1. Anasayfa
  2. Edebiyat Kafe

Nil Felsefesi

Nil Felsefesi
2

Şu hayatta Nil KARAİBRAHİMGİL‘den öğrendiğim kadar hiçbir kitap yada kişiden öğrenememişimdir, hayatımı kurgularken sayfalarını tekrar tekrar açıp okuduğum biridir. Ders olsaymış keşke, Nil Felsefesi diye okutulsa imiş, bu kadar bodoslamazdık hayatın içinde hiçbirimiz, kanaatimce:)

Her neyse verdiği bir röportaj ile kalbimden vurdu beni yine.
Demiş ki özetle; “Anne olunca içim dışıma çıktı, birazda geç anne olduğum için kendimi tamamen Aziz Arif’e adadım ve KAYBOLDUM, sonra fark ettim ki biz annelerin ilk görevi kendimizi yeşertmek. Bizim yeşermemiz lazım ki çocuklarımız yeşeren bir canlı görsün. Benim annem pasta yapar satar, benim annem çalışır, üretir, şarkı söyler, dans eder demesi çok önemli. Tabii ki benim annem beni sever, bana bakar, beni korur da diyecek ama kendimize de bakmamız gerek, değil mi? demiş ve ilk iki sene kendini kaybedince bir  pedegoga gitmiş ve ona şöyle  söylemiş; “Ben Serdar’ın eşiyim, Aziz Arif’in annesiyim, Onur’un kardeşiyim, annemin kızıyım, Türkiye’nin Nil Karaibrahimgil’iyim ama ben “NİL’i KAYBETTİM” benim onu bulmam şart.

Pedagog iyice dinledikten sonra ona şu cevabı vermiş; “sizin kendinize ait bir ALANA ihtiyacınız var, siz bir ofis tutun”

Bu öneri Nil’e başta saçma gelmiş. Çünkü ona göre kendisi gitarıyla baş başa kalabildiği her odada beste yapabilen biriymiş. Ama bir hafta sonra kendisini ofis bakarken buluvermiş ve “inanmazsınız demiş parkeler döşenip, badana yapılırken şarkı yazmaya başladım. Yani demem o ki kendinize zaman ayırın” ve sonra da röp’ü “HİÇ KİMSENİN HİÇBİR ŞEYİ OLMADIĞINIZ, SADECE KENDİNİZE SARILDIĞINIZ ZAMANLARINIZ OLSUN” diye bitirmiş. Nil felsefesi sevilmez mi şimdi.

Öyle çok sevdim ki bu cümleyi “kendinize sarılmayı unutmayın” diye sizinle de paylaşmak istedim, zira  KENDİ hayatından çıkan herkes illa ki kaybolur ve sarılırsak eğer “kendimizle” tekrar tekrar buluşuruz.

Nil Karaibrahimgil
Bu Yazıya Tepkiniz Ne Oldu?
  • 0
    be_endim
    Beğendim
  • 0
    alk_l_yorum
    Alkışlıyorum
  • 0
    e_lendim
    Eğlendim
  • 0
    d_nceliyim
    Düşünceliyim
  • 0
    _rendim
    İğrendim
  • 0
    _z_ld_m
    Üzüldüm
  • 0
    _ok_k_zd_m
    Çok Kızdım

Hayat insanlara kimlikler ve bu kimliklere bazen elbiseler diker. Benim de vardı böyle bir elbisem, birgün onu çıkarmaya karar verdim, onu çıkardığımda kendimi bir portakal gibi soydum, soydukça kabuklarımı, yeni bir BEN ile buluştum. Bir çocuk oyunu gibiydim sanki, portakalı soydum, başucuma koydum, ben bir GER-ÇEK uydurdum, duma dum dum misali. İşte o kendime ayma anımda yeni kimliklerimle buluştum; Eğitmen. Profesyonel Koç. Ve acemi bir Yazar. Her şeyin acemiliğini seviyorum zira ben, Turgut Uyar'ın dediği gibi; "belki de asıl Ustalık budur, her zaman Acemi olmayı bilmek" Bunu unutmazsam/bunu unutmazsak daha daha daha elbiseler dikeriz kendimize, bedenimize ve tin'imize. Belki de YAŞAMAK budur. Selam olsun herkese.

Yazarın Profili
İlginizi Çekebilir

Bültenimize Katılın

Hemen ücretsiz üye olun ve yeni güncellemelerden haberdar olan ilk kişi olun.

Yorumlar (2)

  1. 9 Mart 2020

    Bugün, Nil’in kitabı bana sürekli göz kırptı raftan. Almadım; ama aklıma da düşmedi değil. Bu yazıyı okumama vesileymiş demek, sağol güzel arkadaşım. Teşekkür ederim hem sana hem kendime. :)

Bir cevap yazın