Halk Edebiyatında Emrah mahlasını kullanan birçok şair vardır: Ercişli, Erzurumlu, Ahıskalı, Ardanuçlu ve Kıraç Köylü Emrahlar… Özellikle iki büyük Halk şairinin, Erzurumlu Emrah ile Ercişli Emrah’ın şiirleri, türküleri; mahlaslarının aynı olmasından dolayı birbirine karıştırılmıştır. Ercişli Emrah, “Emrah ile Selvihan” isimli halk hikayesinin kahramanıdır. Hayatı hakkında bildiklerimiz hikâyede verilenlerle sınırlıdır. Bilinen şiirlerinin çoğu da hikâyede geçen […]
Halk Edebiyatında Emrah mahlasını kullanan birçok şair vardır: Ercişli, Erzurumlu, Ahıskalı, Ardanuçlu ve Kıraç Köylü Emrahlar…
Özellikle iki büyük Halk şairinin, Erzurumlu Emrah ile Ercişli Emrah’ın şiirleri, türküleri; mahlaslarının aynı olmasından dolayı birbirine karıştırılmıştır.
Ercişli Emrah, “Emrah ile Selvihan” isimli halk hikayesinin kahramanıdır. Hayatı hakkında bildiklerimiz hikâyede verilenlerle sınırlıdır. Bilinen şiirlerinin çoğu da hikâyede geçen şiirlerdir.
Ercişli Emrah, 17. yüzyılın ilk yarısında yaşamış olan Türk halk şairidir. Erciş kalesine bağlı bir Karakoyunlu Türkmen köyünde doğmuştur. Erciş kalesinin beyi Miroğlu’nun sazcısı Âşık Ahmet’in oğludur. Doğu Anadolu, İran ve Azerbaycan’ın batı kesimlerini gezerek gördüklerini ve aşkını arı bir Türkçe ile şiirlerine aktarmıştır.
Ercişli Emrah’ın gençlik dönemi, Osmanlı’yla İran ve Azerbaycan’da hüküm süren Safevi Türkmen devletinin bitmek bilmeyen savaşlarının devam ettiği 1600’lü yıllardır.
Ercişli Emrah, bir mezarlıkta uyurken rüyasında Erciş Kale Beyi Miroğlu Ahmet’in kızı Selvihan’ görür, pîr elinden bâde içerek kara sevdaya tutulur. Aynı bâdeyi Selvihan da içmiştir. İki genç birbirlerini pîrin sayesinde görür ve âşık olurlar. Şah Abbas, yakıp yıktığı kalelerdeki kızları, bu arada Selvihan’ı da esir edip Isfahan’a götürür, onunla evlenmek ister. Emrah, Selvihan’ı bulmak amacıyla sazı omuzunda yıllarca şehir-şehir, köy-köy dolaşır, şiirler söyler, sonunda sevdasına kavuşur
Ercişli Emrah’ın şiirlerinin çoğu koşma ve semâi biçimindedir. Az sayıda destanı da vardır. Aruz vezniyle yazılmış şiiri bulunmayan Ercişli Emrah’ın bütün şiirleri yalın ve sade bir üslupla söylenmiştir. Şiirlerinin pek çoğunda Selvihan’a duyduğu aşkı dile getirir. Dini tasavvufi şiiri yoktur.
Ercişli Emrah, herhangi bir sanat kaygısı gütmeyen, bölgesinin ağız özelliklerini yansıtan, sade bir dille şiirler söylemiştir. Bu şiirlerin pek çoğu günümüzde de türkü olarak söylenmekte, dilden dile dolaşmaktadır.
Ercişli Emrah, gerçekten yaşamış bir âşık mı yoksa hayalî bir halk hikâyesi kahramanı mı olduğu dahi tartışılan bir halk şairidir. O, Âşık Garip veya Kerem gibi sadece bir hikâye kahramanı değildir, hakkındaki bilgiler yetersiz olsa da gerçekten yaşamış güçlü bir ozandır.
Cahit Öztelli Ercişli Emrah üzerine ilk çalışmaları yapar ve Türk Folkloru Araştırmaları Yıllığı 1976, sayfa 161’de Ercişli Emrah’ın şiirlerini toplu olarak yayınlar.
Ercişli Emrah’ın sanatçı kişiliğini, şiirlerinin dil, üslup ve içerik bakımından özelliklerini yansıtan birkaç dörtlüğünü verelim:
Kapında yayılır koyunla kuzu
Yerin çiçeğisin göğün yıldızı
Emrah bir gedâdır sen beyin kızı
Söyle sırma tellim kimin yârisin
.
Yüz bin minnet ile bir bağ getirdim
Yemedim meyvesin el aldı gitti
Ağlar gözyaşımı Ceyhun eyledim
Çalkandı dünyayı sel aldı gitti
.
Nazlı yârin kem haberi gelipdir
Dostlar ağlar düşmanlarım gülüdür
Dediler ki dertli Emrah ölüpdür
Kimi kazma kürek bel aldı gitti
.
İtibar olmazmış yüze gülene
Canım kurban olsun kadir bilene
Kefen yetmez imiş garip ölene
Belki yarın çevresine sarılar
.
Birin bilir binin bilmez
Bu dünya kimseye kalmaz
Yar ismini desem olmaz
Düşer dillere dillere
.
Salındı bahçeye girdi
Çiçekler selama durdu
Mor menevşe boyun buyurduğu
Gül kızardı hicabından
.
Bir name geldi o nazlı yardan
Dolaşıp peşime gelmesin demiş
Ben de kendisine bir fayda yoktur
Beyhude narıma yanmasın demiş
.
Bir Yiğit gurbete varsa
Gör başına neler gelir
Sılası hatıra düşse
Yaş gözüne dolar gelir
.
Çıktım yücelere seyran eyledim
Yar ile gezdiğim yerler perişan
Gurbet ilde bir ah çektim ağlarım
Bir ben değil cümle alem perişan
.
Cumhuriyetin ilk yıllarında halk kültürünü ve edebiyatını araştırma çalışmaları hız kazanır. Başlangıçta Ercişli Emrah isimli bir şairin varlığından haberdar olmayan araştırmacılar Ercişli Emrah’ın birçok şiirini yakın bir zamanda yaşadığı için daha iyi bilinen Erzurumlu Emrah’a mal etmişlerdir.
Eflatun Cem Güney’in 1928 yılında yayımladığı 1950’de ikinci baskısını gerçekleştirdiği Erzurumlu Emrah ile ilgili eser, bu konudaki ilk kapsamlı araştırmadır. Bu kitapla birlikte Ercişli Emrah’ın birçok şiiri Erzurumlu Emrah’a mal edilmiştir.
Erzurumlu Emrah 19. yüzyılda yaşamıştır. Bu yüzyılda Âşık şiiri divan edebiyatı etkisine daha fazla girerek halktan ve halk zevkinden uzaklaşmaya başlamıştır. Eğitimli âşıklar, Âşık Ömer ve Gevheri etkisinde kalarak aruz ölçüsünü, divan şiirinin nazım şekillerini daha çok kullanmışlar, hece ölçüsüyle yazdıkları şiirlerde bile Arapça ve Farsça kelime ve tamlamalara yer vermişlerdir.
Erzurumlu Emrah da eğitimli bir kalem şairidir. Kalem şairleri medrese eğitimi almış, divan edebiyatını da bilen ve ondan etkilenen âşıklardır. Âşık Ömer, Gevheri, Dertli, Seyranî, Levni,, Bayburtlu Zihni, Erzurumlu Emrah başlıca kalem şairleridir.
Erzurumlu Âşık Emrah, 19. asır Türk Halk edebiyatının en önemli isimlerinden biridir. 1776 – 1861 yılları arasında yaşamıştır. Ası adı Emrullah’tır. Kısa süreli medrese eğitiminden sonra Trabzon, Sinop, Kastamonu, Sivas, Çankırı, Niğde… illerinde âşıklık yapmış ve ün kazanmıştır. Daha sonra Tokat’ın Niksar ilçesine yerleşmiş ve bu ilçede vefat etmiştir.
Emrah’ın ömrü gurbette geçmiştir. O, gittiği yerlerde şiirler söylemiş, âşıklarla karşılaşmış, çıraklar yetiştirmiştir. Tokatlı Nuri ve Tokatlı Gedaî, bu çırakların en önemlilerindendir.
Erzurumlu Emrah, gezdiği yerlerde büyük ilgi ve sevgiyle karşılanmış, kurduğu âşıklık kolu sayesinde sevilmiş ve şöhreti yayılmıştır. Erzurumlu Emrah, sanatı ve şiirleri taklit edilen, “Emrah Koşması” nı âşıklık geleneğine kazandıran, çağının usta âşıklarındandır
Hem Âşık tarzında hem de Divan şiiri tarzında şiirleri olan Erzurumlu Emrah, gerek ölçü ve şekil bakımından gerekse kavramlar, mecazlar, dil, üslup bakımından büyük ölçüde divan şiirinin etkisinde kalmıştır. 19. asır halk şairlerinden çoğunun kullandığı aruzlu ve heceli söyleyişleri Emrah da kullanmıştır. Ancak asıl güzel şiirleri, Halk şiiri estetiğini ve zevkini yansıtan, hece vezni ile yazılmış güzellemeleridir.
Nakşibendi tarikatına bağlı olduğu bilinen Erzurumlu Emrah’ın şiirleri incelendiğinde, kendine ait bir çizgisi olduğu, tasavvufi konulara, hatta bazı toplumsal sorunlara yer verdiği, hem halk şiirinin hem de divan şiirinin kavramlar dünyasını çok iyi bildiği ve bunu şiirlerinde ustalıkla kullandığı görülür. Ancak Fuat Köprülü, Emrah’ın bu tarz şiirlerini dil bakımından kusurlu ve başarısız bulur. Emrah’ın divanını inceleyen Fuat Köprülü: “Bunlar nazım tekniği bakımından tamamen sakat, dil bakımından klasik şairleri güldürecek kadar kusurlu gayet acemice yapılmış kaba taklitlerdir.” der. Fuat Köprülü “Türk Saz Şairleri” isimli antolojisinde birkaç yerde Erzurumlu Emrah’ın adını zikrettiği halde şiirlerine yer vermez. Halbuki bu kitapta Emrah’ın çırakları Tokatlı Nuri ve Gedai’nin şiirlerine önemli bir yer ayırır. Bu durum bence Erzurumlu Emrah’ı önemsiz bir şair olarak görmesinden değil unutulmuş olmakla açıklanabilir.
Emrah’ın bir Divanı vardır. Bu kitaptaki şiirlerin bir kısmı halk şiiri tarzında bir kısmı ise Divan şiiri etkisindedir. Şairin dil ve üslup özelliklerini yakından tanımamıza ve Ercişli Emrah ile aralarındaki dil ve üslup farkını görmemize yardım edecek birkaç dörtlük verelim.
Önce Âşık tarzı, halk edebiyatı nazım şekilleri ve divan edebiyatı kelime kadrosuyla yazılmış şiirler:
Mürşitsiz Kâmilden eş’ar umulmaz
Dervişin aslından haber sorulmaz
Saz ü sözle asla şairlik olmaz
Onda birkaç türlü hüner olmalı
.
Bu derde düşeli gülemem bir dem
Çektiğim cefayı çekmesin âdem
Aşk elinden olsam seyyah-ı âlem
Hemen göz göz olup yol ağlar bana
.
İki yakan bir araya gelmesin
Seni gören hiç merhamet kılmasın
Daim ağlamaktan yüzün gülmesin
Garip Mansur gibi dara düşesin
.
Felek çakmağını üstüme çaktı
Beni bir onulmaz derde bıraktı
Vücudum şehrini odlara yaktı
Yandım ateşine su Leyli Leyli
.
Bâd-ı sabâ selâm eyle o yâre
Mübarek hatırı hoş mudur nedir
Nideyim yitirdim bulamam çare
Mestan elâ gözler yaş mıdır nedir
.
Gündüz şeriatın icrasındayım
Gece hakikatin sevdâsındayım
Sanki iki deryâ ortasındayım
Ne gündüzüm belli ne gecem belli
.
Hileye yüz tuttu asırda insan
Mürüvver merhamet hürmet kalmadı
Fisk ile âlude oldu abidan
Cihanda bir temiz tiynet kalmadı
.
Dedim dilber Emrah aklını aldın
Dedi şu cihanda beni mi buldun
Dedim dilber niçin sararıp soldun
Dedi çekdiceğim dil yarasıdır
.
Sun sâkî lâ’linden teşne dillere
Mey veren kandırır mestânesini
Al kâseyi sunam nazik ellere
Dolaştırır muhabbet peymânesini
.
Bir gün bile dost bağına girmedim
El uzatıp gonca gülün dermedim
Dünya güzeline gönül vermedim
Benim sadâkatli yârim var deyû
.
Her nâre kendini yakmaz gönlümüz
Su gibi her yana akmaz gönlümüz
Dünya güzel olsa bakmaz gönlümüz
Bir perî-peykerin divanesidir
.
Felek kemendini eyledi çengel
Yâre varam diyom koymuyor engel
Ölürsem sevdiğim üstüme sen gel
Çeşmim yaşı ile yu Leyli Leyli
.
Erzurumlu Emrah’ın Divan edebiyatı üslubuyla, nazım şekilleri ve kelime kadrosuyla yazdığı şiirlerinden birkaç örnek verelim:
Ey gelen bu âşık-ı dildade kabristanına
Oku birkaç Fatiha bahşet o zatın canına
.
Nev bahar oldu yine sahrayı aşk abad olur
Mürg-i dil dağ-ı debistandan çıkar azad olur
.
Gel meclise sofiya iyi hele bir dinle bu sazı
Fehmet ki bu sazın nedir Allah’a niyazı
Hak hak çağırır telleri burdukça kulağın
Arif olan anlar bu rumuzatı bu razı
.
Dün gice gûş eylemiş ol gonce-fem güftârumı
Dimiş Emrâhî bu bezmün bülbül-i gûyasıdır
.
Gülzâra girüp bir gül-i ruhsâr içün Emrâh
Murg-i dili bülbül gibi efgâna düşürdüm
.
Rah-ı hakikatte âşık olanlar
Ders-i mantık içre ezber olmalı
Bezm-i sühendâne layık olanlar
Nutku kimya gibi cevher olmalı
.
Cahit Öztelli 1976 yayınladığı “Sahte Şöhret Bir Ozan Erzurumlu Emrah” isimli, makale uzunluğundaki küçük kitabında Erzurumlu Emrah için çok sert yargılarda bulunur:
“Başka ozanların şiirleriyle ölümünden sonra büyük bir üne kavuşan kişi Erzurumlu Emrah’tır.”
“Gördüm ki Emrah’ı birinci sınıf ozanlar arasına sokan şiirlerin hiçbiri onun değildir.” der.
Cahit Öztelli Eflatun Cem Güney’in Erzurumlu Emrah’a mal ettiği bazı şiirlerin gerçekte Ercişli Emrah’a, Tokatlı Nuri’ye veya Gevheri’ye ait olduğunu ileri sürer ve bir ölçüt ortaya koyar:
“Açık ve pürüzsüz ifadeli şiirler Ercişli Emrah’a aittir. Muğlak ifadeli ve tasavvufa kaçan şiirler ise Erzurumluya aittir. Sade anlatımlı şiirler Erzurumlu Emrah’ın değildir.” der.
Fuat Köprülü ve Cahit Öztelli’nin olumsuz görüşleri olsa da Erzurumlu Emrah, çok yönlü, çok renkli bir âşıktır. Kendinden sonraki pek çok aşığı etkilemiş, 19. asır Türk Halk edebiyatının, Türk şiirinin en önemli isimlerinden biridir.
Erzurumlu Emrah’a mal edilen ancak Emrah ile Selvihan Hikayesi’nde geçtiği için gerçekte Ercişli Emrah’a ait olan birkaç şiiri örneklendirelim:
Şu karşıki karlı dağlar
Paâe pâre duman şimdi
Sevişmesi bir hoş ammâ
Ayrılması yaman şimdi
.
Bir seher uğradım göl kenarına
Sunan beni gördü yüzmeye durdu
Çalındı çırpındı çıktı kenara
Elâ gözlerini süzmeye durdu
.
Tutam yar elinden tutam
Çıkam dağlara dağlara
Olam bir yaralı bülbül
İnem bağlara bağlara
.
Bugün ben bir güzel gördüm
Bakar cennet sarayından
Kamaştı gözümün nuru
Onun hüsnü cemalinden
.
Seherde uğradım ben bir güzele
Dedim sarhoş musun söyledi yoh yoh
Ağ elleri boğum boğum kınalı
Dedim bayram mıdır söyledi yoh yoh
.
Dedim ala nedir dedi gözümdür
Dedim şeker nedir dedi sözümdür
Dedim alma nedir dedi yüzümdür
Dedim öpeyim mi söyledi yoh yoh
Erzurumlu Emrah ile Ercişli Emrah’ın şiirlerinden verdiğimiz örnekler, dil, biçim, söyleyiş açısından incelendiğinde her iki şair arasında şu farklılıklar belirginleşir:
1. Erzurumlu Emrah’ın şiirlerinde divan şiirinin etkisi görülür. Şiirleri Arapça ve Farsça asıllı kelimelerle, tamlamalarla doludur Ercişli Emrah’ın şiirleri ise Karacaoğlan tarzı güzellemelerdir. Sade, yalın bir halk Türkçesi vardır.
2. Erzurumlu Emrah, hece ölçüsüyle koşma, semai, destan gibi halk şiiri türlerinin yanı sıra, aruz ölçüsüyle divan, kalenderi, semai, gazel gibi türlerle de yazmış, beyit veya dörtlük nazım birimini kullanmış bir kalem şairidir. Ercişli Emrah ise aruzu bilmez, tüm şiirlerini koşma ve semai türünde, hece ölçüsüyle ve dörtlüklerle söylemiştir.
3. Ercişli Emrah, bâdeli bir âşıktır. Erzurumlu bâde içmemiştir.
4. Ercişli, din, tasavvuf, ezel, ebed, varlık, yokluk, dünya, ahiret gibi kavramlarla hiç ilgilenmemiş tümüyle lirik güzellemeler söylemiştir. Erzurumlu Emrah ise dinî ve tasavvufî konulara, toplumsal sorunlara sıkça yer vermiştir.
KAYNAKLAR:
Fuad KÖPRÜLÜ,” Türk SazŞairleri”,1962 (4 Cilt)
Cahit ÖZTELLİ, “Sahte Şöhret Bir Ozan Erzurumlu Emrah” 1976
Cahit ÖZTELLİ, “Ercişli Emrah’ın Şiirleri”, Türk Folkloru Araştırmaları Yıllığı 1976, sayfa 161
İshak AKDEMİR, “Erzurumlu Emrah’ın Hayatı ve Eserleri”, Yüksek Lisans Tezi
Rıza Talha ÖZTÜRK, Erzurumlu Emrah Divanı’nda Divan Edebiyatı Etkileri ve Tasavvuf, Yüksek Lisans Tezi
RECAİ KAPUSUZOĞLU