Bir Kitap, Bir Ben… Unutursak Hatırlayalım! Unutursan Hatırla… Neleri unutuyoruz gündelik yaşantımızda? Neleri ihmal ediyoruz? En çok bize ait olan şeyleri, parçalarımızı, yani kendimizi… Bize ait olan ve kendimize fısıldamayı unuttuklarımızı… Bazen iç sesimizi bazen de kendimize söylememiz gereken ama bir türlü dilimizin ucuna getirmediklerimizi… Hayatı yarış pistine benzetiyorum. Başlangıç düdüğü doğduğumuz an çalmaya başlıyor. […]
Bir Kitap, Bir Ben… Unutursak Hatırlayalım! Unutursan Hatırla…
Neleri unutuyoruz gündelik yaşantımızda?
Neleri ihmal ediyoruz?
En çok bize ait olan şeyleri, parçalarımızı, yani kendimizi… Bize ait olan ve kendimize fısıldamayı unuttuklarımızı… Bazen iç sesimizi bazen de kendimize söylememiz gereken ama bir türlü dilimizin ucuna getirmediklerimizi…
Hayatı yarış pistine benzetiyorum. Başlangıç düdüğü doğduğumuz an çalmaya başlıyor. Büyürken büyürken yorulmaya başlıyoruz. Hep kazanmamız gereken bir yarış, ulaşmamız gereken bir varış noktası çıkıyor karşımıza. O çizgiye bir an önce varma derdindeyiz. Onca yarışçının arasında kendimizden geçerek koşarız hem de. Yarışı kazanan biz olmalıyız derdinde…
Yarışı kazandıktan sonrasında ne oluyor?
Peki, yarışı kazanamayanlara ne oluyor?
Şu kısacık ömürde önce kendimizi kazanmadıktan sonra hayatın sürekli durmak bilmeyen koşuşturmasında yarış halinde olmanın önemi ve anlamı var mıdır acaba? Bazı zamanlar inzivaya çekilip içimizin dinlenme odalarında kendi ritmimizin akışında, akıntıya kapılmadan ilerlesek ne kaybederiz ki?
Hayat koşuşturması içinde unutmayalım diye notlar alıyoruz ya sürekli sağa sola. İşimizi halledince de buruşturup atıyoruz çöpe. O kadar çok şey var ki yapmamız gereken, asla bitmiyor asla!
Unutmayalım diye o listelere neler neler yazıyoruz. Market listesindeki kabartma tozunu unutursak maazallah kekimiz kabarmaz fakat bizim sinirlerimiz belki hafiften kabarabilir. Ne de olsa kek kabartma tozu olmadan bir şeye benzemez. Kekin kabartma tozu olmadan yapılabilme ihtimaline üzüldüğümüz kadar üzülüyor muyuz acaba kendimizi unuttuğumuz anlara?
Bu sefer de hayat alış verişinde asla unutmamamız gereken şeyleri hatırlayalım. Yapılacaklar, hatırlanacaklar listesine önce kendimizi yazalım kırmızı kalemle. Başlık biz olursak, aslında gerisi de hikâye…
Son zamanlarda öyle bir kitap okudum ki, ben mi kitabı okudum kitap mı beni okudu orası muallak.
Unutursak hatırlamamız için muhteşem bir kitap. Kısa kısa yazılmış şiirler gibi. Birkaç kalın kitaptan alabileceğiniz önemli bilgiler bir kitapta ve bir solukta okuyacağınız şekilde. O kadar akıcı ki… Su gibi akıyor içe içe… Bilgiler içiren bir kitabı şiir olarak okuduğunuzu düşünün. Sizde yarattığı duyguyu ve dokunuşu, aklınıza ve zihninize girişini…
Ben derim ki uzman psikolog ve psikoterapist olan A. Cansu Kamar’ın Unutursan Hatırla kitabını alıp okuyun. Sizin için alınmış hazır notlara sahip olacaksınız böylelikle. Başucu kitabı denir ya hep, bu kitap başucu hatırlatma notları oldu benim için. Kullandıkça atın kalbinizin bir köşesine. Geri dönüşümle mucizeler yaratacak benliğinizde.
İçerisinde kendime hatırlattığım cümleler de vardı, hatırlatmaya çekindiklerim de. Özellikle sesli okudum. Olur da bazı satırlarda sesim içime kaçarsa diye, içimden değil dışımdan okudum. Sesin çarptığı her alan titreşerek bana döner belki. Neyi çağırırsan eninde sonunda onu verir ya hayat sana, unutursam hatırlamam için çağırdım hepsini kendime.
“İnsan bir sürü yabancı dil öğrenip dünyaya açılıyor da kendi dilini bilmiyor bazen. Kendine ‘Sen nasılsın?’ diye sormuyor.” demiş A. Cansu Kamar.
Ben de diyorum ki; kahve fallarında kalp şekli arama, elini göğsüne koy o alanı yokla bir kalp aradığında. Kendi kalbini hissedip tanıdığında bütün renkleriyle canlı duran o kalp her an yanı başında. UNUTURSAN HATIRLA!
Not: A. Cansu Kamar’ın kitabından bir kuple paylaşmak istedim, inanır mısınız seçemedim. Hepsi birbirinden anlamlı ve derin geldi. Dilerim sizler de okur, unuttuklarınızı kendinize fısıldar ve yeniden hatırlarsınız.
Fatoş YILDIZ / Unutursan Hatırla
Sevgili Fatoş Hanımcığım, var oluşumuzun ana sistemi hatırlamak üzerine kurulu. İnsan da diğer adı unutan olan. İlk önce, kendi varlığımızı hatırlamamız mühim, ama en çok onu unutuyoruz. En çok onu ihmal ediyoruz. Sıra bize gelince bazen geç kalmış olduğumuzu düşünüyoruz. Harika yazınız ile hatırlattınız bize var olun, hep olun.
Ah Neşe hanımcım, kendimize söylemeyi unuttuğumuz öyle çok şey var ki… Dilerim hatırlatır ve sıkıca sarılırız kendimize. Siz de var olasınız güzel ruh🍀
“Şu kısacık ömürde önce kendimizi kazanmadıktan sonra hayatın sürekli durmak bilmeyen koşuşturmasında yarış halinde olmanın önemi ve anlamı var mıdır acaba?” ne kadar güzel bir cümledir bu. Kaleminize yüreğinize sağlık Fatoş Hanım…
Çok teşekkür ederim Tolga bey, var olasınız.
Ne güzel bir kitap analizi bu böyle, bir hayat sığmış içine… yüreğine sağlık Fatoşcum.
Okuyup içselleştiren yüreğine bereket canım Melda’cım.
“Şu kısacık ömürde önce kendimizi kazanmadıktan sonra hayatın sürekli durmak bilmeyen koşuşturmasında yarış halinde olmanın önemi ve anlamı var mıdır acaba? Bazı zamanlar inzivaya çekilip içimizin dinlenme odalarında kendi ritmimizin akışında, akıntıya kapılmadan ilerlesek ne kaybederiz ki?”
Bu aralar ha bire bana iyi gelecek, başımı okşayacak, hadi be kızım Dinçelunuttuysan hatırla diyecek cümlelere ihtiyaç duyuyorum.
Ah yazarken gönder’e bastım yanlışlıkla.
Neyse buradan devam edeyim.
Ve sen Canım Ruhdaş’ım, beni duymuş, hissetmiş gibi az önce gönderdiğin Şebnem Ferah şarkısı gibi, elimi uzaklardan tuttun bir anne şefkatiyle yine.
Kitaba gelince senden duydum bu kitabı ben.
Ve mutlaka alacağım.
Unuttuğum her ne varsa anımsamak için.
İyi ki varsın.
Canım.
♥️♥️♥️♥️
İşin güzelliği burada değil mi Can Dinçel’im, ihtiyaç duyduyuğumuz her ne ise bir vesile ile buluşuyor bizimle.
Şarkılarla bağ kurmayı hep sevmişimdir. Aynı sözlerin ve melodilerin içinden geçebildiğim insanların varlığına da hep şükrediyorum.
Sen de iyi ki varsın güzel ruh💝