Şükran Derya
Şükran  Derya
silazbn@gmail.com
Sezgi
  • 1
  • 249
  • 02 Mart 2023 Perşembe
  • 1 Yıldız2 Yıldız3 Yıldız4 Yıldız5 Yıldız
    1 Kişi oy verdi
    Ortalama puan: 5,00.
    Bu yazıya oy vermek ister misiniz?
    Loading...
  • +
  • -

Bugünkü yazımda sizlere, yaşamımızda bazlarının ara sıra , bazılarımızın da sıkça kullandığı bir olgudan , bir kavramdan söz etmek istiyorum “sezgi”. Bu çalışmamın sizlerin yaşamında da olumlu yansımalar yaratacağı inancındayım. Çalışmamda , kendi sezgisel gücümü de kullanarak, birbirinden farklı kaynaklardan faydalandım. SEZGİ ( Osmanlıca-Tahaddüs, Fransızca ve İngilizce-Intuition, Almanca-Anschauung, İtalyanca-Intuizione) nin en genel tanımı şöyledir: “ […]

Bugünkü yazımda sizlere, yaşamımızda bazlarının ara sıra , bazılarımızın da sıkça kullandığı bir olgudan , bir kavramdan söz etmek istiyorum “sezgi”. Bu çalışmamın sizlerin yaşamında da olumlu yansımalar yaratacağı inancındayım. Çalışmamda , kendi sezgisel gücümü de kullanarak, birbirinden farklı kaynaklardan faydalandım.

SEZGİ ( Osmanlıca-Tahaddüs, Fransızca ve İngilizce-Intuition, Almanca-Anschauung, İtalyanca-Intuizione) nin en genel tanımı şöyledir:

“ Hiçbir aracı gerektirmeden doğrudan doğruya elde edilen bilgi…”

Sezgi, gerçeği doğrudan doğruya kavrama veya gizemsel bir bilme yeteneği değildir. Bilme, deneyden yansıyan düşünmeyle, kimi yerde yavaş yavaş, kimi yerde de birdenbire gerçekleşir.

İşte, deney ve düşünmenin belli bir birikimi sonunda, birdenbire gerçekleşen bilmeye SEZGİ denir.

Sezgi, içgüdü ve anlama gücünün birleşimidir, gerçeği birden kavramada içgüdüden yararlanır, anlama gücü de, uyku halinde olan bilinci uyandırır ve onu tutkularından kurtarır. O zaman, SEZGİ yi, kendi bilincine varmış içgüdü olarak da tanımlayabiliriz.

Bilim, zekanın ürünüdür. Zeka, işe yararlılık yeteneğidir ve bu bakımdan sadece maddeye dönüktür. Madenin kendiliğini, eş deyişle mutlak gerçeği kavrayamaz. Maddesel doğa, zekanın durgunluğuna paralel olarak durgundur ve zekanın kendisini kavramasına yatkındır. Oysa asıl doğa, sürekli olarak akmakta olan ruhsal doğadır. Bu ise, tek kelime ile YAŞAM dır.

Yaşam, her an yeni nitelikler meydana getiren yaşam atılımlarıyla akıp gitmektedir. Bu atılımları, yaratı cı güç sağlar. Öyleyse düşüncenin kendisini bu akışın içinde hissetmesi, bu akışla birlikte yaşaması gerekir ki onu SEZEBİLSİN.

Bilgi, 2 türlüdür, bilimsel ve sezgisel. Mutlak bilgi, ancak SEZGİSEL bilgiyle elde edilebilir.

İçgüdü

Sezgisel bilgi, bilimsel bilgi gibi zekanın işi değil, İÇGÜDÜ nün işidir.

“İçgüdüyü söyletebilseydik, hayatın bütün sırlarını çözebilirdik”

SEZGİ, dışsallığa yönelmiş bir içgüdüdür.

Felsefi anlamda SEZGİ, bir tür açılma, doğrudan doğruya keşfedilme ve dolaysız, aracısız birdenbire kavranma anlamında kullanılmaktadır. Buna göre, varlıkları bize oldukları gibi veren bilgi, SEZGİ dir. Kendi bilincine varmış iç güdüler , sezgi olarak değerlendirilir ve bu kavram FELSEFE nin merkezine oturtulur.

SEZGİ, insanın yöneldiği nesne boyunca devinen, sürekli bir akış içinde olan, diriliği bulunan, süreç niteliği taşır. SEZGİ nin en önemli özelliği süreyi kavramasıdır. İnsanın gerçeği bilmesi SEZGİ nin gücüne bağlıdır. SEZGİ nin bir yetenek olarak ortaya çıkması kolay değildir. Kişinin, kendi iç evrenine dönebilmesini, kendi “temel ben” inin varlık alanına girebilmesini gerektirir. Bunun için gösterilecek çaba, aslında, güçlü bir “İÇE DÖNÜŞ” eylemidir ve doğal eğilimlerin akışına karşıt zor bir çabadır.

Sezginin güçlülüğü,

Yaşam, mantık ilkeleri ile ilerleyemez, kimi sürelerde yanılmalara düşer, sapar. Buna karşın evrensel bir nitelik taşıyan yaşam atılımı kendi doğrultusunda gider, değişik bölümlere ayrılarak gelişir. İşte bilgi kuramı ile yaşam kuramı arasındaki varlık bağdaşımını sağlayan ilkeyi bilmek SEZGİ nin işidir. SEZGİ nin güçlülüğü, derinliği bu bağlantıyı kavramasıyla orantılıdır.

Bir filozof şöyle der: “ mantıkla kanıtlanır, sezgi ile keşfedilir “ ve şöyle devam eder: “ Bize görmeyi öğreten yetenek SEZGİ dir, o olmadan geometri tıpkı gramerde çok başarılı olan ama düşüncesi olmayan bir yazar gibidir “. Bir başka filozof a göre ise, matematiksel aksiyomlar doğrudan doğruya SEZGİ yoluyla kavranabilirler. Matematiksel önsellikler SEZGİ yoluyla kavranırlar ve bu nedenle de bu durum, matematiğin üstünlüğünü gösterir.

Değerli dostlarım, konu gerçekte, kendisi ile ilgili yazılmış ve daha da üzerine yazılacak yüzlerce kitaplar ve makaleler kadar derinliği olan önemli bir konu olduğu için, sizlere sadece belleğinizde yer tutabilecek kadar SEZGİ yi anlatmaya çalıştım. Dilerim ki, sadece mantıksal dürtüleri değil, ruhumuza gelen görünmeyen dürtüleri de algılayabilen SEZGİ gücünü de kazanalım ki, yaşamın akışı içerisinde yaşayabilelim.

Hoşça kalın….

Kaynak: http://tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02565.pdf

Sosyal Medyada Paylaşın:

1 Yorum

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM