Söz, Bağlılık ve Özgürlük
  • Facebook
  • Twitter
  • 1 Haziran 2020
  • 13
  • 229
  • 1 Yıldız2 Yıldız3 Yıldız4 Yıldız5 Yıldız
    1 Kişi oy verdi
    Ortalama puan: 5,00.
    Bu yazıya oy vermek ister misiniz?
    Loading...
  • +
  • -
Abone Ol 

Söz, Bağlılık ve Özgürlük

Bu hafta ki yazımın adı; ‘Söz, Bağlılık ve Özgürlük.’ Onlar benim sevdiğim adamın kelimeleri ve bugün onun canının doğduğu gün. Doğum dedim de insan iki kere doğuyor hayatta, ilki annelerin işidir, görece kolaydır, bir şey yapman gerekmez. Olur. Haberin bile olmaz. Diğeri ise en az ilki kadar sancılıdır ve garantisi de yoktur, gebeliği ise yıllarca […]

|

Bu hafta ki yazımın adı; ‘Söz, Bağlılık ve Özgürlük.’


Onlar benim sevdiğim adamın kelimeleri ve bugün onun canının doğduğu gün. Doğum dedim de insan iki kere doğuyor hayatta, ilki annelerin işidir, görece kolaydır, bir şey yapman gerekmez. Olur. Haberin bile olmaz. Diğeri ise en az ilki kadar sancılıdır ve garantisi de yoktur, gebeliği ise yıllarca sürebilir.

Şimdi bu girişle benim senden, senin benden, acılarımdan ve sancılarımdan dahi haberinin olmadığı bir an’a çevirmek istiyorum yazıyı sevgilim. O an bir dua ediyordum ve gözyaşları ile ettiğim dua’mın içinde seni diliyordum ve fakat bir gün karşıma çıkacağını henüz ikimiz de bilmiyorduk. Bunu öğrenmem için benim iğne deliğinden geçer gibi daha onca acıdan ve sızıdan geçmem, kendimi yeniden doğurmam için biraz daha beklemem ve benim sana hazırlanmam gerekiyormuş çünkü belki de asıl hikaye şudur ki senin yüce sevginin değerini ömür boyu kalbimde taşıyabilmem ve minnet duyabilmem için benim biraz daha pişmem gerekiyormuş.

Biliyor musun o an hıçkıra hıçkıra ağlarken göz yaşlarım içinde Manga’nın ‘Bir Kadın Çizeceksin’ şarkısı gibi bir adam çizmiştim, sonra da sanırım adı evlilik denen bir yerde, kalpsiz bir adama denk getirilişimden ötürü kendi duama ‘yok artık, böyle bir adam var mıdır bu dünyada, ne kadar da hayalciyim’ demiştim.

‘Varmış’ diyebilmem için meğer daha seneler geçmesi gerekiyormuş, her şey vakti gelince oluyormuş, nereden bilebilirdim!
Sonuca baktığımızda ise ettiğim duanın kabul edilişi, yüreğime buyur edilişi, beni dünyanın (bana göre en mutlu kadın) edişinin üzerinden sekiz koca yıl geçti.

Bana bu sekiz yılı anlat desen, geçenlerde Ayşe Arman’ın Nil Karaibrahimgil ile yaptığı röportajda ona sorduğu soruya karşılık Nil’in verdiği cevabın aynısını veririm ama bir farkla, farkı birazdan öğreneceksin ya da aslına bakarsan bunu sayemde binlerce kez deneyimledik : )

Röportaj da Arman’ın ‘bunca yıldır aynı insanla berabersin ama bazı insanlara göre sıkıcı da bu, sen bize bu kadar yılı aynı insanla geçirmenin güzelliğini nasıl anlatırsın?’ sorusuna Nil önce tek kelime ile bazen de BULURSUN demiş.

Ne ilginç değil mi?

Biz de birbirimizi defalarca kaybedip, yeniden bulabilenlerdeniz, biz de defalarca söküldük ve onlar gibi yeniden dikildik, dönüştük, değiştik, biz de zaman tünelinden ve iğne deliklerinden geçtik defalarca, çıktığımızda silkelendik ve sonuca baktığımızda ise ellerimiz birbirini buldu hep ısrarla..

Fakat dedim ya bizim bir farkımız vardı onlardan, hoyrat bir yerden geliyordum ben, o kadar acı yama vardı ki ruhumda, hal böyleyken ben bizi diken ipleri bile koparabiliyordum aynı hoyratlıkla, bana yaşatılandan ötürü başka türlüsünü de bilmiyordum aslında..

İşte tam da burada söylenmesi gereken cümle şu olmalı senli yıllarım için, bir kadının başına gelebilecek en değerli şey sabırlı ve onca kumaştan geçmiş usta bir terziye denk gelmesidir, çünkü kumaşın iyisini tanıyan iyi bir terziysen eğer onu dikmekten asla vazgeçmezsin, bu yüzden de sen bana göre, beni yaralarımdan ve yamalarımdan diken muazzam bir terzisin ve belki de ustalığın en çokta bundandır. Başka bir terzinin uğraşmaya bile lüzum görmeyeceği kumaşımı ince ince dokumandır, ona gece gündüz emek verip dikmeye devam etmek çabandır ve de belki de sırma ipliklerle dikip, üzerine giydiğin en son elbise oluşum da bundandır, çünkü onca geçiş hali ve deneyimin ardından biz, ‘Sen ve Ben’ kalmayı yüceltmeyi seçtik, hem şu da bir gerçek ki ilişkilerde herkes birbirini bir bulur, bir kaybeder fakat bir ilişkiyi devam ettiren tarafların birbirini hiç kaybetmemesi değil, birbirini BULMA isteğinin devam etmesidir.

Biz seninle işte bunu hiçbir zaman yitirmedik. Bunun için de aramızda görünmez bir sözleşmeyle hiçte dile getirmeden birbirimize SÖZ verdik, birbirimize bağımlı olmadan BAĞLILIK yemini ettik ve burada sanırım en çok da Halil CİBRAN’ın bir cümlesini bilmeden başımıza taç ettik, Can Reyhanım da yazmıştı son yazısında, aynı cümleler de buluşmaya artık şaşırmıyorum elbette, orası da ayrı bir mesele : )
Her neyse diyor ki canım Cibran o nefis cümlede; ‘gönüllerinizi verin fakat birbirinizin himayesine değil, birlikte ayakta durun ama birbirinize çok yakın değil, zira mabedin sütunları da ayrı durur….’

Of ne muazzam bir ÖZGÜRLÜK tanımı bu öyle değil mi ?


Hem koca bir mabediz birlikte hem de ayrı birer sütun gibiyiz..
Nazım’a sorsak bunu ‘yaşamak; bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşcesine’ diye anlatırdı bizlere.

Ah sevgilim bil ki biz senle Cem Adrian’ın o muhteşem şarkısı gibi; ettiğim o duanın kabulü gibi; ‘ayrı yerlerde, aynı hayale kapılmış, aynı ormanda kaybolmuş, aynı ormanın içinde birbirini bulmuş aşıklar gibiyiz.’
Ve şimdi yazımı bitirirken yüzüne bakarak söylediğim o dizeleri burada da yazmak isterim, madem ormanlardan bahsediyoruz, koskoca bir ormanın içinde ulu bir çınara denk gelmiş, onun o dingin ruhunda iyileşmiş, dinlenmiş ve huzuru bulmuş biri olarak evet yeniden söylemeliyim;

Ve bilinsin ki..

Kadın;
Karşısına tüm dünyayı alırken,
Yanında yalnızca tek bir adam ister.
Öyle çok detaylı değil,
Yalnızca kararlı.
Ve biliniz ki;
Kadının solundaki boşluğa oturursa biri,
‘Dünyadaki erkek sayısı 1’e düşer.

Bu dizelere Cemal Süreya’dan cevap bulmuştuk senin için;
Ben senin, sevgilin, eşin, baban, ağabeyin, arkadaşınım, biri bitse biri kalır;
‘Seni hiç bırakmayacağım’

İyi ki doğdun sevgilim, iyi ki beni de doğurdun kalbim de ki canım eşim,
Şarkımız da çalsın Cem Adrian söylesin, dinle bak;
BEN SENİ ÇOK SEVDİM.

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

13 yorum

  1. Canım Dinçel’im o kadar huzur buldum ki yazıyı okurken, her hücreme, yüzümün tebessüm eden her kıvrımına yansıdı bu huzur. İnsan kaybetmeden bulamıyor belki. Bulabilmenin yolu belki de kaybetmekten geçiyor. Yüreğine sağlık can arkadaşım.

  2. Dinçel Hanımcığım, yazın ruhumuzu okşadı. Kelimeler ne önemli. Kelimeler nasıl bir mucit. Ömür boyu, hep mutlu olun. Mutsuz olduğunuz anların içinde bile, sevgi varsa mutlu olunacak bir şeyler mutlaka bulunur. Sevgiyle….

    • Ne güzel insanlarsınız hepiniz, ne şanslı kullarıyız Rabbimin, iyi ki tanıdım her birinizi.
      Ettiğiniz dualar, o güzel kaleminizden süzülen her bir iyilik harfi en başta sizi/sizleri bulsun.
      Çok ama çok teşekkür ederim Neşe hanımcığım.
      ♥️♥️♥️

  3. Ahh ne iyi geldi bu sevgi bana bu sabah 🌹🤲🏻Sevişini sevdim,sevişine hayran oldum caanım Dinçelciğim🌹🤲🏻Ömürlük olsun, ahirette de o ağaç altında el ele dinlenin inşaALLAH kardeşim 🌹🤲🏻

    • Allah’ım bin kere razı olsun ağzından çıkan her bir tertemiz duaya Can Şadan’ım.
      Dua’n hep üzerimizde olsun, ettiğin dua’ların hepimize Şifa, hepimize eminlik olsun.
      İyi ki varsın canım benim.
      ♥️♥️♥️

  4. Sen ne yaptın yine böyle Dinçelim! Kelimelerin yüreğimi yoğurdu bir hamur gibi…Benim Dinçelimin yüreğini yüreğinde taşıyabilen o güzel adamla tanışmak istiyorum. Ne mutlu ona, ne mutlu sana ne mutlu size!

    • Ah asıl sen ne yaptın bana kuzum.
      Sabah ki o sesin, varlığın hep minnetim.
      Ve bil ki seni ona, onu sana tanıştırmak en büyük gururum olur.
      Çok seviliyorsun Can Dost Reyhan’ım ♥️♥️♥️

    • Ne güzel dedin Can Ayşe’m.
      Rabbime Şükürler olsun ki, bir türlü huzura erememiş tüm hikayelerimi raflardan çıkarıp yerine içi sevgi dolu kavanozlar yerleştiren bir güzel adam nasip etti bana.
      ♥️♥️♥️♥️

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

Yorum yazmak için giriş yapmalısın

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM