Efsane Nedir? Efsane Özellikleri Nelerdir?
Abone Ol 

Efsane Nedir? Efsane Özellikleri Nelerdir?

Türk Halk Edebiyatında Efsane Halk biliminin bir bilim dalı olmasından önce, anonim halk edebiyatı nesir türlerinden birini ifade eden “efsane” teriminin yerine Osmanlı dönemi kültür ortamlarında; “kıssa”,”hikâyet” ya da “rivayet” kelimelerinin kullanıldığı belirtmiştir. Türkiye Türkçesinde kullanılmakta olduğumuz “efsane” terimi dilimize Farsçadan geçmiştir. Farsça sözlükte efsane kelimesinin karşılığı: “Masal, hikâye ve öykü”dür. Arapçada efsane kelimesi “esâtir veya […]

Türk Halk Edebiyatında Efsane

Halk biliminin bir bilim dalı olmasından önce, anonim halk edebiyatı nesir türlerinden birini ifade eden “efsane” teriminin yerine Osmanlı dönemi kültür ortamlarında; “kıssa”,”hikâyet” ya da “rivayet” kelimelerinin kullanıldığı belirtmiştir.

Türkiye Türkçesinde kullanılmakta olduğumuz “efsane” terimi dilimize Farsçadan geçmiştir. Farsça sözlükte efsane kelimesinin karşılığı: “Masal, hikâye ve öykü”dür. Arapçada efsane kelimesi “esâtir veya ustûre” terimiyle karşılanmaktadır. “İngilizcede “legend”, Almancada “sage”, Fransızcada “légende”, İtalyanca ‘leggende’, İspanyolca ‘leyenda” efsane karşılığında kullanılan terimlerdir.

Kişi, yer ve olayları konu alan, inandırıcılık özelliğine sahip, çoğu zaman olağanüstülüklere yer veren, belirli bir üsluba ve şekle bağlı olmayan, kaynaklarını genellikle geçmişin derinliklerinden alan kısa, sade, kulaktan kulağa aktarılan anonim anlatılardır. 

Her toplum bazı olayları açıklamak ya da fikir öne sürmek için bazı hikayeler oluşturur.  Bu hikayelerin kim tarafından ne zaman ortaya atıldığı belli olmasa da bu anlatılanlar toplum tarafından benimsenir ve çağlar boyunca anlatılarak gelecek kuşaklara aktarılır ve efsaneler oluşur.

Efsanelerin Özellikleri:

  • Anonim halk edebiyatı ürünüdür.
  • Efsaneler sözlü olarak doğmuş ve yüzlerce yıl ağızdan ağıza anlatılarak günümüze kadar ulaşmıştır.
  • Efsanelerin kaynağı kutsal olaylar, olağanüstü özellikler taşıyan insanlar ve tarihin derinliklerinde adı geçen yerlerdir.
  • Anlatılanların kimin tarafından söylendiği belli olmadığından anonimdir.  
  • Özel bir anlatıcısı yoktur.
  • Efsanelerin konuları, bir kişiye, bir olaya ya da bir yere dayandırılır.
  • Toplumun yaşam biçimini, hayata bakış açısını ve inanışlarını barındırır.
  • Milli özellikler gösterir.
  • Efsanelerde anlatılanların bir ölçüde de olsa inandırıcılık özelliği vardır.
  • Efsanelerde çoğunlukla olağanüstülük ağır basar.
  • Belli şekilleri yokturbir üslup ve biçime bağlı kalmazlarkonuşma diliyle anlatılırlar.
  • Efsanelerin kısa ve yalın anlatımları vardır.
  • Efsaneler genellikle bir inanç üzerine kurulu olduğundan çoğunlukla olağanüstü özellik taşır.
  • Araştırmacılar ilk dönemlerde çıkan ve insanların büyük bir oranda inandığı mitlerin yerini zamanla efsanelerin aldığını söylemektedir.

Efsanelerin Toplumsal İşlevi

  • Gelenek görenekleri korur.
  • Efsaneler topluma yön verir, onlara iyi olmayı, nelerin yapılıp nelerin yapılmayacağını telkin eder.
  • Teşekkül ettikleri yere mana kazandırır.  
  • Koruyucu ve tedavi edici rolü vardır.

Konularına Göre Efsaneler

✔ Yaratılış ve dünyanın sonu

✔ Tarih ve medeniyet tarihi

✔ Doğaüstü varlıklar ve güçlerin anlatıldığı efsaneler

✔ Dini efsaneler

Efsanelerde Motif

 Efsanelerde en yaygın motif “taş kesilme” motifidir. Taş kesilme çeşitli sebeplerden kaynaklanabilir. Beddualar nedeniyle lanetlenen kişiyi yılan sokar veya o kişi taş kesilir. Taş kesilme bazen ceza bazen mükafattır. Eğer çok zor durumda kalınırsa dua ederek ” Beni taş eyle ya da kuş” denilerek mükafatlandırma olarak kullanıldığı görülmektedir.   

Efsane ve Mit Karşılaştırması:

  • Mitolojik anlatmalar, çok eski zamanlarda, tarihin derinliklerinde oluşmuşlardır; efsaneler ise daha yeni zamanlarda meydana gelmiştir. 
  • Efsaneler, mitolojiden daha gerçekçidirler.  
  • Mitlerde hayale, fanteziye bağlılık güçlüdür; efsanelerde ise gerçekle olan bağ kuvvetlidir.
  • Mitlerin fetişler, totemler çok görülmesine karşılık, efsanelerde pek fazla görülmezler.  
  • Mitlerde tanrı ve yarı tanrılar vardır; efsanelerin kahramanları ise tarihi şahıslardır.
  • Mitlerde de efsanelerde de fantastik, hayali unsurlar fazladır.
  • Efsanede de mitlerde de “olağanüstülük” vardır.

Efsane ve Destan Karşılaştırması:

  • Destanların oluşabilmesi için çok uzun bir zaman gerekir; ancak efsaneler için böyle bir durum söz konusu değildir.
  • Efsanelerin varyantları başka milletlerde olabilir; ancak destanlar milli oldukları için benzerlikler yoktur.
  • Destanların hepsi belli bir tarihi olayı işlerler. Bu durum efsanelerin tamamında görülmez.
  • Efsanelerde, sessiz, sakin, itaatkâr derviş tipi; destanlarda, kahraman, savaşçı tipi vardır.
  • Efsane ile destanda anlatılan olayların gerçeklik payı vardır; ancak destanlarda anlatılan olayları tarih kitaplarında bulabilmemize karşılık, bunu efsane için her zaman söyleyemeyiz.
  • Her iki türün mekanı yaşadığımız dünyadır; ancak efsanelerdeki olaylar yakın bir zamanda gerçekleşmiştir.
  • İkisi de olağanüstü olay ve kahramanlara yer verir.
  • Her iki türde de olaylar, günümüz dünyasında, günümüzün coğrafyasında meydana gelir.  
  • Her iki türün anlatmaları gerçeğe yakın olarak kabul edilir.

Efsane ve Masal Karşılaştırması:

  • Efsane, çoğunlukla gerçek olarak kabul edildiği halde; masal, hayal ürünü olarak kabul edilir.
  • Efsaneler yakın geçmişi temsil ederken, masallarda belirli bir zaman yoktur.
  • Efsanelerde olayın geçtiği yer açık şekilde verilirken; masallarda bu açıklık yoktur.
  • Efsanelerde derinlik vardır; masallar, yalın ve soyuttur.
  • Efsane, olayın nedenini irdeleyip açıklar; masalda, olayın nedeni önemli değildir.
  • Efsane inandırıcı bir özellik taşır, masalın inandırıcı bir özellik taşıması gerekmez.
  • Efsanelerde kutsallık görülür; masallarda bu özellik görülmez.
  • Efsanelerde kahramanlar özenle seçilir ve toplumca benimsenir; masallarda ise sadece iyi ve kötü güçler vardır.
  • Bazı efsaneler yaşandığı varsayılan herhangi bir olay sonucu kalmış kalıntılar üzerine anlatılır, masallar için bu durum söz konusu değildir.
  • Bazı efsaneler acıklı bir sonla biter. Bu efsanelerde topluma verilen bir ders söz konusudur; masallar ise daima mutlu bir sonla biter.
  • Her iki tür de anonim olup anlatıcıları belli değildir.
  • Her iki anlatımda da kahramanlar olağanüstü özellikler gösterir.
  • Her iki anlatım da insanın hayal gücünden çıkmıştır.  
  • Pek çok motif ortaktır.
  • Her iki tür de genelde nesir biçimindedir.
  • Her iki tür de insanın hayal bile edemeyeceği her konuyu işleyebilir.

Ünlü Türk Efsaneleri:

 -Uygur Efsanesi

 -Göktürk efsanesi 

-Altay Yılan Dağı Efsanesi 

-Karacadağ Efsanesi 

-Pamukkale Efsanesi

 -Karacaoğlan Efsanesi

 -Tufan Efsanesi 

-Yaratılış Efsaneleri 

-Leyla ile Mecnun Efsanesi 

-Kerem ile Aslı Efsanesi 

-Kız Kulesi Efsanesi

 -Balıkesir Efsanesi

 -Sarıkız Efsanesi

 -Ay Atam Efsanesi

 -Ferhat ile Şirin Efsanesi

Efsane Örnekleri

Ayı Nasıl Ayı Oldu?

Herkesin yardımına koşan erenlerden olan Hızır bir gün bir adama gidiyor ve elindeki yünlerden birazını kendisine
vermesini istiyor. Elinde yeterince yün olup da vermek istemezse kızacağını söylüyor. Adam elinde çok miktarda yün olduğu halde yalan söylüyor ve hiç yünü olmadığını söyleyerek Hızır’ı geri çeviriyor. Buna çok hiddetlenen Hızır, “bu kadar yüne tamah ediyorsun madem, her tarafın yün olsun” diyor ve her tarafını kılla kaplayarak adamı ayı yapıyor.

Kaplumbağa

Hızır bir gün yine bir adama gidiyor ve biraz buğday istiyor. Adam buğdayı olduğu halde Hızır’a “yok” diyor ve vermiyor. Bunun üzerine Hızır, “eğer buğdayın olduğu halde vermiyorsan, gödük başına geçsin” diyor (Gödük, bir buğday ölçeğine yöresel olarak verilen isim). Adam yalan söylemiş olduğu için gödük başına geçiyor ve kaplumbağaya dönüşüyor.

Ala Karga

Ala karganın sabah ötmesinin pek hayırlı olmadığına inanılır. Yine inanışa göre alaca karga daha önce sucuymuş. Hızır kendisinden su istemiş. Sucu ihtiyacı olduğunu görmesine rağmen Hızır’a su vermemiş. Onun üzerine Tanrı cezalandırmış, alaca karga yapmış. Ala kargaların Temmuz ile Ağustos aylarında susuzluktan tüylerinin dökülmesi ve ölmeleri, sayıca azalmaları bundandır denir.

Geyik Çobanı

Şarık-ı şirvan geyik çobanı demektir. Geyik çobanı her gün eve süt getiriyor ama bu getirdiklerini nereden ve nasıl aldığını karısından saklıyor. Karısı bunu çok merak ediyor ve bir gün çobanı takip ediyor. Takip edince görüyor ki, her sabah çok erken evinden çıkan geyik çobanı Çengelli Dağı’nda geyiklerin sütünü sağıyor. Çobanın eve getirdiği sütlerin bu geyiklerin sütü olduğunu çobanın karısı anlıyor, aynı zamanda imkansız sanılan bir durumla, geyiklerin çobanın süt sağmasına izin verdikleri anlaşılıyor. Çoban, karısına sırrını açığa çıkardığı için beddua ediyor. Daha sonra çoban ölüyor. Çobanın Bahadun Köyündeki mezarını her yıl, öldüğü gün iki geyiğin ziyaret ettiğine inanılır. Bunu gözüyle gördüğünü söyleyen insanlar vardır.

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM