Düğünümüz bittikten sonra eve uğurlanmadan önce canım annem tembih etti: Tanrı misafiri… Kızım, gelinliğinle evine girmeden evvel kapıda ne dilersen mutlaka gerçekleşir. Ben girmeden önce demiştim ki: Allah’ım, misafirim hiç eksik olmasın, evim her daim şenlikli ve bereketli olsun. Oldu da. Ben de annemin duasını tekrarladım: Evimin tanrı misafiri çok olsun, muhabbetimiz hep daim olsun! […]
Düğünümüz bittikten sonra eve uğurlanmadan önce canım annem tembih etti: Tanrı misafiri…
Ben de annemin duasını tekrarladım:
Ritüelleri çok severim ve devam ettirmeye de özen gösteririm. Dilerim ki evlatlara da aktarabilirim bu anlam dolu geleneklerimizi.
12 yıllık evliliğimden bu yana şu anda 6. evimde oturuyorum. Her bir eve ilk girişimde aynı niyetimi tekrarladım ve hiç ummadığım zamanlarda hiç ummadığım misafirler ağırladım. Kimi sınav için gelen bir öğrenci, kimi tedavi için gelen hasta, kimi gezmeye gelen turist, kimi dertleşmek için soluk almaya gelen bir can, kimi de düğün dernek için gelen bir akraba…
Her uğurlayıştan sonra fark ettim ki evimdeki negatif enerjiler temizlenmiş her ne kadar fiziksel dağınıklık varsa da. Fark ettim ki mutfağımda az zannettiğim şeyler çoğalmış. Çocuklarım paylaşmayı, birlikte sofra kurup yemeyi, misafirin nasıl ağırlanacağını öğrenmiş ki duygusal zekayı artıran en kıymetli becerilerdendir evini açmak, paylaşmak, karşıdaki kişiyi düşünmek ve maddi manevi ikram edebilmek.
Ortaokuldaydım sanırım. Bir gün annem gayet düşünceli ve hüzünlü bir şekilde dedi ki:
O zaman ablamla ağzımız açık kalmıştı annemin bu misafire olan bakış açısından. Ki zaten kendisi dilenciye bile “özel gönderilmiş tanrı misafiri” olarak bakar, bir şey vermekle kalmaz, ilave ikramlarda bulunup gönlünü hoş ederdi. Seneler sonra anladım ki insanın yüreği gibi olurmuş evi. Sevmelere, vermelere, paylaşmalara doymayı bilmeyen bir yüreği varsa evi de aynası olurmuş.
Hatta, nafile oruç tutulacağı zaman evde yatılı bir misafir varsa tutulmaması gerektiğine dair bilgiler okumuştum.
Zaten, misafir on kısmetle gelir; Birini yer dokuzunu bırakır atasözümüz de misafirin kıymetini çok net ifade ediyor.
Hele ki misafir kelimesinin kendisi anlatıyor tek başına. Arapçada “sefer halinde olan kişi” manasına gelen misafir öncelikle bizi bize hatırlatıyor. Diyor ki misafir:
Tanrı misafirleriniz ve sizi size hatırlatanlarınız bol olsun…
Nasıl iyi geldiğini, nasıl pamuk gibi güvende hissettirdiğini yazsam yazsam yazsam yetmez… Aldı götürdü beni kelimeler…Allahım razı olsuun…Anneciğine selam olsun sevgili dost…
Yorumunuz
Ne güzel bir bakış açısı, tebrikler, çok beğendim yazınızı?
çok teşekkürler, sevgimle,