SEVİN YA HU!
Abone Ol 

SEVİN YA HU!

SEVİN YA HU! Geçenlerde bir video izledim. Yeni bir video değil; ama birkaç kişinin sosyal medyada paylaşımları sonucunda yeni fark ettiğim bir video. Videodaki ahh o tenisçi koca yürek, bir insanın ihya olmasına vesile oluyorsun ya, Allah’ım da seni iki cihanda ihya etsin. (Videonun bağlantısını aşağıya ekliyorum.) https://www.youtube.com/watch?v=yMTEocxPh78 Birkaç gün önce merhamet, sevgi, ilgi, anlayış […]

SEVİN YA HU!

Geçenlerde bir video izledim. Yeni bir video değil; ama birkaç kişinin sosyal medyada paylaşımları sonucunda yeni fark ettiğim bir video. Videodaki ahh o tenisçi koca yürek, bir insanın ihya olmasına vesile oluyorsun ya, Allah’ım da seni iki cihanda ihya etsin. (Videonun bağlantısını aşağıya ekliyorum.)

https://www.youtube.com/watch?v=yMTEocxPh78

Birkaç gün önce merhamet, sevgi, ilgi, anlayış kokan bu video sosyal medyada popüler olurken aynı anda madalyonun bir başka yüzünde ise Elmalı davası vardı gündemde. İnsana cehennemin ateşini hissettiren bir dava. Herkes kendince yorumlar yaptı, lanetler okudu, çocuklarımıza yapılan bu zulmete haklı olarak kendi idrakince ses verdi. Bu seslerin arasında bir ses vardı ki, aslında olanın ardındaki gerçeği net bir şekilde açıklıyordu belki de. Sevgili Selçuk Şirin’in şu sözlerine kulak kabartmamak mümkün değil! Diyor ki Hoca ”Çocuğa istismar bir sistem meselesidir. Sorunu bir sapığa havale etmek ya da ”İdam isteriz.” diye efelenmek boşuna.. İnsan onurunu hayatın bir alanında ayaklar altına alırsanız bedelini her alanda öderiz!”

İnsan onurunu ayaklar altına almak…

Kimiz biz. Bir diğerini hor görecek gücü nereden buluyoruz? Bugün sokakta Allah rızası için diye seslenen bir canı duymayan kulaklarımız var bizim. İhtiyacı var ya da yok, ben bilmem, Allah rızası için diye çıktıysa karşına, uzattıysa o eli sana, 50 kuruş, 1 lira veremeyecek ya da ne bileyim o canla göz göze gelmekten kaçınacak kadar onu yok saydığımız bir körlüğümüz var bizim. Unuttuk, verdiğimiz her şeyin önce Allah’ın eline düştüğünü unuttuk biz… Bizzat evin kapısına gelmiş bilmem ne derneği için yardım toplayan bir insandan; yalan söylüyorlar, insanları böyle böyle kandırıyorlar kuşku ve korkularının içinde kaçar olmuşuz biz.

Düşünsenize bir insanla göz göze gelmekten, iletişim kurmaktan kaçar olmuşuz. Her şey para değil, para vermek zorunda değilsin, anlattıklarına inanmayabilirsin; ama karşında bir can var, Allah’ın muhatap alıp, kendinden ruh üflediği bir can. Nasıl olur da görmemezlikten gelirsin, Allah’ın bir kelamını, güler yüzünü çok görürsün ona, kimsin sen?! Mesela yolda küçücük cüssesiyle baskülünün başında saatlerce bekleyen o çocuğu görmeyen gözlerimiz var bizim. O çocuk büyüdüğünde nasıl bir genç olur, topluma bunun yansıması nasıl olur? O kısımları hiç düşünmüşlüğümüz yok bizim..

Yalanı, fitneyi düşünmek değil ki benim bu dünya hayatındaki görevim. Komplo teorileriyle, kuşkularla insanları yaftalamak hiç değil. Kendime insanım diyorum; ama her cana ne kadar insanca yaklaşabiliyorum? O yargıladığım kişiyi yaftalamak yerine; doğru yolu bulmasında belki vesile kılınırım ümidiyle kötülüğe de iyilikle karşılık verebilmek için çabalıyor muyum? Hem kimin ne olacağını şu kısıtlı aklımla nasıl bilebilirim?!

Çok güzel bir hikaye var bu konuyla ilgili

”Adamın biri bir gün, kıymetli bir zatın kapısını çalıyor ve diyor ki: ” Bir hayır yapmak istiyorum, gerçekten ihtiyacı olan birilerine beni yönlendirir misin?” Ve parasını o kıymetli zatın söylediği kişilere gidip veriyor. Sonradan öğreniyor ki, yardım yaptığı bu kişilerden biri hırsız, öbürü çok zengin bir cimri diğeri ise hayat kadını. Parayı veren adam, bu duruma haklı olarak çok şaşırıp o kıymetli zatın yanına gidiyor. Diyor ki:” Efendim bu üç kişiye parayı vermemi söylediniz; ama nasıl olur! Biri hırsız, biri zengin bir cimri öbürü de hayat kadını çıktı! O nurlu zat der ki:” Evladım, parayı verdiğin o hırsız, senin verdiğin paradan sonra utanıp hırsızlıktan vazgeçti; o zengin adam senden feyz alarak elindekini paylaşmayı öğrendi; o hayat kadını ise, senin sevgi ve ilgiyle verdiğin o paradan sonra, doğru yolu bulup hayat kadınlığını bıraktı.. ” Biz bilmeyiz, her şeyin doğrusunu Allah’ımız bilir.

Lafı çok uzattım biliyorum. Son olarak güzel bir candan süzülen şu sözlerle bitirmek istiyorum yazıyı. ”Sevin ya HU! Sevgiyle açılacak ilmin kapısı. O vakit sızacak yüreğimize hakikat. Sevgi olmadan aldığın ilim ilim midir? Sen kendini bilmedikçe ilim neye yarar? Sen insanı sevmedikçe Allah’ı sevmişsin ne önemi var?”

Melda ÇÜÇEN

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

2 yorum

  1. Ne güzel söylediniz.
    O güzel yorumunuz için ben teşekkür ederim, var olun. Sevgiler…

  2. Günlük yaşantımız içinde gözden kaçırdığımız ne kadar çok küçük detay vardır ki aslında çok büyük güzellikler taşıyordur içinde.Bu yazınızla bize bunu hatırlattınız.
    Çok teşekkür ederiz. Sevgi ile kalın. 🤗

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM