Romanda Modernizm
Abone Ol 

Romanda Modernizm

• 9. yüzyılda büyük gelişme sağlayan geleneksel roman anlayışı devam ederken 20.yüzyılın ilk çeyreğinde yeni bir roman anlayışı ortaya çıkar.• Aydınlanmayla birlikte oluşan, hümanizm ve demokrasi temeli üzerineyükselen bir düşünce sistemi olan modernizm, birçok alanı olduğu gibi romanı da etkilemiştir.• I. ve II. Dünya Savaşları’nın insanlık üzerindeki yıkıcı etkileri modernizmin doğuşunda büyük rol oynamıştır. İnsan, […]

|

• 9. yüzyılda büyük gelişme sağlayan geleneksel roman anlayışı devam ederken 20.yüzyılın ilk çeyreğinde yeni bir roman anlayışı ortaya çıkar.
• Aydınlanmayla birlikte oluşan, hümanizm ve demokrasi temeli üzerine
yükselen bir düşünce sistemi olan modernizm, birçok alanı olduğu gibi romanı da etkilemiştir.
• I. ve II. Dünya Savaşları’nın insanlık üzerindeki yıkıcı etkileri modernizmin doğuşunda büyük rol oynamıştır. İnsan, yaşadığı dünyada hep acılarıyla baş başa kalmış ve yalnızlıktan kurtulamamıştır.
• “Öyleyse insanın bu durumunu anlatmak gerekir.” görüşünden hareket eden modernist romancılar, geleneksel romancıların aksine kişilerin iç dünyalarını romanlarına katmayı ve “dün-bugün-yarın’dan oluşan zaman zincirini kırmayı hedeflerler.

•Kişilerin anılarını ve bilgilerini, kafalarından neler geçtiğini, dillerinden dökülmeyip kalplerine gömdüklerini okuyucuya aktarabilmek için bilinç akışı, iç konuşma ve iç diyalog gibi teknikleri kullanırlar.

• Sinemadan aldıkları geriye dönüş tekniği ile de keskin zaman zincirini kırmayı amaçlarlar. Bu teknikler sayesinde okuyucu hem karakterler hakkında daha doğru bilgiler edinir hem de bugünün durdurulduğu, geçmişin araya girdiği iç içe geçmiş zaman ve olaylardan oluşan bir hikâye okur. Turgut Uyar’ın Tutunamayanlar romanı bu teknikle yazılmıştır.

• Modernist romanlarda neden-sonuç ilişkisi ortadan kalkmıştır. Roman, en baştan başlamak veya belirli bir biçimle bitmek zorunda değildir. Yazar, insan dışındaki dünyayı yalın biçimde yansıtmaktan kaçınır, geleneksel anlatımın dışına çıkar, yer yer alegorik anlatımdan yararlanır, kelimelerin çağrışım gücünden yararlanarak şiirsel bir dil kullanır.

• Modernist yazarlar, tek bir cümlenin bile atlanamayacağı bir yapı kurarlar. Bu yapı bilinçli kurgulanmış bir yapıdır ve okuru etkin kılar.
• Bu tür romanlarda en önemli tema yabancılaşmadır. Çoklu anlatıcı, çoklu bakış açısı da modernist romanların başka bir özelliğidir.

Oğuz Atay Tutunamayanlar’da, Turgut karakteriyle çevresine yabancılaşan, iç dünyasına yönelen bireyi ele almış; kahraman, gözlemci, ilahi anlatıcı bakış açılarını kullanmıştır.

Modernist Romanlarda Anlatım

• Anlatı türlerinde anlatıcı ile eser arasında önemli bir bağ bulunur.
• Anlatım teknikleri; yazarın duygu, düşünce, hayal, bilgi vb. dünyasını okuyucuya ilettiği en önemli araçlardan biridir.
• Yazar, eserinin konusuna, temasına ve amacına uygun olan anlatım tekniklerini kullanarak okuyucuya ulaşmak ister.
• Klasik anlatı türleri, yapı ve içerik bakımından karmaşık değildir. Ancak modern anlatı türlerinde yeni anlatım teknikleri kullanılmış, bu da anlatımda çeşitliliğin artmasını sağlamıştır.
• Modernist romanlarda özellikle bilinç akışı, iç çözümleme, geriye dönüş tekniklerinden sıklıkla yararlanılır.

Modernist Romanlarda Bilinç Akışı Tekniği

• Bilinç akışı tekniği, özellikle psikolojik eserlerde kullanılan bir teknik olup bireyin gizli yönlerini belirten etkili bir yöntemdir. Bu teknikte karakterin düşünceleri olduğu gibi ifade edilmeye çalışılır. Yazarlar, kronolojik zamana bağlı kalmaksızın, insanın bilinçaltının derinliklerine inebilirler. Bilinç akışı tekniğinde karakterin kesik cümlelerle, bir bütünlük içermeyen, çoğu zaman mantıksal çizginin dışına taşan karmaşası dile getirilir. Kahramanın kafasından geçenler düzensiz bir şekilde, çağrışımlarla farklı yönlere gider. Burada, roman karakterinin anlattıklarının çoğunda geçmişle şimdiki zaman, gerçekle hayal, kendi iç hesaplaşmaları bir aradadır. Bu teknikte duygu ve düşüncelerdeki karmaşıklık dikkati çeker.

Bu teknik, genellikle iç monolog tekniğiyle birlikte kullanıldığından birbiriyle karıştırılır. Oysa ikisi de birbirlerinden farklı tekniklerdir. Bilinç akışı tekniğinde karakterin kesik cümlelerle, bir bütünlük içermeyen, çoğu zaman mantıksal çizginin dışına taşan karmaşası dile getirilir. Berna Moran iç konuşma tekniği ile bilinç akımını şöyle karşılaştırır:

“Bilinç akımı da roman kişisinin kafasının içini okura doğrudan doğruya seyrettiren bir teknik. Şu farkla ki iç konuşma gramer bakımından düzgün, sentaks kurallarına uygun cümlelerle yapılan sessiz bir konuşmadır. Ve düşünceler arasında mantıksal bir bağ vardır. Bilinç akımında ise karakterin zihninden akıp giden düşüncelerde mantıksal bir bağ yoktur. Daha çok çağrışım ilkesine göre akarlar. Ayrıca gramer kuralları da gözetilmez. Bilinç akımında yalnız düşünceler değil, duyumlar, imgeler de yer alabilir ve tam bir bilinç akımı tekniği ile okura bir sahne gibi sunulan, bilincin en karanlık, bilincin en altına yakın kesimidir”(1998: 64)

Örnek:

“Yollar kalabalıktı. Baktığı yeri gözlerinden en uzun sakladıkları için en çok
Bebek tramvayına kızıyordu. Devetüyü paltolu bir kadın görünce yüreği
çarptı; ama o değildi. Şapkalıydı. Kalktı. Kapıya yürürken duvardaki takvimi gördü. 7 Mart Cumartesi yazılıydı. 27‟nin yarısı kara yarısı kırmızıydı. Rahatladı. İşte boşuna beklemişti. İnsanların düzeninde bütün ayrıntılar önemliydi. Günlerin adı bile… Bugünün cumartesi olduğunu bilseydi saat birde onu görürdü.” Yusuf Atılgan, Aylak Adam (s.53)

Örnek:

“Sizlere uğramadan edemedim. Şehri çok güzel ve değişmiş buldum. Yeni
taşındığınız evi bulmakta güçlük çekmedim. Oğlunuz çok büyümüş, İnşallah büyüyünce sen de Turgut amcan gibi mühendis olursun. Daha beter olsun. Nermin ne yapıyor. İyidir, selam ve sevgileri var. İnşallah bir daha ki sefere onu da getiririm. Sen derslerine çalışıyor musun bakayım? Kaşlarını çattı. Amcalar bazen kaşlarını çatar, onlara güven olmaz. Süheyla’yı hatırlayacaksınız, teyzemin gelini. Nermin’le birlikte geliniz bir daha ki sefere. Geliriz dedik ya uzatmayın. Gitmiş kadar oldum.”

Oğuz Atay, Tutunamayanlar

Modernist Romanlarda İç Çözümleme Tekniği

• İç çözümleme, anlatı türleri içinde kahramanların iç dünyasının, duygu, düşünce ve hayallerinin yazar tarafından ifade edildiği bir anlatım tekniğidir. Bu tekniği kullanan yazar, mümkün olduğunca objektif olur. İç çözümleme tekniği kahramanların tanıtımına yardım ettiği gibi anlatımın gerçekliğe daha da yakın olmasını sağlar.

Örnek:


• “Turgut, önündeki direksiyona, belli etmek istemediği bir çekingenlikle bakıyordu. Kimse sezmeden, korkusunu fark etmeden, bu inatçı ve onu tanımayan sertlikle nasıl uyuşabilecekti? Öğrendikten sonra, bütün zorluklar geride kaldıktan sonra vücudun her parçasında, başlangıçta bu makine kadar kör ve inatçı olan direnmenin yumuşadığını, mümkün olduğunu gördüğü zaman, yazık ki geçiş süresini unutuverir insan.”

Oğuz Atay, Tutunamayanlar

Örnek:


• “Eve gitse, biliyordu, gece yarısına dek başka bir şey yapamadan,
yukarıdakilerin patırtısına sövecekti… Bol gürültülü, bol dumanlı
meyhanelerden birine girdi. Tezgâhın önünde bir boş yer bulup oturdu.
Yaklaşan garsona, – Şarap, dedi. Garson, sanki salt onun için buradaymış gibi eğildi. Sanki ötekiler duyacak diye korkuyordu.” Yusuf Atılgan, Aylak Adam (s.40)

Modernist Romanlarda Geriye Dönüş Tekniği

• Geriye dönüş, zamanın kurgusuyla ilgili bir tekniktir. Anlatıcı, şimdiki
zamandan önceki zamanlara giderek kahramanın geçmişinde meydana gelmiş bir veya birkaç olayını anımsatır. Geriye dönüş tekniği, konunun daha iyi anlaşılmasında, kahramanların tanıtılmasında ve olayların sebeplerinin ortaya konmasında anlatıcıya yardımcı olur.

Örnek:


• “Üniversitede ders çalışırken de Selim, arkadaşlarına böyle takılırdı. Kim
çıkarmıştı bu sözü? Kenan çıkarmıştı. Yüksek matematikten haziranda
geçince, Selim’le bir olup, etüd odasında, çalışmaya çalışan Turgut’un baş
ucundan ayrılmamışlardı. Kenan, Selim’in okulda tanıdığı ilk insandı.
Turgut’un onları ilk fark ettiği gün, sıranın üstüne bir şeyler yazıyorlardı.” Oğuz Atay, Tutunamayanlar

Örnek:

• “ Önce babamı anlatmam gerek, dedi. Kadın bacaklarının bende
uyandırdığı korkuyu ancak o zaman anlarsın. Bende gördüğün her şey
babamla başlar. Pek küçükken yanaklarımı öpmeye yaklaşan adamın kara
bıyıklarından gene o korkuyla karışık iğrenmeyi duyar mıydım, yoksa bunu
sonradan mı düşündüm, bilmiyorum.” Yusuf Atılgan, Aylak Adam (s.125)

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

2 yorum

  1. Tutunamayanlar Oğuz Atay’ ın eseri yanlışlıkla Turgut Uyar yazılmış lütfen düzeltiniz

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM