1. Anasayfa
  2. Köşe Yazıları

İnsanı, İnsana, İnsanla, İnsanca…

İnsanı, İnsana, İnsanla, İnsanca…
2

İnsanı, İnsana, İnsanla, İnsanca…

Antik kentleri gezdiniz mi? Bilmiyorum…

Gezdiyseniz, hatırlayın… Gezmediyseniz ve bir gün gezerseniz dikkat edin…

Bergama’yı, Efes’i, Aspendos’u, Perge’yi…

Ya da Atina’yı, Roma’yı

Yüzlerce yıllık kentlerde ayakta kalan genellikle üç tür bina görürsünüz.

Çünkü en sağlam yapılan, yapılırken sağlam olmasına en çok dikkat edilen binalar bunlardır.

Saray, tapınak ve tiyatro…

Sarayların ve tapınakların neden sağlam yapıldıklarını, neden özenle inşa edildiklerini anlayabilirsiniz.

Peki ya o devasa amfi tiyatrolar…

Bugünün şehirleriyle kıyaslandığında çok az nüfusa sahip kentlerde bile bugünkünden çok daha büyük, çok daha görkemlidir yüzyıllar öncesinin amfi tiyatroları…

Bırakın ilçeleri, küçük şehirleri hatta orta büyüklükteki şehirleri.

İstanbul’da, Ankara’da, İzmir’de kaç tane Aspendos tiyatrosu kadar seyirci kapasitesine sahip bir tiyatro salonumuz var? Ya da var olan salonların ne kadarı, kaç oyunda doluyor?

Günümüzde meraklısı her geçen gün biraz daha azalsa da tarihin en eski ve en önemli sanat dallarından biridir tiyatro. İnsanlığın bugün vardığı uygarlık seviyesine ulaşmasında en büyük paya sahip sanat dallarından da biridir aynı zamanda…

Yunanca ‘theatron’ yani ‘görme yeri’ kelimesinden türeyen tiyatronun tarihi, milattan önce 534 yılına dayanır. O tarihlerde yunan mitolojisinin ‘bağ bozumu tanrısı’ Dionysos adına yapılan bir dizi dini tören ve etkinliklerin adıydı tiyatro…

16. yüzyılda, Dünya edebiyat tarihinin en büyük yazarlarından biri olarak kabul edilen İngiliz şair, oyun yazarı ve oyuncu William Shakespeare ile birlikte dinsel niteliğini kaybeden tiyatro, en popüler eğlence araçlarından biri olmuş ve profesyonel bir hale gelmiştir.

Tiyatronun günümüzdeki anlamını kazanması ise bir çok tiyatro eleştirmenine göre 19. Yüzyıl sonlarında Rus tiyatro yönetmeni Konstantin Stanislavski  ile başlar.

İlk bakışta basit bir görsel sahne sanatı olarak görülebilecek olan tiyatroyu bu derece önemli kılan şey ise merkezinde ‘İnsan’ın olmasıdır.

Okuduğunuz bir romanda olayları ve insanları size anlatan kelimelerdir. İzlediğiniz sinema filminde ise ışıklar anlatır her şeyi…

Özellikle sinemanın tiyatroyu yok edeceği söylendi yıllar boyu…

Aslında günümüzde tiyatronun seyirci sayısına bakıldığında bunun gerçek olduğu yanılgısına kapılabilirsiniz. Ama bu sadece bir yanılgıdan ibarettir. Seyirci sayısının azalması tiyatronun önemini ve değerini azaltmaz. Sinemada bir aktörün rolünü hatalı oynadığını göremezsiniz. Çünkü hata yapıldığında o sahne yeniden çekilir ve seyirciye yansımaz. Halbuki gerçek hayatı hatalardan soyutlayamazsınız. Bu nedenle zaman zaman hepimiz hatasızlık için ‘o ancak filmlerde olur’ deriz.

Oysa tiyatroda karşınızda kanlı canlı bir insan vardır. Sadece oynadığı rolle değil hatalarıyla da gerçek bir insan…

Çünkü tiyatro; insanı, insana, insanla ve insanca anlatma sanatıdır.

Bugün 27 Mart Dünya tiyatrolar günü…

1962 yılında Uluslar arası Tiyatrolar Birliği tarafından Paris’teki Uluslar Tiyatrosu’nun açılış günü olan 27 Mart tarihi Dünya Tiyatrolar Günü olarak kabul edilir ve kutlanır.

İnsana dair her şeye giderek daha az değer verilen modern dünyada; insanı, insana, insanla ve insanca anlatmaya ne kadar çok ihtiyacımız olduğunu anlamamıza vesile olur umuduyla, tiyatroya emek veren herkesi saygıyla anıyorum.

"Kıyamet borusu çaldığında, ben, elimde bu kitapla yüce yargıcın huzuruna çıkacak ve şöyle haykıracağım: İşte yaptıklarım, işte düşündüklerim ve işte ne olduğum. BU kitapta ben her şeyi, bütün açıklığıyla dile getirdim. Yaptığım hiçbir kötülüğü gizlemediğim gibi, yapmadığım bir iyiliği de söylemedim. Gerek rezil ve sefil, gerekse asil ve iyilik sever olduğum zamanları tüm içtenliğimle gözler önüne serdim. İç yüzümü tıpkı senin bildiğin gibi dışa vurdum. Ey ebedi Varlık! Kullarını etrafıma topla da itiraflarımı dinlesinler. Topla ki kederlerim karşısında inleyip, çirkefliklerim karşısında utansınlar. Ve hepsi birer birer Taht’ının dibine gelip, kalplerindekini aynı içtenlik ve dürüstlükle itiraf etsinler. Sonra da içlerinden birisi çıkıp, cesaret edebilirse, ‘Ben, bu adamdan daha iyiyim’ desin." Jean-Jacques ROUSSEAU / İTİRAFLAR

Yazarın Profili
İlginizi Çekebilir

Bültenimize Katılın

Hemen ücretsiz üye olun ve yeni güncellemelerden haberdar olan ilk kişi olun.

Yorumlar (2)

  1. 30 Mart 2020

    Tarih değerlere farklı bir bakış açılı yazı olmuş . Kaleminize sağlık sevgiler

Bir cevap yazın