Aynur Keskin
Aynur  Keskin
aynurkeskinlr@gmail.com
Gölgesizler … Bir kayboluşun hikayesi…
  • 0
  • 206
  • 01 Mayıs 2020 Cuma
  • 1 Yıldız2 Yıldız3 Yıldız4 Yıldız5 Yıldız
    2 Kişi oy verdi
    Ortalama puan: 5,00.
    Bu yazıya oy vermek ister misiniz?
    Loading...
  • +
  • -

Gölgesizler… Bir kayboluşun hikayesi… Kar neden yağar? İki nefes arasındaki zamanı düşleyin, ya da markete gidip geldiğiniz birkaç dakikayı. Bu zaman diliminde sonsuzluğa kaybolduğunuzu…  Hangimiz kaybolmadık ki? Bir kitapta, rüyalarda, bir dost omzunda, sokaklarda, evimizde, aynada… Aslında var mıyız? Yok muyuz? Kendi yokluğumuzu besledik belki senelerce. Yoksa farketmedik mi? En önemli kayboluşun unutulmak olduğunu ? […]

Gölgesizler… Bir kayboluşun hikayesi… Kar neden yağar?

İki nefes arasındaki zamanı düşleyin, ya da markete gidip geldiğiniz birkaç dakikayı. Bu zaman diliminde sonsuzluğa kaybolduğunuzu… 

Hangimiz kaybolmadık ki? Bir kitapta, rüyalarda, bir dost omzunda, sokaklarda, evimizde, aynada… Aslında var mıyız? Yok muyuz? Kendi yokluğumuzu besledik belki senelerce. Yoksa farketmedik mi? En önemli kayboluşun unutulmak olduğunu ?

Hasan Ali Toptaş! Hat edebiyatının akla gelen ilk ismi. Mütevazi kişilik, abi, baba, sanatçı, tam bir halk insanı. Kitaplarını okumadan önce bir röportajını okumuştum. Benim kitaplarıma “Gölgesizler” okuyarak başlayın diyor. Romanlarının tarzını ancak o zaman gerçekten tanıyabiliyoruz gerçekten. Kendisiyle bir imza gününde tanışıp uzunca sohbet etme fırsatı bulduğumda da evet doğruladı bu öneriyi.

Gölgesizler,

1994 Yunus Nadi Roman Ödülü almış bir kitap. Nasıl anlatsam neresinden başlasam bilemiyorum anlatmaya. Bu güne kadar hiç okumadığım tarz ve üslupla karşılaşıyorum. Uzun betimlemeler beni bir okyanusa atıyor ve boğulmadan en derinlere yüzüp birden kendimi su üzerinde bulabiliyorum, bazen de yıldızlara dokunup karanlıktan aydınlığa nasıl çıktığımı anlayamadan uyanıveriyorum. His olarak anlatmaya çalışsam okyanuslarca kelimemin yetmeyeceğine inanıyorum. Ama edebi boyutta anlatmaya çalışacak olursam üstkurmaca yoluyla anlatıldığını söyleyebilirim. Üstkurmaca Postmedern romanlarda kullanılan ve gerçek ile kurgu arasında farklı katmanlar oluşturan teknik, diğer bir ifadeye roman içinde roman diyebiliriz.

Kullanılan başka bir teknik de bilinç akışı tekniği. Romanda bir anlatıcı varmış gibi görünmesine rağmen yazar, bilinç akışı tekniğinden de yararlanarak oluşturmuş olduğu bir iç anlatıcı da vardır. Anlatıcı, bölümler arasında aslında hem kendini hem de iç sesini anlatıyor. Büyülü, puslu, renksiz bir akış içerisinde buluyorsunuz kendinizi.

“ ‘Çayın soğudu muhtar,’ dedi Nuri. Ürperdi muhtar, başını hızla çevirip sağında oturan Nuri’ye baktı. Nuri yüzünü elleriyle kapamış, kıkır kıkır gülüyordu. Muhtar, onun neden güldüğünü anlayamamıştı; biraz acı biraz öfkeli, gözlerini kırpmadan dimdik bakıyordu.Sonra bakmaktan vazgeçip önüne döndü ve bir kez daha ürperdi.

Çay bardağı yoktu…

Kayıpların gölgesi de kaybolur.


“O her şeyin mutlaka bir iz bırakacağına inanıyordu, izsiz şey olamazdı; kuşların bile izi vardı gökyüzünde, sözcüklerin dişte, bakışların yüzde.”

Gölgesizler Kitap Yorumu

İsimsiz bir köy, isimsiz bir şehir merkezi, farklı mekanlar, atlar, güvercinler, bir kayboluşun etrafında tamamlanan bir olay örgüsü. Birbiriyle bağlantısız gibi görünen ve bir şekilde bir yerlerde bağlanan olaylar. Daha ilk cümleden zihinlerimize yürümeye başlıyor. Çift zincirli bir romanda olaylar birbirine paralel iki mekanda cereyan etmekte. Gözlerimiz kimi zaman köyde kimi zaman bir şehir merkezindedir. Bir nevi paralel evrenler diyebiliriz, bu iki evreni de izleyebilen bir gözdür anlatıcımız. Birinci olay zincirinde pek fazla olay göremiyoruz ama bir şeyler anlatıldığına eminiz. Asıl öykümüz köyde çünkü. Anlatıcımız da berber dükkanındaki müşteridir. Bu müşteri hem kahraman hem anlatıcıdır. Belki de tamamen hayal etmektedir. Zihninde canlanan güvercinin köyde yaşayan bir kıza ait olması da bu düşünceyi desteklemektedir. Tüm bunlar da postmodern yöntemin örnekleri olarak dikkat çekmektedir. 

Eserde Aynalı Fatma’nın efsanevi hikayesinin anlatıldığı bir minik öykü de yerleştirilmiş . Özellikle Yaşar Kemal’in romanlarında bulunan bu öyküler Toptas tarafından da sıkça kullanılıyor . Ayrıca romandaki at , Yaşar Kemal’in Ince Memed romanındaki Memed’in kutsal atını hatırlatıyor  . Hatta aynı ‘At’ Kuşlar Yasına Gider romanındaki hayali ata da çok benziyor. 

“Pencereden eğilip bakan kendisini görürdü düş kadar yakın bir uzaklıktan… Ola ki şaşırırdı önce; bir yanıyla, yüz yüze geldiği insanın kendisi olduğuna inanmak istemezdi.Peki, ya pencerenin karşı tarafındaki; o inanır mıydı aslında kendisinin öteki olduğuna!”

Gerçeklik olarak adlandırdığımız şey belki de kendi yansımamızdan daha gerçekçi değildir?

Gerçeklik olarak adlandırdığımız şey belki de kendi yansımamızdan daha gerçekçi değildir? İnsan hangisine inanacağını şaşırıyor doğrusu.Varlık ve yokluk savaşı içinde buluyor insan kendisini.Hiçbir kuşku duymadan hangi gerçekliğin kendisine inanacağız ?

“İşte böyle, insanlar burnumuzun dibinde doğuyor, burnumuzun dibinde yaşıyor, sonra birdenbire yoklara karışıyor da biz fark edemiyoruz.”

Gölgesizlerde ayrıca göze çarpan başka temalar da mazoşist bir cinsellik ve şiddet. Saldırı ve ölüm sahnelerini oldukça çarpıcı sunmakta. Hayallerde yaşanan ölümler, saldırılar… Felsefi yönü ağır basan ancak toplumsal sorunlara da değinen, bürokrasiye de ufaktan dokunduran bölümler de yok değil. “Tanrıya en uzak köy” diye belirtilen köy devlet ile halk arasındaki kimi zaman oluşan kopukluğa değinmekte.

Kitaptaki karakterler ve olaylar hakkında çok fazla ipucu vermek istemiyorum zira sürpriz bozmak bu heyecana kıymak anlamına gelir. Kitabı okumak kolay değil evet, ama okuduktan sonra Toptaş kitaplarının müptelası olacağınıza garanti veriyorum.


“Aynı yolda yürümekten başka çaresi olmayan tuhaf birer yaratıktı insanlar; tekrarın tekrarlananın örtüsü olduğunu anlayamadan, aynı el sallayışların, aynı gülüşlerin, aynı yürüyüşlerin ya da aynı oturuşların içinden geçe geçe damaklarına bulaşan uzak bir serüven tadıyla dönüp dolaşıp aynı noktada yaşıyorlardı.”

Gölgesizler Filmi

Kitabımızın bir de filmi var. Aynı isimle uyarlanan film 2008 yapımı psikolojik-dram türündedir. Kitabı okumadan filmi izlemenizi önermiyorum zira pek anlaşılmayacak ve soru işaretleri bırakacaktır.

Bu kitapla ilgili inceleme yazmak benim için çok heyecan vericiydi. Hasan Ali Toptaş ustama saygılarımla film müziği ile sizleri baş başa bırakıyorum, müziğiyle birlikte sözlerini de yazdığı final şarkısı “Ben Kimim” .

Kendine Ait Bir Oda 

Bir İdam Mahkumunun Son Günü

Kadınlar Ülkesi

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM