Düşünmeyi bilir misin? Aklının, hayalinin, tecrübelerinin, çocukluğunun, ikilemlerinin ve nicelerinin verdiği kadarıyla düşünmek… Düşünmek bunların yada bunlardan birinin işi midir? Düş mek midir temeli, yoksa düş etmek midir? Belki de her ikisi de… Düş’ ün mü diyor bize! Düşün; senin düşün, senin düşüşün… Sisyphus mitinde nirvanaya yani en yükseğe çıkmak aynı zamanda düşmektir. Ve bu […]
Düşünmeyi bilir misin? Aklının, hayalinin, tecrübelerinin, çocukluğunun, ikilemlerinin ve nicelerinin verdiği kadarıyla düşünmek… Düşünmek bunların yada bunlardan birinin işi midir? Düş mek midir temeli, yoksa düş etmek midir? Belki de her ikisi de…
Düş’ ün mü diyor bize!
Sisyphus mitinde nirvanaya yani en yükseğe çıkmak aynı zamanda düşmektir. Ve bu bir baht dönüşümüdür. Bu miti bilenler ya da üzerine düşünenler ne demek istediğimi daha iyi anlayacaktır. Sisyphus, büyük bir kayayı tepenin en yükseğine taşımakla cezalandırılmıştır. Bu öyle bir cezadır ki zirveye taşınan kaya her seferinde tekrar aşağıya yuvarlanır. Bu bir kısır döngü gibi gelebilir ilk bakışta. Ancak bu bir baht dönüşümüdür. Bu bir düşüştür; düşündüren bir düşüş… var olmayı sağlayan bir düşüş.
Düşünmek de böyledir. Hem düşünürsünüz var olursunuz hem de düşünmeyi var edersiniz. Yani bu bir yoldur kayanın aşağıya düşmesi için yukarıda olması gerektiği gibi bir kesişimdir.
Düşününce mi var oluruz yoksa var olduğumuz için mi düşünürüz bunu tartışmak değil amacım. Sadece düşünmeye dikkatleri çekmek istiyorum.
Aias tragedyasında da intiharla biten sonda da çok kuvvetli bir katarsis vardır. Ve burada da aslında bir son ile değil bir başlangıç ile karşı karşıya geliriz. Aias, ölümün getirdiği doğum ile yani bu dönüşümle asıl varlığına erişmiş olur. Yani düşümüz, düşüşümüzdedir…
Düşünmekte böyledir işte… bir varlığa yolculuktur, dönüşümdür. Düşlediğin o şeye düşmendir…
Bu yüzden “düşünen” kişiler acılarla karşılaşırlar. Çünkü düşlemek de düşmek de acıtabilir, ruhu ve bedeni kanatabilir.
Neyi düşüneceğin, nasıl düşüneceğin sana kalmıştır elbette… Hayatımız boyunca düşünüyoruz birçok şeyi. Günlük planlar, uzun vadeli planlar, kritik kararlar, hayatın anlamına dair sorular vs. Büyük-küçük düşüncelerle doluyuz, hepimiz. Bazı sorunlar, sorular ve kararlar birbirine benzese de hepimizin ayrı ayrı derinliği vardır. Bu derinlik bizim düşüncelerimizdir işte ve böylesine bir soyutluğu kalıba sokmak imkânsızdır…
Yine söylüyorum; neyi düşüneceğin, nasıl düşüneceğin sana kalmıştır elbette… Birbirimize benzerliğimiz ise bu sadece bir etkileşim…
Ve tabi ki de her düşümüz, düşüşümüz değildir; her düşüşümüzün düşümüz olmadığı gibi…
Düşünce, düşünce, düşününce… !
Harika bir kalem ; düşünceyle birleşince, böyle harika ; üstünde tekrar tekrar DÜŞÜNECEĞİMİZ arşivlik bir yazı çıkmış ortaya .
Çok teşekkür ederim…