İnsan olmak, insanlık, insan olduktan sonra…. Hayatın olur olmadık bizi ‘kendimizleştirdiği’ zamanlar ne yazık ki her dönemimizde olağan akışımız halinde seyir etmekte… Bizler, canlı türlerinden ne yazık ki fazla bencil yaratıklar arasındayız. Seyir eden ve rutinleşen hayatımız için didiniriz, sonrasında da ondan şikayet ederek bozmak için elimizden gelen saçmalığı yapmakta üzerimize yoktur. -Her beden […]
İnsan olmak, insanlık, insan olduktan sonra….
Hayatın olur olmadık bizi ‘kendimizleştirdiği’ zamanlar ne yazık ki her dönemimizde olağan akışımız halinde seyir etmekte…
Bizler, canlı türlerinden ne yazık ki fazla bencil yaratıklar arasındayız. Seyir eden ve rutinleşen hayatımız için didiniriz, sonrasında da ondan şikayet ederek bozmak için elimizden gelen saçmalığı yapmakta üzerimize yoktur.
-Her beden kendi ruh ve nefsini taşır zira.
-Her akıl kendi bilinciyle yönetilir.
-Her fıtrat kendi gördükleriyle şekillenir.
-O halde ruhumuzu arındırmak nefsimizi köreltmekle yolculuğa devam etmek,
-Aklı terbiye için,bilinçlenmek için,pişmanlığı en üst safhada yaşamamak adına –bilmek– doğru olanı,
-Sunulan güzelliklere körleşmeden, bakabilmeyi öğrenerek ve yetinebilmeye de şükredebilerek kendi öz felsefemizi kurmalı. Kurduğumuzdan bir hayat sunmalı.
Ne var ki her zaman nesne odaklı olarak, yaşam emaresi gösterince, ruhumuzla yaşıyor sanmak, kemikleşmiş insanlık rutini halinde.
İnsanlık içinde kendi kişiliğini bulmuş, çevresiyle barışmış, eleştiriyi yalnızca yermek için kullanmayan, kendi çizgilerini bilen ve oluşturan mutlu bedenler, zihinler, kalpler taşıyan
İnsan olduktan sonra, seçimlerini de yapabilen, akabinde sunulan şanslarını gören ve sıkı sıkıya tutan ruh olarak yol almak gibi dileklerim var hayattan…
Tüm canlı ırkı adına, önce insanlığın silkinmesi ve ne olduğunun yeniden farkına varması gibi naçizane bir de temennim…