Ahmet KESKİN
Ahmet  KESKİN
ahmetkeskin@hotmail.com
Başkasının Yararına …
  • 1
  • 150
  • 01 Mayıs 2020 Cuma
  • 1 Yıldız2 Yıldız3 Yıldız4 Yıldız5 Yıldız
    1 Kişi oy verdi
    Ortalama puan: 5,00.
    Bu yazıya oy vermek ister misiniz?
    Loading...
  • +
  • -

İnsanoğlunun yerleşik hayata geçmesi ve mülk sahibi olmasıyla başlar ‘işçi’nin tarihi… Türk Dil Kurumu; “ Başkasının yararına bedenini, kafa gücünü veya el becerisini kullanarak ücretle çalışan kimse” olarak tarif eder ‘işçi’yi… Tanımın en can alıcı kısmı, aynı zamanda işçinin canını en çok yakan kısmıdır. Başkasının yararına … Modern zamanların modern kölesidir ‘işçi’… Tarih boyunca genellikle […]

İnsanoğlunun yerleşik hayata geçmesi ve mülk sahibi olmasıyla başlar ‘işçi’nin tarihi… Türk Dil Kurumu; “ Başkasının yararına bedenini, kafa gücünü veya el becerisini kullanarak ücretle çalışan kimse” olarak tarif eder ‘işçi’yi…

Tanımın en can alıcı kısmı, aynı zamanda işçinin canını en çok yakan kısmıdır.

Başkasının yararına …

Modern zamanların modern kölesidir ‘işçi’…

Tarih boyunca genellikle toplumun en alt kademesi ve en kalabalık sınıfı olmuştur ‘işçi’…

Ve belki de bayramı en çok hak edendir ‘işçi’…

Ama hep en çok horlanan, en çok ezilen, en çok aşağılanan ve de en çok kullanılan hep o olmuştur.

Bakmayın siz ‘işçi sınıfının egemenliği’ teranelerine…

Hiçbir zaman egemen olamamıştır. Muhtemelen de olamayacaktır.

Çünkü o ‘başkasının yararına’ çalışır…

İşçi sınıfının iktidarı nutukları atanlar bile işçileri kendi iktidarları için kullanmaya çalışırlar ve kendileri gibi düşünmeyen işçileri anında ‘bidon kafalı’ ve ‘cahil’ ilan ediverirler.

Bugün onların bayramı… Yerseniz…

1886 yılının 1 Mayıs’ında Amerikan İşçi Sendikaları Konfederasyonunun, günde 12 saat çalışmayı 8 saate indirmek adına başlattığı gösterilerin yıldönümü, 1889’daki İkinci Enternasyonel’de Fransız bir işçi temsilcisinin önerisiyle; birlik, mücadele ve dayanışma günü olarak kutlanmaya başlandı.

Ülkemizde ilk kez 1923’te resmi bayram olarak kutlanan 1 Mayıs, özellikle soğuk savaş döneminde devletin sosyalizm korkusuna kurban gitti.

Yıllardır bu ülkede hiçbir 1 Mayıs işçilerin bayramı olmamıştır. Zaten neredeyse hiçbir 1 Mayıs bayram gibi kutlanmamıştır.

Birkaç sendika ağasının ve işçiyle alakası olmayan, toplumun genetiğinden habersiz illegal grupların boy göstermek istediği kutlamalara, devletin anlamsız yasakları da eklenince her 1 Mayıs bir kabusa döndü.

Bu nedenle Türkiye’nin çok büyük bir bölümü, coşkulu bayram kutlamalarını değil, Taksim’de çıkacak olayları izler. Televizyonlara çıkan uzmanlar; işçi haklarını, asgari ücreti, iş güvenliği sorunlarını değil, kaç kişinin yaralandığını, kaç kişinin göz altına alındığını, kaç işyerinin yağmalandığını, kaç dükkanın hasar gördüğünü konuşur.

Ve 2 Mayıstan itibaren işçiler yine ağır çalışma koşulları, düşük ücret ve güvensiz iş ortamlarıyla baş başa kalırlar.

Sendikalara sorarsanız bunun nedeni örgütlenmemek ve sendikasızlaştırma politikaları…

Evet, Türkiye’de yaklaşık 12 milyon işçiden sadece bir milyonun biraz üzerinde bir kısmı sendikalı. Oran yaklaşık %9.

Ancak bu rakam dünyanın diğer ülkelerinde de çok yüksek değil. Avrupa birliği ortalaması % 23. Bizim iki katımızdan fazla gibi görünse de bence yine çok az. Ayrıca dünyanın en modern ülkelerinden biri olan Fransa’da bizden daha düşük: % 8.

Demek ki sorun sendikalı ya da sendikasız olmakta değil.

İşçiler; ‘başkalarının yararına’ çalışır. İşte o başkaları da sterler ki; “İşçi sadece benim yararıma çalışsın…”

İşte mesele budur…

Bir gün ‘başkaları’ da ‘başkaları’ yararına çalışmaya başlarsa bayram o gün gelecektir.

Sosyal Medyada Paylaşın:
Etiketler:
1 Mayıs gündem

1 Yorum

  1. Bir gün köle: “Hayır ayakkabılarını boyamıyorum” dediğinde fırça kullanmayı beceremeyen efendi çaresiz kalacaktır.

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM