Kuran-ı Kerim’de Şeytanla İlgili Ayetler
  • Facebook
  • Twitter
  • 1 Temmuz 2020
  • 4
  • 196
  • 1 Yıldız2 Yıldız3 Yıldız4 Yıldız5 Yıldız
    1 Kişi oy verdi
    Ortalama puan: 5,00.
    Bu yazıya oy vermek ister misiniz?
    Loading...
  • +
  • -
Abone Ol 

Kuran-ı Kerim’de Şeytanla İlgili Ayetler

Yüce kitabımız Kuran-ı Kerim’de “Şeytanla ilgili ayetler” de şeytanın özellikleri bakın nasıl anlatılmış…. Ayetlerde bahsi geçen Şeytan’ın her türlü kötülüklere vesile olması ile insanın Allah’a kulluk etme görevini yerine getirmesine engel olmasını ayetlerdeki açıklamalarla birlikte derledim…. Herkesin bilmesi gereken konular bunlar. Yazıyı okuduktan sonra kendinizdeki içsel değişimi farkedeceksiniz…. Kuran-ı Kerim’de Şeytanla İlgili Ayetler Şeytanla ilgili […]

Yüce kitabımız Kuran-ı Kerim’de “Şeytanla ilgili ayetler” de şeytanın özellikleri bakın nasıl anlatılmış….

Ayetlerde bahsi geçen Şeytan’ın her türlü kötülüklere vesile olması ile insanın Allah’a kulluk etme görevini yerine getirmesine engel olmasını ayetlerdeki açıklamalarla birlikte derledim….

Herkesin bilmesi gereken konular bunlar. Yazıyı okuduktan sonra kendinizdeki içsel değişimi farkedeceksiniz….

Kuran-ı Kerim’de Şeytanla İlgili Ayetler

Şeytanla ilgili ayetler

Bismillahirrahmanirrahim… 

Kuran-ı Kerim’de Buyuruldu ki:

1. Sinsi ve Yalancıdır. Yalan Vaadlerde Bulunur. Gücü Yalnızca Çağırmaya Yeter -(İbrahim Suresi, 22)

İş bitirilince şeytan da diyecek ki: “Şüphesiz Allah, size gerçek olanı söz verdi. Ben de size söz verdim ama yalancı çıktım. Zaten benim sizi zorlayacak bir gücüm yoktu. Ben sadece sizi çağırdım, siz de hemen bana geliverdiniz. O hâlde beni kınamayın, kendinizi kınayın. Artık ben sizi kurtaramam, siz de beni kurtaramazsınız. Şüphesiz ben, daha önce sizin, beni Allah’a ortak koşmanızı kabul etmemiştim. Şüphesiz, zalimlere elem dolu bir azap vardır.”

Açıklama: Herkes hakkında hüküm verilip ehl-i cennet cennete, ehl-i cehennem cehenneme alındığında, şeytan cin ve insin şakîlerine hitaben şöyle der:

إِنَّ اللّهَ وَعَدَكُمْ وَعْدَ الْحَقِّ وَوَعَدتُّكُمْ فَأَخْلَفْتُكُمْ “Şüphesiz ki Allah size gerçek vaatte bulundu, ben de size vaat ettim, ama yerine getirmedim!”

Yani Allah, öldükten sonra diriltmeyi ve amellerin karşılığını vermeyi vaat etti ve vaadini yerine getirdi.

Ben de “öldükten sonra dirilmek yok, hesaba çekilmek yok. Şayet varsa bile putlar size şefaat eder” diyerek batıl şeyler vaat ettim.

وَمَا كَانَ لِيَ عَلَيْكُم مِّن سُلْطَانٍ إِلاَّ أَن دَعَوْتُكُمْ فَاسْتَجَبْتُمْ لِي “Zaten benim size karşı bir gücüm yoktu. Ancak ben sizi çağırdım, siz de geldiniz.”Benim size karşı zorla küfre ve günahlara sevk etme gücüm yoktu. Ancak vesveselerimle sizi o yola davet edebilirdim, onu yaptım.Siz de koşup bana icabet ettiniz.

فَلاَ تَلُومُونِي وَلُومُواْ أَنفُسَكُم “O halde beni kınamayın, kendi kendinizi kınayın!”

Şeytanla ilgili ayetler

Öyleyse benim vesvesemden dolayı beni kınamayın. Çünkü düşman olduğu size bildirilen birinin, vesvese vermesinden dolayı kınanmaması gerekir.

Rabbiniz davet ettiğinde O’na itaat etmediniz. Ama ben davet ettiğimde bana itaat ettiniz. Dolayısıyla beni değil, kendinizi kınayın.

Mu’tezile mezhebi, böyle ayetlerle insanın kendi fiillerinde tamamen müstakil olduğuna delil getirdi. Gerçekte ise bunlarda onlara delil olacak bir durum söz konusu değildir. Çünkü, fiillerin insanlara nisbet edilebilmesi için insanın kendi fiilinde “kesb” denilen herhangi bir etkisinin olması yeterlidir. Ehl-i sünnet, bunu esas almaktadır.(Yani, insanın Allah nezdinde sorumlu olabilmesi için Mu’tezilenin dediği tarzda “kendi fiillerinin yaratıcısı” olması gerekmez. “Kesb” denilen cüzî bir mübaşeret, bir temas yeterlidir. İnsan, kendi fiillerinin yaratıcısı değildir, ama o fiiller kendinden bir teşebbüsle meydana geldiği için o fiillerinden tamamen sorumludur.)

مَّا أَنَاْ بِمُصْرِخِكُمْ وَمَا أَنتُمْ بِمُصْرِخِيَّ “Ne ben sizi kurtarabilirim, ne de siz beni kurtarabilirsiniz!”

إِنِّي كَفَرْتُ بِمَآ أَشْرَكْتُمُونِ مِن قَبْلُ “Ben, önceden beni Allah’a ortak koşmanızı da kabul etmedim.”

“Kıyamet günü de kendilerini Allah’a ortak koşmanızı inkâr ederler.” (14) ayetinde olduğu gibi, şeytan da “Bugün ben, dünyada beni Allaha şerik yapmanızı inkâr ediyorum” diyerek kendi dostlarından teberri eder.

Veya mana şöyle olabilir:

Ben sizi putlara ibadete ve benzeri şeylere davet ettiğimde siz bana itaat ederek beni Allaha şerik yaptınız. Hâlbuki Allah benim Âdeme secde etmemi emretmişti de ben reddetmiş, küfre düşmüştüm.(Ben Allaha bile itaat etmemişken siz tutup bana kul – köle oldunuz.)

إِنَّ الظَّالِمِينَ لَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ “Doğrusu zalimler için acı bir azab vardır!”

Bu, şeytanın kelamının tetimmesidir.

Veya yeni bir cümle olarak Allahın bildirdiği bir durumdur.

Böyle şeyleri hikâye yoluyla anlatmakta, muhataplara hem bir kolay anlama lütfu, hem de kendilerini hesaba çekmeleri ve akibetlerini düşünmeleri hususunda bir uyarı vardır.

Kaynak : İbrahim Suresi, Ayet 22, Sayfa 259, Sure No 14, Cüz 13

Şeytanla ilgili ayetler

2. Azgin ve Kaypaktır.-(Hac Suresi, 3)

İnsanlardan kimi vardır ki, hiçbir bilgisi olmadığı hâlde, Allah hakkında tartışmaya girer ve her azgın şeytanın ardına düşer.

Açıklama: Sebeb-i Nüzûl

Nadr Bin Haris hakkında indi. Cedelci biri idi.

-“Melekler Allahın kızlarıdır.”

-“Kur’an, öncekilerin masallarıdır.”

-“Öldükten sonra dirilmek yoktur” gibi iddialarda bulunuyordu.

Ayet, her ne kadar onun münasebetiyle inmişse de, hem onu, hem de emsalini içine alır.

وَيَتَّبِعُ كُلَّ شَيْطَانٍ مَّرِيدٍ “Ve her azılı şeytanın ardına düşer.”

Böyleleri mücadele ederken veya bütün hâllerinde şeytana uyar.

Kaynak : Hac Suresi, Ayet 3, Sayfa 333, Sure No 22, Cüz 17

3. İyilikten ve Hayırdan Yana Hiçbir Yönü Yoktur.-(Nisa Suresi, 117)

Onlar, Allah’ı bırakıp ancak dişilere tapıyorlar. Hâlbuki (aslında) azgın bir şeytana tapmaktadırlar.

Açıklama: Yani onlar Lat-Uzza, Menat gibi dişi isimleriyle isim verdikleri putlara taparlar. Her kabilenin taptığı bir put vardı ve bu puta “falan oğullarının dişisi” denirdi. Bu ise,

-Ya put isimlerinin dişi olmasından,

Nisa Sûresi – 67. Ders b 561

-Ya da bu putların cansız şeyler olmasındandır. Camid şeyler de müennes sayılır.

Belki de Allahu Teâlâ onların son derece cahil ve ahmak olmalarına delil olması için bu putları münfail olup fiil yapamamaları cihetiyle “dişiler” olarak niteledi. Hâlbuki mabudun münfail değil, fail olması gerekir.

Ayrıca şu cihete de dikkat çekilmiştir: Müşrikler “melekler Allahın kızlarıdır” diyorlardı. Ayette “onlar dişilere taparlar” denilmesinden murat dişi kabul ettikleri meleklere tapmaları olabilir.

وَإِن يَدْعُونَ إِلاَّ شَيْطَانًا مَّرِيدًا “Ve onlar ancak inatçı şeytana tapmış olurlar.”

Çünkü, onlara bu tarz ibadeti emreden ve onları kışkırtan şeytandır. Sanki şeytana itaat etmek, ona ibadet etmek gibidir.

Allahu Teâlâ önce şirkin son derece büyük bir dalalet olduğunu ortaya koydu. Çünkü onların Allaha şerik koştukları şeyler münfail varlıklardır, kendilerinin iradî bir fiilleri yoktur. Bu ise ulûhiyete son derece zıddır. Çünkü ilahın münfail değil, fail olması gerekir.

Allahu Teâlâ bundan sonra, şöyle istidlalde bulundu:

Şeytana ibadet, dalaletin en çirkin şeklidir. Çünkü şeytan,

1-Meriddir, Tümüyle dalalete yönelmiştir, hayır ve hidayetle hiçbir alakası yoktur. Böyle olunca ona itaat, doğru yoldan tamamen çıkmak anlamına gelir.

2-Mel’undur. Yoldan çıkması sebebiyle lanetlenmiştir. Böyle olunca, ona uymak dalalet ve lanetten başka bir şeyi celbetmez.

3-Düşmandır. Şeytan, insanlara apaçık bir düşmandır, hep onların helaki için çalışır. Böyle olan bir varlığa değil ibadet etmek, dostluk göstermek bile bütünüyle yoldan çıkmaktır.

Kaynak : Nisa Suresi, Ayet 117, Sayfa 97, Sure No 4, Cüz 5

Şeytanla ilgili ayetler

4. İnsanlar Üzerindeki Etkisi Pisliktir-(Enfal Suresi, 11)

Hani (Allah) kendi tarafından bir güvenlik olarak sizi hafif bir uykuya daldırıyor; sizi temizlemek, sizden şeytanın vesvesesini gidermek, kalplerinizi pekiştirmek ve ayaklarınızı sağlam bastırmak için üzerinize gökten yağmur yağdırıyordu.

Açıklama: Burada, “Hani o zaman Allah, iki taifeden birinin sizin olacağını vaad ediyordu” ayetinden itibaren üçüncü bir nimete dikkat çekilmiştir.

Onları bürüyen bu uyuklama, Allahtan özel bir nimettir. Çünkü o savaş şartlarında aslında korkudan gözlerine uyku girmemesi gerekirdi.

وَيُنَزِّلُ عَلَيْكُم مِّن السَّمَاء مَاء لِّيُطَهِّرَكُم بِهِ “Sizi tertemiz kılmak için gökten üzerinize yağmur indiriyordu.”

Gökten indirilen bu yağmur, onları hem pislikten, hem de cünüplükten temizlemek içindi.

وَيُذْهِبَ عَنكُمْ رِجْزَ الشَّيْطَانِ “Ayrıca şeytanın pisliğini sizden gidermek…”

“Şeytanın pisliğinden” murat,

-Cünüp olma hali olabilir. Çünkü bu, şeytanın rüyada hayale getirdiği bir olaydır.

-Veya onlara vesvese vermesi, “susuzluktan ölüp gideceksiniz” şeklindeki korkutmasıdır.

Rivayete göre, Hazreti Peygamberin ordusu susuz, ayakların battığı kumluk bir yerde konakladılar. Uyuduklarında çoğu ihtilam oldu. Müşrikler ise suyu tutmuşlardı. Şeytan onlara vesvese verip dedi: “Onlara karşı nasıl geleceksiniz? İçinizde peygamberi olduğu hâlde, suyunuz onların elinde. Siz cünüp ve pis bir hâlde namaz kılıyorsunuz, tutup kendinizin Allahın dostları olduğunu, iddia ediyorsunuz.” Onlar şeytanın bu vesvesesi karşısında korktular, Allah da yağmur yağdırdı. Yağmur gece gelmişti. Vadiden sular aktı, havuzlar yapıp suları depoladılar, hayvanları suladılar, yıkandılar, abdest aldılar. Onlarla düşman arasındaki toprak bu yağmurla sertleşti. Böylece ayakları kaymaktan kurtuldu ve vesvese ortadan kalktı.

وَلِيَرْبِطَ عَلَى قُلُوبِكُمْ “Ve yüreklerinize kuvvet vermek…”

Böylece Allahın size olan lütfuna güvenmeniz sağlandı.

وَيُثَبِّتَ بِهِ الأَقْدَامَ “Ve ayaklarınıza sebat vermek istiyordu.”

İnen yağmurla kum sertleşti, ayaklarınızın sebat etmesi temin edildi.

Veya Allah kalplerinize güven vererek, ayaklarınızı savaşta sebat ettirdi, kaymaktan kurtardı.

Kaynak : Enfal Suresi, Ayet 11, Sayfa 178, Sure No 8, Cüz 9

5. İnsanların Şükretmelerini Engellemek İster -(Araf Suresi,17)

“Sonra (pusu kurup) onlara önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından sokulacağım ve sen onların çoğunu şükreden (kimse)ler bulamayacaksın.”

Açıklama: Dört yönün her birinden onlara varacağım.

“Önlerinden arkalarından, sağlarından sollarından onlara varacağım.” ifadesi düşmanın dört yönden gelmesi gibi, şeytanın mümkün olan her ciheti kullanarak insanları yoldan çıkarması ve saptırmasını anlatan bir temsildir. Bundan dolayı “üstlerinden ve ayaklarının altından” nazara verilmedi.

Şöyle de denildi: “Üstlerinden” dememesi o yönden rahmetin inmesi, “altlarından” dememesi de, o yönden gelmenin insanları ürkütmesindendir.

İbnu Abbastan şöyle rivayet edilir:

“Önlerinden” demesi ahiret yönüyle,

“Arkalarından” demesi dünya yönüyle

“Sağlarından ve sollarından” demesi de insanların haseneleri, ve seyyieleri yönüyledir.

Şöyle mana verilmesi de söz konusu olabilir:

“Önlerinden”, yani bildikleri ve sakınabilecekleri yönden,

“Arkalarından”, yani bilmedikleri ve güç yetiremeyecekleri yönden,

“Sağlarından ve sollarından”, yani bilmeleri ve sakınmaları mümkün iken uyanık olmamaları ve ihtiyatsız davranmaları sebebiyle yapmamaları cihettendir.

وَلاَ تَجِدُ أَكْثَرَهُمْ شَاكِرِينَ “Ve Sen, onların çoğunu şükredenlerden bulmayacaksın.”

İblis bunu “Ve andolsun ki, İblis onlar hakkındaki zannını doğru çıkardı. Böylece, mü’minlerden az bir grup dışında ona uydular.” (Sebe, 20) ayetinde nazara verildiği gibi zanna dayalı olarak söylemiştir. Çünkü insanlarda şerre sevk eden şeyler çok, hayra sevk eden ise bir tanedir.

Denildi ki: İblis bunu meleklerden duyup öğrendi.

Kaynak : A’raf Suresi, Ayet 17, Sayfa 152, Sure No 7, Cüz 8

6. Insanlara Korku Vermeye Çalişır-(Al-i Imran Suresi, 175)

O şeytan sizi ancak kendi dostlarından korkutuyor. Onlardan korkmayın, eğer Mümin iseniz, benden korkun.

Açıklama: Burada “şeytan” ile Nuaym Bin Mes’ud veya Ebu Süfyan murat edilmiş olabilir. Müslümanları Medinede kalmaya teşvik eden, Peygamberle çıkmayıp oturup kalan kendi dostlarını korkutuyor.

Veya mana şöyle de olabilir. “Şeytan, kendi dostları olan Ebu Süfyan ve yanındakilerle sizi korkutuyor.”

فَلاَ تَخَافُوهُمْ وَخَافُونِ إِن كُنتُم مُّؤْمِنِينَ “Eğer mü’min iseniz artık onlardan korkmayın, benden korkun.”

Yani, ne sizi korkutandan ne kendisiyle korkuttuklarından korkmayın.

Benim emrime muhalefet etmekten korkun da Rasulüm ile beraber cihada gidin.

“Eğer mü’min iseniz” denilmesinde şöyle bir incelik vardır: İman, Allah korkusunu insanların korkusuna tercih etmeyi iktiza eder.

Kaynak : Âl-i İmran Suresi, Ayet 175, Sayfa 73, Sure No 3, Cüz 4

7. Müminlerin Arasını Bozmaya Çalışır.-(isra Suresi, 53) (Maide Suresi, 91)

Şeytan, içki ve kumarla, ancak aranıza düşmanlık ve kin sokmak; sizi Allah’ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık vazgeçiyor musunuz?

Açıklama: Üstteki ayette, haram kılınan dört şey geçerken, burada iki tanesini yeniden medar-ı bahis yapması ve onlarda olan vebali şerh etmesi, üstteki ayette de bu ikisinin asıl maksat olduğuna bir tenbihtir. Putların ve fal oklarının ayette zikri, haram ve şerli olmakta bunların da içki ve kumar gibi olduğuna delalet içindir. Hazreti Peygamber şöyle buyurur:

“İçki içen kimse, puta tapan kimse gibidir.”

Ayette, şeytanın içki ve kumarla zikir ve namazdan alıkoyduğu anlatıldı. Namaz da bir zikir olduğu halde ayrıca ifade edilmesi, onun büyüklüğünü ifade içindir. Ayrıca, namazdan alıkoymanın imandan alıkoymak gibi olduğunu hissettirmektir. Çünkü namaz dinin direğidir ve imanla küfür arasında ayırt edici bir unsurdur.

Sonra da, içki ve kumardan vazgeçirmek için, önce nazara verilen durumlara dayandırıp istifham (soru) sığasıyla bunları terke teşvik ile şöyle buyurdu:

فَهَلْ أَنتُم مُّنتَهُونَ “Artık vazgeçtiniz, değil mi?”

Böylece, bunları yasaklamada ve sakındırmada son noktayı koydu ve bunları yapmada hiçbir mazeret kalmadığını beyan etti.

Kaynak : Maide Suresi, Ayet 91, Sayfa 123, Sure No 5, Cüz 7

8. İnsanları, Sözde Onlara iyilik Yaptiğına ikna Etmeye
Çalişir-(Araf Suresi, 20-21)

20– Derken şeytan, kendilerinden gizlenmiş olan avret yerlerini onlara açmak için kendilerine vesvese verdi ve dedi ki: “Rabbiniz size bu ağacı ancak, melek olmayasınız, ya da (cennette) ebedî kalacaklardan olmayasınız diye yasakladı. (Öyle ise, yasak ağacın meyvesinden yiyin ki melek olasınız yahut cennette ebediyen kalasınız.)”

Açıklama: Vesvese, asıl olarak “gizli ses” demektir.

Bakara sûresinde vesvesenin keyfiyeti ele alınmıştı.

İblis onların mahrem yerlerini açmak istedi.

Bunda, halvet halinde ve eşin yanında ihtiyaç olmadan avret yerini açmanın çirkin ve müstehcen olduğuna bir delil vardır.

Hem Hazreti Âdem hem de Hazreti Havva birbirlerinin avret yerlerinin farkında olmadıkları gibi, kendilerinde olanı da henüz bilmiyorlardı.

وَقَالَ مَا نَهَاكُمَا رَبُّكُمَا عَنْ هَذِهِ الشَّجَرَةِ إِلاَّ أَن تَكُونَا مَلَكَيْنِ أَوْ تَكُونَا مِنَ الْخَالِدِينَ “Rabbiniz, başka bir sebepten dolayı değil, sırf ikiniz de birer melek ya da ebedî kalanlardan olursunuz diye sizi şu ağaçtan men etti, dedi.”

Bu ayetle, meleklerin peygamberlerden daha üstün olduğuna delil getirenler oldu. Buna cevaben deriz:

Bilindiği gibi hakikatler birbirine inkılâp edip dönüşmez. Hazreti Âdem ve Hazreti Havvanın rağbeti ancak ve ancak meleklerde olan fıtri kemâlatı da elde etmek, yemeye ve içmeye muhtaç olmamak idi. Bu ise, meleklerin daha üstün olduğuna mutlak olarak delalet etmez.

Kaynak : A’raf Suresi, Ayet 20, Sayfa 153, Sure No 7, Cüz 8

21– “Şüphesiz ben size öğüt verenlerdenim” diye de onlara yemin etti.

Açıklama: Ayette İblisin yemin etmesinin müfâale vezniyle, yani karşılıklı yemin etme sığasıyla gelmesi, mübalağa içindir.

Denildi ki: Hazreti Âdem ve Havva, kabul ettiklerini İblise yemin yoluyla söylediler.

Yine denildi ki: “Doğru söylediğine yemin et!” dediler. O da kendilerine yemin etti. Bundan dolayı yemin bu kalıpta geldi.

Kaynak : A’raf Suresi, Ayet 21, Sayfa 153, Sure No 7, Cüz 8

9. Allah’ın Adını Kullanarak Saptrmaya Çalışır-(Fatır Suresi, 5-6)

5- Ey insanlar! Şüphesiz Allah’ın vaadi gerçektir. Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın. Sakın çok aldatıcı (şeytan), Allah hakkında sizi aldatmasın.

Açıklama: “Ey insanlar! Şüphesiz Allah’ın vaadi haktır.”

Allahın haşir ve amellerin karşılığı ile ilgili vaadi haktır, asla bir hilaf söz konusu değildir.

فَلَا تَغُرَّنَّكُمُ الْحَيَاةُ الدُّنْيَا “Öyleyse sakın sakın dünya hayatı sizi aldatmasın!”

Ta ki dünya hayatına dalmak ve lezzetlerinden faydalanmak, sizi ahireti talep etmekten ve orası için çalışmaktan alıkoymasın.

وَلَا يَغُرَّنَّكُم بِاللَّهِ الْغَرُورُ “Ve sakın sakın o aldatıcı şeytan, Allah hakkında sizi aldatmasın.

Şeytan da “günahlara devam etseniz bile Allah sizi bağışlar” şeklinde hülyalarla sizi aldatmasın. Gerçi, Allahın o kadar çok günah içinde olan insanları affetmesi mümkündür. Ama bundan yola çıkarak günahlara devam etmek, “bünyem kuvvetlidir” diyerek zehir içmeye benzer.

Kaynak : Fatır Suresi, Ayet 5, Sayfa 435, Sure No 35, Cüz 22

Şeytanla ilgili ayetler

6Şüphesiz şeytan sizin için bir düşmandır. Öyle ise (siz de) onu düşman tanıyın. O, kendi taraftarlarını ancak alevli ateşe girecek kimselerden olmaya çağırır.

Açıklama : Çünkü şeytan size bir düşmandır.”

Onun düşman olması, ta Hazreti Âdeme dayanan kadîm ve genel bir düşmanlıktır.

فَاتَّخِذُوهُ عَدُوًّا “Öyleyse siz de onu düşman edinin.”

Siz de inançlarınızda ve fiillerinizde onu düşman edinin. Bütün hâllerinizde ona karşı ihtiyatlı davranın.

إِنَّمَا يَدْعُو حِزْبَهُ لِيَكُونُوا مِنْ أَصْحَابِ السَّعِيرِ “O, kendi taraftarlarını ancak alevli ateşe girenlerden olmaya çağırır.”Ayetin bu kısmı onun düşmanlığını takrîrdir ve kendi taraftarlarını hevâya tabi kılmaktan ve dünyaya meylettirmekten maksadının ne olduğunu beyandır.

Kaynak : Fatır Suresi, Ayet 6, Sayfa 436, Sure No 35, Cüz 22

Şeytanla ilgili ayetler

10. Mü’minlerin Zamanla Yıpranmalarını İster-(A-li İmran Suresi,155)

İki topluluğun karşılaştığı gün, içinizden yüz çevirip kaçanları, şeytan ancak yaptıkları bazı hatalardan dolayı yoldan kaydırmak istemişti. Ama yine de Allah onları affetti. Kuşkusuz Allah çok bağışlayandır, halîmdir (hemen cezalandırmaz, mühlet verir).

Açıklama: Uhud savaşında hezimete uğrayanlar, ancak şeytanın onların ayağını kaydırmak istemesi sebebi ile bozguna uğradılar, ona uydular ve peygamberin “merkezi terk etmeyin” emrine muhalefetle, ganimet veya hayat hırsıyla günah işlediler, bunun sonucu olarak ilâhî teyidden mahrum bırakıldılar, kalplerinde kuvvet kalmadı.

Denildi ki: Şeytanın onların ayaklarını kaydırmak istemesi, onların dönüp kaçmalarıdır. Bunun sebebi, önceki bir kısım günahlarıydı. Çünkü, taat taate sevkettiği gibi, masiyet de masiyete sevkeder.

Denildi ki: Şeytan onlara eski günahlarını hatırlatarak ayaklarını sürçtürmek istedi. Onlar da samimi bir tevbe ve karanlıklı hallerden çıkmadan savaşa girmekten hoşlanmadılar.

وَلَقَدْ عَفَا اللّهُ عَنْهُمْ “Ama Allah yine de onları affetti.”

إِنَّ اللّهَ غَفُورٌ حَلِيمٌ “Şüphesiz Allah Ğafur’dur – Halîm’dir.”

Şüphesiz Allah günahları affeder, günaha hemen ceza vermez, tevbeye fırsat tanır.

Kaynak : Âl-i İmran Suresi, Ayet 155, Sayfa 70, Sure No 3, Cüz 4

Şeytanla ilgili ayetler

11. Kuruntulara ve Kuşkulara Düşürmeye Çalışır.-(Nisa Suresi, 119-120)

119– “Onları mutlaka saptıracağım, mutlaka onları kuruntulara sokacağım ve onlara emredeceğim de (putlara adak için) hayvanların kulaklarını yaracaklar. Yine onlara emredeceğim de Allah’ın yarattığını değiştirecekler.” Kim Allah’ı bırakıp da şeytanı dost edinirse, şüphesiz o apaçık bir hüsrana düşmüştür.

Açıklama: Onları hak yoldan saptıracağım.

وَلأُمَنِّيَنَّهُمْ “Onları boş kuruntulara sokacağım.”

“Öldükten sonra dirilmek yok, ceza yok, keyfinize bakın” gibi boş hülyalarla onları avutacağım.

وَلآمُرَنَّهُمْ فَلَيُبَتِّكُنَّ آذَانَ الأَنْعَامِ “Ve onlara emredeceğim de hayvanların kulaklarını yaracaklar.”

Böylece, Allahın helal kıldığını haram kılacaklar.

Arablar, bahire ve saibe denilen hayvanlara böyle yapıyorlardı.(Bahire, saibe için bkz. Maide 103. ayet ve açıklaması.)

وَلآمُرَنَّهُمْ فَلَيُغَيِّرُنَّ خَلْقَ اللّهِ “Onlara emredeceğim de Allah’ın yaratışını değiştirecekler.”

Bunda, helâl olan şeylerin haram kılınmasına, bilfiil veya bilkuvve kâmil olan şeylerin noksan yapılmasına bir işaret vardır.

Böylece onlar, Allahın mahlukatının yüz ve sûretini, veya sıfatlarını değiştirecekler. Bu cümleden olarak,

-Hâmi gözü çıkarmak,

-Köleleri iğdiş etmek,

-Döğme yaptırmak,

-Livata (eşcinsellik),

-Lezbiyenlik,

-Aya – güneşe tapmak,

-Allahın insanları yaratmış olduğu İslam üzere yaratılışı değiştirmek,

-Azaları, şehvet – gadap gibi kuvveleri nefse bir kemâl kazandırmayan ve Allaha bir yakınlığa vesile olmayan yerlerde kullanmak gibi durumlar sayılabilir.

Ayetin lafzının genel oluşu, mutlak manada iğdiş etmeyi yasaklamak ile beraber, fukaha ihtiyaca binaen hayvanların iğdiş edilmesini caiz gördüler.

Şeytan “şöyle şöyle yapacağım” diye ya bunları tek tek söylemiştir veya söylememiş de olsa zaten fiilen yapmaktadır.

وَمَن يَتَّخِذِ الشَّيْطَانَ وَلِيًّا مِّن دُونِ اللّهِ فَقَدْ خَسِرَ خُسْرَانًا مُّبِينًا “Kim Allah’ı bırakıp da şeytanı dost edinirse, şüphesiz o, apaçık bir hüsrana uğramış olur.”

Çünkü, sermayeyi kaybetmiş, cenneti elde etmek varken, ona bedel cehennemi hak etmiştir.

Kaynak : Nisa Suresi, Ayet 119, Sayfa 98, Sure No 4, Cüz 5

120– Şeytan onlara (birçok) vaadde bulunur ve onları kuruntulara sürükler. Oysa şeytan, ancak aldatmak için onlara vaadde bulunuyor.

Açıklama: Şeytan, onlara asla yerine getirmeyeceği vaatlerde bulunur, asla yapamayacakları boş kuruntularla onları avutur. Hâlbuki onun fayda gösterdiği şeyde zarar vardır.

Şeytanın bu vaadi, ya fasit vesveselerle veya dostlarının diliyle olur.

Kaynak : Nisa Suresi, Ayet 120, Sayfa 98, Sure No 4, Cüz 5

12. Sapkın Amelleri Süslü ve Çekici Gösterir.-(Neml Suresi,24)

“Onun ve kavminin, Allah’ı bırakıp güneşe taptıklarını gördüm. Şeytan, onlara yaptıklarını süslü göstermiş ve böylece onları yoldan çıkarmış. Bu yüzden de onlar doğru yolu bulamıyorlar.”

Açıklama: Allah’ı bırakıp güneşe secde eder gördüm.”

Sanki güneşe tapıyorlardı.

وَزَيَّنَ لَهُمُ الشَّيْطَانُ أَعْمَالَهُمْ فَصَدَّهُمْ عَنِ السَّبِيلِ “Şeytan, kendilerine yaptıklarını süslü gösterdi de onları doğru yoldan alıkoydu.”Şeytan, güneşe tapmayı ve yaptıkları diğer çirkin işleri onlara süslü gösterdi. Böylece hak ve doğru yoldan onları alıkoydu.

فَهُمْ لَا يَهْتَدُونَ “Bu yüzden de onlar doğru yolu bulamıyorlar.”

Bunun için hak yola giremiyorlar.

Kaynak : Neml Suresi, Ayet 24, Sayfa 379, Sure No 27, Cüz 19

13. Fakirlik Korkusu Vermeye Çalışır.-(Bakara Suresi, 268)

Şeytan sizi fakirlikle korkutur ve size, çirkinliği ve hayâsızlığı emreder. Allah ise size kendi katından mağfiret ve bol nimet va’dediyor. Şüphesiz Allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir.

Açıklama: Şeytanın çirkin şeyleri emretmesi, cimrilik gibi çirkin fiillere teşvikte bulunmasıdır. Arablar, cimri kimseye “fâhiş” derler. Bununla beraber, “çirkin şeylerden” murat, genel anlamda günahlar da olabilir.

لْ وَاللّهُ يَعِدُكُم مَّغْفِرَةً مِّنْهُ وَفَضْلاً “Allah ise, size kendisinden bir mağfiret ve bir lütuf vaat eder.”

Allah infakınıza karşılık günahlarınızı bağışlamayı ve infak ettiğinizden daha efdalini dünyada veya ahirette onun yerine vermeyi size vaad eder.

وَاللّهُ وَاسِعٌ عَلِيمٌ “Allah, Vasi’ – Alîm’dir.”

Allah, infak edene fazlasıyla genişlik verir, onun infakını da bilir.

Kaynak : Bakara Suresi, Ayet 268, Sayfa 46, Sure No 2, Cüz 3

14. Kibir Vermeye Çalışır-(Sad Suresi, 74-75)

74– Ancak İblis eğilmedi. O büyüklük tasladı ve kâfirlerden oldu.

Açıklama: Allahın emrine karşı büyüklenmesi ve itaatten kaçınmasıyla kâfirlerden oldu.

Veya o, Allahın ilminde kâfirlerden idi.

Kaynak : Sad Suresi, Ayet 74, Sayfa 457, Sure No 38, Cüz 23

75– Allah, “Ey İblis! Ellerimle yarattığıma saygı ile eğilmekten seni ne alıkoydu? Büyüklük mü tasladın, yoksa üstünlerden mi oldun?” dedi.

Açıklama: “İki elimle yarattım” ifadesinden murat, “anne-baba vasıtası olmadan bizzat yarattım” manasını ifade eder.

“İki elimle” denilmesi, Âdemin yaratılışında olan ziyadesiyle kudret tecellisi ve farklı fiiller sebebiyledir.

İblis, yerinde olmayan bir tavır sergilemiştir. Çünkü, efendi, kölelerinden bazısını bazısına hizmet ettirebilir. Özellikle, ziyadesiyle artıları olan birine diğerlerini hizmet ettirmesi, hiç de inkâr edilecek bir durum değildir.

أَسْتَكْبَرْتَ Büyüklük mü tasladın?”

أَمْ كُنتَ مِنَ الْعَالِينَ “Yoksa üstünlerden mi oldun?”

Haksız yere tekebbürde mi bulundun, yoksa yükselip de üstün olmaya hak mı kazandın?

Şöyle de mana verildi: “Şimdi mi tekebbürde bulundun, yoksa eskiden beri büyüklenenlerden misin?”

Kaynak : Sad Suresi, Ayet 75, Sayfa 457, Sure No 38, Cüz 23

15. Gösteriş için ibadet Etmeye Teşvik Eder-(Nisa Suresi,38)

Bunlar, mallarını insanlara gösteriş için harcayan, Allah’a ve ahiret gününe de inanmayan kimselerdir. Şeytan kimin arkadaşı olursa, o ne kötü arkadaştır.

Açıklama: Bu ayet, cimrilik yapanları kınayan bundan önceki ayete atıftır. Cimrilik tefrit, gösteriş için bolca harcamak ise ifrattır. Dolayısıyla her ikisi de çirkinlikte ve zemmi celpte eşittirler.

Veya bu cümle mübteda olarak kabul edilebilir. Yani: “Ve mallarını, insanlara gösteriş yapmak için harcayan, Allah’a ve ahiret gününe iman etmeyenler.”

Bu durumda onun haberi hazfedilmiş, doğrudan zikredilmemiştir. Ayetin devamı, onun haberine delalet eder.

Yani, ayetin devamında “Şeytan kimin arkadaşı olursa, o ne kötü arkadaştır!” denildiğine göre, “Ve mallarını, insanlara gösteriş yapmak için harcayan, Allah’a ve ahiret gününe iman etmeyenler” ifadesinin haberi “işte böyle yapanlar şeytana arkadaş olurlar, o ise ne kötü bir arkadaştır” olur.

وَمَن يَكُنِ الشَّيْطَانُ لَهُ قَرِينًا فَسَاء قِرِينًا “Şeytan kimin arkadaşı olursa, o ne kötü arkadaştır!”

Ayet, mallarını gösteriş için sarfedenlere şeytanın arkadaşlık yaptığını, şeytanın da onlara bu çirkin işi süsleyip israfa sevk ettiğini hatırlatmaktadır. Nitekim şu ayet de bu manayı te’yid eder:

“Çünkü saçıp savuranlar, şeytanların kardeşleridir.” (İsra, 27)

Şeytandan murat, içteki ve dıştaki şeytan ve aveneleridir. Ayetten muradın, böyle yapan müsriflerin cehennem ateşinde onlarla beraber olmalarını açıklaması da muhtemeldir.

Kaynak : Nisa Suresi, Ayet 38, Sayfa 85, Sure No 4, Cüz 5

16. Ayetlerden Uzaklaştırmaya Çalışır.-(Zuhruf Suresi,36-37)

36– Kim, Rahmân’ın Zikri’ni görmezlikten gelirse, biz onun başına bir şeytan sararız. Artık o, onun ayrılmaz dostudur.

Açıklama: Her kim duyulara hitap eden şeylerle aşırı meşguliyeti ve şehevî şeylere kendini kaptırması sonucu Rahmânın zikrini görmezden gelir ve ondan yüz çevirirse, ona bir şeytanı arkadaş veririz.Artık o, vesvese ve iğvası ile daima onunla beraber olur.

Kaynak : Zuhruf Suresi, Ayet 36, Sayfa 492, Sure No 43, Cüz 25

37– Şüphesiz bu şeytanlar onları doğru yoldan saptırırlar. Onlar ise doğru yolda olduklarını sanırlar.

Açıklama: Ve o şeytanlar, beraber oldukları kimseleri gidilmesi gereken hak yoldan alıkoyarlar.

Zamirler, bir önceki ayette tekil iken burada çoğul gelmesi, mana itibarıyladır. Çünkü murat, bir ferdi anlatmak değil, insan nevinin durumunu nazara vermektir.Rahmânı anmaktan yüz çeviren bu kimseler, beraber oldukları şeytanları hidayet üzere zannederler.

Kaynak : Zuhruf Suresi, Ayet 37, Sayfa 492, Sure No 43, Cüz 25

17.Unutkanlık ve Dalgınlık verir.-*(Mücadele Suresi,19)
**(En’am Suresi, 68) ***(Kehf Suresi, 63)

* Şeytan onları hâkimiyeti altına alıp kendilerine Allah’ı anmayı unutturmuştur. İşte onlar şeytanın tarafında olanlardır. İyi bilin ki, şeytanın tarafında olanlar ziyana uğrayanların ta kendileridir.

Açıklama: Kalpleriyle Allahı anmazlar, dilleriyle de anmazlar.İşte bunlar şeytanın askerleri ve etbaıdırlar.Çünkü hem ebedî nimetleri kaçırdılar, hem de kendilerini daimî azaba maruz bıraktılar.

Kaynak : Mücadele Suresi, Ayet 19, Sayfa 546, Sure No 58, Cüz 28

** Âyetlerimiz hakkında dedikoduya dalanları gördüğün vakit başka bir söze dalıncaya kadar onlardan yüz çevir, uzaklaş. Şayet şeytan sana unutturursa hatırladıktan sonra (kalk), o zalimler grubu ile beraber oturma.

Açıklama: Ayetlerimiz hakkında

Yalanlamak

Alay etmek

Tenkit etmek şeklinde haddi aşanları gördüğünde, onlardan yüz çevir, onlarla beraber oturma, onların yanından kalk git.Ayette “onlarla oturma!” yerine “zâlim kavim ile beraber oturma!” denilmesi, onların Kur’an’a karşı tasdik etmek ve saygı göstermek yerine yalanlamak ve dalga geçmek sûretiyle zulmettiklerine delâlet içindir.

Kaynak : En’âm Suresi, Ayet 68, Sayfa 136, Sure No 6, Cüz 7

*** Genç, “Gördün mü? Kayaya sığındığımız sırada balığı unutmuşum. Doğrusu onu sana söylememi bana ancak şeytan unutturdu. Balık şaşılacak bir şekilde denizde yolunu tutup gitmişti” dedi.

Açıklama: Buradaki kayadan murat, Hazreti Musa’nın yanında uyuduğu kayadır.

وَمَا أَنسَانِيهُ إِلَّا الشَّيْطَانُ أَنْ أَذْكُرَهُ “Onu hatırlamamı, muhakkak şeytan bana unutturdu.”

Hazreti Yuşa’nın bu ifadesi, şeytanın vesveseleriyle kendisini meşgul edip unutturmasını söyleyerek mazeret beyan etmektir. Hâlbuki böyle hayret verici bir durum, unutulacak bir şey değildir. Lakin Hazreti Musa ile olan beraberliğinde böyle şeyleri görmeye alıştığı için, buna çok da önem vermedi.

Belki de apaçık ayetleri görmenin sonucu olarak, kendini tümüyle ibret almaya vermesi ve bütün benliğiyle Cenab-ı Hakka yönelmesi sebebiyle, bunu söylemeyi unuttu. Bunu şeytana nisbet etmesi ise, nefsini terbiye için olabilir. Veya kuvvetinin her iki tarafı aynı anda kaldıramaması, bunlardan biriyle meşgul olmak zorunda kalması bir noksanlık olmasından böyle demiştir.

وَاتَّخَذَ سَبِيلَهُ فِي الْبَحْرِ عَجَبًا “Balık, denizde garip bir yol tutup gitmişti.”

Bu ifade, Hazreti Yuşanın kelamının son kısmı da olabilir.

Kaynak : Kehf Suresi, Ayet 63, Sayfa 301, Sure No 18, Cüz 15

Şeytanla ilgili ayetler

18. Duygusallık Telkini Yapar.-*(isra Suresi, 64) **(Mümtehine Suresi,1-3)

* “(Haydi) onlardan gücünün yettiğinin ayağını çağrınla kaydır. Atlıların ve yayalarınla onların üzerine yürü. Onların mallarına ve evlatlarına ortak ol. Onlara vaadlerde bulun.” Hâlbuki şeytan onlara aldatmadan başka bir şey va’detmez.

Açıklama: Ayet, aldattığı insanlara İblisin tasallutunu anlatan bir temsil de olabilir. Bir baskın esnasında önce kuvvetli bir sesle insanlar ürkütülür, yerlerinden kaldırılır. Ardından süvarî ve piyadelerle hücum edilip işleri bitirilir.

وَشَارِكْهُمْ فِي الأَمْوَالِ وَالأَوْلادِ “Mallarda ve çocuklarda onlara ortakV ol!”

İblisin insanların malına ortak olması, malı haramdan kazanıp toplamaya ve uygunsuz yerlerde harcamaya sevketmesi yönündendir.

İblisin insanlara çocukta ortak olması,

-Gayr-ı meşru beraberliğe teşvik edip veled-i zina olmalarını sağlamak,

-Onlara Abduluzza gibi isimler verdirmek,

-Onları batıl dinlere, kötü sanatlara ve çirkin işlere yönlendirmek suretiyle yoldan çıkarmasıyla gerçekleşir.

وَعِدْهُمْ “Ve onlara vaatlerde bulun.”

İblis, insanları batıl vaatlerle oyalar. Mesela,

-Putların şefaatçi olacaklarını söyler.

-Atalarının iyi insanlar olduğunu söyleyerek onları avutur.

-Tûl-i emel ile oyalayıp tevbelerini tehir ettirir.

وَمَا يَعِدُهُمُ الشَّيْطَانُ إِلاَّ غُرُورًا “Fakat şeytan onlara aldatmadan başka bir şey vaat etmez.”

Ayet metninde geçen gurur, doğru zannettirecek şekilde hatayı süslemektir.

Kaynak : İsra Suresi, Ayet 64, Sayfa 289, Sure No 17, Cüz 15

** Ey İman edenler! Benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanları dost edinmeyin. Siz sevgi sebebiyle onlara sır veriyorsunuz. Hâlbuki onlar size gelen hakkı inkâr ettiler. Rabbiniz olan Allah’a inandınız diye Resûlü ve sizi yurdunuzdan çıkarıyorlar. Eğer rızamı kazanmak üzere benim yolumda cihad etmek için çıktıysanız (böyle yapmayın). Onlara gizlice sevgi besliyorsunuz.Oysa ben sizin gizlediğinizi de, açığa vurduğunuzu da bilirim. Sizden kim bunu yaparsa, mutlaka doğru yoldan sapmıştır.

Açıklama: sebeb-i Nüzûl

Ayetler, Hâtıb İbni Ebi Beltea hakkında nazil oldu. Hâtıb, Hazreti Peygamberin Mekkeye savaşa çıkacağını öğrenince onlara “Hazreti Peygamber size geliyor, tedbirinizi alın” diye mektup yazdı. Mektubu Muttalib oğullarının kölesi Sare ile gönderdi. Bunun üzerine Hazreti Cebrail inip durumu Hazreti Peygambere bildirdi. Hazreti Peygamber; Ali, Ammar, Talha, Zübeyir ve Ebu Mirsedi (r. anhum) mektubu almak üzere görevlendirdi ve şöyle dedi: “Yola çıkın, Hâh ravzasına varınca orada bir kadın bulacaksınız. Onda, Hâtıbın Mekkelilere yazdığı bir mektup var. Mektubu kadından alın, kendisini ise yoluna bırakın. Şayet direnirse boynunu vurun!”

Kafile yola çıktı. Belirtilen yerde kadını buldular. Ama kadın mektubu inkâr etti, bunun üzerine dönmeye niyetlendiler. Hazreti Ali kılıcı gösterince, saçlarının arasından mektubu çıkardı.

Daha sonra Hazreti Peygamber Hâtıbı huzuruna çağırdı, niye böyle yaptığını sordu. Hâtıb dedi: “Ya Rasûlullah, İslâma girdikten sonra küfre dönmüş değilim, Sana bağlılığımı bildirdikten sonra aldatmış da değilim. Lakin ben, Kureyş kabilesi içine sonradan karışmış biriyim, onlar içinde benim ailemi himaye edecek kimse yoktur. Bundan dolayı onlar nezdinde bir yerim olsun istedim. Çünkü bildim ki, bu mektubum onlardan bir zararı gidermeyecek.”

Hazreti Peygamber Hatıbın doğru söylediğine kanaat getirdi ve mazeretini geçerli saydı.Onları dost edinmeyin!

Kaynak : Mümtehine Suresi, Ayet 1, Sayfa 550, Sure No 60, Cüz 28

** Yakınlarınız ve çocuklarınız size asla fayda vermeyecektir. Kıyamet günü Allah aranızı ayıracaktır. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görendir.

Açıklama: Kıyamet günü başınıza gelecek dehşetli bir hâlle aranızı ayırır, o zaman birbirinizden kaçarsınız.Öyleyse ne diye bugün Allahın hakkını bırakıp da yarın sizden kaçacak olanlara yöneliyorsunuz?Ona göre de karşılık verir.

Kaynak : Mümtehine Suresi, Ayet 3, Sayfa 551, Sure No 60, Cüz 28

Şeytanla ilgili ayetler

19. Detaylara Daldrır.-(Bakara Suresi, 67-71)

* Hani Musa kavmine, “Allah, size bir sığır kesmenizi emrediyor” demişti. Onlar da, “Sen bizimle eğleniyor musun?” demişlerdi. Musa, “Kendini bilmez cahillerden olmaktan Allah’a sığınırım” demişti.

Açıklama: Bu kıssanın evveli, “Hani birini öldürmüştünüz de suçu birbirinize atmıştınız.” (Bakara, 72) ayetidir.

Burada, İsrailoğullarının,

-Emir ile dalga geçmek,

-Sualde aşırıya kaçmak,

-Emri hemen yerine getirmemek gibi seyyielerinden bir kısmı nazara verilmek için kıssaya bu şekilde başlanmıştır.

Kıssa şöyledir: İçlerinde yaşlı bir zengin vardı. Mirasına konmak için, kardeşinin çocukları bunun oğlunu öldürdüler ve cesedini şehrin kapısına attılar. Ardından “amca oğlumuz öldürüldü, kısasını isteriz” diye yalandan konuşmaya başladılar. Bunun üzerine Allahu Teâlâ bir sığır boğazlayıp bunun bir parçasıyla maktûle vurmalarını, o zaman maktûlün katilini haber vereceğini bildirdi.

قَالُواْ أَتَتَّخِذُنَا هُزُواً “Onlar da, “bizimle eğleniyor musun?” dediler.”

قَالَ أَعُوذُ بِاللّهِ أَنْ أَكُونَ مِنَ الْجَاهِلِينَ “Mûsâ, “cahillerden olmaktan Allah’a sığınırım” dedi.”

Çünkü böyle bir durumda alay etmek, cehalet ve sefahettir.

Hazreti Musa, itham edildiği şeyi delil göstererek kendisinden nefyetti ve böyle bir fiilin Allaha sığınılacak kadar çirkin olduğunu nazara verdi.

Kaynak : Bakara Suresi, Ayet 67, Sayfa 10, Sure No 2, Cüz 1

** Musa şöyle dedi: “Rabbim diyor ki; o, çift sürmek, ekin sulamak için boyunduruğa vurulmamış, kusursuz, hiç alacası olmayan bir sığırdır.” Onlar, “İşte, şimdi tam doğrusunu bildirdin” dediler. Nihayet o sığırı kestiler. Neredeyse bunu yapmayacaklardı.

Açıklama: Ayette ihtisar vardır. Yani, özellikleri bildirilen sığırı buldular ve onu boğazladılar.

وَمَا كَادُواْ يَفْعَلُونَ “Az kalsın yapmayacaklardı.”

İşi uzatmaları ve yokuşa sürmelerinden dolayı veya kâtilin ortaya çıkmasıyla rezil olacaklarını bildiklerinden veya sığırın fiyatının pahalı oluşundan az kalsın yapamayacaklardı.

Rivayete göre, o zamanda salih bir adamın dişi bir buzağısı vardı. Onu ağaçlık bir bölgeye getirdi “Ya Rabbi, onu oğlum için büyüyünceye kadar sana emanet ediyorum” dedi. Ayette belirtilen bütün özellikler sadece bunda vardı.

Sığır boğazlamakla emrolunanlar gittiler, normalde o günün şartlarında sığır üç dinar iken, bunu ağırlığınca altın ödeyerek o salih zâtın oğlundan ve annesinden satın aldılar.

Kaynak : Bakara Suresi, Ayet 71, Sayfa 11, Sure No 2, Cüz 1

Şeytanla ilgili ayetler

20. İsrafa Teşvik Eder.-(isra Suresi, 26-27)

Şeytanla ilgili ayetle

* Akrabaya, yoksula ve yolda kalmış yolcuya haklarını ver, fakat saçıp savurma.

Açıklama: Akrabalara karşı,

-Sıla-i rahim (gidip gelmek, hatırlarını sormak)

-Güzel muamele,

-Kendileriyle iyi geçinmek.

-Onlara iyilikte bulunmak gibi görevlerini yap, akrabalık hakkını eda et.

Ebu Hanife şöyle der: Yakın akrabalar fakir olduğunda, onların hakkı kendilerine infakta bulunmaktır.

وَلاَ تُبَذِّرْ تَبْذِيرًا “Bununla beraber malını saçıp savurma.”

Malı, uygunsuz yerde sarfederek saçıp savurma, israf olacak şekilde infak etme.

Hazreti Peygamberden şöyle nakledilir:

Hazreti Peygamber, abdest alan Sa’da “Bu ne israf böyle?” dedi.

Sa’d, “abdestte de israf olur mu?” diye sordu.

Hazreti Peygamber şöyle buyurdu: “Akan bir nehirden de abdest alsan, orda da israf olur.”

27- إِنَّ الْمُبَذِّرِينَ كَانُواْ إِخْوَانَ الشَّيَاطِينِ “Çünkü saçıp savuranlar, şeytanların kardeşleridir.”

Kaynak : İsra Suresi, Ayet 26, Sayfa 285, Sure No 17, Cüz 15

** Çünkü saçıp savuranlar şeytanların kardeşleridir. Şeytan ise Rabbine karşı çok nankörlük etmiştir.

Açıklama: Saçıp savuranlar şeytanların kardeşleridir, onlar gibi şerli olurlar. Çünkü malı zayi ve telef etmek bir şerdir.Veya, saçıp savuranlar şeytanlara dost ve tâbi olurlar. Çünkü israf etmede ve malı günahta sarfetmede onlara itaat ederler.

Sebeb-i Nüzûl

Şeytanla ilgili ayetler

Rivayete göre, bazı Arablar develeri boğazlıyor, bunlar üzerine kumar oynuyorlar, mallarını şöhret için saçıp savuruyorlardı. Allahu Teâlâ bu ayetle onları böyle taşkınlıklardan alıkoydu ve yakınlara vermekle emretti.

وَكَانَ الشَّيْطَانُ لِرَبِّهِ كَفُورًا “Şeytan ise Rabbine karşı çok nankördür.”

Dolayısıyla ona itaat etmemek gerektir.

Kaynak : İsra Suresi, Ayet 27, Sayfa 285, Sure No 17, Cüz 15

21. Gerçek şu, şeytan size düşmandır, öyleyse siz de onu düşman edinin.-(Fatır Suresi. 6)

Şüphesiz şeytan sizin için bir düşmandır. Öyle ise (siz de) onu düşman tanıyın. O, kendi taraftarlarını ancak alevli ateşe girecek kimselerden olmaya çağırır.

Açıklama: Çünkü şeytan size bir düşmandır.”

Onun düşman olması, ta Hazreti Âdeme dayanan kadîm ve genel bir düşmanlıktır.

فَاتَّخِذُوهُ عَدُوًّا “Öyleyse siz de onu düşman edinin.”

Siz de inançlarınızda ve fiillerinizde onu düşman edinin. Bütün hâllerinizde ona karşı ihtiyatlı davranın.

إِنَّمَا يَدْعُو حِزْبَهُ لِيَكُونُوا مِنْ أَصْحَابِ السَّعِيرِ “O, kendi taraftarlarını ancak alevli ateşe girenlerden olmaya çağırır.”Ayetin bu kısmı onun düşmanlığını takrîrdir ve kendi taraftarlarını hevâya tabi kılmaktan ve dünyaya meylettirmekten maksadının ne olduğunu beyandır.

Kaynak : Fatır Suresi, Ayet 6, Sayfa 436, Sure No 35, Cüz 22

Tolga ÖZŞAHİN / Kuran-ı Kerim’de Şeytanla ilgili ayetler

Şeytanla ilgili ayetler şeytanla ilgili ayetler

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

4 yorum

  1. Gerçekten yüreğimden teşekkür ederim Tolga BEY!Dönüp gelip okuyorum ah ki ahh diye diye..Varolasınız….

  2. Ahh Ahh derli toplu, nasıl da idraki yüksek bir yazı olmuş. Şeytanlaşmaktan, onun yolunu yol bellemekten Allah’ıma sığınırım. Şeytanın tüm hasletlerini, içimizdeki şeytanın oyunlarını oku’yabilmek için çok güzel bir kaynak olmuş bu yazı, teşekkür ederim.

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM