Nazlı Aydın
Nazlı  Aydın
biriktirdiklerimde@gmail.com
Yorgun Hisler
  • 4
  • 153
  • 02 Şubat 2020 Pazar
  • 1 Yıldız2 Yıldız3 Yıldız4 Yıldız5 Yıldız
    Bu yazıya oy vermek ister misiniz?
    Loading...
  • +
  • -

Ben bu evin en yaşlısıyım. Belki de en tecrübelisi demeliyim. Gölgemde dinlenen de oldu, derdini benimle paylaşan da. Anlayacağınız yorgun hisler yaşıyorum burada. İlk ben geldim buralara, şimdi bahçede koşuşturan bu çocukların hepsi elime doğdu desem yalan olmaz.Hatta onlara dondurma getiren dedeleri bile elime doğdu. Aynı avluda nefes aldığım ailem,beni hiç aç susuz koymadı. Gün […]

Ben bu evin en yaşlısıyım. Belki de en tecrübelisi demeliyim. Gölgemde dinlenen de oldu, derdini benimle paylaşan da. Anlayacağınız yorgun hisler yaşıyorum burada.

İlk ben geldim buralara, şimdi bahçede koşuşturan bu çocukların hepsi elime doğdu desem yalan olmaz.Hatta onlara dondurma getiren dedeleri bile elime doğdu. Aynı avluda nefes aldığım ailem,beni hiç aç susuz koymadı. Gün geldi benim ardıma sığındılar, gün geldi ben onların merhametine sığındım. Ne acılar, aşklar, mutluluklar, gözyaşları gördüm de kimseciklere anlatamadım. Gönlü acıyan yanıma geldi. İnsanların gözleriyle dertlerini anlattıklarına şahit oldum. Sahi ya,ben bu aileye şahit oldum. Avlunun içinde geçen her şeye şahit oldum.

Kabullenişlere,vazgeçişlere,kavgalara şahit olmuşluğum kadar düğünlere de şahit olmuşluğum var canım! Mutluluklara, sevinçlere, bayramlara…

Dedim ya , bu ailenin dedesi bile elime doğdu. İki katlı bir evdelerdi önceleri, sonra bu dibinde durduğum evi yaptılar. Eskisi de güzeldi ama yetmiyormuş, çoluk çocuk çokmuş, gelen giden oluyormuş, eskiymiş…

Bahane bunlar. Bak şimdi üstümde gezinen kurtlardan biri içime düştü .Ya beni de eskidim diye keserlerse ? Ne yaparım? Ben başka yuva bilmedim ki onların dizinin dibinden başka.

Yok ,yok olmaz. Hem daha yaşlanmadım ki , gençliğimin baharındayım !

Bahar demişken avludaki öbür ağaçlar yavaş yavaş çiçek açmaya başladı. Ortalık öyle güzel kokulara büründü ki! Güzel koku demişken dibime gül ekmişlerdi iki sene önce.Onun kısacık ömrünü anlatayım size.

İlk geldiğinde beyaz açtı. Bahar günü kar yağdı dibime diye amma çok endişelenmiştim. Tanışınca fark ettim kar tanelerini bile kıskandıran o güzel varlığın gül olduğunu.

Sonraki sene avluya bahçe işlerinden anlayan birini getirdiler. Dallarımı budadı. Fazla yüklerimden kurtardılar beni. Önce beni şöyle bir adamakıllı bakıma soktular sonra gülü.

yorgun hisler

Gülü de budadılar . Zavallı tomurcuklarından bir tanesini yitirdi. Ağzını açıp bir şey söyleyemedi ama o sene kan kırmızısı açtı. Çok üzülmüştü.Her üzülen gibi o da teselli aradı. Aradığı teselliyi bir genç kızda buldu. Her seferinde onunla konuşan genç kız, bir gün gitme zamanının geldiğini söyledi.

Gül o zamandan sonra yavaş yavaş kapanmaya başladı. Ne bana bir şey söyledi ne de öbürlerine. O gül, güzel gül birdenbire soluverdi. Kimse neden solup gittiğini hiçbir zaman bilemedi. Yavaşça kayıp gidiyordu elimizden. Zaman gibi.

Tomurcuğu düştüğünde, kısacık ömrünün en büyük acısını yaşadığında, kimsecikler anlayamadı onu. Kimse onu incittiğini düşünmedi. O ise kendince tepki verdiğini , insanların bunun farkında olacağını düşündü . Ancak insanların doğasında vardı kırmak, incitmek.

Çok çaresizdi gül. Hem incinmişti hem de neye kırıldığını anlamaları için çabalayan da oydu. Herkese kırılmıştı. Onu koruyup kollayan ve daha sonra giden kıza, bahçıvana ama en çok bahçıvana kırılmıştı.

Sonra…Sonra yavaşça gitti gül. Gül müydü bu kadar nazenin olan, insanlar mı çok acımasızdı? Bilemiyordum.

Demiştim ya yorgun hisler yaşıyorum diye. Bu evde cenazelere de tanık oldum ben. Ama gül kadar canımı acıtanı olmadı hiç. Ben kim miyim? Bir çınar ağacıyım bu avluda …

Sosyal Medyada Paylaşın:

4 yorum

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM