Peygamberimiz (s.a.v.) in bir hadisiyle başlamak istedim bugün sohbetimize. “Kim insanların en değerlisi olmak isterse Allah’a tevekkül etsin. Kim de insanların en zengini olmak isterse Allah’ın elindekine, kendi elindekinden daha çok güvensin” buyurmuştur.

“Değerlilik” kelimesini deştik bugün annemle. Bir kelime öyle derin kapılar açtı ki önümüze. Annem bir akrabasından örnekleme yaptı onu sevgiyle anarak, ben yakın zamanda canımı sıkan bir mevzuyla giriş yaptım konuya. Biraz üzüldük, bir parça düşündük…Çokça tevekkül ettik. Bir “AN” da yerimden fırlayarak Sultanım Abdülkadir Geylâni’nin kitabına sarıldım. Cevap ver bana Sultanım, sen ne düşünürsün bu konuda diye sordum! Ve rastgele bir sayfa açtım.

SOHBET BAŞLASIN

Sultanım şöyle başlıyor sohbete “19 Recep 545 Tarihinde bir sabah, medresede”Allah (c.c.) “Sizin Allah katında en değerliniz O’ndan en çok korkanınızdır” diye buyuruyor. Değerlilik Allah korkusunda, değersizlik ise, Allah’a karşı gelmektedir. Kim Allah’ın dini konusunda güçlü olmak isterse Allah’a tevekkül etsin! Çünkü tevekkül kalbi sağlamlaştırır, güçlendirir, eğitir, onu doğra yola iletir ve ona harikalar gösterir. Parana, puluna ve sebeplerine güvenme! Çünkü bu seni aciz bırakır ve zayıflatır. Sen Allah’a tevekkül et. Çünkü kim ALLAH’a tevekkül ederse ALLAH ona güç verir, yardım eder, lütfuyla muamele eder, hiç ummadığın yerlerden ona rızık verir ve kalbini güçlendirir. Dünya malının gelip gidişine, insanların sana teveccüh gösterip yüz çevirişine! aldırış etme. Böyle yaparsan insanların en güçlüsü olursun. Malına, sahip olduğun makama, ailene ve sebeplerine güvenirsen Allah’ı kızdırırsın ve bunlar elinden çıkıp gider! Çünkü Allah kıskançtır ( gayûr), senin kalbinde kendinden başka hiçbir şeyin bulunmasını istemez.

SORULAR-CEVAPLAR

Ne zaman sorduğum soruma cevap almadım, ne zaman başım sıkışıp da “Yetiş ALLAH” dediğimde içim serinlemedi…diye düşünüyorum. Hiçbir zaman ve hiçbir AN olmadı! Allah’ım hep şah damarımdan yakın durdu bana, giden ve başka yerlerde cevaplar arayan bendim! İşte “değerlilik” hakkında başladığım yolculuğun sürpriz mesajları.

SULTANIMDAN MESAJ

“A takvayı terk eden! Sen dünyada ve ahirette değerli olmaktan yoksun kaldın. Behey insanlara ve sebeplere güvenen! Sen bu tutumunla Allah’tan, dünyada ve ahirette gelecek olan yücelikten ve güçten mahrum kaldın. Oğlum! Takva sahibi ve Allah’a güvenen biri olmak istersen SABIRLI olmaya bak. Çünkü sabır bütün iyiliklerin temelidir. Sabır konusunda doğru bir düşünceye sahip olur da sırf ALLAH rızası için sabırlı olursan, bu davranışına karşılık olarak Allah kalbine sevgisini, dünya ve ahirette yakınlığını yerleştirecektir. Sabır, ezelî bilgisinde yazılmış olan ve kimsenin değiştiremeyeceği kaza ve kaderinde, Allah’a rıza göstermektir. Gerçek iman sahibi olan, bunu iyice bildiği için hakkında takdir edilene zorla değil, gönül rızasıyla sabretmiştir. Sabır, ilkin zorla atılan bir adım, sonra ise gönülden gelerek atılan bir adımdır. Sabrın yokken sen nasıl kalkıyor da inandığını iddia ediyorsun? Allah’ın tasarruflarına rızan yokken nasıl oluyor da Allah’ı tanıdığını iddia ediyorsun? Bu, kuru bir iddia ile olacak iş değildir. Kapıyı görüp eşiğine başını dayayıncaya, kader ayaklarının, zarar ve yarar ayaklarının üzerine basışına sabredinceye kadar konuşmak sana yasaktır”!

KALP İŞİ

“Bilgisiz kimsenin dili kalbinin önündedir, akıllı ve bilge kimseninki ise kalbinin arkasındadır” denilmiştir. Ben susayım, biz susalım canlar! Şayet Rabbim benim konuşmamı dilerse konuşturur. Bunca kelimeden sonra da ve dahi hayat boyunca tek ve dilime pelesenk ettiğim duam!

“Rabbim senin rızan için konuşup, senin rızan için susmayı nasip et!

Şadan YER