2020’nin olağan dışı günlerine korona virüsü salgınıyla devam ediyoruz. Malumunuz sert bir başlangıç yaptık 2020 yılına. Depremler, çığ felaketi, kazalar, şehit haberleriyle tüm ülkemiz doğa ve insan kaynaklı felaketlerin üzüntüsünü derinden yaşadı. Bunun yanı sıra Çin’de vuku bulan “Korona Virüsü” tüm dünyanın gündemine oturdu. Salgının yayılmasını, belirtilerini, etkilerini ve her gün artan ölen kişi sayısını ütopik bir film izler gibi takip ettik günlerdir haberlerden. Haliyle korktuk, kaygılandık;
Etkilenen kişi sayısı artar mı?
Başka ülkelere de sıçrar mı?
Ülkemize de gelir mi?

Korona Virüsü Türkiye’de

Bu soruları sorduk durduk günlerce hep kendi kendimize. Konu hakkında onlarca senaryo yazıldı çizildi bunun üzerine. Hastalığın çıkış gerekçelerinden tutun yayılma sebeplerine, alınan/alınmayan önlemlerden bahsedip uzun uzadıya eleştirdik. Komplo teorileri ürettik durduk. Ve korktuğumuz oldu, koronavirüs vakaları maalesef ülkemizde de görülmeye başlandı. Lakin koronavirüs insanlardan önce sosyal medyayı, paylaşımları, tv programlarını, haber sitelerini, gazeteleri, mesajları, sohbetleri çoktan ele geçirdi. Korona virüsü daha ülkemize gelmeden önce insanların her gün türlü sebeplerden de ölme ihtimalinin olduğunu unutturdu bize ve ölümü sadece bu virüsten beklemek oldukça trajikomik bir hal aldı. Yakın bir geçmişte depremin öldürdüğünü, çığın öldürdüğünü, trafik kazalarında her gün onlarca insanın öldüğünü, yüzlerce kanser hastasının veya farklı hastalık türlerinin sonucunda insanların öldüğünü, her sigara içen kişinin günden güne kendini öldürmeye çalıştığını, görünen görünmeyen onca kazanın ölümle sonuçlanabileceğini hatırlayanınız var mı? Sabah akşam her mecrada her yerde her sohbette dikkate aldığımız tek şey bu virüs oldu. Korku filmlerinde olduğu gibi bu virüsün bir sis bulutu halinde üzerimize çökerek bizi öldüreceğini mi sanıyoruz? 

Korona Virüsü ‘ne Karşı Ne Yapmalıyız?

Nasıl depremdeki yıkımlardan etkilenmemek için sağlam binalar yapmaya, kazalara karışmamak için dikkatli araç kullanmaya, kansere yakalanmamak için sigarayı bırakmaya çalışıyorsak bu gelişmiş grip virüsüne karşı da gerekli önlemlerimizi alacağız. Sürekli bundan bahsedip psikolojik olarak kaygımızı yükseltmemiz dolaylı olarak bağışıklık sistemimizi zayıflatacaktır. Oysa şimdi doğru beslenerek bağışıklık sistemimizi güçlendirip, hijyenimizi sağlayıp, kalabalık ortamlardan mümkün olduğunca uzak durmaya çalışmalı, gripli insanlardan “Bana da bulaşmasın” diye nasıl uzak durup kendimizi koruyorsak bunda da benzer tedbirler almalıyız.  Yani önlem alıp korunmak ve tevekkül etmek yeterli olacaktır…

Kriz ve Fırsatçılık

Toplum olarak aşırıya kaçan tüketimlere, stoklama girişimlerine kalkışmayalım. Zira yaşanılan her zorlukta olduğu gibi bazı ilgili ticarethanelerin durumdan yararlanıyor olduklarını da es geçmeyelim. İnsanların kendini korumak için, yada temel ihtiyaçlarını karşılamak için gereksinim duyduğu ürünlerin fiyatlarını uçurmakla kendi vatandaşını zora sokmaktan başka bir şeye yol açmadıklarını anlamalarını umarak, bunun olmaması için akılcıl davranmaya çalışalım.

Bu badirenin de en az zararla atlatabilmemizi umarak ,sağlıklı günler dilerim…