Türklerin İslam kültüründen etkilenmeleri sonucu oluşturdukları bir edebiyattır. Arap ve Fars edebiyatlarının örnek alarak oluşturulmuştur. 11. yüzyıldan Tanzimat’a (1860) kadar ürünler vermiştir. Şiir ağırlıklı bir edebiyattır. Ancak düz yazı( nesir) alanında da eserler verilmiştir. Divan Edebiyatı adı şairlerin şiirlerini Divan denilen yazma kitaplarda toplamalarından dolayı verilmiştir. Medrese kültürü ile yetişen aydınların Saray çevresinde oluşturduğu “yüksek zümre” ya da “seçkinler” edebiyatıdır.
Divan şiiri Arap ve Fars edebiyatının etkisi altında gelişmiş, 11 yüzyılda temelleri atılmış 16. Yüzyılda en üst dereceye ulaşmış Osmanlıca yazılmış şiirlerdir. Konu, tema ve tür olarak sınırları önceden belirlenmiş, öz ve biçim bakımından belli kurallara bağlı bir edebiyattır.
Arapça-Farsça sözcük ve tamlamalara yüklü “Osmanlıca” da denilen ağdalı bir Türkçe kullanılmış,saray ve çevresindekilere seslenilmiştir.
Aşk,şarap,hikmet gibi din dışı konuların yanı sıra din ve tasavvuf konularına yer verilmiştir. Hemen hemen her konu şiirlerde işlenmiştir.
Şairler anlamdan çok söyleyişe önem vermişlerdir. Onlara göre ne söylediklerinden çok nasıl söyledikleri önemlidir. Amaçları,anlaşılır olmak değil, söz sanatlarıyla maharetlerini göstermektir.
Divan şiirinin nazım birimi genellikle beyittir. Dörtlüklerin kullanıldığı nazım biçimleri de vardır.
Aruz ölçüsü kullanılmıştır.
Tam ve zengin kafiye kullanılmış, göz için kafiye esas alınmıştır.
Bütün güzelliğinden çok,parça (beyit) güzelliği esas alınmıştır. Mesnevî dışında konu bütünlüğüne genellikle uyulmamıştır. Örneğin gazelin her beyitinde farklı konular işlenebilir.
İran ya da Arap edebiyatından alınan gazel, kaside, mesnevi, müstezat, kıt’a, murabba, rubai, terkibibent gibi nazım biçimlerinin yanı sıra Türklere özgü tuyuğ ve şarkı nazım biçimleri kullanılmıştır.
Şiirler işledikleri konuya göre tevhid, münacaat, naat, hicviye, methiye, fahriye, mersiye gibi farklı türlere ayrılmıştır. Belli konular belli biçimler kullanılarak işlenmiştir. Örneğin övgüler için kaside, aşk gibi konular için gazel, Arap ve İran edebiyatından alınan hikayeleri anlatmak için mesnevi seçilmiştir.
Duygu,düşünce ve hayalleri dile getirmek için “mazmun” denilen kalıp sözlere sıkça başvurmuşlardır. Örneğin kaş için “yay”, diş için “inci”, yüz için “ay” sözcükleri kullanılmıştır.
A-Beyitlerle Kurulanlar
Gazel
Kaside
Mesnevî
Müstezat
Kıt’a
B-Dörtlüklerle Kurulanlar
Rubai
Tuyuğ
C-Bentlerle Kurulanlar
Murabba
Şarkı
Terkib-i Bent
Terci-i Bent
1- RUBAİ
NOT: Dört dizesi birbiriyle kafiyeli rubailere “rubai musarra” veya “terane” adı verilir.
Rubai Örneği
Mal mülk düşkünleri rahat yüzü görmezler,
Bin bir derde düşer, canlarından bezerler.
Öyleyken, ne tuhaftır, yine de övünür,
Onlar gibi olmayana adam demezler.
Ömer Hayyam
2 -TUYUĞ
Tuyuğ Örneği
Âlemi yüzün gülistan eylemiş
Bülbülü sermest ü hayran eylemiş
Amberin zülfün perişan eylemiş
Mahını ebrinde pinhan eylemiş
Günümüz Türkçesiyle:
Senin yüzün âlemi gül bahçesi eylemiş
Bülbülü kendinden geçirip hayran eylemiş
Saçlarının kokusu perişan etmiş
Bulut ayı kapatıp gizlemiş
1) Gazel:
Gazeller işledikleri konulara göre şöyle isimlendirilir.
Âşıkhane Gazel: Aşkla ilgli acı,mutluluk,yakınma, gibi duyguların anlatıldığı gazellerdir. En başarılı şairi Fuzuli’dir.
Rindane Gazel: Dünya malına,yaşamaktan zevk alma düşüncesini anlatan gazellerdir. En başarılı şairi Baki’dir.
Şühane Gazel: Kadının güzelliğini çapkın bir anlatımla dile getiren gazellerdir. En başarılı şairi Nedim’dir.
Hikemi Gazel: Ahlakla ilgili öğütler veren gazellerdir. En başarılı şairi Nâbi’dir.
GAZEL ÖRNEĞİ
1.Beni candan usandırdı cefâdan yâr usanmaz mı
Felekler yandı âhımdan murâdım şem’i yanmaz mı
Sevgilim beni candan usandırdı, kendisi cefadan usanmaz mı? Ahımdan felekler yandı muradımın mumu hâlâ yanmayacak mı? (Arzuma kavuşmayacak mıyım?)
2.Kamu bîmârına cânân devâ-yı derd ider ihsân
Niçin kılmaz bana dermân meni bîmâr[ı] sanmaz mı
Sevgili, bütün hastalarının (âşıklarının) dertlerine deva bağışlar, fakat bana niçin derman vermez, beni hasta (âşık) sanmaz mı ki?
3.Şeb-i hicrân yanar cânım döker kan çeşm-i giryânım
Uyarır halkı efgânım kara bahtım uyanmaz mı
Ayrılık gecesinden canım yanar, ağlayan gözlerim kan döker; feryatlarım halkı uyandırır. Kara bahtım uyanmaz mı?
4.Gül-i ruhsârına karşu gözümden kanlı akar su
Habîbüm fasl-ı güldür bu akar sular bulanmaz mı
Yanağının gülüne karşı gözümden yaşlar kanlı olarak akar. Sevdiğim! Bu, gül mevsimidir, bu mevsimde akarsular bulanık akmaz mı?
5.Gamım pinhân dutardım ben dediler yâre kıl rûşen
Desem ol bî-vefâ bilmen inanır mı inanmaz mı
Ben gamımı gizli tutuyordum; Sevgiline aç.” dediler. Fakat derdimi söylesem, bilmem o vefasız inanır mı, yoksa inanmaz mı?
6.Değildim ben sana mâil sen ettin aklımı zâil
Bana ta’n eyleyen gafil seni görgeç utanmaz mı
Ben sana düşkün değildim; sen benim aklımı başımdan aldın. Bu halimden dolayı bana dil uzatan gafil, seni görünce, bana hak vererek, söylediğinden utanmayacak mı?
7.Fuzûlî rind-i şeydâdır hemîşe halka rüsvâdır
Sorun kim bu ne sevdâdır bu sevdâdan usanmaz mı
Fuzuli, aşk yüzünden çılgına dönmüş bir rinttir. Bu yüzden de daima dile düşmüştür. Ona sorun ki, bu ne biçim sevgidir, bu sevgiden usanmayacak mı?
Vezni
Mefâîlün Mefâîlün Mefâîlün Mefâîlün
2-KASİDE
KASİDENİN BÖLÜMLERİ
a)Nesib(Teşbib): Kasidenin giriş bölümüdür. Tasvirlere yer verilir. Bahar,kış,temmuz,ramazan,savaş gibi konularda tasvirler yapılır. 10-15 beyit arasındadır. NOT: Kasideler genellikle nesib bölümünde betimlenen konuya göre adlandırılır. Örneğin bu bölümde bahar betimlemesi yapıldıysa kaside “kaside-i bahariye”,kış betimlemesi yapıldıysa “kaside-i şitaiye” gibi.
b)Girizgâh: Genellikle tek beyittir. Asıl konunun işlendiği methiye bölümüyle nesib arasında bağlantının kurulduğu beyittir.
c)Methiye: Kasidenin amacına uygun olarak övülen kişiden bahsedilen bölümdür. Bu bölüm kasidenin en sanatlı beyitlerini içerir.
d)Tegazzül: Kasidenin içinde,kasideyle aynı ölçü ve uyakla gazel söylemektir. Bir kasidenin başında yahut sonunda yer alabildiği gibi tegazzül bölümü olmayan kasideler de vardır.
e)Fahriye: Şairin kendisini övdüğü bölümdür.
f)Dua: Şairin övdüğü kişi için dua ettiği bölümdür.
KASİDE TÜRLERİ (Konularına Göre Kasideler)
1)Tevhit: Allah’ın birliğini anlatan kasidelerdir.
2)Münacaat: Allah’a yalvarıp yakarmak için yazılan kasidedir.
3)Naat: Hz.Muhammed’in büyüklüğü anlatan,o’nun övgüsü ile ilgili kasidedir.
4)Methiye: Padişahları,vezirleri ve devrin ileri gelen kişilerini övmek için yazılan kasidelerdir.
5)Mersiye: Devlet büyülerinin ölümünden duyulan acıları anlatan kasidedir.
6)Hicviye: Bir kimseyi yermek amacıyla yazılan kasidedir.
7)Cülüsiye: Padişahın tahta çıkmasını kutlamak için yazılır.
8)Tarih Kasidesi: Övülen kişiyle bir olayı yada
KASİDE ÖRNEĞİ
Su Kasidesi
1.Saçma ey göz eşkden gönlümdeki odlara su
Kim bu denli dutuşan odlara kılmaz çare su
Ey göz! Gönlümdeki (içimdeki) ateşlere göz yaşımdan su saçma ki, bu kadar (çok) tutuşan ateşlere su fayda vermez.
2.Âb-gûndur günbed-i devvâr rengi bilmezem
Ya muhît olmuş gözümden günbed-i devvâre su
Şu dönen gök kubbenin rengi su rengi midir; yoksa gözümden akan sular, göz yaşları mı şu dönen gök kubbeyi kaplamıştır, bilemem..
3.Zevk-i tiğından aceb yok olsa gönlüm çâk çâk
Kim mürûr ilen bırakır rahneler dîvâre su
Kılıç gibi keskin bakışlarının zevkiyle gönlüm m olsa şaşılamaz; çünkü duvarı doğen nehir suları orada gedikler, oyuklar bırakır.
4.Vehm ilen söyler dil-i mecrûh peykânun sözin
İhtiyât ilen içer her kimde olsa yara su
Yaralı gönül senin ok temrenine benzeyen kirpiklerinin sözünü korka korka söyler; elbette yarası olan suyu ihtiyatla çekine çekine içer.
5.Suya versin bağban gülzarı zahmet çekmesin
Bir gül açılmaz yüzün tek verse bin gülzâre su
Bahçıvan nafile yorulmasın ve gül bahçesini sele versin, gül bahçesini bin kere sulasa. Senin yüzün gibi bir gülün açılmasına imkân yoktur.
6.Ârızın yâdiyle nemnâk olsa müjgânım n’ola
Zayi olmaz gül temennâsiyle vermek hâre su
Senin yanağını anarak kirpiklerim yaşarsa, ıslansa ne olur? (şaşılır mı?) Gül açılacağını umarak dikenine su vermek boşa gitmez.
7.Gam günü etme dîl-i bîmardan tiğin diriğ
Hayrdır vermek karanû gecede bîmâre su
Gam gününde, hasta gönülden kılıç gibi keskin bakışlarını esirgeme; karanlık gecede hastaya su vermek hayırlı bir iştir.
Fuzuli
3-MESNEVİ:
ÜNLÜ MESNEVİLER
Yusuf Has Hacib -> Kutadgu Bilig
Şeyhi -> Harname
Fuzuli -> Leyla ve Mecnun
Nabi -> “Hayrabat”, “Hayriye”
Şeyh Galip -> Hüsnü Aşk
MESNEVİNİN BÖLÜMLERİ
1-GİRİŞ
Dibace(önsöz): Mesnevilerde manzum ya da mensur bir ön söz bölümü bulunur. Burada mesnevinin yazılış amacından bahsedilir. Dua ile biter.
Tevhid: Allah’ın varlığının,birliğinin anlatıldığı bölümdür.
Münacaat: Allah’ın övündüğü, genellikle Allah’a yapılan yalvarış ve yakarışların dile getirildiği bölümdür.
Naat: Hz. Muhammed’i konu alan, onu öven bölümdür.
Mihraciye: Peygamberimizin miraca çıkmasının anlatıldığı bölümdür.
Medh-i Çihar yar-ı Güzin (dört halifenin övülmesi) : Dört halifenin (hz. Ömer, hz. Osman, hz. Ali, hz. ebu bekir) çeşitli özelliklerinin övüldüğü bölümdür. Bu bölüm her mesnevide bulunmayabilir.
Methiye: Eserin sunulduğu kişinin övüldüğü bölümdür.
Sebeb-i Telif: Mesnevinin yazılış nedeninin belirtildiği bölümdür. Her mesnevide bulunmayabilir.
2-AĞAZ-I DASTAN (ESAS KONU)
Mesnevinin asıl konusunun işlendiği bölümdür.
3-HATİME(SON SÖZ)
Mesnevinin bittiğini bildiren bölümdür. Burada yazarın adı, yazılış tarihi ve son söz söylenir.
KONULARINA GÖRE MESNEVİLER
Aşk Konulu Mesneviler: Hüsrev ü Şirin, Leyla ile Mecnun
Kahramanlık Konulu Mesneviler: İskender – name, Gazavat – name
Dini Tasavvufi Mesneviler: Mevlit, Hüsnü Aşk
Öğretici Mesneviler: Pendname, Kutadgu Bilig, Hayriye
Şehrin Güzelliğini Anlatan Mesneviler: Şehrengiz
Hicvi/Mizahi Mesneviler: Harname
DÜNYA EDEBİYATINDA TANINMIŞ BAŞLICA MESNEVİLER
Kutadgu Bilig : Yusuf Has Hacib
Selçuklu Şehname’si : Hoca Dehhani
Leyla vü Mecnun, Beng ü Bade : Fuzuli
Mevlid (vesiletün necat) : Süleyman Çelebi
Mesnevi Şerif : Mevlana
Risalet’n Nushiyye : Yunus Emre
Harname, Hüsrev ü Şirin : Şeyhi
Garipname : Aşık Paşa
Hayrabad : Nabi
Mantıku’t Tayr : Gülşehri (İranlı şair Feridüttin Attar’dan çeviri
İskendername, Cemşid ü Hurid : Ahmedi
Hüsnü Aşk : Şeyh Galib
MESNEVİ ÖRNEĞİ
“Barış dalgaları kopar, gönüllerden kinleri giderir.
Bunun aksine savaş dalgaları kopar, sevgileri alt üst eder.
Sevgi acıları tatlıya çeker tatlılaştırır. Çünkü sevgilerin aslı doğru yola götürmektir (Mesnevî, I, 2578-2580).”
“Sevgiden tortulu sular durulur, berraklaşır.
Sevgiyle ölü diriltilir, sevgiyle padişahlar köle yapılır (Mesnevî, II, 1530-1531).”
“Nice Hintli ve nice Türkün dili birdir de nice iki Türk birbirine yabancıdır gibidir.
Öyleyse yakınlık dili başka bir dildir. Gönül beraberliği, dil birliğinden daha iyidir.
Gönülden; söz, işaret ve yazı olmadan yüz binlerce tercüman belirir (Mesnevî, I, 1206-1208).”
“Annenin hakkı Allah’ın hakkından sonra gelir. Çünkü O kerem sahibi senin cenini ona emanet etti.
Onun bedeninde sana şekil verdi. Taşımak için de ona huzur ve kabiliyet verdi
O da seni kendisine bağlı bir parça gördü. Allah’ın takdiri bağlı olanı ayırdı.
Hak binlerce sanat ve fen yarattı, böylece anne de seni sevgiyle kuşattı (Mesnevî, III, 325-328).”
4-KIT’A
Kıta Örneği
İlm kesbiyle pâye-i rif’atÂrzû-yı muhal imiş ancak(Bilim ile yüksek makamlara erişmekgerçekleşmeyecek hayal imiş)Aşk imiş her ne var âlemdeİlm bir kîl ü kâl imiş ancak(Dünyada her şey yalnız aşktan ibaretmiş,bilim ise kuru dedikodudan ibaretmiş)
5-MÜSTEZAT
MÜSTEZAT ÖRNEĞİ
Bülbül yetişir bağrımı hûn etti figânın
Zabt eyle dehânın
Hançer gibi deldi ciğerim tîğ-ı zebanın
Te’sîr-i lisânın
Âh etse nola bülbül-i dil meşhedim üzre
Tâ mahşer olunca
Çok çekti gam-ı hârını gül-zâr-ı cihânın
Bu bâğ-ı fenânın
İzzet ne şeker çiğnedi tûtî gibi bilmem
Açmış yeni bir söz
Reşk ile sulandı yine ağzı şu’arânın
Sınf-ı husemânın
İzzet Molla
Günümüz Türkçesi
Bu halinden dolayı ah eylemeye başladı.
Bu hararet nedendir?
Can bülbülünün acaba yine bir derdi mi var?
Gönül bülbülü şehit olduğum yer üzerinde ta mahşer vaktine kadar ah etse ne olur?
O, dünya gül bahçesinin bu fani bahçenin gamını çok çekti.
İzzet, papağan misali nasıl bir şeker çiğnedi bilmem
Yeni bir söz açmış.
Kıskançlıktan ağzı sulandı ozanların, o rakip olan sınıfın.