Halk edebiyatı halk arasında gelişen ve büyük ölçüde İslamiyet’ten önceki Sözlü edebiyat geleneğini sürdüren edebiyattır. Başlangıçtan günümüze kadar genelde kulaktan kulağa yayılan ve halk tarafından sevilip, benimsendiği için yazıya geçecek kadar tutunup bugünlere ulaşmıştır.
İçindekiler
Halk Şiirinin Genel Özellikleri
1.Halkın yaşam gerçeklerinden kaynaklanan bu edebiyat, konu alanı, düşünce örgüsü ve duygusal yapısıyla halk yaşamının aynası olmuştur.
2.Aşk doğa sevgisi,özlem,yiğitlik,ayrılık,gurbet,ölüm,din ve tasavvuf, kıtlık, savaş, doğal afetler, başlıca temalardır.
3.Halk şairlerinin çoğu şiirlerini bağlama adı verilen sazla söylemişlerdir. Bu nedenle şiir ve müzik iç içedir.
4.Halk şairleri şiirlerini cönk adı verilen defterde toplamışlardır.
5.Açık,akıcı,yalın,içten bir anlatım,sade bir Türkçe kullanılmakla birlikte Divan edebiyatının etkisiyle Arapça-Farsça sözcük ve tamlamalara yer verildiğinde olmuştur.
6.”mazmun” adı verilen kalıplaşmış sözlerden,söz sanatlarından yararlanılmış; söyleyiş güzelliğine,ahenge önem verilmiştir.
7.Nazım,nesirden (düzyazı) daha çok gelişmiştir.
8.Nazım birimi dörtlüktür ve hece ölçüsü kullanılmıştır. Ancak tekke şairleri ve 17.yy’dan itibaren söz şairleri arasında aruzla yazanlarda olmuştur.
9.Çoğunlukla yarım uyak ve rediften yararlanılmıştır.
10.Söz şairi,usta-çırak geleneğine göre yetişir. Çoğu okuma yazma bilmez.
Halk Şiiri Özellikleri incelenirken içerik, biçim ve oluşturma şekillerine bakılır. Buna göre üç bölüme ayrılır:
A) Anonim Halk Şiiri
B) Dini-tasavvufi Halk Şiiri
C) Aşık Tarzı Halk Şiiri
Anonim Halk Şiiri Özellikleri ( Anonim Halk Edebiyatının Özellikleri)
1.Söyleyeni belli olmayan, toplumun ortak malı sayılan ürünlerden oluşan edebiyattır.
2.Bütünüyle sözlü bir edebiyattır. Bu nedenle bu edebiyatın ürünleri halk arasında dilden dile aktarılırken değişikliğe uğrar.
3. Nazma dayalı ürünlerin başında mani, türkü, ağıt, ninni, tekerleme gelir.
4.Nesir biçiminde olan ürünler masal, efsane, halk hikayesi ve fıkradır.
5.Köy seyirlik oyunlarıyla kukla, karagöz, meddah, tuluat ve ortaoyunu anonim halk edebiyatının başlıca seyirlik oyunlarıdır.
6.Şiirde süsten uzak, açık, anlaşılır bir dil kullanılmıştır.
7.”Aşk, hasret, yiğitlik, ölüm” gibi tüm insanlığı ilgilendiren konular işlenmiştir.
8.Hece ölçüsü, dörtlük nazım birimi genellikle yarım uyak kullanılmıştır.
Anonim Halk Şiiri Nazım Biçimleri
A)Mani
1- Dört dizeden oluşur. Anonim halk şiirinin en küçük biçimidir.
2- Genellikle 7’li hece kalıbı ile söylenir.
3- Son iki dize hazırlık dizesidir. Asıl anlatılmak istenen son iki dizede söylenir.
4- Uyak düzeni aaxa şeklindedir.
5-Kendine özgü bir ezgi ile söylenir.
6-Nişan,evlenme törenleri, asker uğurlama, bayram, ramazan gibi çeşitli ortamlarda söylenir.
Mani Çeşitleri
a)Düz Mani:
Maninin en yaygın şeklidir. 7’li hece ölçüsüyle söylenir. Dört mısradan oluşur. (aaxa) şeklinde kafiyelenir.
Örnek;
Ak üzüm asmasıyım
Fabrika basmasıyım
Bana doktor ne lazım
Ben sevda hastasıyım
b)Kesik Mani (Cinaslı Mani):
İlk dizesi cinaslı bir sözden oluşur. Bu ilk mısra hece sayısı bakımından diğerlerinden eksiktir. Kesik manilere hayrat da denir.
Örnek;
Bağ bana
Bahçe sana bağ bana
Değmez zincir kar etmez
Zülfün teli bağ bana
c)Yedekli Mani (Artık Mani):
Düz maninin sonuna anlamı pekiştirmek ya da tamamlamak için iki dize daha eklenerek elde edilen manidir.
Örnek;
Ağlarım çağlar gibi
Derdim var dağlar gibi
Ciğerden yaralıyım
Gülerim sağlar gibi
Her gelen bir gül ister 》Eklenmiş dize
Sahipsiz bağlar gibi 》Eklenmiş dize
UYARI: Tek dörtlükten fazla olan maniler de vardır. Bu manileri iki kişi karşılıklı söyler. Soru-cevap şeklindedir. Böyle manilere “deyiş ya da karşılıklı mani” adı verilir.
Örnek;
Erkek Kız
Adile’m sen naçarsın Agam derim naçarım
İnci mercan saçarsın İnci mercan saçarsın
Dünya deniz olunca Dünya deniz olunca
Gülüm nere kaçarsın Ben kuş olup uçarım
B)TÜRKÜ
1-Özel bir ezgiyle söylenen nazım biçimi ve türküdür.
2-Genellikle bent ve kavuştak bölümünden oluşur.
Bent: Türkünün asıl sözlerinin oluştuğu bölüm.
Bendin sonunda tekrarlanan “nakarat”tır. Bu bölüme “bağlama” da denir.
3-Bent ve kavuştaklardaki dize sayısı iki-dört arasında değişir. Bazı türkülerde kavuştak olmayabilir.
4-Genellikle 7’li’,8’li,11’li hece ölçüsüyle söylenir.
5-Türküler halkın ortak eseridir. (Günümüzde şairi bilinen türkülerde vardır.)
6-Türkünün özelliği acıklı ve dokunaklı olmasıdır.
7-Türküler konularına göre sevda türküleri,gurbet türküleri,askerlik türküleri,oyun türküleri gibi
türlere ayrılır.
8-Ezgilerine göre usullü türküler ve usulsüz türküler olmak üzere ikiye ayrılır.
a-Usullü türküler “oyun havaları”dır.
b-Usulsüz türküler “uzun havalar”dır.
Örnek:
Misket Türküsünün hikayesi ve türküyü dinlemek için tıklayınız
Güvercin uçuverdi
Kanadın açıverdi
Elin oğlu değil mi
Sevdi de kaçıverdi
A benim aslan yarim
Duvara yaslan yarim
Duvar cefa götürmez
Sineme yaslan yarim
C)NİNNİ
1-Çocukları uyutmak amacıyla ezgiyle söylenen manzum bazen de mensur sözlerdir.
2-Anonimdir.
3-Hece ölçüsü ve sade bir dille söylenir.
4-Genellikle dört mısradan oluşan ninnilerin sonu bir bakımdan nakarat özelliği gösteren “Ninni
yavrum ninni / Uyusunda büyüsün ninni / e,e,e,e” vb. sözleriyle biter.
5-Ölçüsü,kafiye yapısı,mısra sayısı her zaman düzenli değildir.
Örnek:
Bahçelerden su gelir
Tekkelerden hu gelir
Yavrum yattı beşiğe
Şimdi uykusu gelir
Uyusunda büyüsün ninni
Koşa koşa yürüsün ninni
Kocaman olsun ninni
Tıpış tıpış yürüsün ninni
D-AĞIT:
1-İnsanoğlunun ölüm karşısında kaybetme, korku ve heyecan anındaki üzüntülerini ifade eden
türkülere denir.
2-Ağıtın karşılığı İslamiyet öncesi dönemde “sagu”, divan edebiyatında ise “mersiye”dir.
3-Anonim halk edebiyatının sözlü ürünlerindendir.
4-Dörtlük halinde yazılır. Kafiyelenişi koşmaya benzer. (abab, cccb, dddb…..)
5-Ağıtlar belli bir ezgiyle söylenir. Diğer türkülerden ezgisiyle ayrılır.
ÖRNEK:
Atlıyı attan indiren
Mazlumu tahta bindiren
Ahı acıyı dindiren
Helimoğlu’m yatar şimdi
Köylüsünün danışığı
Köyünün bir yakışığı
Bacımın gönül ışığı
Helimoğlu’m yatar şimdi
E-TEKERLEME:
1-Masal,halk hikayesi, tiyatrosu gibi türler içinde görülebildiği gibi bağımsız bir tür olarak da
örnekleri vardır.
2-Ses oyunlarıyla birbirine bağlanan, genellikle birbirini tutmayan düşüncelerin sıralanmasıyla
oluşan kalıplaşmış söz dizisidir.
3-Masal tekerlemeleri, oyun tekerlemeleri, tören tekerlemeleri ve bağımsız tekerlemelerdir.
ÖRNEK:
“Evvel zaman içinde kalbur saman içinde, deve tellal iken horoz berber iken, 13 yaşında iken annemin beşiğini tıngır mıngır sallar iken annemin beşiğini merdivenden aşağı yuvarladım. Babam maşayı aldı, beni kovalamaya başladı. Tavan arasına kaçtım, bir altın buldum sarıdır diye; koşa koşa gittim, …
Dini Tasavvufi Halk Şiiri
- Bu tarz şiirlerde dini konularla birlikte tasavvufi konular da ele alınmıştır. Dini – tasavvufi halk şiirini anlayabilmek için önce tasavvufun ne olduğunu bilmemiz gerek.
- Tasavvuf : Müslüman toplumlarda derin izler bırakmış İslamiyet’in doğuşundan kısa bir süre ortaya çıkmış, tarikatlar ve tekkeler aracılığıyla Müslümanlar arasında yayılmış bir düşünce ve yaşam biçimidir.
- Tasavvufun amacı insanı aşk yoluyla Allah ‘a ulaştırmaktır. Allah’ın varlığını, evrenin ve insanın oluşumunu “vahdet-i vücut”anlayışıyla açıklar. Vahdet-i vücut anlayışına göre tek varlık Allah’tır. Evrendeki tüm varlıklar Allah’ın tecellisidir.
- Allah’a en yakın varlık olan insan, ruh ve beden olmuştur. Beden “yokluk”; ruh “varlık ögesi”dir.İnsanın kendindeki yokluk ögesini aşarak Allah’a ulaşabilir. Mutlak varlığa ulaşılan bu mertebeye “Fena fillah” adı verilir. Bu mertebeye ulaşanlar artık “insan-ı kamil”dir ve “Enel-Hak”(ben hakkım) sırrına ermiştir. Sufilere göre dinin emir ve yasaklarından oluşan dış yüzü (şeriat), bir de asıl yüzü (hakikat) vardır.
- “Tarikat “, şeriatten hakikate giden yol demektir. Bu yolda yürüyen kişiye, yani dervişe “mürit”;ana yol gösteren şeyhe ise “mürşit” adı verilir.
- “Tekke”, tasavvuf öğreticisinin okulu sayılan mekandır. Tasavvuf düşüncesinin gelişmesi ve yaygınlaşmasında tekkelerin büyük rolü olmuştur.
- Dini-tasavvufi halk edebiyatı 12.yüzyılda Ahmet Yesevi ile başlamıştır. Yeseviliğin 13. Yüzyılda Anadolu ‘ya girmesiyle tasavvuf inancı Anadolu’da da gelişmeye başlamıştır. Yunus Emre’yle birlikte kısa sürede yayılmıştır.
Dini Tasavvufi Halk Şiirinin Özellikleri
- Din ve tasavvufla ilgili kavram, duygu düşünceleri halka yaymak amacıyla bir tarikata bağlı şairler tarafından yazılan şiirlerdir.
- Din şairlerinin çoğu tarikatlardan yetişmiş dervişlerdir. Hoşgörü ve ilahi sevgiyi benimsemişlerdir.
- Şairler tasavvufi düşünceyi yaymak için şiir yazmışlardır.
- Tekke şairleri hem divan şiiri hem de halk şiiri nazım şekillerini kullanmışlardır.
- Bu şairler hece ve aruz ölçüsünü ; dörtlük ve beyit nazım birimini kullanmışlardır.
- Düşüncelerini halka yaymayı amaçladıkları için sade bir dille yazmaya çalışmışlardır. Fakat yer yer tasavvuf ve tarikat terimlerine Arapça ve Farsça kelimelere yer verdikleri için dilleri divan şiirleri kadar ağır olmasa da halk şiiri kadar da sade değildir.
- Tasavvuf inancını benimsetme, halkın eğitme amacı öne çıktığı için yazılan eserler genellikle didaktik niteliktedir.
Dini Tasavvufi Halk Şiiri Nazım Biçimleri
1-İLAHİ:
• Allah’ı övmek, O’na dua etmek, O‘na olan aşkı dile getirmek amacıyla söylenen şiirlerdir.
• Belli bir makamla söylenir.
• Divan şiirindeki “tevhit” ve “münacat” halk edebiyatındaki karşılığıdır.
• 7’li, 8’li, 11’li hece ölçüsüyle söylenir.
• Nazım birimi olarak genellikle dörtlük kullanılır.
• Uyak düzeni, dörtlüklerle söylenenlerde koşma tipi; beyitler ve söylenenlerde gazel tipindedir.
• Tarikatlara göre değişik isimler almıştır. Mevleviler “ayin”, Bektaşiler “nefes”, Aleviler “deme”,
Yeseviler de “hikmet” adını vermişlerdir.
ÖRNEK
Acep şu yerde var mı ola
Şöyle garip bencileyin
Bağrı başlı, gözü yaşlı
Şöyle garip bencileyin
Gezdim Rum ile Şam’ı
Yukarı elleri kamu
Çok istedim, bulamadım
Şöyle garip bencileyin
Bendeler garip olmasın
Firkat oduna yanmasın
Hocam kimseler olmasın
Şöyle garip bencileyin….
Yunus Emre
2-NEFES:
• Bektaşi şairlerinin yazdıkları tasavvufi şiirlerdir.
• Konu olarak genellikle “Vahdeti Vücut” inancı işlenmektedir.
• 7’li, 8’li, 11’li hece ölçüsü ile söylendiği gibi, aruzla yazılmış nefesler de vardır. Dörtlük sayısı 3-7’dir.(Daha fazla dörtlükten oluşan nefeslerde vardır.)
• Son dörtlükte şair adını veya mahlasını kullanır.
• Hz. Muhammed ve Hz. Ali için şiirlerde övgüler söylenir.
• Nefes, Bektaşi törenlerinde saz eşliğinde söylenir.
• Pir Sultan ve Kaygusuz Abdal en ünlü şairleridir.
ÖRNEK
Yol içinde yol ararsan
Yol Muhammed Ali’nindir
Yetmiş iki dil içinde
Dil Muhammed Ali’nindir
Hani bizden evvel gelen
Beş vakiti tamam kılan
On parmağı pınar olan
El Muhammed Ali’nindir
Sardı dağları ahımız
Gönülde yatar Şahımız
Bağışlansın günahımız
Hal Muhammed Ali’nindir
Seyrim düşmüştür bülbüle
Bülbül efgan eder güle
3-DEME:
• Alevi-Bektaşi dergahlarında makam ve sazla söylenen tasavvuf şiirlerine verilen isimdir.
4-DEVRİYE:
• Tasavvuf düşüncesindeki “devir” kuralını anlatan şiirlere denir.
• Devir kuralında evrenin ve insanın Allah’tan çıkıp yeniden Allah’a döndüğü açıklanır.
• Varlık gayb âleminden maddi aleme iner bu işin “nüzul” denir. Daha sonra manevi anlamda derece derece yükselerek aslına (Allah’a) ulaşır. Buna “urûç” denir.
ÖRNEK
Cihan var olmadan ketm-i ademde
Hak ile birlikte yektaş idim ben
Yarattı bu mülkü çünkü o demde
Yaptım tasvirini nakkaş idim ben
Anasırdan bir libasa büründüm
Nar u bad ü ab ü haktan göründüm
Hayrü’l-beşer ile dünyaya geldim
Adem ile bir yaş idim ben
5-NUTUK:
• Tekkelerde tarikata yeni giren dervişlere yol göstermek ve tarikat adabını öğretmek amacıyla pirlerin ve dervişlerin söyledikleri şiirlerdir.
• Daha çok Bektaşilerde görülür.
• Genellikle hece ölçüsüyle ve dörtlüklerle söylenir.
• Didaktik niteliktedir.
ÖRNEK
Ey özün insan bilen
Var edep öğren edep
Ey edep erkân bilen
Var edep öğren edep
Edeptir asl-ı taat
Küllî sıfat cümle zât
Varlığın edebe sat
Var edep öğren edep
Gel Hakk’a olma asi
Tâ gide gönlün pası
Dört kitabın manası
Var edep öğren edep
6-ŞATHİYE:
• Tekke edebiyatındaki mizahi nitelikteki şiirlerdir.
• Allah’a teklifsizce konuşur ve şakalaşır gibi yazılan şiirlerin, altında anlatılan derin bir “Allah sevgisi” vardır. Bu tür şiirlere genellikle Bektaşi-Alevi şairlerinde rastlanır.
• Şathiyelerin çoğu, kuralcı din anlayışına bağlı kişilerce hoş görülmemiş, küfür sayılmıştır.
Bu türün en tanınmış ismi “Kaygusuz Abdal”dır.
ÖRNEK
Yeri göğü insü cinni yarattın
Sen ey mimar başı eyvancı mısın
Aynı günü çarhı burcu var ettin
Ey mekan sahibi rahşancı mısın
Denizleri yarattın sen kapaksız
Suları yürüttün elsiz ayaksız
Yerleri temelsiz göğü dayaksız
Durdurursun acap iskancı mısın
Kullanırsın kanatsızca rüzgarı
Kürekle mi yaptın sen bu dağları
Ne yapıp da öldürürsün sağları
Can verip alırsın sen cancı mısın
AŞIK TARZI HALK ŞİİRİ ÖZELLİKLERİ
- Din dışı konuları işleyen, âşık denilen “saz şairlerinin” bağlama, cura, tambura eşliğinde söyledikleri şiirlerdir.
- Aşıklar köylerde, yeniçeri ocaklarında, obalarda, kasaba ve şehirlerde usta-çırak geleneği içinde yetişir.
- Anadolu’da 16. yüzyıldan sonra gelişmeye başlamıştır.
- Başlangıçta anonim halk edebiyatının etkisindeyken sonradan Divan edebiyatının etkisi altına girmiştir. Divan edebiyatının etkisinde kalanlar daha çok “kalem şairleri”dir.
NOT: Aşıkların çoğu okur-yazar değildir. Bunlara “halk şairi” ya da “şaz şairi” adı verilir. Ancak eğitim görmüş kültürlü şairler de vardır. Bu şairlere “kalem şairi” adı verilir.
- Bu şairler şiirleri “cönk” adı verilen defterlerde toplamışlardır.
- Dil sadedir, halkın konuştuğu dildir.
- Konular halkın yaşayışından alınır: aşk, ayrılık, doğa gibi
- Başlıca nazım biçimleri koşma, semai, varsağı ve destan; nazım türleri ise güzelleme, koçaklama, taşlama ve ağıttır.
- Nazım birimi dörtlüktür.
- Şiirler genellikle 8’li ve 11’li hece ölçüsüyle söylenmiş; yarım ve cinaslı uyak kullanılmıştır.
- Şairler son kıtada mahlasını (takma ad) söyler. Buna “tapşırma” denir.
- Şiirlerde lirizm hakimdir.
- Aşıkların günümüze kadar gelen atışma geleneği vardır. Aşıkların karşılıklı belirli bir kural doğrultusunda söyleşmelerine “atışma” denir. Ayrıca ustalık göstermek isteyen aşıklar zaman zaman dudaklarının arasına bir iğne koyarak atışırlar. Buna “leb-değmez” denir. (b, p, m, v, f)
söylemeleri yasaktır. - 20. yüzyıla doğru önemini yitirmeye başlamıştır.
AŞIK TARZI HALK ŞİİRİ NAZIM BİÇİMLERİ
1– Koşma:
- Aşık edebiyatının en çok kullanılan nazım biçimidir.
- Eski Türk edebiyatındaki koşukların devamı niteliğindedir.
- Saz eşliğinde özel bir ezgi ile söylenir.
- Milli nazım birimi dörtlük ve hecenin sadece 11’li hece ölçüsüyle (4+4+3 veya 6+5) duraklı söylenen şiirlerdir.
- Birim sayısı 3 ile 5 arasında değişir.
- Uyak düzeni abab/ cccb/ dddb biçimindedir. İlk dörtlüğü xaxa veya aaab biçiminde uyarlanan koşmalar da vardır.
- Şair koşmanın son dörtlüğünde adını ya da mahlasını söyler.
- Koşmalarda sevgi, aşk, doğa, özlem, yiğitlik, ölüm gibi temaları işlenir. Lirik şiirlerdir.
- Koşmaların dili sade, anlatımı yalındır. Ancak kalem şairleri (eğitimli şairler) yer yer yabancı sözcüklere de yer vermişlerdir.
- Koşmanın İslamiyet öncesindeki karşılığı “koşuk”, divan edebiyatındaki karşılığı “gazel”dir.
Elâ gözlüm ben bu ilden gideyim
Zülfü perişanım kal melil melil
Kerem et aklından çıkarma beni
Ağla gözyaşını sil melil melil
Yekin ey sevdiğim sen seni düzelt
Karayı bağla da beyazı çöz at
Doldur ver bâdeyi bir dahi uzat
Ayrılık şerbetin ver melil melil
Elvan çiçeklerden sokma başına
Kudret kalemini çekme kaşına
Beni unutursan doyma yaşına
Gez benim aşkımla yâr melil melil
Karac’oğlan der ki ölüp ölünce
Ben de güzel sevdim kendi halimce
Varıp gurbet ile vâsıl olunca
Dostlardan haberim al melil melil
KARACAOĞLAN
Kafiye şeması: abab /cccb / dddb / eeeb
KONULARINA GÖRE KOŞMA TÜRLERİ ( Aşık Tarzı Halk Edebiyatı Nazım Türleri)
Bir şiirin işlediği içeriğe göre aldığı isme “nazım türü” denir. Koşmalar da işledikleri konulara göre farklı adlar alır.
a) GÜZELLEME: İnsan ve doğa güzelliğini öven koşmalardır. Duygu, coşku ön planda olduğu için lirik şiirlerdir. Bir kişiyi, bir güzeli, bir atı, bir mekanı, bir doğa güzelliğini anlatır. Divan şiirindeki karşılığı “medhiye” dir. En önemli şairi “Karacaoğlan”dır.
ÖRNEK
O yarin açılmış gülü gonceir
Boyu fidan beli gayet incedir
Mutabık fakirce hemen bencedir
İpek poşulumun güneş başlımın
b) KOÇAKLAMA: Kahramanlık, yiğitlik, dövüş ve savaş konusunda söylenen şiirlerdir. En önemli şairleri “Köroğlu” ve “Dadaoğlu” dur. Batı şiirindeki epik şiir türünün karşılığıdır.
ÖRNEK:
Benden selam olsun Bolu Beyi’ne
Çıkıp şu dağlara yaslanmalıdır
Ok gıcırtısından kalkan sesinden
Dağlar seda verip seslenmelidir
c) TAŞLAMA: Toplumdaki haksızlıkların, yolsuzlukların; kişilerin beğenilmeyen özelliklerinin alaya alınarak, iğneleyici ve güldürücü bir anlatımla dile getirilen şiirlerdir. Divan şiirindeki karşılığı “hicviye” , modern şiirdeki karşılığı (batı şiiri) ise “satirik şiir”dir. En önemli şairleri Seyrani, Bayburtlu Zihni’dir.
ÖRNEK
Ormanda büyüyen adam azgını
Çarşıda pazarda insan beğenmez
Medres kaçkını softa bozgunu
Selam vermek için kesan beğenmez
d) AĞIT: Acıklı, üzücü bir olayı konu alan şiirlerdir. Doğal afetler, ölüm gibi. Ağıt söyleme işine “ağıt yakma” ağıt söyleyenlere ise “ağıtçı” adı verilir. Ağıt daha çok kadınlar tarafından söylenir. İslamiyetten önceki dönemde karşılığı “sagu”, divan şiirindeki karşılığı “mersiye”dir.
ÖRNEK
Civan da canına böyle kıyar mı
Hasta başın taş yastığa koyar mı
Ergen kıza beyaz bezler uyar mı
Al giy allı balam şalların haniHıfzi
2–SEMAİ: Hemen hemen tüm özellikleri ile koşmaya benzer. Koşmadan ayrılan yönleri 8 li hece ölçüsü ile söylenmesi ve kendine has bir ezgiyle okunmasıdır. Semailerde anlatım koşmalara göre daha canlı ve içtendir. En önemli şairleri Karacaoğlan, Erzurumlu Emrah ve Ercişli Emrah tır.
ÖRNEK
İncecikten bir kar yağar
Tozar Elif Elif diye
Deli gönül abdal olmuş
Gezer Elif Elif diye
Elif’in uğru nakışlı
Yavru balaban bakışlı
Yayla çiçeği kokuşlu
Kokar Elif Elif diye
Elif kaşlarını çatar
Gamzesi sineme batar
Ak elleri kalem tutar
Yazar Elif Elif diye
Evlerinin önü çardak
Elif’in elinde bardak
Sanki yeşil başlı ördek
Yüzer Elif Elif diye
Karac’oğlan eğmelerin
Gönül vermez değmelerin
İliklemiş düğmelerin
Çözer Elif Elif diye
Karacoğlan
Kafiye şeması koşma ile aynıdır. Kafiye şeması: abab /cccb / dddb / eeeb
3–VARSAĞI: Aşık edebiyatında Toroslar’da yaşayan Varsak boyunun ozanları tarafından söylenen şiirlerdir. Koşma biçiminde düzenlenir. 8 li hece ölçüsüyle söylenir. Yiğitçe bir edası vardır. Semai den farkı “bre, behey, aman, hey” gibi ünlemlere yer vermesidir. En güzel varsağılar Karacaoğlan’ a aittir.
ÖRNEK
Behey ala gözlü dilber
Vaktin geçer demedim mi
Gözlerin olmus harami
Beller keser demedim mi
Bak su kaşa, bak şu göze
Ciğer kebab oldu öze
Yakasız gömlekler bize
Felek biçer demedim mi
Yüzün bedir kaşın kalem
Nasib olup bir dem görem
Kime razılıktır bu alem
Konan göçer demedim mi
Deryalarda gezer gemi
Sukkedir tutinin yemi
Sürelim devrani demi
Devran geçer demedim mi
Karac’oglan, cömertle
Benim işim yok na-mertle
Kahbe felek bin fendile
Gönlüm alır demedim mi
Karacaoğlan
Kafiye şeması koşma ve semai ile aynıdır: abab / cccb / dddb / eeeb
4–DESTAN: Aşık edebiyatının en uzun şiiridir. Dörtlükler halinde düzenlenen, biçim bakımından koşma gibi olan fakat ondan daha uzun bir nazım biçimidir. Dörtlük sayısı kimi destanlarda 120’yi bulur. Genellikle 11’li hece kalıbıyla söylenir. 8’li hece kalıbı ile söylenenler de vardır. Aşık edebiyatında koşmaya benzer bir nazım biçimi olan Destanı, anonim edebiyattaki ulusal destanlarla karıştırmamak gerekir. Destanlarda bireysel konular işlenebilecek gibi toplumsal konularda işlenir. Savaş, kahramanlık, doğal afetler, toplumsal yergi gibi konular işlenir.
ÖRNEK
Ey sürüden arkaya kalmış yiğit
Arkadaşın gitti haydi sen de git
Bak ne diyor ceddi şehidin işit
Haydi git evladım uğurlar ola
Haydi git evladım açıktır yolun
Zalimlere karşı bükülmez kolun
Bayrağı çek ön safa geçmiş bulun
Uğurun açık olsun uğurlar ola.
Eşele bir yerleri örten karı
Ot değil onlar dedenin saçları
Dinle şehit sesleridir rüzgarı
Haydi git evladım uğurlar ola
Haydi git evladım açıktır yolun
Zalimlere karşı bükülmez kolun
Bayrağı çek on safa geçmiş bulun
Uğurun açık olsun uğurlar ola
Haydi levent asker uğurlar ola
Yerleri yırtan sel olup taşmalı
Dağ demeyip taş demeyip aşmalı
Sende ki coşkunluğa er şaşmalı
Kahraman askerim uğurlar ola
Haydi git evladım açıktır yolun
Zalimlere karşı bükülmez kolun
Bayrağı çek ön safa geçmiş bulun
Haydi levent asker uğurlar ola
Haydi git evladım uğurlar ola.
Mehmet Akif ERSOY
Kafiye şeması koşma ve semai ile aynıdır: abab / cccb / dddb / eeeb