Anksiyete bozukluklarına sıklıkla depresyon, somatoform bozuklukları, anksiyete bastırma amacıyla alkol ve madde kötüye kullanımı ve diğer anksiyete bozuklukları eşlik etmektedir. Depresyon ve anksiyete belirtilerinde ki ortak noktaların çokluğu nedeni ile anksiyete bozuklukları ve depresyon arasında geçerli bir ayrımın olup olmadığı tartışmalı bir konudur. Ve çoğu kez eş tanılı bozuklukların varlığı tedaviye direnç durumlarına neden olmaktadır. […]
Anksiyete bozukluklarına sıklıkla depresyon, somatoform bozuklukları, anksiyete bastırma amacıyla alkol ve madde kötüye kullanımı ve diğer anksiyete bozuklukları eşlik etmektedir. Depresyon ve anksiyete belirtilerinde ki ortak noktaların çokluğu nedeni ile anksiyete bozuklukları ve depresyon arasında geçerli bir ayrımın olup olmadığı tartışmalı bir konudur. Ve çoğu kez eş tanılı bozuklukların varlığı tedaviye direnç durumlarına neden olmaktadır. Birçok hastalığa eşlik edebilmesi nedeniyle sadece belirtinin olması anksiyete teşhisi için yeterli olmayabilir. Örneğin panik hastalarının en az %70’ine ek bir psikiyatrik tanı konulmakta, 2/3’ünde eşlik eden en az bir anksiyete bozukluğu ya da duygulanım bozukluğu görülmekte, en sık karşılaşılan ruhsal bozukluk eştanısı ise major depresyon olmaktadır.
Roth’da panik bozukluğuna sahip hastaların çoğu depresyon, madde istismarı, sosyal fobi, özgül fobi olmak üzere bir veya daha fazla ek tanıya sahiptirler diyerek bu durumu teyit etmektedir. Sosyal anksiyete bozukluğu ve duygudurum bozukluğu birlikteliği de sık görülmektedir. Genel olarak sosyal anksiyete bozukluğu, duygudurum bozukluklarından daha erken başlayıp major depresyonunda işaretçisi olmaktadır. Anksiyete bozukluğu bazen diyaliz hastalarında olduğu gibi süre giden bir fiziksel hastalığa bağlı olarak ortaya çıkabilmektedir.
Ülser, astım, ürtiker gibi bazı psikosomatik hastalıklarda da anksiyetenin rolü olmakta bazen de somatik bir hastalıkla birlikte ortaya çıkıp bu durumun kalkması ile kaybolmaktadır. Örneğin memede bir kitle olduğunu öğrenen kişi kanser fobisi geliştirebilmekte, sonra bunun bir yağ bezesi olduğunu öğrendiğinde ise bu korku kendiliğinden kalkmaktadır.
Araştırmalar madde bağımlılığının kökeninde ruhsal nedenlerin de olduğunu belirtmektedir. İlaç ve alkol yoksunluk belirtilerinde panik ve YAB görülebilmekte ya da anksiyete belirtilerini azaltabilmek amacıyla alkol ve madde kullanımı gibi yollara başvurulabilmektedir. Örneğin panik bozukluğu bulunan ortalama üç hastadan birinde alkol sorununa rastlanırken, alkol bağımlılarının %60’ında fobi ve anksiyete belirtileri izlenmektedir. Epidemiyolojik çalışmalar sosyal anksiyete bozukluğu ve alkol kullanım bozuklukları arasında yüksek oranlarda birliktelik saptamışlardır.
Psikotik hastalarda ise hastalığın başlangıç dönemlerinde daha yoğun olmak üzere anksiyete belirtilerine rastlanmaktadır. Kişilik bozuklukları ile birlikteliklerine gelince sınırda kişilik bozukluklarında kısa süreli anksiyete belirtileri gözlenebilmekte ve çekingen kişilik bozukluğunun sosyal fobik tutumlar göstermesi nedeni ile ayrımlarda güçlükler yaşanabilmektedir.