Aşağıda verilen bilgilerden hangileri doğrudur? İşaretleyiniz.

Bir düşünceyi benimsetmek, bir sınıfı yüceltmek ya da eleştirmek amacıyla yazılan romanlara ……… denir. Bu cümlede boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

Türk edebiyatında tarihî romanın önde gelen temsilcileri aşağıdakilerin hangisinde verilmiştir?

Tarihi romanlarda sıkça görülen bu tekniği, yazarlar, çeşitli amaçlarla kullanmışlardır. Herkesin bildiği gibi yazarlar şimdiki zaman içinde yaşarlar. Bundan dolayı tahkiyeli eserlerde ister istemez şimdiki zaman ağır basar. Yukarıdaki paragrafta bahsedilen anlatım tekniği aşağıdakilerden hangisir?

Peyami Safa Yalnızız romaninda —– tekniğinden yararlanır. Romanın kahramanı Samim, psikoloji kitapları okumaktadır. Fikirlerinin temelinde bazı felsefi kişiliklerin fikirleri de vardır. Bu fikirleri romanda çoğu zaman kendi hayalinde tekrar yorumlayarak esere yansıtır. Ve birçok yerde birçok yazarın adını da anarak bu tekniğini ustaca kullanır. Peyami Safa şu isimlerden yararlanmıştır: La Rochefocauld, Rousseau, J. Dewey, Eflatun, Nietzsche, Jung, Goethe, Konfüçyüs, Yahya Kemal, Fuzuli, Tevfik Fikret ve daha fazlası. Bu önemli isimler romana derinlik kazandırmıştır. Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

“Aslında yazar olmak istiyordum. Ama anlatacağım olaylardan sonra jeoloji mühendisi ve müteahhit oldum. Okuyucularım, hikâyemi anlatmaya başladım diye olayların sona erip arkada kaldığını da sanmasınlar. Hatırladıkça olayların içine daha çok giriyorum. Bu yüzden sizlerin de peşim sıra baba ve oğul olmanın sırlarına sürükleneceğinizi hissediyorum. 1985’te Beşiktaş’ın arkalarında, Ihlamur Kasrı’na yakın bir apartman dairesinde yaşıyorduk. Babamın Hayat adlı küçük bir eczanesi vardı. Eczane haftada bir sabaha kadar açık kalır, babam nöbet tutardı. Nöbetçi olduğu gecelerde babamın akşam yemeğini ben götürürdüm. Uzun boylu, ince, yakışıklı babam kasanın yanında yemeğini yerken ilaç kokusunu koklayarak dükkânda durmayı severdim. Otuz yıl sonra bugün, kırk beş yaşımda ahşap dolaplı eski eczanelerin kokusundan hâlâ hoşlanıyorum. Bu parçada aşağıdaki anlatıcı bakış açılarından hangisi kullanılmıştır?

(I) Edebiyatımızda roman, Tanzimat’la birlikte başlar. (II) İlk romanları çeviri yoluyla edebiyatımıza girmiştir. (III) Divan edebiyatı nazım şekli olan rubailer olay örgüsüne sahip olduğu için romana ihtiyaç duyulmamıştır. (IV) Tanzimat edebiyatında geleneksel hikaye etme (mesnevi, meddah vb.)  ve bunun yanında Avrupai tarza uygun yeni bir roman anlayışı getirilmiştir. (V) Romancılığımız; çeviri, taklit, örnek alma ve anlatım tekniği gibi yenilikleri yerli konulara uyarlamışlardır. Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisinde bilgi yanlışı yapılmıştır?

I. Sokaktaki ölümden kaçmıştım. Şimdi evdeki ölüme dayanamıyorum. Yatağa uzandım, düşünmeye başladım: Neredeki ölüm daha iyi? Sokakta ölmek daha güzel; gene de evde ölmek istiyorum. Babamın ölümü gibi aceleye gelsin istemiyorum. II. Turgut, kumar hazırlıklarını gözden geçirdi. Salonun ortasında bir yerde bir yaygı seriliyordu: çarşaf gibi bir şey. Metin, koltuğun arkasına başını dayamış uyuyordu. Tepedeki işık yakıldı; tavanda uyuyan sineklerin birkaçı kımıldadı. Beyaz örtünün üstünde bir süre tembelce dolaştılar. Bir pervane sırt üstü yere düştü. Adamlar örtünün çevresinde bağdaş kurup oturdular. Kadınlar oturdukları yerden onlara merakla bakıyorlar. III. Yılların verdiği hız ve alışkanlıkla günlük işleri yürütüyordu. Sabah uyanınca başlamak çok zor oluyordu. Gördüğü karışık rüyaların etkisinden sıyrılamıyordu bir süre. Çok erken uyandığı için, kendini toparlayacak kadar vakit buluyordu. Sonra, günün akışına kapılabilirse zamanı geçirmek için fazladan bir çaba göstermesi gerekmiyordu. Yukarıda verilen paragraflarda sırasıyla hangi bakış açıları kullanılmıştır?

Kızcağız, bu faciaya kendisi sebep olduğunu öğrenince çok üzüldü. Doğruca hanımının yanına koştu. Hanımefendi müthiş bir istırap içindeydi. Bu eve ne ümitler ne hayallerle gelmiş, netice ne olmuştu? Demek o,bu saadet yuvasına mutluluk yerine uğursuzluk getirmiş: kapının eşiğinden adımını atar atmaz ana oğul, kendi yüzünden birbirine girmişler. Bunları düşündükçe bir ıstırap tufanı, bir azap kasırgası içinde kalbi duracak gibi oluyordu. Biçare kız, birkaç saat içinde, aylar süren ağır bir hastalık geçirmiş gibi erimiş, süzülüvermişti; goncayı andıran yanakları, soluk, pörsük bir güle dönmüştü. Bu metinle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

I.   Olağanüstü olayların, olağanüstü kahramanlar aracılığıyla anlatıldığı, zaman ve mekanın belirsiz olduğu sözlü anlatım türüdür. II.  Geniş hacimli, genellikle birden fazla kişiyi ihtiva eden, uzun zaman dilimini içeren, uzun bir kurgusal edebiyat metindir. II.  Yaşanmış veya yaşanması mümkün olan olayların okuyucuya haz verecek şekilde anlatıldığı kısa edebi yazılardır. IV. Gerçek ya da tasarlanmış bir olayın, öğüt vermek amacıyla yer, zaman, kişi unsurlarıyla şiir biçiminde ortaya konmasıdır. Numaralı cümlelerde aşağıdaki edebi türlerin hangisinden söz edilmemiştir?

Toplum yaşamında birtakım olaylarla birbirine bağlanmış olan çeşitli insanların başlarından geçen maceraları bütün ayrıntılarıyla anlatan edebi eserdir. Olmuş ya da olabilir olayları yer, zaman ve kişilere bağlı olarak anlatır. Olaylar ana bir olay etrafında gelişir ve olay örgüsü geniştir. Kahramanları çoktur. Yukarıda bahsedilen edebi tür aşağıdakilerden hangisidir?