İki gün sonra otuz iki yaşımı geride bırakacağım, gülümseyerek otuz üç diyeceğim. Yaş alırken, bu doğum günümde kendime kalıcı bir armağan vermek istedim. İçimden geçen ilk şey ise BİRİKTİRDİKLERİM’de yazmak oldu. Ben yaş alacağım belki ama otuz ikimi burada saklayacağım. Ayrıca “Söz uçar yazı kalır.” Yolculuğun neresindeymişim, belki bir ipucu yakalarım yıllar sonra dönüp baktığımda […]
İki gün sonra otuz iki yaşımı geride bırakacağım, gülümseyerek otuz üç diyeceğim. Yaş alırken, bu doğum günümde kendime kalıcı bir armağan vermek istedim. İçimden geçen ilk şey ise BİRİKTİRDİKLERİM’de yazmak oldu. Ben yaş alacağım belki ama otuz ikimi burada saklayacağım. Ayrıca “Söz uçar yazı kalır.” Yolculuğun neresindeymişim, belki bir ipucu yakalarım yıllar sonra dönüp baktığımda bu yazıma. Hazır anı sandığıma Biriktirdiklerim ailesindeki yolculuğum da eklenmişken, otuz ikinci yaşıma dönüp bakma şansına erişmiş olacağım böylelikle. Yeni yaşıma, yaş imzamı atmış olacağım.
Hayat sularında seyahat ederken yaşadığım bu otuz iki yılda, ne kadar tadına varabildim mavinin? ‘An’ı kaçırıp fırtınaya yakalandığım anlarda gemi alabora olmasın diye debelenirken, dümenin bende olduğunu unutup kaptırdım mı gemimi rüzgârlara? Her ne olduysa, hayattaysam devam ediyor yolculuk. Mühim olan dümenin bende olduğunu hatırlamam. Anın içinde kalıp fırtınada tevekkül de ederek “Bu fırtına da dinecek elbet.” diyebilmek, anlardan oluşan daha anlamlı ve keyifli bir yolculuk sürmeyi öğreniyor olmak sanırım.
Bu yolculukta neler öğrenmişim, neler yaşamışım ve ne dersler çıkarmışım ya da ders almış mıyım? Neticede ömrün boyunca öğrencisin bu hayatta. Ve her zaman söylerim bu Şaman öğretisini: “Ders, öğrenene kadar devam eder.” O ders biter, diğeri başlar sonrasında. İster kal sınıfta, istersen geç yıldızlarla. Ama yaşam çemberi içinde ömrün yettiğince, istesen de istemesen de, canım hayat sana bir şeyler anlatma ve öğretme çabasındadır. Öğrenmeye istekliysek tabi… Öğrenme reddedildiği takdirde bir hortumun içinde döner döner durursun, o girdapta savrulup yok olursun.
Yeni yaşıma girmeye az kalmışken dışarıdan izledim kendimi, dönüşümümü, oluşumumu… Değişmeyen ama dönüşen bir fon müziğiyle, hayatın içinde var oluşumumun sorgusunda -ve dönüyorken hâlâ dünya- köklenip, sarmaşıklarımla sarılarak kol kola omuz omuza…
Her ne kadar sevdiklerin olsa da yanında, hayatta şefkatle sarılman gereken ilk kişi kendi ruhunmuş. Düştüğünde ilk kendinin ellerinden güç almalıymışsın. Köklenebilmenin tek şartı buymuş öğrendiğim kadarıyla.
Yıllardır söylenen ‘saçını süpürge etmek’ sözünü kendi hayatıma yük etmeden devam ediyorum sevdiklerimle yoluma. Bu sözün insanın kendisi ve sevdiklerine yüklediği ağırlığı bilinse, literatürden çıkarılırdı sanırım. Saçlarımı ancak mutluluktan savurabiliyorsam her durumda, işte o zaman bir çocuğun gülümsemesine, bir eşin tebessümüne şahit olabiliyorsun.
“Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir.” Demiş Heraklitos amca. Değişmek, dönüşmek, öğrenmek, üstüne bir şeyler eklemek, demlenmek, harmanlamak ya da bazı tuğlaları çıkarıp yerine yenisini koymak ne güzel, ne mutlu, ne umutlu…
“Her gün bir yerden göçmek ne iyi
Her gün bir yere konmak ne güzel
Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş
Dünle beraber gitti cancağızım
Ne kadar söz varsa düne ait
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.” demiş cânım Mevlâna.
“Şimdi yeni şeyler söylemek lazım…” Benliğimin mottosu olsun, yanı başımda dursun…
Kendime mesajlar
Ne söylemek ve hatırlatmak isterim peki yeni yaşıma:
‘İyi ki’lerim çoğalarak devam etsin,
‘Keşke’lerim silinsin gitsin,
‘An’da kalma çabasında ve isteğinde,
Gülümsemek bir böceğe bile,
Daha çok anlamak ve anlaşılmak
Biten ve yitip giden şeylerden yeni başlangıçlar bulmak,
Her zaman umut ederek yaşamak,
Notaların içinden geçmeye devam ederek,
Adımlamak hayatı,
Yollarıma sevgi tohumları ekerek büyütmek,
Arkamdan gelen ağacımı,
Sularımda serinletebilmek, kalbi yananları
Ve yine Hz. Mevlana’nın söylediği bir sözün içinde geçen;
‘Kalp sırrına erenler’den olarak yaş almak nasip olsun.
Marquez’in çok sevdiğim bir sözüyle hediyemi paketleyeceğim.
“İnsanın tek doğumu annesinin onu doğurduğu gün değildir; hayat onu defalarca kendini yeniden doğurmaya zorlar”
Kim bilir, defalarca doğmadan gerçekten doğmuş olmuyordu insan…
Sevgiyle uğurluyorum geçen yaşımı ve yine sevgiyle sarılıyorum yeni yaşıma. Nice doğumlara…
Sevgili Fatoş Hanımcığım, Ben bu sabah uyandığınızda ki doğum gününüzü kutlamak istiyorum. Her sabah yeniden doğuyoruz. Ve her doğduğumuz gün, kalbimizden aydınlanmış bir doğum yaşıyorsak işte o gün gerçek bir doğum günü yaşıyoruz. Her sabah doğduğunuzda, kendi inşaanızda muhteşem doğumlar yaşayın.
Sevgilerle…
Ahh… Ne güzel söylediniz Neşe Hanım. Muhteşem doğumların şahitliğinde olduğumuz günlere uyanalım hep birlikte, var olun.
Hayatın amacı mutlu olmak değildir yararlı olmak onurlu olmak şefkatli olmak fark yaratmak için yaşamış ve anlamlı bir ömür sürmüş Olmaktır der Ralph Daldı Emerson.NE MUTLU FATOSUM
İlham kaynağım, Can Ayşe ablacım iyi ki varsın.
Seni çok seviyorum Fatoş’um.
Bu yazının altına yazmak istediklerim bu kadar.
Doğmuş ve buluşmuş olmamıza derin bir Şükrüm var.
Daim olalım.
Nice mutlu yıllar olsun canım Ruhdaş’ım.
Hayatın karşıma çıkardığı armağanlara da, buluşmamıza da bin şükür Dinçel’im.
İnsan üç kere doğarmış:
İlki annesinden,
18’inde tercihlerinden,
40’ında hatalarından.
/La Edri/
Yeni yaşınız kutlu olsun. Nice mutlu yıllara…
Teşekkür ederim Tolga bey, nice anlamlı doğumlara inşallah🌷
“Asla mutluluğa giden yol yoktur. Çünkü mutluluğun kendisi bir yoldur.” der Wayne Dyer.
Hayatı iki kapılı bir han, uzun ince bir yol olarak görür Veysel.
Ne kadar uzun bilemem ama kendi ince hayat yolum seninkiyle kesiştiği için, yolculuğumuza birlikte devam ettiğimiz için, kalbimizin hanına küçük bir de yolcu aldığımız için benim yolculuğum o kadar mutlu ki…
Yolculuk sizinle birlikte sürdükçe nereye gittiğimin de fazla önemi yok. Benim ince yolumda yolun kendisi mutluluk çünkü. Nice mutlu yıllara, nice mutlu yollara yol arkadaşım. Sizinle yolculuk yapmak benim için bir keyif, bir ayrıcalık…
Yollar birlikte güzel ve anlamlı. O keyif ve ayrıcalıkla el ele, gönül gönüle nice yıllarımız ve yollarımız olsun minik yolcumuzla birlikte. Ayrıca yol boyunca arka fonda çalan müziğimiz hep bizimle ve daim olsun♥️