İki günlük bir ziyaret gerçekleştirdiğimiz ” Kars izlenimleri ” nin ikinci bölümüyle devam ediyorum. Yazının ilk bölümünde de vurguladığım gibi Kars seyahatimiz boyunca sürekli; ‘Neden buraların tanıtımı yeterince yapılmamış?’ dedik durduk. 1071 DEĞİL 1064’MÜŞ Hepimiz Türklerin Anadolu’ya girişinin 1071 Malazgirt zaferiyle olduğunu biliriz. İlkokuldan itibaren bize öğretilen budur… Anlaşılan; o devirlerde Kars, Anadolu toprağı sayılmıyormuş. […]
İki günlük bir ziyaret gerçekleştirdiğimiz ” Kars izlenimleri ” nin ikinci bölümüyle devam ediyorum.
Yazının ilk bölümünde de vurguladığım gibi Kars seyahatimiz boyunca sürekli; ‘Neden buraların tanıtımı yeterince yapılmamış?’ dedik durduk.
Hepimiz Türklerin Anadolu’ya girişinin 1071 Malazgirt zaferiyle olduğunu biliriz. İlkokuldan itibaren bize öğretilen budur…
Anlaşılan; o devirlerde Kars, Anadolu toprağı sayılmıyormuş. Zira Kars gezisinde öğrendik ki; Sultan Alparslan, Kars’taki Ani Antik Kentini 1064 Yılında fethetmiş.
Birçokları gibi bizde Ani Harabelerinin ve Ani Antik kentinin sadece adını duymuştuk. Bu nedenle de gezinin ikinci günü sabah kahvaltısının ardından, Ani Harabelerine doğru yola çıktığımızda; şöyle bir bakıp, 10 – 15 dakika zaman geçirdikten sonra fotoğraf çektirip, birkaç magnet alıp döneceğimizi düşünüyorduk.
Yarım saatlik bir yolculuğun ardından Kars’a yaklaşık 45 kilometre mesafede ve tam Ermenistan sınırında bulunan Ani Antik Kentine ulaştığımızda, hala daha nasıl bir tarihe şahit olacağımızdan habersizdik.
Antik Kente geldiğimizde buranın 10 – 15 dakikada gezilemeyeceğini anladık ve görevli arkadaş Sait bey’den bize rehberlik yapmasını rica ettik. Beklediğimizin kat kat üzerinde bir bilgi birikimine sahip olan Sait Bey’in ağzından çıkan her cümle, şaşkınlığımızı da kat kat arttırdı.
İstilalar, depremler, yıldırımlar ve ağır iklim koşulları ile bakımsızlık ve ihmallerin perişan ettiği antik kentin tarihi, milattan önce 3000 yılına dayanıyor. 24 farklı uygarlığa ev sahipliği yapmış Ani’de; Hurriler, Urartular, Kimmerler, İskitler, Karsaklar ve Araplar gibi çok sayıda millet hüküm sürmüş. Ani’yi bu derece Cazip kılan özellik ise İpek Yolunun Anadolu’ya giriş kapısı olması…
En parlak dönemini 977 – 1020 yılları arasında Kral 2. Smpat ve oğlu Gagik zamanında yaşayan Ani’nin bu dönemdeki nüfusunun 100 bini aştığı ve dünya üzerindeki en büyük dört beş şehirden biri olduğu rivayet edilir.
Üzerinde yedi kapı bulunan, 4,5 kilometrelik surlarla çevrili şehrin oturduğu 8,5 kilometrekarelik alan Efes Antik Kentinin birkaç kat fazlası ve şehrin sadece yaklaşık yüzde 20’lik bir bölümü gün yüzüne çıkarılabilmiş.
Anlatmak için sayfalar dolusu yazı yazmamız gerek ama biz; dikkatimizi çeken üç önemli özelliği yazmakla yetinelim.
Ani, Anadolu’daki ilk Türk toprağı olarak Anadolu’daki ilk Türk Camisine de ev sahipliği yapıyor. Sultan Alparslan şehirde yer alan Büyük katedrali camiye çevirerek ilk Cuma namazını kılıyor. Ancak duvarlarda yer alan insan figürlerini örtmek dışında katedralin tek bir taşına dahi dokunmayan Türkler, kente kendi camilerini yapana kadar burayı kullanıyorlar.
Sultan Alparslan, fethin ardından Ani’yi Şeddadi beyliğinin himayesine bırakıyor. Şeddadi beyi Ebu Menuçher tarafından 1072 yılında yapılan cami ise Anadolu’daki ilk cami olarak kayıtlara geçiyor. Cami yapıldıktan sonra katedral tapusuyla birlikte Hıristiyanlara devrediliyor.
İşte bu dinler arası hoşgörü iklimi, aslında Ani’nin diğer bir önemli özelliklerinden biri…
Kentte yıllarca bütün dinler bir arada kardeşçe yaşamış. Cami, kilise ve katedral bir arada…
Ani’nin bizim ilgimizi çeken başka bir özelliği ise Ermenistan’la arasında sadece Arpaçay deresinin bulunması…
Derin bir vadi içinde akan Arpaçay’ın bir tarafı Türkiye diğer tarafı ise Ermenistan…
Derenin karşı kıyısında Ermenistan’a ait gözetleme kulelerini görmek hoş bir sürpriz oldu bizim için…
Böyle bir tarihsel değer, herhangi bir şehri tek başına kalkındırabilecek bir potansiyel olmasına rağmen Kars’ın göç veren bir şehir olması anlaşılır gibi değil diye düşünürken Rehberimiz Sait Bey’den öğreniyoruz ki; Kars Kafkas Üniversitesinde bir Arkeoloji bölümü yokmuş. Ne acı değil mi?
15 dakikalık bir ziyaret olacağını düşündüğümüz Ani Antik Kent gezisi yaklaşık 3 saat sürmüştü. Ani’den sonraki durağımız Kars Merkezdeki Kars Kalesi oldu.
Kale önündeki kitabeden öğreniyoruz ki; Kars Kalesi, Anadolu Selçuklu Devletine Bağlı Saltuklu Beyi Melik İzzettin’in veziri Firuz Akay tarafından yapılmış. 1153 tarihinde inşa edilen Kale, Lala Mustafa Paşa tarafından 1579 yılında restore edilmiş ve günümüze de bu haliyle ulaşmış.
Kalesi olmayan ender şehirlerden birinde yaşayan Balıkesirliler olarak buram buram tarih kokan bir kaleden Kars’ı izlemek hepimize derin bir ‘ah’ çektirdi.
Gündüz gözüyle Kars’ta gördüklerimiz bunlardı. Yediğimizi içtiğimizi Kars İzlenimleri -3’te okuyacaksınız.