Çocuklarınıza Mahremiyet Eğitimi
  • Facebook
  • Twitter
  • 21 Mayıs 2020
  • 3
  • 195
  • 1 Yıldız2 Yıldız3 Yıldız4 Yıldız5 Yıldız
    2 Kişi oy verdi
    Ortalama puan: 5,00.
    Bu yazıya oy vermek ister misiniz?
    Loading...
  • +
  • -
Abone Ol 

Çocuklarınıza Mahremiyet Eğitimi

Uzman Pedagog Dr. Adem Güneş’in Nezaket ve Zarafet İçin Mahremiyet Eğitimi kitabında yer alan bir bölümü sizinle paylaşmak istiyorum. Çocuğu Öperken İzin Almak Katıldığım söyleşilerden birinde, “çocuklarınıza mahremiyet eğitimi vermek istiyorsanız, onu öperken izin almalısınız” demiştim. Programın sonunda bir beyefendi yanıma gelerek sunu söylemişti: ” Hocam, kusura bakmayın, ama eğer pedagoji kendi kızımı öperken izin […]

Uzman Pedagog Dr. Adem Güneş’in Nezaket ve Zarafet İçin Mahremiyet Eğitimi kitabında yer alan bir bölümü sizinle paylaşmak istiyorum.

Çocuğu Öperken İzin Almak

Katıldığım söyleşilerden birinde, “çocuklarınıza mahremiyet eğitimi vermek istiyorsanız, onu öperken izin almalısınız” demiştim. Programın sonunda bir beyefendi yanıma gelerek sunu söylemişti:

” Hocam, kusura bakmayın, ama eğer pedagoji kendi kızımı öperken izin almamı tavsiye ediyorsa, ben böyle pedagojiyi-medagojiyi kaldırır çöpe atarım. O benim kızım yahu! Neyin iznini alacağım … Sarılırım da.
öperim de, koklarım da, kime ne?”

Bu baba eğitimsiz biri değildi, ama pedagojik bir ayrıntıyı gözden kaçırıyordu. Bu ayrıntı ise çocuğun kisilik gelişiminde “aura oluşum süreci”ydi.

Mahremiyet Eğitimi

Aura, “sınır” demektir. Aura oluşum sürecinde önemli olan, çocuğun kisilik sınırlarını “hissedebilmesi”, başkalarının sınırlarını “fark edebilmesi”dir.
Bu eğitim, çocuğun etrafında yaklaşık 45 santimetrelik bir mesafeyi kaplayan “ruhsal emniyet alanı”nın kazandırılmasını içerir. Bu alan, çocukta “kişiliğin saygınlık sınırı”dır. İzinsiz ihlal edildiğinde çocuk rahatsız olur ve kendini korumaya çalışır; duygularını ve bedenini zarara
uğratacaklarla mesafesini koruyabilmesi için bu “mahremiyet hissi sınırı”na ihtiyaç duyar. Bu sınır kendiliğinden oluşmaz, aile içinde çocuğa saygın davranışlarla yaklaşıldıkça adım adım geliştirilir.

Ebeveynin, belli bir mesafede durması, çocuğun göz hizasına kadar eğilip tebessüm ederek, “Seni öpebilir miyim?” diye seslenmesi, çocuğa “mahremiyet hissi sınırını” fark ettirebilmek için gerekli olan pratik bir uygulamadır; “Ben bu çocuğun babasıyım, istediğim gibi \arılırım, öperim,” değil. ..

Kendisine hoyratça yaklaşılan, “Hayır git, istemiyorum, öpme … ” diye tepki gösterdiği halde “sevecen bir zorbalıkla” bedeni esir alınan, çaresiz bırakılan çocuklarda “kişilik sınırları” oluşmadığı gibi mahremiyet eğitimi de zarara uğrar.

Aile içinde bu saygınlığı hissetmiş çocuklar ise kendi “korunaklı sınırlarını” bilir, başkalarının sınırlarına da saygılı davranırlar. Böyle çocuklar, markette sıra beklerken önündeki kişiye fazla yaklaşmadan durur. Asansöre binip inerken kendinden öncekini bekler. Arkadaşının kalemini
kullanırken izin alır. “Tepkisel ve saldırgan olmadan” gerektiğinde hakkını düzgün cümlelerle sorgulayabilir.

Çocukluk döneminde kişilik sınırları yaşamış yetişkinlerin, konuşurken muhatabının sözünü kesmediğini, düşüncelerini ifade etmesi için ona fırsat tanıdığını, karşısındakini dinlerken “kendi kişilik sınırları içinde sakince
kalabildiğini” görüyoruz.

Okullarda görülen “akran zorbalığının” temel nedeni aurasızlıktır. Zorba davranışlar sergileyen çocukların, kendi kişilik sınırları oluşmaz. Başkalarının bir sınırı olabileceğini de fark etmezler. Böylesi bir çocuk, teneffüste, koridorda kendi halinde yürüyen küçük bir çocuğun
başına “pat” diye vurabilir. Arkadaşının çantasından izinsiz eşya alıp dilediği gibi kullanabilir. Bir kız çocuğunu çocuğun rahatsız etmekten rahatsızlık duymayabilir.

Çocuğa saygılı davranmak, gerektiğinde “Seni öpebilir miyim?” diye izin almak, onda “değerlilik hissi”ni gücüne oluşturur. Bütün anormal davranışların kökeninde ” değersizlik hissi”nin yattığı göz ardı edilmemesi gereken önemli bir gerçektir. diyor uzmanımız.

Nezaket ve Zarafet İçin Mahremiyet Eğitimi Kitabında Nelere Cevap Bulacaksınız?

Günümüz anne babalarının en çok zorlandığı konulardan biri mahremiyet (veya cinsel kimlik) eğitimidir.

Çocuklar hızla gelişip büyürken, anne babalar bu hızlı gelişim sürecinde sadece seyirci olarak kalmamalı, çocuklarının ihtiyacı olan bilgileri vaktinde vermelidir.

Peki, hangi yaşta çocuğa hangi bilgi verilebilir?

Ve hangi bilginin kim tarafından verilmesi daha uygundur?

Çocukları dışarıdaki ‘kötü adam’lardan korumak için ‘korkutmak’ yeterli mi?

Mahremiyet eğitimi almamış çocukların tacize uğrama riski nedir?

Cinsel suistimale uğrayan çocuk nasıl anlaşılır?

Taciz riskine karşı çocuklar (korku ve endişeye düşürülmeden) nasıl eğitilmelidir?

Kimseye doğru düzgün soramadığınız ve fakat eksikliğini hissettiğiniz bu ve benzeri yüzlerce sorunun cevabı bu kitapta bir hikaye tarzında toparlandı.

Çocuklarına karşı hassas duran bütün ana babaların başucu kitabı özelliğindeki bu eser, okullarda, yurtlarda, hastanelerde ve çocukların var olduğu her yerde mutlaka bulundurulmalıdır.

Bu soruların cevaplarını bulmak istiyorsanız MUTLAKA okumalısınız…

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

3 yorum

  1. Sanırım özellikle son zamanlarda iyice u-yozlaşan ve ahlaksızlaşan toplumlar için son derece öenmli bir konu teşekkür ederiz mahremiyet eğitimi ilgile güzel bir konuya değinmişsiniz

  2. Ahu hocam çok teşekkür ederim böylesine önemli bir konuyu kaleme aldığınız için. Bu yazıyı herkes okumalı! Farkındalığın ciddi anlamda artması gereken bir konu!

  3. Adem hoca, kıymetli bir insan mahremiyet eğitimi de bir o kadar önemli. Teşekkür ederim bu anlamlı yazı için.

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM