Fecri Ati Edebiyatı
Abone Ol 

Fecri Ati Edebiyatı

FECR-İ ATİ TOPLULUĞU (1909-1912) Servet-i Fünun dergisi 1901 yılında kapatılınca bu dergi etrafında toplanan Servet-i Fünun edebiyatçıları artık bir daha bir araya gelme imkanına sahip olamamışlardır. Hatta basına uygulanan sansürden dolayı sanatçılar şiirlerini bile rahatça yayınlayamamışlardır. 1908 yılına kadar süren, edebiyatın bu fetret devri bu tarihte meşrutiyetin ilan edilmesiyle sona ermiştir. Edebiyat aşığı gençler tarafından […]

FECR-İ ATİ TOPLULUĞU (1909-1912)

Servet-i Fünun dergisi 1901 yılında kapatılınca bu dergi etrafında toplanan Servet-i Fünun edebiyatçıları artık bir daha bir araya gelme imkanına sahip olamamışlardır. Hatta basına uygulanan sansürden dolayı sanatçılar şiirlerini bile rahatça yayınlayamamışlardır. 1908 yılına kadar süren, edebiyatın bu fetret devri bu tarihte meşrutiyetin ilan edilmesiyle sona ermiştir. Edebiyat aşığı gençler tarafından bir toplantı yapılmıştır.


Bu gençler arasında; Ahmet HAŞİM,Yakup KADRİ, Refi Halit KARAY,Fuat KÖPRÜLÜ,Hamdullah SUPHİ,Ali Canip YÖNTEM,Yakup Kadri KARAOSMANOĞLU gibi yazarlar vardı.

Fecr-i Ati gerçekte bir edebi topluluk ya da bir edebi akım değildir. Bu hareket yukarıda adı geçen gençlerin birkaç toplantısıyla sınırlı kalmıştır. Gençlerin yetenekli olması, edebiyat dünyasının bu toplantıdan haberdar olmasını sağlamıştır. Fecr-i Ati edebiyatımızda beyanname yayınlayan ilk
topluluktur. (Fecr-i Ati Encümen-i Edebisi Beyannamesi 20/02/1909)

Bu beyanname de gençlerin o günün edebiyat dünyasına bakışını, edebi alanda yapmak istediklerini görüyoruz. Bunlara göre kendilerinden öncekiler yeterince Batılı değillerdi. Öncekiler için edebiyat boş vakitlerini değerlendirdikleri güzel bir uğraştır.

Fecr-i Aticilere göre “Sanat şahsi ve muhteremdir (saygıdeğerdir).” Hedeflerinin sanata ve edebiyata hizmet olduğunu açıklamışlardır. Batıdaki sanat topluluklarıyla ilişki kurmak istemişlerdir. Kendilerine Fransız edebiyatını örnek almışlardır. Fransız sembolistlerden etkilenmişlerdir. Eserlerinde aşk ve tabiat konularını işlemişlerdir. Gerçekten uzak tabiat tasvirleri yapmışlardır. Dil ve üslup bakımından servet- i Fünunculara benzerlik gösterirler. Bu topluluğun dili süslü ve ağırdır.Fecr-i Aticiler kendilerini Servet-i Fünun edebiyatçılarından farklı görseler de onların devamı olmaktan kurtulamamışlardır. Sanat anlayışında birlik olmadığı için 1912 yılında dağıldılar. İçlerinde akıma en sadık kalan Ahmet Haşim olmuştur.

Fecr-i Aticilerin Yapmak İstedikleri


1-Batı’yı günü gününe takip etmek, edebi çalışmalara Batıdaki gelişmeler ışığında yön vermek.
2-Genç sanatçıların Batı anlayışıyla yetişmesi
3-Zengin bir kütüphane kurmak. Batıdaki bir çok eseri Türkçe’ye kazandırmak için dil komisyonu oluşturmak
4-Edebiyat ve fikir konularında konferanslar vererek halkı eğitmek Yüksek ideallerle bir araya gelen gençler Fecr-i Ati’yi 1909 yılında kurdular. Ancak grup daha ilk ayda 31 Mart olayı yüzünden dağıldı ve bir daha bir araya gelemedi. Grubun dağılmasından sonra Fecr-i Ati anlayışını sürdüren Ahmet Haşim olmuştur. Belki de Ahmet Haşim olmasaydı bu topluluğun adı bile duyulmazdı. Yakup Kadri ve Hamdullah Suphi daha sonra Milli Edebiyata geçmişlerdir.

Fecr-i Ati Edebiyatının Özellikleri


1-Edebiyatımızda ilk edebi topluluktur.
2-Edebiyatımızda ilk beyannameyi yayınlayan topluluktur.
3-Servet-i Fünun edebiyatına bir tepki olarak doğmuştur. Ama onun devamı olmaktan kurtulamamışlardır.
4-Sanat şahsi ve muhteremdir görüşünü benimsemişlerdir.Bu nedenle zaten kısa sürede dağılmışlardır.
5-“Edebiyat ciddi ve önemli iştir bunun halka anlatılması lazımdır.” Görüşündedirler.
6-Başlıca konuları tabiat ve aşktır.
7-Tabiat tasvirlerini gerçekten uzak bir şekilde yapmışlardır.(subjektif)
8-Dil bakımından Servet-i Fünun edebiyatının devamıdırlar. Arapça, Farsça kelimelerle dolu konuşma dilinden uzak bir şiir dili meydana getirmişlerdir.

9-Aruz veznini kulanmışlar ve serbest müstezat nazım şeklini benimsemişler ve geliştirmişlerdir.
10-Şiirde sembolistler, romanda ve hikayede maupassant, tiyatroda da Henrich İbsen örnek alınır.

FECR-İ ATİ TOPLULUĞU SANATÇILARI


Ahmet HAŞİM (1884-1933)


Fecr-i Ati anlayışını döneminde Milli Edebiyatın çokça revaçta olmasına rağmen değiştirmemiştir. Ne şiir ne de dil anlayışında sapma olmamıştır. Ancak dilde sadeleşme fikrini nesirlerinde kullandığı sade dilde görürüz. Hatta bu dil bazen milli edebiyatın dilinden bile sadedir.

Ahmet Haşim, şiir görüşlerini şöyle açıklar;

Şair ne bir hakikat habercisi ne bir belagatli insan ne de bir kanun koyucusudur. Şairin lisanı nesir gibi anlaşılmak için değil, duyulmak için vücuda getirilmiş, musiki ile söz arasında sözden ziyade musikiye yakın bir dildir. Şiir nesre çevrilemeyen bir nazımdır. Şiir hikaye değil sessiz bir şarkıdır.

Görüldüğü gibi Haşim, şiirde anlamın değil söyleyişin önemli olduğunu söylemiş ve şiirlerini bir ses güzelliği oluşturmak için yazmıştır. O “Şiirde anlam aramak kanaryayı eti için kesmeye benzer.”der . Serbest müstezatı kulanmış, aruzu ahengin kaynağı görmüş ve heceyi hiç kullanmamıştır. Konu olarak akşam, gurup, şafak, gece, mehtap, yıldızlar, göller ormanlar yer alır. Şiiri sembolist sayılmasa da söyleyiş olarak anlatım olarak onu çağrıştırır. En azından Haşim’in şiirinde sembol kullanımı çoktur. Fakat gerçekten kaçış, hayale, akşam vakitlerine, yalnızlığa ve bezginliğe sığınış onu sembolizme yaklaştırır. Aslında bütün bunların kökeninde onun yüzünü çirkin bulması vardır. Bu nedenle insanlardan kaçar. Yazar çirkin yaratıldığını düşünmektedir.

O her şeyi hayal havuzunun sularında seyretmiş ve onları renkli bir akış olarak görmüştür. Ayrıca şiirde musikiye değer vermesi de onu sembolizme yaklaştırır. Kelimelerde musiki araması onu sözcük seçiminde titizliğe götürür. Beğendiği sözcükler genellikle Arapça ve Farsça kelimelerdir. Onları çekinmeden şiirlerinde kullanır. Haşim, nesneleri değil nesnelerin kendisinde bıraktığı izlenimi anlatması, renklere değer vermesi onu birazda empresyonistliğe götürür. Dilinin yabancı sözcük ve tamlamalarla yüklü olması onun şiirlerinin günümüzde bile anlaşılmamasına neden olmuştur.

Eserleri:

Haşim’in ilk kitabı Göl Saatleri’dir.Diğer kitabı ise Piyale ’dir. Nesir alanında Haşim anlaşılmak için yazar. Dili sade, söyleyişi konuşma havasındadır. Edebiyatımızda en güzel seyahatnamelerden birini Frankfurt Seyahatnamesi’ni ortaya koyan şairin ayrıca değişik deneme sohbet ve diğer nesirlerini bir araya getirdiği Gurabahane-i Laklakan ve Bize Göre adlı eseri vardır. Ahmet Haşim hiç roman yazmamıştır.

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM