1. Anasayfa
  2. Kişisel Gelişim

Beyin seni sessize almadan evvel …

Beyin seni sessize almadan evvel …
1
|

Yetişkin mutasyonu isimli bir hastalıkla tanıştım. İngilizcedeki “sessize almak” anlamına gelen “mute” kelimesinden geliyor. Hani, tv kumandalarındaki mute tuşu var ya anında sessize alan işte o! Beyin seni sessize almadan evvel aman diyorum..

Konuyla ilgili klinik bilgiye haiz değilim, öyle bir paylaşım yapma niyetim de yok ancak idrak ettiğim ufak ama bence çok mühim bir farkındalığı paylaşmak istiyorum.

Hayat boyunca çok farklı gelişim alanlarıyla karşı karşıya kalıyoruz. Böylesi dönemlerde çok yoğun duygular yaşayabiliyoruz. Aşırı hayal kırıklığı, kızgınlık, öfke, yorgunluk, endişe, gelecek kaygısı, tükenmişlik, güçsüzlük, yalnızlık, çaresizlik ve daha niceleri…Bir şekilde zor dönemleri geçiriyor veya geçiştiriyoruz ama bilge yaratılan beden geçiştirmiyor aksine tüm bu duyguları kaydediyor. Sonra, ileri bir tarihte hiç de beklemediğin bir anda ufacık bir duyguda öncekilerin hesabını sormak üzere karşına çıkartıveriyor ve elin kolun bağlı kalıp ne yapacağını bilemediğinde beyin kendini korumak için sistemi sessize alıveriyor. Sonra çık işin içinden çıkabilirsen.

İşte, tam da bu noktada paylaşmak istediğim şey şu

Çok zor gibi görünen hatta hiç de geçmeyecekmiş gibi zamanlar geçirebilir, bir o kadar da hiç tatmadığımız duygularla karşılaşabiliriz. Buraya kadar tamam. Asıl önemli nokta şu ki yaşadıklarını kabullenebilmek ve bu duyguları ifade edebilmek kilit derecede çok önemli. Yani, yaşadıklarını halı altı etmeden, dosyayı yarım yamalak açık bırakıp bilinçaltına göndermeden önce dur ve dile getir. Yaz, çiz, şarkı söyle, muhabbet et, dans et, bir uzmandan yardım al, sana ne iyi geliyorsa, “kendini ifade etmek” senin için ne demekse öyle yap ama mutlaka bir şey yap! Duygularını fark et, sımsıkı kucakla ve onları dinle. Küçük bir çocuğu dinlerken onunla aynı boy hizasına gelip gözlerine baktığın gibi dinle. Sor:

Ne anlatmaya çalışıyorsun bana?

Ne yaparsam seni anlamış olurum?

Seni nasıl dönüştürebilirim?

Bir bakmışsın hayalkırıklığın bir köşe yazısına, öfken dansa, çaresizliğin dost sohbetine, tükenmişliğin tabloya, özlemin de sıcacık bir keke dönüşüvermiş.

Ha, sadece olumsuz duyguları mı ifade etmeli? Elbette ki hayır. En mutlu olduğun anda da dile getir mutluluğunu ki beden anlasın mutlu olduğunu. Zira, o da anlamıyor mutlu olduğunu sesli söylemeyince. (Ben demiyorum nörobilimciler diyor.)

Demem o ki, hiçbir şeyi sessize alma. 3T (tv,tablet, telefon) den uzak durduğun kadar, 3D ye yakın ol. Nedir mi bu 3D?:

Dur

Dinle

Dile getir.

Ama tam zamanında, beyin seni sessize almadan evvel …

Bu Yazıya Tepkiniz Ne Oldu?
  • 0
    be_endim
    Beğendim
  • 0
    alk_l_yorum
    Alkışlıyorum
  • 0
    e_lendim
    Eğlendim
  • 0
    d_nceliyim
    Düşünceliyim
  • 0
    _rendim
    İğrendim
  • 0
    _z_ld_m
    Üzüldüm
  • 0
    _ok_k_zd_m
    Çok Kızdım

Kitap okurken ve blog yazıları yazarken kendimden geçtiğim doğru olup Profesyonel Koç olarak bir insanın yolculuğunda ona kendi potansiyelinin gücünü hatırlatan çözüm odaklı bir yol arkadaşı olabilmenin gizemiyle büyülenmeye devam ediyorum...Sahi, kendinle tanışmaya ne dersin?

Yazarın Profili

Bültenimize Katılın

Hemen ücretsiz üye olun ve yeni güncellemelerden haberdar olan ilk kişi olun.

Yorumlar (1)

  1. 1 Aralık 2019

    Ben seni okumayı öyle çok seviyorum ki.
    Daha önce neredeydin inan bilmiyorum, ne çok geç kalmışım sana.
    Ama yine de bulduğum için mutluyum.

Bir cevap yazın