Nedir bu “yavaşla,düşün şükret” fikri? Evin tadını çıkardığımız, yeni hobiler edindiğimiz, “online” çalıştığımız güzel günlerde, yani şu salgın günlerinde ben de kendime bir yeni hobi buldum : eski çizgi filmleri yeniden izlemek. Bunlardan biri de “Jetgiller” çizgi filmi. Bu çizgi filmi sizler de eminim ki hatırlarsınız. film genelde şöyle bir ön tanıtımla başlar: ev ahalisi erkenden uyanır, kahvaltısını yapar, çocuklar okula giderken babaları da işe gider. Hayat gayet hızlı akar. Durup düşünecek, fikir kazanacak bir vakit yoktur. Ne kadar da tanıdık değil mi? Bizim de evde robotlarımız olsa, uçan arabalarla işe/okula gitsek o zaman diyeceğiz ki işte bizim yaşadığımız hayat!
Bizler de ,salgın günlerinden önce, hayatın bu hızlı akışı içerisindeydik. Arabalar, trafik, metrobüslerde/ otobüslerde uyuklayan insanlar, tüm gün çalışmaktan yorulan vücut, gece geç saate kadar çalışanlar ve çalışma temposundan bizi bir anda koparan durup düşünme molası. Pat diye! Damdan düşer gibi!
Durup düşünme molası.
Hayatın hızlı akışından şikayet edenler, biraz olsun dinlenerek vakit arayanlar… Yoğun çalışma temposundan kopamayan ancak sürekli mutsuz yaşayan ve bir çıkış yolu arayanlar. Tabii ki hayır,onlar şimdi de mutlu değiller. Durup düşünme molasından!
Düşünmek. Salgın günlerinde insanların yakınıp durduğu bu. Durup düşünmeyi unutmuşuz. Çoğu kimse hayatın yavaşlamasını hazmedemiyor, maddî işler tükendiğinde yapacak her şey tamamlanmış geliyor gözlerine çünkü. Bilakis eski hızlı hayatlarını istiyorlar. Ancak yavaşladığımız günlerde bize verilen “Yavaşla,düşün,şükret.” nimetini görmezden geliyor, bu nimetin mânâyı tahlil edebilmemiz için bize verilmiş olabileceği ihtimalini gözümüzde bitiriyoruz.
Mânayı tahlil edebilmemiz için verilen nimeti bela olarak görüyor ve içtenlikle karşılayamıyoruz. Bu yüzden yavaşlayamıyoruz.
Düşünmemek için kendimizi sürekli meşgul ediyoruz. Beş dakika düşünmeye vakit mi bulduk, televizyonu açıyoruz ya da telefonda saatlerimizi geçiriyoruz. Ancak fiir dünyamızı genişletmek için okumayı da erteliyoruz ne yazık ki!
Elimizden gelenin evde kalmak olduğu söyleniyorsa eğer artık hızlı hayatlardan vakit bile bile ayıramadığımız evlerimize dönüp düşüneceğiz. Kendimizi, kainatı ve Yaratıcı’yı.
Nazlıcım tam da bu aralar “yavaşla,düşün şükret” diye kendime hatırlatmalar yaptığım bir dönemdeyken senin yazınla tekrar düşünme fırsatı buldum. çok teşekkürler. Yolumuz “Bir” olsun hiç ayrılmayalım