Kelimeler … Ruhun aynası gibi… Aynada gördüğün sadece süslenip püslenmiş bedenin olamaz. O bedenin içindeki ruhtur hayat aynasını süsleyen, anlamlı kılan. Ve o aynada çok şey vardır, bir bedenin ötesinde… Ruhun gülümsemesini görürsün, sevişini, merhametini, hıçkıra hıçkıra ağlayışını, kararlarını, kararsızlıklarını, buluşlarını, aldanışlarını, korkularını, yargılarını, sustuklarını, konuştuklarını, şifalı tarafını… Zamanın elini görürsün o aynada. Ve bu […]
Kelimeler … Ruhun aynası gibi… Aynada gördüğün sadece süslenip püslenmiş bedenin olamaz. O bedenin içindeki ruhtur hayat aynasını süsleyen, anlamlı kılan. Ve o aynada çok şey vardır, bir bedenin ötesinde… Ruhun gülümsemesini görürsün, sevişini, merhametini, hıçkıra hıçkıra ağlayışını, kararlarını, kararsızlıklarını, buluşlarını, aldanışlarını, korkularını, yargılarını, sustuklarını, konuştuklarını, şifalı tarafını… Zamanın elini görürsün o aynada. Ve bu duygular kelimelerle derinleşerek ruh bulur… Aynadaki ruhun siluetini daha net gösterir kelimelere bürünen o duygular. Ve kelimelerle parçalarını tamamlarsın; gözle göremediğin yanlarını. Bir yerde okumuştum; “Şarkılara parça denmesinin sebebi bazı zamanlarda eksik yanlarımızı tamamladığı içindir belki de.” diyordu. Çünkü yazılan kelimelerin gücüyle tamamlanır parçalar da.
Birçok yolu vardır kelimeleri kullanmanın, anlamlandırmanın. Şiir yazarsın mesela; duygularının ırmakları oluverirler. Mısralarında derin soluklar alırken bulursun kendini. Soluklandıkça da özgürlüğünün kokusu gelir burnuna. Çok değerli Zülfü Livaneli’nin “Gökyüzü Herkesindir” şiirinde umudu koklarsın mesela…
Bir roman ya da hikaye kaleme alırsın; sayfaların arasına kapatırsın kendini, bitene kadar yolculuklara çıkarsın, derinleşirsin, dinginleşirsin. Yazar N.H. Kleirbaum’un yazdığı “Ölü Ozanlar Derneği” kitabında geçen, aynı zamanda çok sevdiğim ünlü oyuncu Robin Williams’ın oynadığı aynı isimli filmde bir cümle vardır. “Kim ne derse desin, kelimeler ve fikirler dünyayı değiştirebilir.” Kelimelerle bağımı güçlendiren ve fikirlerime pusula olan bir cümledir.
Seni hiç tanımayan birine bile özünü gösterebilmendeki en büyük anahtardır. Benliğinden çıkan katman katman duyguların anahtarı… Özünü söze dökebileceğin hazinelerin… İnsanlarla güçlü bağ kurabilme sanatıdır. Bu yazıyı şu an yazıyor olmamdaki vesile; yazılarının müptelası olduğum, okumaktan keyif aldığım ve okuduktan sonra da geri dönüş yapmadan duramadığım, güzel bir insana sarf ettiğim naçizane sözlerin kucak dolusu geri dönüşümü. Ne muhteşem değil mi? Hem de nasıl…
Şu an benim de sayfanızda yazmayı istediğim platform olan Biriktirdiklerim’de yazan sevgili Dinçel Hanım, en son yayımlanan yazısında benden istediği üç dört kelimeyle “ruhumun elbisesini dikti” hem de üstüme tam oturan… Yazının yayımlanmasını bekleyişimdeki o çocuksu heyecanı anlatmam mümkün değil. Çok ama çok değerli bir armağan. Hiç beklemediğim bir anda kapımı çalan ve sonsuza dek misafirim olan, o canım yazı. Ve yazışmalarımızdan sonra bana “Siz de yazmalı ve birçok kişiye ulaşmalısınız.” önerisi geldi sonrasında. Yazmak ve kelimelerimle birçok kişinin ruhuna dokunabilmek…yazarak üretebilmek… İşte bu fikirler beni gerçekten sonsuza dek yazmaya teşvik eder. Bu düşünceyi kalbime düşüren Dinçel Hanım’ın varlığına binlerce şükür.
Dinçel Hanım’ın benim için kaleme aldığı yazıyı okuyan ve beni yakından tanıyan bir dostumdan gelen mesajı da paylaşmak isterim kısaca.
“Bazen insan çok yakından tanıdığı birini anlatırken bile zorlanır. Özenle seçilen kelimelerle cümlemi nasıl süslerim diye düşünür uzun uzun. Fakat bakarsın bir gün hiç karşılaşmadığı biri onu anlatırken, her bir kelimesinde özünü görürsün o yakınının… Sanki portresini çizmiş gibi canlanır görüntüsü her bir kelimede…”
Tesadüf kelimesini sevmeme rağmen, hiçbir şeyin tesadüf olamayacak kadar mükemmel işlediğine inananlardanım. Bir buluşma gerçekleşiyorsa, bu bedenlerden öte olan ruhlar buluşması, bize içindeki anlamı bulmak ve onu okuyabilmek kalıyor sadece sanırım. Kaleme aldığım bu ilk deneme yazısında, ruhu güzelliklerle ince ince işlenmiş Dinçel Hanım’a, en derinden teşekkürlerimi bir kez daha sunmak istiyorum. İyi ki ve iyi ki yollarımız kesişmiş. Sürç-i lisan ettiysem affola…
Kelimeler…
Zihnime pencereler açtıran
Yolumu aydınlatan
Yaralarımı saran
Düğümlerimi çözen
Kaleme döktükçe de bana yol gösteren kelimelerim…
Her yanımı sarıp sarmala ki tamamlanayım.
Hayat karmaşasında bulduğun dingin yolun çok güzel. Cesaretin ve güzel düşüncelerinle dinginlik arayanlara ışık olacağına eminim.
Ne güzel sözler bunlar canım, çok teşekkür ederim??❤️
İki can dosttan Gazi’nin (Yaşargil) Can’a (Yücel) yazdığı mektupta kullandığı ifade geldi aklıma: “Bu eller ne hayatlar kurtardı ama senin gibi iki kelime yazamadı.” İşim gereği çok raporlar yazdım ama seninki gibi değil hayat arkadaşım… Kalemine, yüreğine sağlık…
Hedef 12’den vuruldu? Sen müziğin sesini aç, ben hep yazarım???
??? Çok güzel yazmışsın yüreğine sağlık canım şifa gibi geldi ?
Çok teşekkür ederim Sonayım??♥️
Çok güzel yazmışsın yüreğine sağlık canım ???
Müzik eşliğinde Öyle güzel bir duygu yaşayıpta, öyle keyifle okudum ki. Kelimeler bizlerin birer hayatı ama bu denli bir anlatım MÜKEMMEL olmuş. Kaleminize sağlık. Sizi bizlere kazandırdığı için Dinçel Hanıma da buradan teşekkürler ediyorum. HOŞGELDİNİZ…
Çok teşekkür ederim,’Biriktirdiklerim’ailesinde nice anlamlı kelimelerde buluşmak dileğimle…?
Bu aile ile tanışmama vesile olduğun için bir kez daha teşekkürler
Hiç tükenmesin kelimelerin ve hep ruhunun aynası olsun…
Can Dostum,ruhumu en yakından bilenim. İyi ki varsın ??
Hoş geldin sefalar getirdin hiç eksilmeyen kelimem!
Hoşbuldum; yolumu aydınlatanım, umut ışığım?