Dinçel Laçin
Dinçel  Laçin
dincellacin@hotmail.com
Kırmızı Kazağın Hikayesi
  • 1
  • 327
  • 24 Şubat 2020 Pazartesi
  • 1 Yıldız2 Yıldız3 Yıldız4 Yıldız5 Yıldız
    2 Kişi oy verdi
    Ortalama puan: 5,00.
    Bu yazıya oy vermek ister misiniz?
    Loading...
  • +
  • -

Yakın zamanda kaybettiğimiz Hayrettin Karaca hakkında yazmak istedim bugün, çünkü bazı insanlara saygı ömründen daha uzun sürüyor, Hayrettin Karaca’da bu ülkede o saygıya layık bir ömür sürdü ne mutlu ki.Aslına bakarsanız birisini kaybettiğimiz de herkes kendi içindekini uğurlar.Böyle düşündüğümüzde ise, kimine göre iş adamıdır, kimine göre TEMA Vakfı kurucusudur ve kimine göre Toprak Dede’dir o, […]

Yakın zamanda kaybettiğimiz Hayrettin Karaca hakkında yazmak istedim bugün, çünkü bazı insanlara saygı ömründen daha uzun sürüyor, Hayrettin Karaca’da bu ülkede o saygıya layık bir ömür sürdü ne mutlu ki.
Aslına bakarsanız birisini kaybettiğimiz de herkes kendi içindekini uğurlar.
Böyle düşündüğümüzde ise, kimine göre iş adamıdır, kimine göre TEMA Vakfı kurucusudur ve kimine göre Toprak Dede’dir o, fakat hangisinin içine baksak “insan” kalır nihayetinde ve ben sadece insani tarafıyla uğurlarım insanları gidişlerinde… Kırmızı kazağın hikayesi ise bambaşkadır…

Mesela der ki bir röportajında; “çok ödül aldım, ama en büyük ödülüm iki tanedir:

“Bunlardan biri, 2500 metre yükseklikte bir dağda, bir çocuğun beni gösterip, arkadaşlarına, “koşun koşun erozyon dede gelmiş” demesidir.
Diğeri ise bir kula nasip olmuş en büyük ödüldür, daha büyük ödül olacağına inanmıyorum, bu ödül Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmamdır. Her ödülün kişiye verdiği bir sorumluluk vardır. Ben bu sorumluluk altında yaşıyorum, zaten beni çağıran da budur.”

Şimdi şu cümleleri okuduğumda benim için geriye sadece  İNSAN kalıyor.
Ve bu yüce insan, delik deşik olmasına rağmen kırmızı bir kazak giyerdi hep, ayakkabıları yamalı, sökük paltosunu, pantolonunu, yakalarını ters yüz ettiği gömleklerini ise yıllardır kullanırdı.

“Param var ama tüketmeye hakkım yok” derdi bu durum için, “Al, tüket ve yok et” diyen tüketim toplumuna karşı savaş açmıştı adeta.
Bizlere gördüğümüzden daha çok şey öğretmek ister gibiydi hep.
Peki ” Kırmızı Kazağın Hikayesi “ni kendi sözlerinden öğrensek geriye bu defa sizce ne kalırdı?

Kırmızı Kazağın Hikayesi

Bilir misiniz üzerinden hiç çıkarmadığı kırmızı kazağının, 1993 yılında eşi tarafından öldürülen oğlu Atay Karaca’nın artık ipliklerden ördüğünü ve senelerdir sadece bu sebeple bu kazağı üzerinden hiç çıkarmadığını…
Der ki onunla yapılan bir söyleşi de; “Rahmetli oğlumdan kazak istemiştim. O da topladığı artık ipliklerle bu kazağı yapmış.16 yıldır bunu giyiyorum, sonsuza kadar da giyeceğim..”

Herkes birinin gidişinde kendi içindekini uğurlar demiştim ya yazımın başında; işte ben en çokta iki oğlunu, çok sevdiği karısını toprağa vermiş ve kendini TOPRAĞA adamış, topraktan kuvvet toplamaya çalışan o insanı uğurladım bu gidişte.

İnsan zengin de olur, vakıfta kurar, herkes onu çokta sever, fakat değişmeyen tek şey içeride gizli, o derin insani izlerdir.
İşte ben o izlerin insanını uğurladım kendi içimde o gittiğinde.
Belki bu bir ölüm değil, yeniden doğumun ta kendisidir kim bilir, zira gidişinde geriye iz bırakan herkes için bu böyledir.
Bil ki senden öğrenmeye devam edeceğiz biz.
Bu ülkeye kattığın her şey için sonsuz teşekkürler ederiz, karıştığın toprağında huzurla uyu TOPRAK DEDE.

Sosyal Medyada Paylaşın:

1 Yorum

  1. Hayrettin Karaca namı değer’Toprak Dede’ ve unutulmaz kırmızı kazağı Dinçelim toprak dede bu yazdıklarını okusaydı eminim gözünden gelen yaşa hakim olamazdı Allah kimseye evlat acisı yasatmasin

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM