Ve, yedi katmanda yaşayamadığım o günlerZaman taşıdım koynumdaZamanla yarıştım, ömrüm kuraklaştıBir yudum suya hasrettimAslında, göz yaşlarımı içerdimAslında, gözyaşlarımı içmişim çocukluğumun ağlamaklı günlerindeVe zaten zaman taşımışım, zamana yetişemedenParmak uçlarım kanlıNefes nefese kalmışım bir takvim yaprağının “yirmi birinci gün” ünde Daha öteye gidemeden kal demiş ömrümGeriye döndümBen buraya nasıl geldimSevincimde yok yanımdaÜstelik güneşim çoktan batmışVe hala kimse […]
Ve, yedi katmanda yaşayamadığım o günler
Zaman taşıdım koynumda
Zamanla yarıştım, ömrüm kuraklaştı
Bir yudum suya hasrettim
Aslında, göz yaşlarımı içerdim
Aslında, gözyaşlarımı içmişim çocukluğumun ağlamaklı günlerinde
Ve zaten zaman taşımışım, zamana yetişemeden
Parmak uçlarım kanlı
Nefes nefese kalmışım bir takvim yaprağının “yirmi birinci gün” ünde
Daha öteye gidemeden kal demiş ömrüm
Geriye döndüm
Ben buraya nasıl geldim
Sevincimde yok yanımda
Üstelik güneşim çoktan batmış
Ve hala kimse yok yanımda
Kaç demişim
Düşündüm bulamadım
Kaç dedim, kaçıncı yaşam bu dünyada
Ve dünya hiç olmuştu o günlerde
Burası, karanlık bir boşluğun hiçliğe açılan kapısı
Üç öğün yalnızlığını yedim dünyanın
Üç öğün karanlığını gördüm