Serveti Fünun Edebiyatı
Abone Ol 

Serveti Fünun Edebiyatı

SERVET-İ FÜNUN EDEBİYATI (EDEBİYATI CEDİDE) (1896-1901) Bu edebiyat Recaizade Mahmut Ekrem ile Muallim Naci arasındaki eski edebiyat yeni edebiyat tartışmasında Recaizade Mahmut’un yol göstermesiyle Servet-i Fünun etrafında toplanan gençler tarafından oluşturulmuş bir harekettir. Bu hareket 1896 yılında başlar. Bu hareketi oluşturan gençler; Tevfik Fikret, Cenap Şahabettin , Halit Ziya Uşaklıgil Mehmet Rauf, Hüseyin Cahit Yalçın’dır. […]

SERVET-İ FÜNUN EDEBİYATI (EDEBİYATI CEDİDE) (1896-1901)

Bu edebiyat Recaizade Mahmut Ekrem ile Muallim Naci arasındaki eski edebiyat yeni edebiyat tartışmasında Recaizade Mahmut’un yol göstermesiyle Servet-i Fünun etrafında toplanan gençler tarafından oluşturulmuş bir harekettir. Bu hareket 1896 yılında başlar.

Bu hareketi oluşturan gençler; Tevfik Fikret, Cenap Şahabettin , Halit Ziya Uşaklıgil Mehmet Rauf, Hüseyin Cahit Yalçın’dır. Bu topluluğa Halit Ziya daha sonra katılmıştır.

Bu dönemin ana karakteri Çağdaş Fransız edebiyatına benzer eserler vermektir. Örnek aldıkları Fransız yazar ve sanatçılar, roman ve hikayede realist ve natüralist; şiirde parnasizyen ve sembolisttir. Bu dönem yazarları devrin baskıcı şartlarını bahane göstererek toplumsal konularla hiç ilgilenmemişlerdir. Tanzimat dönemindeki hak, adalet vb. konular bu dönemde terk edilmiştir. Sanatçılar şahsi konulara yönelmişleridir. Bu konular aşk, üzüntü, tabiat güzellikleri, şahsi hayaller ve melankolidir.

Yukarıda belirttiğimiz gibi bu dönem yazarları Fransız edebiyatını örnek almışlardır. Bu dönemde Türk edebiyatı Avrupai bir nitelik kazanmıştır. Bu edebi topluluk bir tartışmadan ortaya çıkmıştır. (Kafiye göz için değil kulak için)

Serveti Fünun Edebiyatı Özellikleri


1-Sanat sanat için görüşü benimsenmiş seçkin zümre edebiyatıdır.
2-Konuşma dilinden tamamen uzaklaşılmış Arapça ve Farsça dil kurallarına fazlaca yer verilir . Ayrıca dilimizde o zamana kadar olmayan Farsça ve Arapça kelimelerde sokulmuştur.
3- Din dışı konularda eser vermişlerdir.
4-Baskı nedeniyle Tanzimatçıların kullandığı kavramları kullanmazlar. Suya sabuna dokunmayan kavramlar üzerinde dolaşırlar.
5-Fransız edebiyatından etkilenmenin bir sonucu olarak batıdan “Sone”-“Terze-Rima” ve serbest müztezat biçimleri alınır.
6-Aruz ölçüsü kullanılır hece ölçüsü hiçbir zaman ciddiye alınmaz. Hece ölçüsüyle sadece çocuk şiirleri yazarlar.
7-Göz için kafiye yerine kulak için kafiyeyi kabul ederler.
8-Nazım nesre yaklaştırmışlardır.
9-Beyit hakimiyetinde bütün hakimiyetine geçilir.
10-Şiirin konusu genişletilmiştir.En basit nesne, günlük olaylar, gözlem ve duygular konu olarak işlenmiştir.
11-Halit Ziya’nın Mensur Şiir adlı eseriyle edebiyatımıza ilk defa mensur şiir girer.
12-Roman tekniği gelişmiş,romanda gereksiz tasvirler ya da konu dışı gereksiz bilgilerin verilmesinden kaçınılmıştır.
13-Roman ve hikayede yazarın kişiliği gizlenmiştir. Olup bitenler kahramanın gözüyle verilir.
14-Olaylar İstanbul’dan alınmıştır.
15-Olay kişileri çoğu zaman aydın kişilerdir ama bazı küçük hikayelerde
halk tabakasından kişilere de yer verilmiştir.
16-Batı uygarlığına özellikle Fransa’ya hayranlıkları vardır.
17-Fransızca kelimeleri sıklıkla kullanmışlardır.

Servet-i Fünun Sanatçılarının En Belirgin Ortak Özellikleri


1-Hüzne ve hüzünlü manzaralara düşkünlük vardır.
2-Hakikatten kaçarak hayale ve tabiata sığınma vardır.
3-Sanat sanat içindir görüşünü benimsemeleri
4-Günlük hayatın ufak tefek meselelerini konu olarak benimsemeleri

Servet-i Fünun Döneminin Edebi Türleri ve Özellikleri

Şiir


Bu dönemin şiir anlayışı Tanzimatçılardan bir hayli farklıdır. Özellikle parnasizmin etkisiyle biçim mükemmelliyetçiliğine büyük önem vermişlerdir. Şiiri ideolojik bir anlatım yolu olmaktan çıkarmışlardır. Sone ve Terze-Rima nazım şekillerini kullanmışlardır. Aruzu şiirin vazgeçilmez bir unsuru olarak görmüşler onu Türkçe’ye başarıyla uygulamışlardır. Hece ölçüsüyle sadece çocuk şiirleri yazmışlardır.


Göz için kafiye yerine kulak için kafiye benimsenmiş, özellikle serbest müstezatı çok kullanmışlardır. Şiiri düz yazıya yaklaştırmışlar, beyit bütünlüğü yerine konu bütünlüğünü yeğlemişlerdir. Cümleler bir beyitte tamamlanmamış bir sonraki beyite kaymıştır. Mensur şiir ilk defa bu dönemde görülür. Şiirin konusunu genişletmişlerdir. Bu dönemin en önemli şairleri Tevfik Fikret ve Cenap Şahabettin’dir.

Roman ve Hikaye

Bu topluluğun en başarılı olduğu alan roman ve hikayedir. Tanzimat romanında batının taklidi yapıldığı için bu dönem romanıyla karşılaştırıldığında sönük kalır. Realizmden etkilenen Servet-i Fünun yazarları konu hep İstanbul’ dan almışlardır. Bunda yazarların yaşadığı çevreyi iyi gözlemlemeleri ve eserlerine yansıtmasının etkisi vardır. Ancak eserde yabancı kelimelerin bolca kullanılması eserlerin geniş halk kitlelerine yayılmasını engellemiştir. Hikaye alanında da yeni ve önemli eserler verilmiş, Anadolu’nun değişik yörelerinin de konu edildiği hikayelerde dil daha sadedir. Romanlarda teknik gelişmiş, açıklamalar ve gereksiz tasvirler atılmış, olaylar İstanbul’da geçer, kişiler aydın kişilerdir ve yazar kişiliğini gizler. Hikaye ve romanda iki önemli sanatçı Halit Ziya ve Mehmet Rauf’tur.

Tiyatro


Sanat sanat içindir görüşünü benimsedikleri için halka dönük tiyatroyu ihmal etmişlerdir.


Eleştiri


Servet-i Fünun döneminde gelişmiş bir diğer tür ise eleştiridir. Özellikle Hüseyin Cahit Yalçın siyasi yazılarıyla şimşekleri üzerine çekmiştir. Onun Fransızca’dan çevirmiş olduğu Edebiyat ve Hukuk makalesinin çevirisiyle de Servet-i Fünun dergisinin kapanmasına topluluğunda bitmesine neden olmuştur.

Servet-i Fünun Edebiyatının Önemli Sanatçıları

Tevfik FİKRET (1867-1915)


Bu dönemin en güçlü yazarlarındandır. Parnasizmin etkisindedir. Şiirlerinde biçim kusursuzdur. Ölçü, kafiye ve şekil gibi unsurlarla oluşturulmuş bir musiki sezilir. İşlediği konuyu sözcüklerin sesiyle hissettirir. Aruz ölçüsüne öylesine hakimdir ki konuşur gibi yazdığı şiirlerinde kusursuz bir ölçü vardır. Şiiri düz yazıya yaklaştırmış birkaç dize süren cümlelerden oluşan şiirler yazmıştır. Servet-i Fünun döneminde yazdığı şiirler kişisel ve sanatlıdır. Daha sonraki dönemlerde yazmış olduğu şiirler ise aşırı toplumcu bir şiir anlayışı vardır. Edebiyatımıza müstezat şiir şeklini getirmiş soneyi çok iyi kullanarak yaygınlaşmasını sağlamıştır.

Eserleri:
Rubab-ı Şikeste
:Bu kitapta bulunan şiirler Servet-i Fünun döneminde sanat için sanat görüşüyle yazdığı şiirler bulunmaktadır. Önceki şiirlerinde Recaizade ve Abdülhak Hamit’in etkileri görülür ancak daha sonraki şiirlerinde kendi üslubunu yakalamıştır.
Haluk’un Defteri:Bu kitapta oğlu Haluk’un kişiliğinde istediği neslin
özelliklerini, onlara verdiği öğütleri anlatmıştır. Buradaki şiirler sanat için sanat görüşünden toplum için sanat görüşüne doğru yönelmektedir. Şiirleri sosyal bir endişe ile de yazılmış olsa biçimdeki özeni ve mükemmelliği hiçbir zaman kaybetmemiştir.
Rubabın Cevabı: Bu kitap Tevfik Fikret’in toplumcu ve vatan şiirlerinin olgun ve güçlü örneklerinin olduğu kitaptır.Vatanın kötü yöneticiler elinde çektiği sıkıntıları eleştirel bir üslupla anlattığı ve bu durum karşısında şairin umudunu yitirmediği görülüyor.
Şermin:Hayatının son dönemlerinde çocuklar için yazdığı bir kitaptır ve bu kitap hece ölçüsüyle yazılmıştır.

Not: Tevfik Fikret hiç roman ve tiyatro yazmamıştır.
İstanbul’u anlattığı SİS şiiri İstanbul’u kötüleyen karamsar bir şiirdir. Doksan Beşe Doğru ve Tarih-i Kadim önemli şiirlerindendir. Toplumcu görüşle yazdığı ve memleketin Batı medeniyeti seviyesine gelmesini istediği şiirleri ;Haluk’un Vedası, Tarih-i Kadim,Sis , Haluk’un Amentüsü

Cenap ŞAHABETTİN (1870-1934)

Asıl mesleği doktorluk olan şair Servet-i Fünun edebiyatında Tevfik Fikret’ten sonra gelen en önemli şairdir. Öğrenim için gönderildiği Fransa’da tıptan çok şiirle ilgilenmiş ve Fransız sembolist yazarlarını tanımıştır. Şiirde bir ahenk oluşturmak ister ve kelimeleri müzikal değerlerine göre seçer. Dili oldukça ağırdır. Orijinal sıfat tamlamaları kullanır. “Saat-ı Semenfam tamlaması tartışmalara neden olmuştur. Genellikle duygu ve hayal yüklü tamlamalar kullanır. Hem parnasizm hem de sembolizmin etkileri şiirlerinde görülür. Sembolizmin musikisi, parnasizmin ise doğa betimlemeleri, sözcükle resim yapma sanatı onun şiirlerinde görülür.

Elhan-ı Şita adlı kış manzarasını anlattığı şiirinde sözcükler okuyucuya karın yağışını hissettirir. Sanat için sanat görüşünü benimsemiştir. Ona göre sanat güzellik içindir. Şiirlerinde aşk ve tabiat temalarını işlemiş ve semboller kullanmıştır. Şiirde serbest müstezat tarzını ilk ve en iyi kullanan şairdir. Bazen de sone tarzında eski şiiri hiçe sayan batı tarzı kullanımıyla çok eleştiri almıştır. En basit konuları şiirin konusu haline getirmek için servet-i fünun diline yeni sözcükler sokmuş Arapça ve Farsça yeni sözcükler kullanmıştır. Şiirde güzellikten başka bir şey aramadığını güzel sanatlarda fayda aranmayacağını söyleyen şairin nesir alanında da önemli eserleri vardır . Nesir dili şiir dilinden biraz daha sadedir. Bir şiirde birden fazla ölçü kullanmasıyla ünlüdür.

Şiirlerini Evrak-ı Hayal adlı bir kitapta toplayacağını söylemesine rağmen sağlığında yapamamıştır. Şiirleri ancak 1984 yayınlanmıştır. Nesir alanındaki eserleri Hac Yolunda, Avrupa Mektupları, Suriye Mektupları, Nesr-i Harp, Nesr-iSulh ve değişik yazılarını topladığı Evrak-ı Eyyam adlı çalışması vardır.

Vecizeleri: Tiryaki Sözleri, Yalan(dram) Körebe (komedi)

Halit Ziya UŞAKLIGİL (1867-1945)


Dönemin roman ve hikaye temsilcisidir. Eserleriyle sadece kendi döneminde değil daha sonraki dönemlerde de örnek alınan bir yazardır. Türk romanına tamamen batılı bir çehre kazandırmıştır.

Başarılı eserler veren yazar batılı yazarlardan hiç de aşağı değildir. Yazarın dili süslü ve ağırdır. Kendi romanlarını daha sonra kendi sadeleştirmiştir. Halit Ziya romanlarındaki kahramanları kendi yaşadığı çevreden seçer ve bunları bir gözlem sonucunda oluşturmuştur. Yazarın hikayelerinin dili romanlarına göre daha sadedir. Romanlarının konusu hep İstanbul’da hikayelerinin konusu ise Anadolu’da geçmektedir.


Romanları: Aşk-ı Memnu, Mai ve Siyah, Kırık Hayatlar, Bir Ölünü Defteri, Ferdi ve Şürekası’dır.

Mai ve Siyah’ ta Ahmet Cemil adlı kahraman sanat hayalleriyle yaşar fakat içinde bulunduğu çevre ve Babıali’nin kırıcı olayları arasında tüm hayalleri yıkılır. Yazarın romanda Ahmet Cemil’e söylettiği sözler aslında Servet-i Fünun edebi anlayışıdır.
Aşk-ı Memnu Sanatçının başyapıtıdır. Romanın konusu ise Boğaziçi yalılarındaki yaşamdan alınmıştır. Eserde alafranga yaşayışa özenen Bihter Hanım’ın kendinden yaşça büyük Adnan Bey’le evlenmesi,ancak daha sonra Adnan Bey’in yeğeni olan Behlül adlı gençle birbirlerine aşık olmaları anlatılır. Züppe bir genç olan Behlül , Bihter Hanım’ı sonunda kandırır. Ancak Nihal durumu fark eder ve babasına bildirir. Adnan Bey’in durumu öğrendiğini anlayan Bihter Hanım intihar eder. Eser ruh tahlilleri yönüyle oldukça gerçekçidir. Kahramanlar her yönüyle tanıtılmıştır.
Kırık Hayatlar diğerlerine göre sade bir dille yazılmış bir romandır. Romanda aile içi bir dram anlatılmaktadır.

Önemli Hikayeleri: İzmir Hikayeleri, Aşka Dair, Onu Beklerken Kadın Pençesi
Roman ve hikayenin dışında yazar hatıra türünde de yazdığı Kırk Yıl, Saray ve Ötesi, Bir Acı Hikaye adlı eserler servet-i fünun dönemi ve Osmanlı’nın son dönemi için önemli bir belgedir.

Mehmet RAUF (1875-1931)


Servet-i Fünun edebiyatının ikinci büyük romancısıdır.Uzun süre Halit Ziya’nın etkisinde kalmıştır. Dil Halit Ziya’ya göre daha sadedir Tıpkı Halit Ziya gibi mensur şiirler ruh tahlillerine önem verdiği romanlar yazmıştır. Sosyal konulara fazla değinmez onun roman ve hikayelerinde kendi hayatının etkisi vardır. Yazarın en önemli eseri Eylül’dür . Basit bir aşk olayı etrafında dönen eserde aşkın güzelliği dile getirilir. Suat Hanım kocası tarafından çoğu kez yalnız bırakılan kadındır. Suat Hanım ve kocasının arkadaşı olan Necip arasında gizli bir aşk oluşur ve sürer gider. Eserin sonunda Suat’la Necip bir yangın sonucunda yanarak ölürler. Dil örgüsü bakımından zayıf olan eser psikolojik tahlillerdeki derinliğiyle ilk
psikolojik roman sayılmıştır.

Eserleri:


Siyah İnciler
: Mensur şiir kitabı
Romanları: Genç Kız Kalbi, Ferda-yı Garam, Karanfil ve Yasemin, Salon Köşelerinde, Son Yıldız, Define, Kan Damlası
Tiyatro: Cidal, Pençe, Yağmurdan Doluya

Hüseyin Cahit YALÇIN (1874-1957)
Hikaye,roman ve eleştiri yazarı aynı zamanda gazeteci olarak
tanınmıştır.Eski edebiyata karşı batı edebiyatını savunmuştur.
Eserlerinde iç ve dış gözleme yer vermiştir. Cesur,pervasız ve atak bir
eleştiri yolu izlemiş bu yüzden sürgüne gitmek zorunda
kalmıştır.1908’den sonra siyasi yazarlığa geçmiştir.Cumhuriyet
devrinde yazmış olduğu siyasi makaleler ile tanınmıştır.Servet-i Fünun
dergisi onun Fransızca’dan çevirmiş olduğu Edebiyat ve Hukuk adlı
makalesini yayınlamasından sonra kapatılmıştır. Ve bu kapatılma
sonucunda bu dönem bitmiştir.
Eseleri
Hayat-ı Muhayyel ,Hayal İçinde,Edebi Hatıralar,Talat Paşa

Hüseyin Cahit YALÇIN (1874-1957)


Hikaye, roman ve eleştiri yazarı aynı zamanda gazeteci olarak tanınmıştır. Eski edebiyata karşı batı edebiyatını savunmuştur. Eserlerinde iç ve dış gözleme yer vermiştir. Cesur,pervasız ve atak bir eleştiri yolu izlemiş bu yüzden sürgüne gitmek zorunda kalmıştır.1908’den sonra siyasi yazarlığa geçmiştir. Cumhuriyet devrinde yazmış olduğu siyasi makaleler ile tanınmıştır. Servet-i Fünun dergisi onun Fransızca’dan çevirmiş olduğu Edebiyat ve Hukuk adlı makalesini yayınlamasından sonra kapatılmıştır. Ve bu kapatılma sonucunda bu dönem bitmiştir.


Eserleri: Hayat-ı Muhayyel , Hayal İçinde, Edebi Hatıralar, Talat Paşa

Dönemin Bağımsız Sanatçıları

Hüseyin Rahmi GÜRPINAR(1864-1944)


Ahmet Mithat tarzını geliştirmiştir. Roman tekniği kusurludur, olay akışını kesip ansiklopedik bilgi verir. Natüralisttir, sokağı edebiyata getiren sanatçı olarak bilinir. Eserlerinde İstanbul’u anlatır. Dili oldukça sadedir. Mizah yoluyla sosyal tenkit yapar.

Romanları: Şıpsevdi, Mürebbiye, Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç, Kesik Baş, Gülyabani, Cadı, İffet, Sevda Peşinde, Evlere Şenlik

Ahmet RASİM (1867-1932)


Ahmet Mithat tarzını sürdürmüştür. Hayatın komik ve ibret verici taraflarını anlatır. Yüz otuzu aşkın eseri vardır. Aynı zamanda bestecidir altmışa yakın bestesi vardır.
Hatıra Türündeki Eserleri: Gecelerim, Falaka, Muharir Şair Edip
İnceleme ve Gözlem Eserleri: Gülüp Ağladıklarım, Muharrir Bu Ya, Şehir Mektupları

Romanları: İlk Sevgi, Güzel Eleni, Endişe-i Hayat, İki Günahsız Sevda

Mehmet Akif ERSOY (1873-1936)


İslamcı şair olarak bilinir ve toplum için sanat görüşüyle eserler vermiştir. Şiiri düz yazıya yaklaştırmıştır. Manzum hikayeleri vardır . Aruz vezninin çok iyi kullanır. Şiirlerinde coşkun bir lirizm vardır. Safahat adında yedi kitaptan oluşmuş şiir kitabı ile ünlüdür. Safahat’taki şiirlerden en ünlüleri, Küfe, Mahalle Kahvesi, Seyfi Baba, Meyhane’dir. Ayrıca nesir türünde de eser vermiştir.

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM