1. Anasayfa
  2. Kitap Tanıtımı

Altı Çizili Cümleler : MOMO

Altı Çizili Cümleler : MOMO
2

Hafta içi güzel yavrum Kayra’m ile kısa bir tatil yaptık, kitap olarak MOMO ‘yu götürdüm yanımda sadece. O kadar çok kişiden duydum ki MOMO ‘yu okumasam eksik kalacaktım sanki, fakat herkes kadar etkileyemedi beni, ne yazık ki. E etkilemediyse niye onu yazıyorsun diyebilirsiniz, çünkü içinde öyle cümleler var ki, onları bir yere saklamasam içim rahat etmezdi. Bu yüzden de bu hafta ki yazı kendime, bakar mısınız şu cümlelerin muhteşemliğine;

Momo Alıntılar

-Daha çok para kazanıp, daha çok harcıyorlardı. Fakat yüzleri asıktı, yorgun ve keyifsizdiler, gözleri dostça bakmıyordu.

-Sana bir akıl vereyim; kendini fazla ciddiye alma!

-An diye bir şey kalmıyor. Ya geçmiş oluyor ya gelecek.

-Bir insanın çok dostu olabilir ama insan onların içinden de birkaç kişiyi kendine daha yakın bulur ve onları daha çok sever.

-Zamanın bu garip kısalığı uzunluğu, o saat içinde yaşanan olaylara bağlıdır. Çünkü zaman, yaşamın ta kendisidir ve yaşamın yeri yürektir.

-Bu ne biçim bir hastalık?
Önceleri pek farkına varılmaz. Günün birinde insanın canı artık hiçbir şey yapmak istemez. Hiçbir şeyle ilgilenmez, kurur gider. Ve bu isteksizlik geçici değildir. Hatta giderek artar. Günden güne, haftadan haftaya daha kötü olur. Kendinden hoşlanmaz, içi bomboştur, dünyayla bağdaşamaz. Sonraları bu hisler de kalmaz, hiçbir şey hissetmez olur. Bütün dünyaya yabancılaşmıştır, kimse onu ilgilendirmez olmuştur. Ne kızgınlık duyar, ne hayranlık. Ne sevinmesini bilir, ne üzülmesini. Gülmeyi de, ağlamayı da unutmuştur. Böyle bir insanın içi kaskatı kesilir. Artık hiçbir şeyi, hiç kimseyi sevemez. Bu durumda, artık hastanın iyileşmesine olanak yoktur. Dönüş kalmamıştır. Bomboş, kül rengi bir yüzle, nefretle çevresine bakar, tıpkı duman adamlar gibi. Onlardan biri olup çıkmıştır. Hastalığın adına gelince, buna ÖLDÜREN CAN SIKINTISI denir.”

-İnsanlar kendilerini korkutan şeylere çok çabuk inanıyorlar.

-Beppo sokağı süpürürken yavaş ama belli bir tempo ile çalışırdı. Her adımda bir nefes alır; her nefeste bir süpürge sallardı.
Bir adım – bir nefes – bir süpürge. Bir adım – bir nefes – bir süpürge. Böyle sürüp giderdi. Arada bir durur ve önüne bakarak düşünürdü. Sonra tekrar bir adım – bir nefes – bir süpürge.

Bak Momo derdi, ne oluyor, biliyor musun? Bazen önüne upuzun bir cadde çıkıyor. Öyle uzun ki, insan bunun sonu gelmez sanıyor.
O zaman acele etmeye başlıyorsun. Gittikçe daha çok acele ediyor insan.
Her önüne baktığında yolun hiç de kısalmamış olduğunu fark ediyorsun.
Daha hızlı ve daha gayretli çalışıyorsun; sonunda nefesin kesilip güçsüz kalıyorsun. Ve cadde hala upuzun bir şekilde seni bekliyor.
İnsan caddenin tamamına bakıp hemen bir karara varmamalı, her zaman adım adım ilerlemeli. Sürekli olarak bir adım sonrasını düşünmeli, bir adım, sonra derin bir nefes, sonra bir süpürge. İşte o zaman hayat zevkli olur. Önemli olan işini iyi yapmaktır. Öyle de olmalı.
Bir de bakarsın ki adım adım bütün yolu bitirmişsin. Nasıl olduğunu anlamadan ve yorulmadan.
ÖNEMLİ OLAN DA BUDUR.

-Yaşamlarının gittikçe daha zavallı, daha tekdüze ve daha soğuk geçtiğini kavramak istemiyorlardı. Bu gerçeği sadece çocuklar taa yüreklerinde hissettiler. Çünkü artık kimsenin onlara ayıracak zamanı yoktu.

-YOL BENİM İÇİMDE (En en en çok bu cümleyi sevdim :)

-Yalnızlık, seçilebilir olduğu sürece sevilen, mecbur kalınıldığı sürece ise nefret edilen bir durumdur.

-Çok az insan gerçekten iyi bir dinleyicidir.

-Birazcık zenginlik için hayatlarını ve ruhlarını satanlara bak, ne hale gelmişler!

-Tarih kitaplarında yazılanların hepsinin doğru olmadığı ne malum belki de uydurmadır ne biliyoruz ?

Evet ne biliyoruz!

Dinçel LAÇİN

Bu Yazıya Tepkiniz Ne Oldu?
  • 0
    be_endim
    Beğendim
  • 0
    alk_l_yorum
    Alkışlıyorum
  • 0
    e_lendim
    Eğlendim
  • 0
    d_nceliyim
    Düşünceliyim
  • 0
    _rendim
    İğrendim
  • 0
    _z_ld_m
    Üzüldüm
  • 0
    _ok_k_zd_m
    Çok Kızdım

Hayat insanlara kimlikler ve bu kimliklere bazen elbiseler diker. Benim de vardı böyle bir elbisem, birgün onu çıkarmaya karar verdim, onu çıkardığımda kendimi bir portakal gibi soydum, soydukça kabuklarımı, yeni bir BEN ile buluştum. Bir çocuk oyunu gibiydim sanki, portakalı soydum, başucuma koydum, ben bir GER-ÇEK uydurdum, duma dum dum misali. İşte o kendime ayma anımda yeni kimliklerimle buluştum; Eğitmen. Profesyonel Koç. Ve acemi bir Yazar. Her şeyin acemiliğini seviyorum zira ben, Turgut Uyar'ın dediği gibi; "belki de asıl Ustalık budur, her zaman Acemi olmayı bilmek" Bunu unutmazsam/bunu unutmazsak daha daha daha elbiseler dikeriz kendimize, bedenimize ve tin'imize. Belki de YAŞAMAK budur. Selam olsun herkese.

Yazarın Profili
İlginizi Çekebilir

Bültenimize Katılın

Hemen ücretsiz üye olun ve yeni güncellemelerden haberdar olan ilk kişi olun.

Yorumlar (2)

  1. Benim de çok duyduğum hatta listemde olan bir kitaptı ‘MOMO’. Ne iyi ettin de altı çizili yerleri yazıverdin. Teşekkür ederim kitap yorumun ve altı çizili cümlelerin için. Ayrıca ben de en çok “YOL BENİM İÇİMDE” cümlesini sevdim. Bu cümleyi hep sevdim zaten. 🍀

    • 27 Temmuz 2020

      Ne muazzam bir cümle değil mi kuzum, fener gibi.
      Motto’m bile olabilir, o kadar çok sevdim bu cümleyi.
      Çok teşekkür ederim her zaman ki gibi vakit ayırıp okuduğun için, iyi ki varsın Can Dost.
      ♥️♥️♥️♥️

Bir cevap yazın