Mina Urgan Bir Dinozorun Anıları
  • Facebook
  • Twitter
  • 21 Mart 2023
  • 1
  • 261
  • 1 Yıldız2 Yıldız3 Yıldız4 Yıldız5 Yıldız
    3 Kişi oy verdi
    Ortalama puan: 5,00.
    Bu yazıya oy vermek ister misiniz?
    Loading...
  • +
  • -
Abone Ol 

Mina Urgan Bir Dinozorun Anıları

Bugün sizlere ortaokuldayken okuyup çok beğendiğim lakin, 30 yaşından sonra tekrar okuma ihtiyacı hissettiğim bir kitaptan bahsedeceğim. Bir Dinozorun Anıları. Dinozor mu? Ne dinozoru, çınar, hatta muhabbet kuşu! Bu kitabı iki kez okudum çünkü ilk okuduğumda siyasal ve yakın tarih bilgim pek iyi değildi ve hep eksik hissetmiştim. Tekrar okuduğumda iyi ki dedim ve herkes […]

Bugün sizlere ortaokuldayken okuyup çok beğendiğim lakin, 30 yaşından sonra tekrar okuma ihtiyacı hissettiğim bir kitaptan bahsedeceğim. Bir Dinozorun Anıları.

Dinozor mu? Ne dinozoru, çınar, hatta muhabbet kuşu!

Bu kitabı iki kez okudum çünkü ilk okuduğumda siyasal ve yakın tarih bilgim pek iyi değildi ve hep eksik hissetmiştim. Tekrar okuduğumda iyi ki dedim ve herkes okumalı diyerek her platformda tavsiye ettim. Hoş Mina Urgan “Çok satıldığına göre kötü bir kitap yazmışım” demiş ama, ben iyimser konuşarak bu güzelliğin bu kadar satılmasının sebebinin kitap okumayan kişilerin bile alıp okuduğunu düşünüyorum. Bu arada Mina Urgan kendisi çok sağlam bir dil profesörü iken diğer çeviri eserlerinin talep görmeyip de anılarının çok fazla satmasından memnun değil.

Mina Urgan

“Mina, Mina senin sonun bir gün ip olacak” 

demiş Necip Fazıl ve o anıyla birlikte soyismi Urgan olmuş.

İngiliz edebiyatı profesörü, yazar, çevirmen. Bilmediği konular hakkında bile konuşmayı çok seven, az biraz şımarık, dünyalar tatlısı. Kendisini olduğu gibi kabul eder, kendisinden yana hiçbir rahatsızlığı yok, yer yer burnu havada, bunun da farkında ve bu tavrıyla kendisini daha da etrafındakilere hayran bırakan kadın.

1 mayıs 1915- 15 Haziran 2000 arasında yaşamına sığdırdığı güzelliklerin bir kısmını bizlere yaşatan ve bu kadarıyla bile bir keşke dedirten usta.

Düşünsenize çocukluğunda Mustafa Kemal ile vals yapmış, Büyükada’da sürgünde bulunan ve balık tutmakta olan Troçki’nin teknesine kadar yüzmüş, Sait Faik ile Rakı içmiş, Ahmet Haşim ile küçükken yakın bir ilişki kurmuş, Yahya Kemal Beyatlı’ nın karakterinden tiksinmiş, Yaşar Kemal’le Paris’de kâh o yana, kâh bu yana gezmiş, Selahaddin Eyüboğlu ile İngilizceden kitap çevirmiş, Halide Edip’in üniversitede asistanlığını yapmış, Mehmet Ali Aybar ile aynı davaya baş koymuş, küçük bir çayhanede neyini üflemekte olan Tevfik’e rastlamış ve onunla konuşma şerefine nail olmuş, Aziz Nesin ile güzel bir arkadaşlık paylaşmış, Behice Boran ile yarım yüzyıla yakın bir dostluk bağı kurmuş, aile dostları olan Nazım Hikmet’i de küçükken birkaç defa görmüş, Necip Fazıl ile arası şair dine dönmeden önce sıkı fıkı olmuş, Cevat Şakir, Abidin Dino, Orhan Veli ve daha birçok insanla hayatının büyük çoğunluğunda bir arada bulunmuş. 

Üvey babası Fatih Rıfkı Atay, eşi Cahit Irgat’tır. 

Dev kadın: Tam bir edebiyat antolojisi

Siyasi görüşlerinde daima duygusal yaklaşımları ağrı basar. Sanırım Shakespear’in trajedyalarına bağlıyoruz bunu. Ama kendisi bir siyaset bilimci değil de edebiyatçı olduğu için politik duruşunun şekillenmesinde mantıksal değil de duygusal davranmasını hiç yadırgamadım. 

Bir Dinozorun Anıları Kitap Yorumu

İnsan yavrusu hayatında nelere sahip olmalıdır, nasıl modern bir birey olmalıdır? Kendimizle barışık olmamızın sırları nelerdir? Bunların hepsine cevap bulabileceğimiz mükemmel bir otobiyografi.

Bir öğretmen olarak insanların düz ve fabrika ürünlerine benzercesine tek tip olmamaları konusunda çokça düşünmüş ve nasıl bunu aşabiliriz sorusunu çokça kendime sormuşumdur. İnsanlar çelişkilere sahip olmalı ve bu çekişlileri çözmeye çalışarak ilerlemelidir. Ne demişler çatışma olmadan ilerleme olmuyor. Çözülmeye çalışılan her problem her çelişki sonucunda tam anlamıyla insan olmaya biraz daha yaklaşır ve birlikte yaşadığımız kocaman dünyayı nasıl daha iyi bir hale getireceğimiz konusunda birlik olabiliriz.

Bu kitapta da Mina Urgan bu problemlere yer veriyor bence. Mücadele ile geçen yaşamını anlatırken özeleştiriden de kendisini övmekten de hiç çekinmiyor. Burjuva bir aileden gelmesine rağmen uğrunda mücadele ettiği değerleri nefes aldığı sürece asla bırakmadığını gururla anlatıyor bizlere. Hangi görüşte olursa olsun insanlarda ortak bir özellik olan güç ve iktidar kaygısının ağır bastığını anlatırken, güce sahip olan insanların nasıl değiştiğini ve kendisinin de bu gücü aldığında belki değişebileceğini söyleyecek kadar dürüstçe anlatıyor kitabında.

Bir dinozorun anıları

Mina Urgan Bir Dinozorun Anıları kitabında ilk olarak orta yaş sonrasından, sonra çocukluğundan ve gençliğinden bahsediyor. Alışılmış otobiyografiler gibi değil ama okurken akıp gittiğiniz için hiç göze batmıyor bu sıralama. Yer yer oldukça eğlenceli anılarına yer vermekle birlikte bazen de can sıkan değerlendirmelerde bulunuyor. Özellikle cumhuriyet tarihini farklı bir bakış açısıyla ele alıyor. Onun gözünden cumhuriyetin kuruluşunu izliyorsunuz.

Tanışma imkanı bulamayacağımız insanları, görme ihtimalimizin bile olmayacağı yerleri görüyoruz onun gözünden. O yılların “sol” olarak kendilerini nasıl tarif ettiklerini anlıyoruz, siyasi görüşlerini nasıl oluşturduğunu anlıyoruz.

Pek çok okur kitapta ayrıldığı eşinden ve oğlundan yeterince bahsetmediği konusunda eleştirmiş Mina Hanım’ı. Ben bu konuda eleştirmeyeceğim, eminim kendince haklı sebepleri vardır. Özel hayatlarının sınırlarını ve sırlarını kendi özgürlüğünde tattırmış bizlere. Bu da zaten şanına yakışır bir tavır. Ayrı bir eleştiri de yer yer kendini belli eden kibir ve çok bilmişliğe karşı yapılıyor. Ancak bu durum onu küçültmüyor zira kendisini de bu konuda zaman zaman eleştirmiş. Keşke hepimiz hatalarımızı onun gibi görebilsek ve kendimizi hatalarımızla sevmeyi öğrenebilsek değil mi?

Kitap bittikten sonra hiç yaşamadığım bir dönemin özlemini duydum. Keşkelerle dolu iyi ki ler döküldü içimde, iyi ki böyle bir anı kitabı hazırlamışsın bize dedim çokça. Kültürü, sanatı, aydın olmanın ne olduğunu tattım. 1930 senesinin aydınlığında ışıldadı kalbim, düşündükçe göz yaşlarımı tutamayacak duruma geldim ve yine iyi ki Mustafa Kemal dedim.

Yine kelimelerin yetmeyeceği yerde yazımı güzel bir alıntıyla bitirmek istiyor, okuyanların yorumlarını bekliyor okumayanların bir an önce kitabı okumasını diliyorum.

Sevgiler

“Şimdi sırası gelmişken Kemalist, hem de sapına kadar Kemalist olduğumu açık seçik söylemek isterim. Mustafa Kemal benimle dans etti, on bir yaşında bir çocuğa bir çocuğa insan muamelesi yaptığı için değil; eğer Mustafa Kemal olmasaydı, ben “ben” olamayacağım için kemalistim. Eğitim görmüş, seksenini geçmiş bir kadının bu memlekette Kemalizme inanmaması tamamiyle anormal olurdu. O sırada küçüktüm ama, tramvaylarda erkeklerin oturduğu bölümü kadınların oturdukları bölümden ayıran perdeyi çok iyi anımsıyorum. Mustafa Kemal o perdeyi de, kadınları toplum yaşamından dışlayan perdeyi de, kadınları toplum yaşamından dışlayan perdeyi de yırttı o güzel elleri ile. kadınların her açıdan erkeklerle eşit olduklarını savundu. işte bu yüzdendir ki, cumhuriyet ilan edildiğinde yedi sekiz yaşlarında olan, onun yaptıklarını kendi gözleri ile gören bir kadının Mustafa Kemal‘den yana olmamasının yolu yoktur.”

Aynur KESKİN

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

1 Yorum

  1. Bir Dinozorun Anıları’nı yıllar önce okumuştum. Yazıda keyif veren şey ise bana verdiği farklı bakış açısı. yorumunuz çok kuvvetli tekrar yaşadım ve göremediğim noktaların üzerinden tekrar geçmiş oldum. Bence siz kitap yorumu yazmayı bırakmayın ve belki ileride sizin kitabınızın yorumunu okuyor olurum

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM