1. Anasayfa
  2. Gündem

Başkasının Yararına …

Başkasının Yararına …
1

İnsanoğlunun yerleşik hayata geçmesi ve mülk sahibi olmasıyla başlar ‘işçi’nin tarihi… Türk Dil Kurumu; “ Başkasının yararına bedenini, kafa gücünü veya el becerisini kullanarak ücretle çalışan kimse” olarak tarif eder ‘işçi’yi…

Tanımın en can alıcı kısmı, aynı zamanda işçinin canını en çok yakan kısmıdır.

Başkasının yararına …

Modern zamanların modern kölesidir ‘işçi’…

Tarih boyunca genellikle toplumun en alt kademesi ve en kalabalık sınıfı olmuştur ‘işçi’…

Ve belki de bayramı en çok hak edendir ‘işçi’…

Ama hep en çok horlanan, en çok ezilen, en çok aşağılanan ve de en çok kullanılan hep o olmuştur.

Bakmayın siz ‘işçi sınıfının egemenliği’ teranelerine…

Hiçbir zaman egemen olamamıştır. Muhtemelen de olamayacaktır.

Çünkü o ‘başkasının yararına’ çalışır…

İşçi sınıfının iktidarı nutukları atanlar bile işçileri kendi iktidarları için kullanmaya çalışırlar ve kendileri gibi düşünmeyen işçileri anında ‘bidon kafalı’ ve ‘cahil’ ilan ediverirler.

Bugün onların bayramı… Yerseniz…

1886 yılının 1 Mayıs’ında Amerikan İşçi Sendikaları Konfederasyonunun, günde 12 saat çalışmayı 8 saate indirmek adına başlattığı gösterilerin yıldönümü, 1889’daki İkinci Enternasyonel’de Fransız bir işçi temsilcisinin önerisiyle; birlik, mücadele ve dayanışma günü olarak kutlanmaya başlandı.

Ülkemizde ilk kez 1923’te resmi bayram olarak kutlanan 1 Mayıs, özellikle soğuk savaş döneminde devletin sosyalizm korkusuna kurban gitti.

Yıllardır bu ülkede hiçbir 1 Mayıs işçilerin bayramı olmamıştır. Zaten neredeyse hiçbir 1 Mayıs bayram gibi kutlanmamıştır.

Birkaç sendika ağasının ve işçiyle alakası olmayan, toplumun genetiğinden habersiz illegal grupların boy göstermek istediği kutlamalara, devletin anlamsız yasakları da eklenince her 1 Mayıs bir kabusa döndü.

Bu nedenle Türkiye’nin çok büyük bir bölümü, coşkulu bayram kutlamalarını değil, Taksim’de çıkacak olayları izler. Televizyonlara çıkan uzmanlar; işçi haklarını, asgari ücreti, iş güvenliği sorunlarını değil, kaç kişinin yaralandığını, kaç kişinin göz altına alındığını, kaç işyerinin yağmalandığını, kaç dükkanın hasar gördüğünü konuşur.

Ve 2 Mayıstan itibaren işçiler yine ağır çalışma koşulları, düşük ücret ve güvensiz iş ortamlarıyla baş başa kalırlar.

Sendikalara sorarsanız bunun nedeni örgütlenmemek ve sendikasızlaştırma politikaları…

Evet, Türkiye’de yaklaşık 12 milyon işçiden sadece bir milyonun biraz üzerinde bir kısmı sendikalı. Oran yaklaşık %9.

Ancak bu rakam dünyanın diğer ülkelerinde de çok yüksek değil. Avrupa birliği ortalaması % 23. Bizim iki katımızdan fazla gibi görünse de bence yine çok az. Ayrıca dünyanın en modern ülkelerinden biri olan Fransa’da bizden daha düşük: % 8.

Demek ki sorun sendikalı ya da sendikasız olmakta değil.

İşçiler; ‘başkalarının yararına’ çalışır. İşte o başkaları da sterler ki; “İşçi sadece benim yararıma çalışsın…”

İşte mesele budur…

Bir gün ‘başkaları’ da ‘başkaları’ yararına çalışmaya başlarsa bayram o gün gelecektir.

Bu Yazıya Tepkiniz Ne Oldu?
  • 0
    be_endim
    Beğendim
  • 0
    alk_l_yorum
    Alkışlıyorum
  • 0
    e_lendim
    Eğlendim
  • 0
    d_nceliyim
    Düşünceliyim
  • 0
    _rendim
    İğrendim
  • 0
    _z_ld_m
    Üzüldüm
  • 0
    _ok_k_zd_m
    Çok Kızdım

"Kıyamet borusu çaldığında, ben, elimde bu kitapla yüce yargıcın huzuruna çıkacak ve şöyle haykıracağım: İşte yaptıklarım, işte düşündüklerim ve işte ne olduğum. BU kitapta ben her şeyi, bütün açıklığıyla dile getirdim. Yaptığım hiçbir kötülüğü gizlemediğim gibi, yapmadığım bir iyiliği de söylemedim. Gerek rezil ve sefil, gerekse asil ve iyilik sever olduğum zamanları tüm içtenliğimle gözler önüne serdim. İç yüzümü tıpkı senin bildiğin gibi dışa vurdum. Ey ebedi Varlık! Kullarını etrafıma topla da itiraflarımı dinlesinler. Topla ki kederlerim karşısında inleyip, çirkefliklerim karşısında utansınlar. Ve hepsi birer birer Taht’ının dibine gelip, kalplerindekini aynı içtenlik ve dürüstlükle itiraf etsinler. Sonra da içlerinden birisi çıkıp, cesaret edebilirse, ‘Ben, bu adamdan daha iyiyim’ desin." Jean-Jacques ROUSSEAU / İTİRAFLAR

Yazarın Profili
İlginizi Çekebilir
sehidimiz-var

Bültenimize Katılın

Hemen ücretsiz üye olun ve yeni güncellemelerden haberdar olan ilk kişi olun.

Yorumlar (1)

  1. 1 Mayıs 2020

    Bir gün köle: “Hayır ayakkabılarını boyamıyorum” dediğinde fırça kullanmayı beceremeyen efendi çaresiz kalacaktır.

Bir cevap yazın