Hikaye kahramanlarının bilinçaltına inerek ruhsal çözümlemelere bulunan; susturulmuş bastırılmış duygularını, açmazlarını, sıkıntılarını, yalnızlığını, bunalımlarını, kuşatılmışlığını, dağınıklığını, parçalanmışlığını, umut ve kırgınlıklarını su yüzüne çıkarıyor Serpil Tuncer, “Kuşları Uğurlama Sanatı” nda.

Yirmi üç hikaye, yirmi üç farklı yaşam, yirmi üç ayrı tat

Kah gecenin izini silmeden sabah olmuyor, kah öksürüğün hiç kesilmiyor…. Bir bakıyorsun güneşli bir eylül günü, bir bakıyorsun çöplüklerin iğrenç, kötü kokulu acı sabahı….Akşamın karanlığında bastıran sağanak derken gidiyorsun koynuna yıldızları dolduran bir geceye…. Ve Galata ve Katherina….

Yazarımızın etkili ve yalın dili, bir o kadar da keskin zekası sizi savuruyor oradan oraya bir meltem misali. Neden meltem mi? Öyle naif bir kalemden çıkan hikayeler, hafif hafif çarpıyor yüzünüze, gönlünüze… Bitmesin diyorsunuz… Bu hikaye çok güzeldi, lütfen Serpil Hanım devam etsin diyorsunuz, sonra yeni hikayeye başlayınca aynı naiflikte yazan bir kalemi bırakasınız gelmiyor. Bu da güzelmiş bu da, bu da…. Ahhhh diyorum bitme güzel kitap.

Hikayelerin çekiciliğini keşfediyorum okurken; sıcacık, içten, akılcı, gerçekçi cümleleri düşündüğünüzde çoklu etki yaptığını anlıyorsunuz. Hayalin ve zekanın zorlandığı sıra dışı hikayeleri … İnsanın taaa özüne inen, kimsenin duymasını istemediğiniz sırların apaçık ortaya serildiği hikayeleri en derinde onlarla yaşıyorsunuz. Kısa ama çarpıcı betimlemeler sizi sizden alıyor zaten. İliklerinize kadar ıslanıp, ayaklarınızın donduğunu birebir hissederken nerede olduğunuzu unutacağınıza eminim.

Kuşları Uğurlama Sanatı ‘nda Neler Var?

İdama mahkum genç hükümlüye aşık olan cellat, başhekimi olduğu hastanede tedavi gören, aklını yitirmiş psikiyatr, Yeşilçam figüranı ve gemilerin kaptanı, aşkı yüzünden güvercinlerinden vazgeçmek zorunda kalan adam, annesiyle eşi arasında tercih yapmaya bırakılan genç bir kadın, çöpte bulduğu fotoğrafları yeniden kurgulayan hayal avcısı, soğuk bir kışın geçtiği şehirdeki öğretmen…. ve dahası.

Hikayelerdeki kahramanların haletiruhiyesini, acısını taaa yüreğinizde hissedeceğiniz kurgu olmayacak kadar gerçek bir eserle sizi baş başa bırakıyorum. Serpil Hanım’ın “Filler Ölüme Yalnız Gider” kitap yorumuna da bakmanızı isterim. Ne kadar sıra dışı olduğunu anlayacaksınız. Ve son çıkan kitabı “Sinekler de Uyur” ….