Yaşadığımız olayların üzerimizde duygusal bir iz bıraktığını hepimiz fark ediyoruz zaten. Fakat bu etkinin iyi ya da kötü olması kişinin iç dünyasına bağlı olduğunu unutuyoruz bazı bazı. Bazen kendini bırakmış, bitkin bir halde ve kararmış bir dünyadan bakıyorsak hayata, siyah virgüllerde her zaman yanı başımızda dolanıyorlar maalesef. Hayatına sürekli siyah virgül koyan birini düşünelim. “Bugün […]
Yaşadığımız olayların üzerimizde duygusal bir iz bıraktığını hepimiz fark ediyoruz zaten. Fakat bu etkinin iyi ya da kötü olması kişinin iç dünyasına bağlı olduğunu unutuyoruz bazı bazı. Bazen kendini bırakmış, bitkin bir halde ve kararmış bir dünyadan bakıyorsak hayata, siyah virgüllerde her zaman yanı başımızda dolanıyorlar maalesef.
Hayatına sürekli siyah virgül koyan birini düşünelim. “Bugün hava çok güzel, ama yarın yağmur yağacak.” ne güzel işte hava çok güzel, yağmur daha yağmamış. Hem yağsa ne olur? Bunun yerine “Yarın yağmur yağacak olsa bile hava çok güzel.” diye düşünsen neler değişir? Baktığımızda iki kelimenin yer değişimi nasıl da zihnimizde farklı duygular uyandırıyor. Siyah düşünmek, virgülleri siyahlaştırmak niye ki? Kendimize bunu neden yapıyoruz?
Sabah erken kalkar kalmaz başlıyoruz koşturmaya. Günlük gazeteleri açıyoruz, haberlere bakıyoruz, çocuklarımız, eşimiz, okulumuz, işimiz derken bir çok siyah virgüller karşımıza çıkıyor koşturma arasında. Ardından sokağa çıkıyoruz. Trafikle boğuşanlar, yol vermeyenler, saygısız bir sürü insan, günaydın bile diyemeden gideceğimiz yere ulaşıyoruz. Kısacası; merhaba siyah virgüller.
Siyah Virgüller ile Yüzleşme
Bir durup soralım bakalım güler yüze ne oldu? Alçakgönüllük nereye gitti? Saygı gösterme ve dinleme nezaketi sadece kendi düşüncelerimiz için mi? Hani meyvesi çok olan ağaç boynunu eğerdi? Hani alçak uçan yüce konar, yüce uçan alçak konardı. Çocukluğumuzdan beri bu atasözleriyle büyümedik mi? Madem öyle, ezber bilgi ne işe yaradı. Hayatımızdaki güzelliklerin neden farkına varamaz olduk? Her şeye sahip olmamız mümkün değil ya da her şeyin istediğimiz gibi gitmesi de. Bunları bu kadar dert edip hem kendimize hem de karşımızdakilere neden zehir ediyoruz hayatı. Başka başka kimlikleri bize yüklemeye mi çalışıyor bu hayat, yoksa biz mi yapıyoruz bu acımasızlığı kendimize? Başkalarında görmek
istediklerimizi neden kendi hayatımıza geçiremedik?
”Davranışlar kelimelerden daha fazla konuşur, daha çok şey ifade eder.”
(Oscar Wilde)
Gelelim bu işe nokta koymaya. Bizler penceremizi hep kapalı tutuyorsak, güneş bize ne yapabilir? Suratımız asıksa, kim bize günaydın deme cesareti gösterebilir? Biz böbürleniyorsak, kim bizimle konuşabilir? Biz ruhumuzda sürekli siyahsak, kim bize beyazın güzelliğini anlatabilir? Hadi artık hayatımızda ki siyah virgüllere nokta koyma zamanı 🙂
Somurtanlar, güne 1-0 YENİK başlayanlardır. Gülümse….
Yazımı beğendiyseniz siz de paylaşın , sevdiklerinizin virgülleri noktaya çevirme ihtiyacı olabilir.
Hayat kısa, kuşlar uçuyor….
Cemal Süreya
Ahu ZABUN
Renkli nokta mı koysak klavyenize sağlık yine güzel bir yazı umut veren ders veren siyahlardan kurtulmak dileği ile saygılar hocam
Cok teşekkürler renkli noktaları sevdim siyah virgüller renkli noktalara dönüşsün o zaman 🙂
Değişime önce kendimizden başlayalım ve siyah virgülleri hayallerimizin önünden kaldıralım. Sonra gelsin üç nokta…
Hadi üç noktalar dolu dolu gelsin?