Aynur Keskin
Aynur  Keskin
aynurkeskinlr@gmail.com
Kurtlarla Koşan Kadınlar
  • 4
  • 168
  • 24 Nisan 2020 Cuma
  • 1 Yıldız2 Yıldız3 Yıldız4 Yıldız5 Yıldız
    2 Kişi oy verdi
    Ortalama puan: 5,00.
    Bu yazıya oy vermek ister misiniz?
    Loading...
  • +
  • -

Kurtlarla Koşan Kadınlar kitabı Clarissa P. Estes tarafından tam 25 yılda kaleme alınmış ve Vahşi Kadın Arketiptine Dayalı Mit ve Öyküler alt ismiyle sunulmuş. Arka kapağında ilk cümlede “insanlık Tarihi boyunca bastırılmış ve örselenmiş kadınların durumunu sosyal, kültürel ve ekonomik açıdan ele alan…” diye başlayan cümle ile ilk başta can yakan türden. Elime aldığımda kitapla […]

Kurtlarla Koşan Kadınlar kitabı Clarissa P. Estes tarafından tam 25 yılda kaleme alınmış ve Vahşi Kadın Arketiptine Dayalı Mit ve Öyküler alt ismiyle sunulmuş. Arka kapağında ilk cümlede “insanlık Tarihi boyunca bastırılmış ve örselenmiş kadınların durumunu sosyal, kültürel ve ekonomik açıdan ele alan…” diye başlayan cümle ile ilk başta can yakan türden. Elime aldığımda kitapla ilgili en ufak bir fikrim bile yoktu. Kadın olmak hep bir koşuşturmak demek diye düşündüm sonra. Her zaman koşuyoruz bir yerlere. Kariyerimizde, evimizde, iç dünyamızda. Hep bir koşturmaca içerisindeyiz. Ama nereye? 

Haydi kemerleri bağla ve çık yolculuğa dedim kendi kendime.

Kurtlarla Koşan Kadınlar

“Kurtlar, ilişkilerde son derece iyidir. Kurtları gözlemleyen herkes, onların birbirlerine ne kadar derin bir bağlılık duyduklarını görür. İnsanların ilişkilerdeki ihtiyaçları da bundan farklı değildir.”

Yazarımız Clarissa Pinkola Estes. Ne kadar muhteşem ne kadar tatlı bir kadınmış! Kendisine cantadora yani masal toplayıcı diyebilirsiniz. Bu isimle bile beni kendisine hayran bıraktı. Hangimiz masalları sevmeyiz ki! Zaten kendisi de öykülerin ve masalların ilaç olduğu düşüncesinde. 

“Bir yerde öykü tohumsa, biz onun toprağıyız”

 Clarissa’nın tatlılığı burada da bitmiyor elbette. Ailesinin “Bizi ve çektiklerimizi unutma” nasihatiyle başlamış yolculuğu. Üstelik kendi topraklarının halkı okur-yazar değilmiş. Çalışmış, çok çalışmış. 

Yıllar sonra çok fazla konuda ders veren, insanlara özellikle psikanalistlere yardımcı olan, Freud’un öğrencisiyken sonradan Jungcu bir psikanalist olan, yaşam izlerini sonuna kadar takip eden, kendisi olmanın hakkını veren şahane bir şair ve yazar ve bence tam anlamıyla şahane bir kadın olmuş. 

“Yazdıkları şeyler görülmese de, kadınlar bir şekilde hep ışıldadılar.”

Kadın olmanın tarihten bu yana ne demek olduğunu, içinizdeki kurt kadına nasıl ulaşacağınızı, iç sesinizi nasıl dinleyeceğinizi, işaretleri nasıl takip edeceğinizi, kendinizi nasıl tanıyacağınızı ve en önemlisi kendinizi nasıl seveceğinizi ilmek ilmek işlenmiş satırlara. Öykü topraklarını ekmiş, biçmiş, sulamış ve en sonunda sunmuş meyvelerini bizlere. Öylece kulaktan dolma değil, boş zamanlarında üzerinden geçilmiş masallar değil, birkaç yıl, birkaç on yıl değil, bir ömür vermiş ve bir öykü incelemesi değil özümsemesi sunmuş bizlere.

Kurtlarla Koşan Kadınlar Kitap Yorumu

Eserimiz 16 bölümden oluşuyor. Her bölüm bir masal veya öykü ile başlıyor. Her bir öyküyle ilgili az çok bilgim vardı ama öykü sonlarında öyle uzunca bir yolculuk başlıyor ki! Boşuna takmamışız kemerleri diyorum. Annenize, kızınıza, büyükannenize, eşinize anlatmak isteyeceğiniz pek çok güzellik paylaşacağınız bu öykülerde aslında hiç farketmeden kendiniz olma birey olma yolunda da ilerilediğinizi görüyorsunuz. Hepimizin başına her şey gelebiliyor. Hele ki bu dönemlerde evde kalma sürecinde mutlaka alın bölüm bölüm öykülerde kaybolun. Roman gibi baştan sona okumak zorunda değilsiniz. Her öyküyü kendi içinde ele alıp incelemiş ve bu da okuru sıkmadan ilerlemeyi de kolaylaştırıyor. Öyküde geçen mitolojik ve bilimsel terimleri de gerek alt bilgilerde gerekse ilk başta ve son bölümde açıklıyor.

“Bir varmış bir yokmuş… bu paradoksal cümle, öykünün, hiçbir şeyin ilk göründüğü gibi olmadığı dünyalar arasındaki- dünyada geçtiği konusunda dinleyicinin ruhunu duymayı amaçlar. Öyleyse başlayalım”

Hazırsanız, öyküler başlıyor.

Bilmediğiniz öykünün çok az olduğunu düşünüyorum. Çünkü ben her seferinde evet bu öyküyü biliyorum diyerek çocukluğuma, genç kızlığıma ve içimdeki vahşi kadına bir selam verdim.  Her sayfada her kelimede derinden sarsıldığım noktalar da az değildi. 

Seçim yapmaya, anneliği yaşamaya, kadınlığı hissetmeye, eş olmaya, özgürlüğü içine çekmeye hazır oldum her satırda. Evet bu kadar etkilendim. Birkaç gün bir kenara bırakmak istedim, dayanamadım ve tam anlamıyla meftun oldum. Ruhumun derinliklerinde bir açlık, ayak tabanlarımın toprağa olan özlemi, yabana olan hasret. Betimlemeler içinde kaybolurken kimi zaman bir ormanda kimi zaman bir cadı evinde kimi zaman çirkin ördek yavrusu ile gölde buldum kendimi. Mavi Sakal’ın, Rapunzel’in, İblisin Ebesi’nin, Uyuyan Güzel’in acılarının bilgeliğin gelişim süreçlerinin birer parçası ve olmazsa olmazları olduğunu ben de aynı acıları hissederek okudum. Damarlarımda hissettim her zehri, kalbimin ortasında kocaman yaşadım her mutluluğu. Şiddetle öfkelendim, çokça kendimle buluştum. 

Affettim sonra. 

Azad ettim tüm yüklerimi. Gökyüzüne baktım, gözlerimi kapattım. Oradaydılar. Beni ben yapan tüm anılar ve binlerce yıllık tüm kadınlar.

Ve son öykü son çıkarım… selam olsun içimizdeki tüm vahşi kadınlara ve ne olursa olsun affetmeye!

“Eğer siz odadayken, siz konuşurken, bir davranış sergilerken ya da tepki gösterirken gözlerini kaçırıp iğrenmeyle tavana bakan insanlarla çevriliyseniz- hem sizin hem de bizzat kendilerinin- tutkularını söndüren insanlarla bir aradasınız demektir. Sizi çalışmalarınızı, hayatınızı umursamayan kimselerdir bunlar.”

“Ama bildiğiniz gibi, bir bahçenin ilkbahara hazır olması için, sonbaharda tersyüz edilmesi gerekir. Bahçe her zaman çiçeklenemez. Ama bırakın, hayatınızın altüst oluşlarını kendi içsel döngüleriniz düzenlesin, dışınızdaki başka güçler, kişiler ya da içinizdeki negatif kompleksler değil.”

“Bir kadına yakın olan herkes aslında iki kadının huzurundadır. Bir dış varlık ve bir içsel criatura, bunlardan biri üst dünyada yaşarken diğeri ise kolaylıkla görülemeyen bir dünyada yaşamını sürdürür.”

“Kadınlardaki bu ikili doğayı anlayan erkekler, hatta kadınlar, kimi zaman gözlerini kapatıp Tanrı’dan yardım dilerler.”

“Bize, ölümü her zaman daha fazla ölümün izlediği öğretildi. Hayır, bu doğru değil, ölüm her zaman yeni hayatın kuluçkasına yatmaktır, varoluş, kemiklere kadar parçalandığı zaman bile.”

“Güvenilmesi gereken tek şey, bir bitiş olduğunda başka bir başlangıcın da olacağıdır.”

“Artık size vermedikleri şeyler üzerinde zaman harcamayı bırakıp, zamanınızı daha çok ait olduğunuz insanları bulmaya ayırmalısınız.”

“Kıştan sonra, her zaman ilkbahar gelir. Ruhunun besinini bul ve onu besle!”

Sosyal Medyada Paylaşın:

4 yorum

  1. Can Kadın
    Bildiğimiz hayatın durduğu fakat henüz bilmedigimiz hayatın arefesinde nasil guzel bir HAYRET tirbyazinizla karşılaşmak.Ben Ayşe Insan Ilişkileri Yüksek lisansını tamamlamak uzere Dönem Projesi çalışmam Kurtlarla Koşan Kadınlar masalları kapsamında KADIN RUHUNUN ANALIZI.O vakit selam olsun CAN KADINLARA

  2. Bana çok sevdiğim, çok özel birinden hediye gelen, o vesileyle okuduğum bir kitaptır Kurtlarla Koşan Kadınlar. Daha önsözünden kitaba ve yazara hayranlık duydum. içimizdeki kadına yolculuğa çıkıp o gücü hissedip, yeniden o gücü okyanusun derinliklerinden çekip çıkarabilecek türden müthiş bir kitap gerçekten. Siz de o kadar çok güzel aktarmışsınız ki Aynur hanım kaleminize sağlık?

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM