Sinekler de Uyur, bu kitabın merkezi imgesi aşktır. Bu duygunun bir yönü, yol ayrımında kalınan aşk hallerine baktığı gibi bir diğer yönü tutkulu bir birlikteliğe, bir başka yönü de karşılıksız kalmış aşk kırgınlarına öyküden bir pencere açıyor. Serpil Tuncer’in öykülerinde tartıştığı aşk, kadınların duygusal açmazlarını merkezde tutarak bir hayal atmosferi içinde şekilleniyor. Yazar kendine özgü […]
Sinekler de Uyur, bu kitabın merkezi imgesi aşktır. Bu duygunun bir yönü, yol ayrımında kalınan aşk hallerine baktığı gibi bir diğer yönü tutkulu bir birlikteliğe, bir başka yönü de karşılıksız kalmış aşk kırgınlarına öyküden bir pencere açıyor. Serpil Tuncer’in öykülerinde tartıştığı aşk, kadınların duygusal açmazlarını merkezde tutarak bir hayal atmosferi içinde şekilleniyor.
Yazar kendine özgü anlatımı, etkili vurguları, sarsıcı final cümleleri, duygunun gelgitlerini yansıtmadaki başarısıyla bir dünya kuruyor. Bu dünyaya yazar kendi özgün çizgisini çekiyor. Okurlarına soyutla somut arasındaki dengede estetik çıtası yüksek, farklı bir anlatım sunuyor.
Serpil Tuncer’in diğer iki kitabı “Filler Ölüme Yalnız Gider ve Kuşları Uğurlama Sanatı” na baktığımızda bugüne dek biriken öyküleriyle bambaşka bir rota çizdiğini söyleyebilirim öykü dünyasına. Serpil Tuncer’le yaptığım ropörtajda şöyle bir cümle kurmuştu “Silik, yaşadığının farkında bile olmayan insan tiplerini yazmaya çalıştım.” derinden etkileyen bu cümle aslında öykülerdeki nefes alışı ifade ediyordu benim için. (Röportajı okumak isterseniz linkini bırakıyorum buraya)
Kendine has bir anlatım tarzı, çarpıcı vurguları, zelzele yaratacak final cümleleriyle duygularınız gel-gitler yaşayacak. Öyle ki, günlük hayatınızda kulağınızın ucuyla dinlediğiniz yaşanmışlıkları, bu hikayelerde anlatımın gücü ve bakış açısıyla hayat algınızı değiştirecek şekilde bulabileceksiniz. Doyum yaşayacağınız hikayelerde, sizleri nelerin beklediğine hazırlıklı olsun derim. Aslında hepimiz gülü severiz dikenine rağmen, ama kaktüse fazla bir değer veririz tüm vahşiliğine rağmen. İşte bu nedenle seveceksiniz tüm hikayeleri, soluksuz ve en soluksuz notalar olacak içinizde …. Kapınız tıklıyor ama duymuyorsunuz, okuyunca duyacak ve derin bir nefes alacaksınız.
“Kör Kuyuda Bir Züleyha”, kusur saydığı bu dünyanın, neresinde olduğunu sorgularken bir bakmışsın sen sorgularsın kendini… Ya “Demir ve Pembe” nasıl bağdaşır böyle…. “Sinerler de Uyur” Ahh Kamuran ahhh bambaşkadır o…. “Duvara Çizik At” duvardaki hayatı, hayallerini öldürme çok şey var orada sen varsın… Martılara bakarken bir bakmışsın geç gelen misafirle sona gelirsin ama hikayeler bitse de senin içine yerleşenler su olur girer tüm hücrelerine.
Otobüste, durakta, vapurda, uçakta ve metroda…
Aşk’ın bir mesele olarak sorgulandığı bu sahici öykülerin yer aldığı bu kitap okurunu bekliyor, seni bekliyor….
Ne güzel yazmışsınız merak uyandırdı.
Valla Ahu hocam ben kitaba pek adapte olamadım daha çok sizin yazım şekliniz beni büyüledi ve yazdıklarınız bu kadar sürükleyici ve güzel anlatımlı olunca bu yazıdan dolayı bile sinekler uyur okunabilir gibi geldi umarım yazarda aynı şekilde yazmıştır.