Baraka
6

Baraka …

Bazen bir kitaptan bir cümle, bazen bir filmden bir replik, bazen de hiç ummadığınız anda gelen “aklımdasın” mesajı iyi gelir insana. İyi gelmekten öte başını döndürür, yüreğini hafifletir, yara bandın oluverir.

Haftada bir film saatimizde bu hafta Baraka filmi vardı. Ah! Beni benden alan, yüreğimde esintiler oluşturup zihnimi dinginleştiren, gözyaşlarımı coşturan ve “güven” duygusunu yeniden hatırlatan o film…

Baraka ‘nın içinde neler mi var?

Gittikçe belirsizleşen, insanların birbirinden uzaklaştığı, sürekli online olduğumuz ancak kalplerimizin gittikçe soğumaya bırakıldığı, mikroskopla bile görünmeyen bir virüse dünyanın boyun eğdiği böyle bir zaman diliminde HAKiki güven duygusunu, Yaradanla (adına her ne dersen) olan bağımızın kuvvetini bize yeniden hatırlatan bir eser olmuş Baraka.

Ah, nereden başlasam nasıl anlatsam…

O güzel ruh Sri Nisargadatta Maharaj’ın “I am that I am/Ben O’yum” dediği, Hallac-ı Mansur’un “Ene-l Hak” diye dile getirdiği ifadenin film olmuş hali mi desem; yoksa Hz. Musa ile Hz. Hızır’ın o meşhur ve hikmetlerle dolu beni benden alan, her kalbim sıkıştığında açıp okuduğum o yolculuklarının ekrana yansıması mı desem…

Yoksa, tüm hücre ve zerrelerimce inandığım bu alemde yaratılan her canlının adeta toprak altında çatlayıp filizlenen bir fidan misali benim özümü gerçekleştirmem için özel olarak gönderilen birer figüran olduğunu bir kez daha hatırlatmasını mı anlatsam?

Affedemeyen, kin tutan, intikam almak için sırasını bekleyen ve aslında her dakika o zehirle kendi özünü hastalandıranlara enfes bir mesaj olduğunu mu söylesem. Filmde Tanrı’nın dediği gibi “Affetmek, o kişinin boğazını sıkmayı bırakmaktır; ayrıca iletişim gerekmez.” Yani, kendini yormayı bırakmaktır aslında affetmek.

Ya da, sürekli tanrı rolünü oynayıp her konuda hüküm sahibi olduğumuzu mu? Zehirli bir çiçeğe “zehirli” etiketini yapıştırıp aslında başka bir bitkiyle birleştiğinde ne kadar da hayat veren şifa dolu bir merheme dönüşeceğini bilmediğimiz kısmını mı anlatsam? Ne kadar da kör olduğumuzu ve gözlerimizin açılması için illa ki ilahi bir düşüşe muhtaç olduğumuzu mu?

Öyle sahneler var ki içe içe, ilmek ilmek yüreğe işlenen. Tanrı’nın bazı repliklerini paylaşmak istiyorum daha fazla kendi yorumumu katmadan:

Acını dindirmeyi bilmezsen ne için yaratıldığını unutursun. Bu senin düşme değil, uçma dersin.

– Sen sırrı büsbütün yanlış anlamışsın.

Sadece kendi acına odaklandığında beni gözden kaçırırsın.

– Neden çocuklarımın nasıl olduğunu bana soruyorsun ki sen vereceğim cevabı bilmiyor musun diyen insana cevaben:

Ben onları senin gözünden dinlemeyi seviyorum.

– Geleceğimi biliyordun. Peki, gelmeme özgürlüğüm var mıydı diye soran insana:

Tutsaklarla işim olmaz.

  • Kötü, zalim dediğin her şey senin algın. Bunların hiçbiri sana zarar veremez.

Hele hele bir de gölün üzerinde tek başına yürüyebileceğini düşünen insana Tanrı’nın seslenişi:

  • Dur, beni unuttun! demesi beni benden aldı.

Daha ne söyleyebilirim ki…Hadi, bir koşu izleyiver de daha çok sohbet edelim üzerine.

Not: Film izlemeden önce film hakkındaki yorumları etkilenmemek için okumuyorum. İzledikten sonra bir bakayım dedim ve ne kadar yerinde bir karar olduğunu bir kez daha anladım. Bir yorum, filmin Baba-Oğul-Kutsal Ruh üçlemesini fazlasıyla öne çıkartan vasat bir Hristiyan filmi olduğunu söylese de bence hiçbir alakası yok. Zira, o noktaya gelene kadar keşke anlatmak istediği dinler üstü değerleri alıversek kendi ruh-zihin-beden üçlümüze.

Aşk ve keşif dolu seyirler…

Bu Yazıya Tepkiniz Ne Oldu?
  • 0
    be_endim
    Beğendim
  • 0
    alk_l_yorum
    Alkışlıyorum
  • 0
    e_lendim
    Eğlendim
  • 0
    d_nceliyim
    Düşünceliyim
  • 0
    _rendim
    İğrendim
  • 0
    _z_ld_m
    Üzüldüm
  • 0
    _ok_k_zd_m
    Çok Kızdım

Kitap okurken ve blog yazıları yazarken kendimden geçtiğim doğru olup Profesyonel Koç olarak bir insanın yolculuğunda ona kendi potansiyelinin gücünü hatırlatan çözüm odaklı bir yol arkadaşı olabilmenin gizemiyle büyülenmeye devam ediyorum...Sahi, kendinle tanışmaya ne dersin?

Yazarın Profili
İlginizi Çekebilir
metin celal kapusuzoğlu

Bültenimize Katılın

Hemen ücretsiz üye olun ve yeni güncellemelerden haberdar olan ilk kişi olun.

Yorumlar (6)

  1. 30 Mart 2020

    Daha geçenlerde izledim bu filmi; fakat farkına varmadığım ne çok nokta varmış. İşte bu yüzden bu aleme (fark alemine) bayılıyorum. Ve paylaştığınız noktalara dikkat edip daha derinlemesine bir daha izlemeye niyet ediyorum filmi.

  2. 28 Mart 2020

    Reyhan hanımcığım, benimde 3 kez izlediğim bir filmdir.
    Acının deliğinden bakarsak, gerçeği göremeyeceğimizi de anlatıyor. Tam da bugün gibi. Şu an da Bizde korkunun deliğinden bakıyoruz. Ve gerçeği göremiyoruz, çok güzel bir yazı, tebrikler

  3. 28 Mart 2020

    Baraka bir dostumun tavsiyesi ile geçen sene gece yatağımın içinde telefonumdan izlediğim bir filmdi.
    Film bittiğinde hüngür hüngür ağlamıştım, kendimi kendim bile teskin edememiştim.
    Şimdi senden yeniden okumak ‘yine izle kızım dinçeL’ dedirtti bana.
    Yeniden acıya acıya ağlayacak olsam da izleyeceğim.

Bir cevap yazın