1. Anasayfa
  2. Kişisel Gelişim

Üç Filtre Testi

Üç Filtre Testi
1

Bugün dedikodu konusunu yazmak istedim pazartesi yazısında ancak yazıyı ben yazmış olucam ama konuyu Sokrates anlatmış olacak. Çünkü söyledikleri hepimize ders niteliğinde. Her neyse; Sokrates bir gün yolda yürürken, yolda karşılaştığı bir arkadaşı onu durdurur ve “Arkadaşın hakkında ne duydum biliyor musun?” der. Sokrates, 1 dakika bekle, bana bir şey söylemeden önce senin küçük bir testten geçmeni istiyorum, bu testin adı “Üç Filtre Testi” der

Üç filtre Testi

Ve 1. filtre yani “Gerçek Filtresinde” şu soruyu sorar arkadaşına: “Bana birazdan söyleyeceğin şeyin tam anlamıyla gerçek olduğundan emin misin?” Hayır der arkadaşı, aslında bunu sadece duydum!

Sokrates; “Öyleyse sen bunun gerçekten doğru olup olmadığını bilmiyorsun!” der. Ardından da  2. yani “İyilik Filtre”sine geçerler ve sorar yine Sokrates; “arkadaşım hakkında bana söylemek üzere olduğun şey iyi bir şey mi?”
“Hayır der adam, tam tersi kötü bir şey”
Hımmm der Sokrates en filozof haliyle :) “onun hakkında bana kötü bir şey söylemek istiyorsun ve bunun doğru olduğundan emin değilsin; fakat yine de testi geçebilirsin, çünkü geriye bir filtre daha kaldı der ve 3. filtreyi, yani; “Yararlılık Filtresi”ni sorar bu defa ve son soru gelir: “Bana arkadaşım hakkında söyleyeceğin şey benim işime yarar mı?” der.

Adam “hayır, gerçekten değil” der, Sokrates ise yapıştırır cevabı; “Eğer bana söyleyeceğin şey DOĞRU değilse, İYİ değilse ve İŞE YARAR, FAYDALI BİR ŞEY DEĞİLSE bana niye söyleyesin ki?”

Dersimiz özetle bu.
Sever bazıları dedikoduyu.
Onlara sözüm ise Levent Yüksel’in bir şarkısında söylediği; “ya o Mualla’yı sandala atıp, ruhumda hicranını söyletme hikayesini” herkese anlatma ihtimalinde bu “üç filtre testi”ni anımsamaları, zira faydası yok dedikodunun hiç kimseye, bunlarla uğraşacağına o anlarda kendine fayda sağlayacak bir şey üretsene, zaman kısa bak, dedikodu ile zamanını boşa tüketme!
Hem NiL’in de dediği gibi; dedikodu yapanların başına mutlaka, ayıpladıkları, beğenmedikleri, çekiştirip durdukları şey gelir, unutma.

Hayatın mizah anlayışı böyle…! Hayat böyle işte…! Öyle değil mi siz ne dersiniz?

Sokrates’in Sözlerine bir göz atın derim.

Bu Yazıya Tepkiniz Ne Oldu?
  • 0
    be_endim
    Beğendim
  • 0
    alk_l_yorum
    Alkışlıyorum
  • 0
    e_lendim
    Eğlendim
  • 0
    d_nceliyim
    Düşünceliyim
  • 0
    _rendim
    İğrendim
  • 0
    _z_ld_m
    Üzüldüm
  • 0
    _ok_k_zd_m
    Çok Kızdım

Hayat insanlara kimlikler ve bu kimliklere bazen elbiseler diker. Benim de vardı böyle bir elbisem, birgün onu çıkarmaya karar verdim, onu çıkardığımda kendimi bir portakal gibi soydum, soydukça kabuklarımı, yeni bir BEN ile buluştum. Bir çocuk oyunu gibiydim sanki, portakalı soydum, başucuma koydum, ben bir GER-ÇEK uydurdum, duma dum dum misali. İşte o kendime ayma anımda yeni kimliklerimle buluştum; Eğitmen. Profesyonel Koç. Ve acemi bir Yazar. Her şeyin acemiliğini seviyorum zira ben, Turgut Uyar'ın dediği gibi; "belki de asıl Ustalık budur, her zaman Acemi olmayı bilmek" Bunu unutmazsam/bunu unutmazsak daha daha daha elbiseler dikeriz kendimize, bedenimize ve tin'imize. Belki de YAŞAMAK budur. Selam olsun herkese.

Yazarın Profili
İlginizi Çekebilir

Bültenimize Katılın

Hemen ücretsiz üye olun ve yeni güncellemelerden haberdar olan ilk kişi olun.

Yorumlar (1)

  1. 27 Ocak 2020

    Caanım Sokrates?Ve caanım Dinçel?İkinizin de yüreğine,kalemine sağlık.Iste bu kadar net o çook sevilen gıybetin hammaddeleri…

Bir cevap yazın