışlarının doğasını anlama gayretindedir. Sinema ise psikolojinin ilgilendiği insan davranışlarını perdeye aktarma gayreti taşır. Elbette bir bilim dalı ile bir sanat dalını kıyaslamak doğru olmayacaktır. Ancak psikoloji ve sinema arasında güçlü bir ilişki olduğundan bahsedebiliriz.

Her şeyden önce sinema insan davranışlarının sergilendiği günlük ilişkilerden ve hikayelerden beslenir. Hayatın içinde var olan duyguları, belirli durumları veya düşünceleri izleyiciye aktarmaya çalışır. Bu bakımdan aynı psikoloji gibi gözlemlediği şey insan olduğundan insan davranışlarını açıklamada psikoloji ile sinema arasında bir paralellik olması da doğaldır.
Eğer bir filmin hikayesinin yaratım sürecini merak ettiyseniz, yönetmen veya senaristin daha önce deneyimlediği veya tanık olduğu bazı olaylardan esinlendiğini de görmüş olabilirsiniz. Özellikle de bazı filmlerde, bir duygunun veya kişisel bir sorunun yoğun bir şekilde işlendiği ve irdelendiği hemen fark edilebilir. Psikolojik türdeki filmler bunun herkesçe bilinen en basit örnekleridir. Bu yüzden sinemanın psikolojiden epey etkilendiğini söyleyebiliriz. Peki aynı durum psikoloji için geçerli mi? Psikoloji de sinemadan yararlanabilir mi? Bu noktada sinematerapiden bahsetmemiz gerekiyor.

Sinematerapi Nedir?

Sinematerapi ya da sinema terapisi; duygu, hareket veya terapötik bir hedefi uyandırmak için sinemayı kullanan dışavurumcu bir terapi biçimidir. Diğer terapi türlerinde olduğu gibi sinematerapide de amaç kişinin kendisi hakkında daha fazla şey öğrenmesine yardımcı olmaktır.

Sinematerapide terapist ve danışan; filmlerdeki karakterler, durumlar ve olaylar hakkında tartışırlar. Bu, kişinin yaşayabileceği ya da zaten yaşamakta olduğu temel sorunlara odaklanmanın bir yoludur. Çoğu zaman sorunlarımızı dışarıdan bir izleyici olarak görmek, diğer olaylarla bağlantılar kurmamıza ve hangi adımları atmamız gerektiğini anlamamıza fayda sağlar.
Daha basit bir şekilde anlatmak gerekirse, bazı insanlar başkalarıyla bağlantı veya arkadaşlık kurmakta zorlanabilir. Böyle bir durumda terapist benzer bir sorunla mücadele eden karakterlerin olduğu filmler bulabilir. Bu sayede kişi, filmin karakteri ve hikayesi üzerinden kendi deneyimlerine yakından tanık olabilir. Bu noktada filmin karakteri, kişinin duygu ve düşüncelerini yansıtan bir ayna görevi görebilir.

Kişi, özdeşim kurduğu film karakterinin duygu ve davranışlarına, yaşadığı sorunlara ve bu sorunları çözüm şekline bakarak kendi hayatındaki ilişkili durumların çözümü hakkında farkındalık kazanabilir. Bu yüzden sinematerapi, karmaşık durum ve mücadeleleri güvenli ve rahat bir şekilde ele almanın harika bir yolu olabilir.

Bu yazı ilginizi çektiyse daha fazla bilgi için Bi’akıl adlı sitemizi ziyaret edebilirsiniz.

Sinematerapi ile ilgili ücretli/ücretsiz eğitimler, danışmanlıklar ve atölyeler için Bi’akıl uygulamasına göz atabilirisiniz.